29 Eylül 2015 Salı

Konuşma Dili - Yazı Dili


Konuşma Dili - Yazı Dili

Yazı hiçbir zaman, hiçbir yerde konuşma dilinin ses değerlerini bütün incelikleriyle saptayamaz; konuşma diliyle yazı dili arasında her zaman için ufak tefek değişiklikler, ayrımlar vardır. Örneğin, geleceğiz yerine gelici:z, gelice:z; yapıyor yerine yapıyo:; bir yerine bi vb.

Konuşma dilinde dizim bakımından da farklar vardır. Bunlar, etkili olma amacıyla kullanılır ve Türkçenin dizim kurallarına uymaz. Örneğin, “Gördüm neler yaptığını!”, “Kes sesini!” vb. Yazılı dil, konuşma diline oranla daha ölçülü ve kurallıdır.

Konuşma Dili: Bir ulusun dil birliğinin yazıyla ilişkili olmayan ve çeşitli söyleyiş özellikleri taşıyan yönüdür. Bu niteliğiyle konuşma dilini, yazı çok sonra bulunduğu için temel almak gerekir. Konuşma dili, yazılı dile oranla daha hızlı bir değişme, gelişme içindedir.
J. Lyons, geleneksel dilbilgisi uzmanlarının, konuşma dilinin yazılı dilden daha aşağı bir düzeyde olduğu görüşünde bulunduklarını belirtmekte, modern dilbilimin ise, bu görüşün bilinçli bir karşıtı olarak konuşma dilinin temel ve daha eski olduğunu savunduğuna değinmektedir.

Yazı Dili: Konuşma dilinin yazıya geçirilmiş şekli olarak tanımlanabilir. Yazılı dilin bir geleneği, kendine özgü kuralları, biçimleri vardır. Sözcükleri az çok farklı söylesek de yazıya geçirerek, yazı geleneğine uyarız. Bir bakıma, yazılı biçimleri, sözleri tam karşılamamış olur.
Bir ağız üzerine kurulan ortak dilin, yazışmalarda kullanılması, okul kitaplarının, bilim ve sanat yapıtlarının bununla yazılaması sonucunda ortaya çıkan yazılı dile ise, yazı dili denir. Bu niteliğiyle yazı dili, ortak dille ve kimi yazarların kullandığı edebi dille anlamdaş sayılabilir. İstanbul ağzı üzerine kurulan yazılı dil, hem ortak dilimiz hem de yazı ve edebiyat dilimizdir. Sanat ve bilim dili, her ülkede daha geniş, daha özel bir sözvarlığına sahip olmuştur. Bununla birlikte, genel olarak, edebi dil ve yazı dili eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Kimi dillerin yalnızca konuşma dili olarak yaşadıkları görülür. Bu gibi diller, genel olarak ilkel toplumların dilidir. “Türk Yazı Dili” denildiği zaman, eldeki ilk yazılı ürünleri VIII. yüzyıla uzanan, Asya’da ve Anadolu’da günümüze gelinceye değin her evrede pek çok yapıt bırakmış olan bir dil anlıyoruz.



*

Konuşma Dili ve Yazı Dili Arasındaki Farklar :
  • Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır.
  • Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir.
  • Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur.
  • Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir.
  •  Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili gösterme
http://www.edebiyatfatihi.net/2014/09/konusma-dili-ve-yaz-dili-arasndaki.html
*

http://www.slideshare.net/mbolmez/dil-ve-iletisim



*
Yazı dili
Yazı dili, resmi olarak tespit edilmemiş bir işaretler sistemini belirtir. Ancak yazı dili özel kurallara uyar ve yazı dilinin bir yazı sistemi mevcuttur.
Yazı dili metinlerde kendini gösterir. Yazı dilinde en başta daima sözcük, düşünce ve kesinlikle ulaşılabilir bir fikir yer alır. Oysa yazı dilinde fiziksel durumda; yazı araştırmalarının belgeleri, evrakları vb. hizmete sunulur.
Halk diline özgü yazı kültüründe 13. yüzyıldan bu yana şehir kültürünün gelişmesiyle belirgin bir canlanma yaşanmıştır. Bu canlanma sadece soylular ve din adamlarına değil, aynı zamanda da diğer toplumsal sınıfların da yazı diline geçişlerini mümkün kılmaya yardımcı olmuştur. 14. ve 15. yüzyıllarda kavramsal olarak sözlü konuşmanın işaretleri giderek ortadan kaybolmuştur. Sözlü dil, kavramsal yazı dilinin ortaya çıkmasıyla ortadan kaybolmuştur. Günümüzde yazı yazanların yazı biçiminde yeniden düzenlenmesinin zamanı için hangi kültürel, sosyolojik ve geçici koşullara bağlı arka plana sahip olduğu çoğunlukla pek önemsenmemektedir. Arka plan bilgisi yazarın niyetini anlayabilmek için çok büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca yazım tarzı, yazma aracı gibi “yazının göstergeleri” az dikkat çeker. Daktilo ve bilgisayar gibi aletler konuşma dilinin kayıt altına alınmasını önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Çünkü bunlarla konuşma dili, sözlü ve yazılı olarak kayıt altına alınabilmektedir.
Konuşma dili
Günlük dil veya genel dil olarak da adlandırılan konuşma dili günlük toplumsal ilişkilerde kullanılan standart dil değildir. Konuşma dili bir lehçe olabilir veya konuşma dili standart dil olan yüksek dil ile lehçe arasındaki bir ara durum olarak kabul edilebilir. Özellikle de konuşmacının eğitim durumu, sosyal çevresi gibi sosyolojik ve dini gerçeklikler konuşma dilini etkilemektedir. Konuşma dilsel ifade biçimleri bazen eşanlamlı (sinonim) olarak “halk dilsel” olarak da tanımlanmaktadır. Buradaki halk dilsel ifadesi genel anlamda halk dilini karşılamaktadır.
Konuşma dilinin arka planı
Türkiye çerçevesinden bakıldığında konuşma dili olarak işlev gören standart bir yüksek dil bulunmamaktadır. Türkiye göz önüne alındığında yazı diline en yakın konuşma İstanbul Türkçesi olduğu için en duru konuşma dili olarak İstanbul Türkçesi kabul edilmektedir.
Dilin bölgesel egemenlik ilişkisinin uzun süredir devam eden tarihi çeşitliliği konuşma dilsel tutumlarda güçlü biçimde izlerini bırakmıştır. Standartlaşamamış olan konuşma dili de bazı tekdüzeliklere mağlup olmaktadır. Bu tekdüzelikler konuşanının diğer konuşanların konumunu belirlemesinde ve onlara uyum sağlamasında ortaya çıkmaktadır.
Konuşma diline dair genel bilgiler
Konuşma dili yüksek dil olarak tanımlanabilen İstanbul Türkçesinden, kamusal konuşmadan, tiyatro oyunundan, şiirden farklıdır. Fakat aynı zamanda da popüler olarak görülen yüksek konuşma dilinin bir ara katmanıdır. Bu popüler yüksek konuşma diline günümüzdeki deneme yazıları, gazete makaleleri, radyo ve televizyon dilleri veya televizyon Türkçesi örnek olarak gösterilebilir.
Konuşmacının kendisi bunu normalde konuşma dili olarak adlandırmaz. Örnek olarak eğer uzman olmayan kişiler teknik dil, tıp dili gibi özel ifadeler ile uzmanlık dillerini doğru kullanamazlarsa bu durum geçerli olmaktadır. Konuşma dili ile uzmanlık dilleri arasındaki tutarsızlıklar tekdüze değildirler. Bunlar daha çok duruma ve bağlama göre değişkenlik gösterir. Belirli meslek guruplarına ait kişilerle uzman olmayan kişiler arasındaki farklı değerler yüzünden kesin ve net olarak tanımlanmış farklılıklar bulunmaktadır.
Örneğin eğer uzman kişi kesin bir teşhis koymuşsa tıbbî bir bulgu bu uzman bir kişi için “negatif”tir. Hasta kişi bunu duyar ve konuşma dilindeki “negatif” ifadesinden, tespit edilen hastalıktan korkar.
Detaylar]
Dilin gelişmesi için geçerli olan dilsel biçim çoğunlukla çıkış maddesidir. Almanya’da Martin Luther’in İncil çevirisi, Birleşik Krallıkta kraliyet ailesinin konuştuğu İngilizce, Fransa’da Paris’te konuşulan konuşma dili, Rusya’da ulusal şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in bir eseri ve Türkiye için İstanbul’da konuşulan İstanbul Türkçesi dilin gelişmesine katkı sağlayabilecek örnekler olarak kabul edilebilmektedirler.
Yüksek dil ve konuşma dili
Bir yüksek dilin eğitim, gelişme ve bakım süreci yaşayan konuşma dilinin sürekli bir gözlemine dayanmaktadır. Bu gözlem kültürel kurumlar sayesinde günümüzde birçok ülkede bulunmaktadır. Bu kurumlar bu görevi kendileri üstlenmişlerdir veya devlet tarafından görevlendirilmişlerdir. Ulusal tarihe göre modern ülkelerde yazı dili ve konuşma dili çok farklı biçimde gelişmişlerdir.
Buna göre konuşma dilinin öneminin değerlendirilmesi de farklılık göstermektedir ve yüksek dilin tasarlanması için var olan ilgili kurumların etkisi de aynı durumdadır.
Konuşma dili ve günümüzdeki dil değişimi
Yüksek orandaki değişim hareketliliği, yabancıların diğer ülkelere seyahatleri, kitle iletişimi, elektronik bilgi işlem ve bunlar gibi diğer etmenler günümüzde günlük dilin gelişimini hızlandırmaktadır. Diğer taraftan da televizyonun yerleşik etkileri ve esnek olan lehçe sınırlarının etkileri günlük dilin gelişimini yavaşlatmaktadır. Bir dilin biçimsel tanımlamaları nasıl olsa konuşma diline dayanmaktadır.
Konuşma dilinin etkileri
Özellikle gençlerin dili ve diğer sosyal çevre dilleri yeni neslin konuşma dilini her zaman etkilemektedir. Asıl önemli olan askeri dil, hapishane dili, öğrenci dili, dağcı dili, avcı dili, uzmanlık alanı dili, bölgesel dil, konuşma dili, lehçe ve şiveler gibi özel guruplarda sınırlandırılmış olmasıdır. Günümüzdeki hareketlilik ve kitle iletişim araçları şivelerin ve lehçelerin sayısını sürekli olarak azaltmaktadır. Aynı zamanda konuşma dilsel unsurların bölgesel karakteri de ortadan kaybolmaktadır.

Yazı dili ve konuşma dili arasındaki ilişki
Yazı dili ile konuşma dili arasındaki farklı ilişkiler üç değişik durumda kendini gösterir ve bu üç farklı durumda da yazı dilinin konuşma diline olan bağımlılığı tartışılır.
·         Bağımlılık teorisine dayanan bu yaklaşım yazı dilini ikincil dil olarak yani konuşma diline bağlı olarak tanımlar. Bu noktada yazı dili sadece konuşma dilinin kayıtlarına hizmet eder. Yazı dili kendi ifade biçiminde daima hayalidir, çünkü yazı dili başka bir iletişim aracına hizmet eder. Asıl olarak yazı dili konuşma biçiminde bulunur.
·         Özerk teoriye özgü olan bu yaklaşım, yazı dilini ikincil görev olmaktan kurtardığını ve konuşma diliyle eşit kabul ettiğini ifade eder. Bunun temsilcileri bu görüşü, konuşma ve yazı dilinde dilin iki farklı biçiminin söz konusu olduğunu belirterek savunurlar. Ayrıca yazı dili ile fikir çatışmalarıyla bireylerin anlama kabiliyetinin genişleyeceği görüşündedirler. Bununla beraber bu fikir çatışmasının konuşma dili üzerinde etkileri olabilir.
·         Sınırlandırılmış yaklaşım her iki durumu da hesaba katmaktadır ve hem her iki dil biçiminin de kısmi bağımsızlığını, hem de her ikisi arasında oluşan ilişkileri kabul etmektedir.
“3-aşamalı-tez” olarak adlandırılan bu yaklaşım gitgide önem kazanmaktadır. Bu 3 aşama planlama, belli bir üslupla ifade etme ve üzerinde çalışıp düzeltmektir. Bu yaklaşım daima önem kazanmaktadır, çünkü yazı dilinin dilsel formüllerine göre sorunlar ancak düşünsel planlamalar tamamlandıktan sonra ele alınabilir.

Aynı şekilde zihinsel fikir oluşumlarının tam bir cümle yapısında olup olmadığı veya en azından karmaşık bir sözcük yapısında olup olmadığı güncel olarak tartışılmaktadır, ya da yazı dilinin dilbilgisel formlara hizmet edip etmediği de güncel bir tartışmadır.
*

Paylaşmak güzeldir.