29 Eylül 2015 Salı

Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri



TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ

Bugün yeryüzünde kaç dilin konuşulduğunu, kesin bir sayı ile belirtmek güçtür. Bu güçlük, henüz bir yazı dili durumuna gelememiş bir takım dillerin varlığından ileri gelmektedir. Bununla birlikte, dilbilim alanında yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre, dünyada ölü veya yaşayan üç binin üzerinde dil bulunmaktadır.

Bazı dilbilimcilere göre, dil ve dili oluşturan öğeler, insanın doğadaki sesleri taklidinden doğmuştur (horlamak, havlamak, gürlemek, kükremek, çatırdamak, şırıldamak vb.). kimi dilbilimcilere göre ise, insanların çeşitli olaylar karşısında gösterdikleri beden ve ruh tepkisiyle çıkardıkları ünlemlere bağlayanlar da vardır. Bazı bilginler ise, dilin doğuşuna, ortaklaşa çalışmalar ve birlikte iş görmeler sırasında çıkarılan ritmik seslerin temel oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir.

Dünya üzerinde konuşulan diller, genellikle iki bakımdan sınıflandırılmaktadır:

  •   Köken
  •   Yapı
DÜNYA ÜZERİNDEKİ DİLLER, GENELLİKLE İKİ BAKIMDAN SINIFLANDIRILMAKTADIR. 1- KÖKEN (AKRABALIK) BAKIMINDAN 2- YAPI (MORFOLOJİ...



KÖKENLERİNE GÖRE DİLLER

1-KÖKEN (AKRABALIK) BAKIMINDAN DİLLER <ul><li>HİNT-AVRUPA DİLLERİ  </li></ul><ul><li>AVRUPA KOLU (Almanca, İngilizce) </li...
<ul><li>ÇİN-TİBET DİL AİLESİ (Çin ve Tibet dilleri) </li></ul><ul><li>KAFKAS DİLLERİ (Gürcüce, Abhazca, Çerkeş) </li></ul>...

1.      Hint-Avrupa Dilleri

A.    Avrupa Kolu

1. Cermen Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemenkçe, İskandinav dilleri...
2. Roman Dilleri: Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Rumence
3. Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça ve Lehçe
4. Yunanca, Arnavutça, Keltçe

B.     Asya Kolu

1. Hint-İran dilleri (Hintçe, Ermenice, Farsça vb.)
2. Hami-Sami Dilleri: İbranice, Arapça
3. Bantu Dil Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da konuşulan diller
4. Çin-Tibet Dil Ailesi
5. Ural-Altay Dil Ailesi

·  a.Ural Kolu: Fin-Ugor, Samoyed
·  b. Altay Kolu: Mançuca, Moğolca, TÜRKÇE

2-YAPI BAKIMINDAN DİLLER <ul><li>TEK HECELİ DİLLER (Çince ve Tibetçe) </li></ul><ul><li>EKLEMELİ DİLLER (Türkçe, Moğolca, ...

TÜRKÇE’NİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ <ul><li>URAL-ALTAY DİL AİLESİNİN ALTAY KOLUNA MENSUP, YAPI OLARAK SONDAN EKLEMELİ...
http://www.slideshare.net/derslopedi/dnya-dilleri

YAPILARINA GÖRE  DİLLER

A.    Tek Heceli Diller:
Yapım ve çekim ekleri yoktur. Anlam, kelimelerin cümledeki yeri
ve kelimelerin birbirleriyle olan anlam bağıntılarıyla sağlanır, vurgu da bu ilişkiyi
destekler. Birçok kavramın ifadesi için kelime birliklerinden de yararlanılmıştır. Örnek:
Çince ve Tibetçe

B.     Eklemeli Diller:
Bu dillerde hiç değişmeden sabit kalan tek veya çok heceli kökler ile
bunlara eklenen çeşitli ekler vardır. Kelime köklerinin başına veya sonuna eklenen ekler,
anlam ve görev değişikliği yaparlar. Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca (sondan
eklemeli)

C.    Çekimli Diller:
Bu dillerde de tek veya çok heceli kökler ve ekler vardır. Yeni
kelimeler türetirken ve çekim yaparken, kelime köklerindeki ünlüler değişir. Böylece,
köklerde bir iç kırılma meydana gelir; aynı durum, kelimelerin çokluk şekillerinde de
görülür. Asıl ses korunduğu için, kök ile yeni kelime arasında bir bağ vardır. Örnek:
Arapça



TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ


Yeryüzündeki diller, genellikle köken bakımından ve yapı bakımından olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmışlardır.
Köken bakımından Türkçe, dünya dilleri içinde Altay dilleri arasında gösterilmiştir. Bu gruba Türkçenin dışında Moğolca ve Mançu-Tunguzca da yer alır. Bazı araştırmacılara göre Korece ve Japonca da bu gruba dahil edilebilir.           

Diller, yapılarına göre, yani tipolojik sınıflandırmaya tâbi tutulunca Türkçe, eklemeli diller grubunda yer alır. Bu grupta Türkçe ile birlikte Macarca, Fince, Moğolca gibi diller de bulunur. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Eklemeli dillerde yeni kelimeler ve terimler türetmek oldukça kolaydır. Türkçe bu bakımdan yeni kelimeler türetmeye elverişli bir dildir ve zengin bir ek sistemi mevcuttur. Fransız Türkolog Jean Deny, Türkçenin yapısının mükemmelliğini matematik formülüne benzetmiştir. 

Türkçe dünyanın en zengin dillerinden biridir. Türkçeye bu zenginliği sağlayan çeşitli güç kaynakları mevcuttur:
Bu güç kaynaklarının başında tarih gelir. Türkçe, kökleri binlerce yıl önceye uzanan yeryüzünün sayılı dillerindendir.
Türkçenin yaşını ortaya koymaya çalışan araştırmacılar Sümercedeki kelimelerle Türkçeyi karşılaştırmışlardır. Osman Nedim Tuna bu konuda araştırma yapan isimlerin başında gelir. Tuna’ya göre Sümerce ile Türkçe arasında ortak 168 kelime vardır.
Türkçenin dünyanın köklü dillerinden oluşunun bir başka kanıtı da, ortaya çıkışı yüzyıllar alan üst anlamlar ve mecazlı kullanımların Türkçede bolca kullanılmasıdır. 

Lehçeler bir tarafa bırakılacak olursa, yalnızca Türkiye Türkçesinin yazı dilinin söz varlığı bugün 114 bini aşmıştır. Türkçe kelime hazinesi açıdan sahip olduğu bu zenginlik ile de dünya dilleri arasında önemli bir yere sahiptir. 

Türkçe, dünya dilleriyle etkileşim hâlinde olmuş ve olacaktır da. Başka dillerden Türkçeye kelime geçtiği gibi Türkçeden de başka dillere kelimeler geçmiştir. Bugün, Çincede 300, Farsçada yaklaşık 3000, Urducada 227, Arapçada yaklaşık 2.000, Rusçada yaklaşık 2.500 olmak üzere çok sayıda TÜRKÇE kelime başka dillerde kullanılmaktadır. 


Türkçenin yaygınlığı da onun güç kaynaklarındandır. 1980’lerde UNESCO tarafından hazırlanan bir raporda Türkçenin konuşucu bakımından dünyanın beşinci büyük dili olduğu açıklanmıştır.


*





http://www.erguven.net/cozumlu/online/Turkcenin-Dunya-Dilleri-Arasindaki-Yeri/index/0
*



 


Ek Okuma



Türkçe, dünya dilleri arasında nerede?

Bir dil, birkaç şarkı söylemekle değil, posta pulu üstüne bir söz bastırmakla da değil, okullarda öğretilmesi sağlanarak değil, kullanılmasıyla ne kadar kusurlu kullanılırsa kullanılsın her fırsatta kullanılmasıyla kurtarılır.

Ghobhainn (Gobeyn), bu sözü dillerin yaşayışını sürdürmesi için bir reçete olarak önermiştir. Bu öneri, yaşayan tüm diller için önemlidir.

Peki Türkçe, dünya dilleri arasında nerede?

Türkçe, köken bakımından yapılan sınıflamada Altay dil grubu içerisinde yer alır.

Türkçe, sondan eklemeli bir dildir. Kelimeler, sadece son ek alır, ön ek almaz.

Ethnoloque (etnolog) adlı dil enstitüsünden verilen bilgiye göre Türkçe, dünyada 20 ila 99 milyon kişi tarafından konuşulan büyük dillerden biridir.

UNESCO’nun 1980 yılında yaptığı açıklamaya göre de Türkçe, dünyada en çok konuşulan 5. dildir.

Birleşmiş Milletlerin 1990 yılına ait istatistiklerine göre Türkçe, 165 milyon dolayında kişi tarafından ana dili olarak konuşulmaktadır.

Sıralama ne olursa olsun, bugün Türkçe, tüm dünyanın merak ettiği bir dil konumunu kazanmıştır. Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Hollanda, Belçika, Bosna, İsrail, Bulgaristan, Kanada, Makedonya, Mısır, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, Kazakistan ve daha birçok ülkede Türkçe, yabancı dil olarak kullanılır. Bu kadar geniş bir coğrafyada konuşulan bir dilin dillerle sözcük alışverişi yapması kaçınılmazdır.

Türkçeden alınan birçok sözcüğün bu yolla İngilizceye yerleştiği de görülmektedir. Kaftan, kahve, divan, fes, ordu ve yoğurt kelimeleri, en bilinen örneklerdir.

Türkçe dâhil olmak üzere 35 dili bilen Belçikalı dilbilimci Johan Vandewalle, (Yohan Vandevale) Türkçenin işleyiş mantığını satranç oyununa benzetir. “Satranç, mantıklı ve birkaç kurala sahip bir oyundur. Bu yüzden kısa zamanda satranç öğrenmek mümkündür. Öğrenmesi çok kolay kurallara sahip olmasına rağmen bir kişi, hayatı boyunca sıkılmaksızın satranç oynayabilir.” diyerek Türkçeyi satranca benzetir.

Dünya dili Türkçe için bizim yapmamız gerekense çok basit, bolca satranç oynamak yani dili olabildiğince çok, yalın ve basit şekilde kullanmak.

Videoyu izlemek için tıklayınız

*


Türk(Hun) Dilleri Ailesi 

Aynı anadilden geldikleri açıkça belli olan  Türk (Hun) dilleri bugün Orta ve Kuzey Asya'da, Doğu Avrupa'da geniş bir coğrafya alanına yayılmış olarak konuşulurlar.

Bu aile ilkin üç dala ayrılır:

·         Birincisi Orta Volga boyunda konuşulan Çavuşça,
·         ikincisi, Kuzey Doğu Sibirya'da konuşulan Yakutçadır. Bunlar iki küçük dil topluluğunun dilleridir.
·         Üçüncü dal birbirlerine bir kuşak daha yakın ve daha geniş bir Türk-Tatar dilleri topluluğudur.

(Turan dilleri, Ural-Altay, Altay dil aileleri üzerine kurulmuş eski nazariyeler değerlerini yitirmiştir.)

Bu üçüncü dalı ilkin
·         Türk dilleri,
·         Kırgız-Tatar dilleri diye iki kola ayırmak doğru olur.

Türk dilleri 40 derece enlem hizasında Çin'in Kansu bölgesinden Balkanlarda Arnavutluk sınırlarına kadar,

Kırgız-Tatar dilleri ise 50 derece enlem hizasında Yenisey nehri kaynaklarından ta Polonya içerilerine kadar azçok paralel iki uzun kuşak üzerine yayılmış veya serpiştirilmiştirler.

Türk dilleri kolunda

·         Doğu Türkçesi,
·         Batı Türkçesi adlarıyla anılan iki dil vardır.

Kırgız-Tatar dilleri kolunda ise daha küçük ulus topluluklarının dilleri veya lehçeleri bulunur, Kazan Tatarları, Başkırtlar, Kırım Tatarları, Karaçaylar, Kazaklar, Kırgızlar, Karakalpaklar, Nogaylar ve Altay Urukları gibi.

Milâdın ilk yüzyıllarında Ana Hun Dili bazı lehçelere ayrılmış olmalıdır. Bunlardan Batı Hun Lehçesinin bugünkü Çavuşça ve akrabalarını, Kuzey Doğu Hun Lehçesinin Yakutça ve akrabalarını, Doğu Hun Lehçesinin ise Türk-Tatar Dillerini yarattığı tahmin olunabilir.
En Eski Türkçe adı da verilen bu doğu Hun lehçesinden ne yazık ki elimize ancak beş on kelime geçmiş bulunmaktadır.

Türkçe VI. yüzyıl başlarında devlet kuran Köktürklerin dili olarak Türk adı ile birlikte tarih alanına girmiş sayılır. O zamanda Oğuzlar ve Karluklar (Eski Türkmenler) da Türk topluluğunun bir kanadını meydana getiriyorlar. Kırkızlar, Kimekler ise Türklerin akrabaları ve kuzey komşularıdırlar.

Türkçenin en eski örneklerini VII. yüzyıl ortalarından başlayarak Yenisey, Orhon ve Talas bölgelerinde dikilmiş taş anıtlar üzerinde, mezar taşları üzerinde ve başkaca yazıtlarda buluyoruz. Bu dile Köktürkçe, bu en eski Türk yazısına da Köktürk Yazısı diyoruz.

VIII. yüzyıl sonlarından bu yana Uygur Türkleri Uygur Yazısı ile daha geniş ve sürekli bir yazı dili meydana getirmişlerdir. Uygurcadan bize türlü konularda birçok eserler ve belgeler kalmıştır.

Nihayet bu Türklerden müslüman olan Karahanlılar Uygur Yazısı ile birlikte Arap Yazısını da kullanmaya başlamışlardır. Bunlar da X. yüzyıl sonlarından bu yana Karahanlıca dediğimiz azçok farklı bir yazı dili yaratmışlardır. Türkçenin birbirine çok yakın ağızlarına dayanan bu üç yazı dili üç ayrı dinî çevrede meydana gelmiş ve üç ayrı alfabe kullanılmış olmakla birlikte aslında aynı yazı geleneğini devam ettirmektedir. İşte XIII. yüzyıl başlarına kadar gelen bu devrin yazılmış Türkçesine Eski Türkçe adını veriyoruz. Sonradan Doğu Türk yazı dili de bu geleneğe bağlanmıştır. Eski Türkçe metinler hep Türkçenin Köktürk-Uygur kanadından geliyor. Oysa OğuzKarluk (Eski Türkmen) kanadından olanların VII. yüzyıldan beri azçok farklı bir lehçe konuştukları tahmin edilebilir.

Eski Oğuz lehçesi hakkında bize ilk defa XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut etraflıca bilgiler veriyor. Oğuz lehçesi ancak Anadolu'da bir yazı dili meydana getiriyor ve bunun ilk örnekleri de şimdilik XIII. yüzyıl ortalarından bu yana elimize geçmiş bulunmaktadır. Batı Türk yazı dili buradan başlar, diyoruz.

Batı Türkçesi

Batı Türkçesi Oğuzların dilidir. XI. yüzyıl başlarında anayurtları olan Aral ve Hazar kuzeyi çevresinden (bugünkü Kazakistan) koparak güneye doğru göçmeye başlayan Oğuzlar Selçuk İmparatorluğunu kurmuşlardı. XIII. yüzyıl başlarında Moğol istilası geriye kalan Oğuz boylarının da Batıya doğru göçmesine sebep oldu. Öyle ki Orta Asya'da Oğuzlardan yalnız Türkmenistan'da, Horasan'da ve Afgan Türkistanı'ndaküçük topluluklar kalmıştı. Azerbaycan, Anadolu ve sonradan Rumeli Oğuzların vatanı oldu. Böylece çok geniş bir coğrafya alanına yayılmış olan Orta Oğuz Lehçesi, yani Batı Türk Dili siyasi ve coğrafi ayrılıklar sebebiyle zaman içinde farklılaşarak Yeni Oğuz veya Batı Türk lehçelerini meydana getirmiştir.

Beş lehçe ayırdederiz:
1. Anadolu (ve Rumeli),
2. Azeri,
3. Türkmen,
4. Gagavuz,
5. Kırım Kıyı Lehçeleri.
Azeri erkenden, Kırım Kıyı ve Türkmen lehçeleri daha sonra yazı lehçeleri olmuşlardır. Güney İran'da yaşayan Kaşgaylar ve Aynallular yine Eski Türkmenlerden olan Kalaçların soyundan gelmektedirler. Bunlar da Batı Türklerinden sayılırlar.

XIII. yüzyıl başlarından bu yana Doğuda ve Batıda ayrı ayrı, fakat benzer şartlar içende gelişen iki Türk yazı dilinden
·         birincisi Çağatayca,
·         ikincisi Osmanlıca adları ile anılmışlardır.

XX. yüzyıl başlarına kadar süren bu devreye Doğuda ve Batıda Orta Türkçe diyoruz. Birbirlerine büsbütün yabancı kalmayan Osmanlıca ve Çağatayca o zamanki Farsça gibi şiddetle Arapçanın ve üstelik Farsçanın etkisi altında bulunmuşlardır.

Saray ve medrese çevrelerinde oluşan bu yazı dilleri dayandıkları konuşma dillerinden uzaklaşmış, devlet dili (langue officielle) olmakla beraber oldukça dar sınıf dilleri (langue spéciale) halini almışlardır.

Eski yazı dilimizi biz dil tarihi bakımından üç devrede inceliyoruz:

1. Eski Osmanlıca, Selçukluların son zamanlarından kalan eserlerle birlikte henüz oldukça sade, Türkçe kelime dağarcığı zengin bir dil (1250-1450).

2. Orta Osmanlıca, sınırsız olarak Arapça ve Farsça kelimeler, deyimler ve gramer şekilleri ile yüklü, konuşulmaz ve halkça anlaşılmaz bir dil (1450-1840).

3. Yeni Osmanlıca, Batı medeniyetinin getirdiği ihtiyaçları Osmanlıcanın zengin vasıtaları ile karşılamaya çalışan ve bir hayli başarılı olan bir dil, fakat yine sınıf dili kalıbı içinde ve bu yüzyılın gerektirdiği millet dili (langue nationale) olmak imkânından mahrum (1840-1910).

Osmanlıca bir yana, bu devirler boyunca konuşulan Türkçe sınırlı ölçüde yabancı kelimelerle de genişleyerek gelişmiş ve geleceğin yazı dili olmaya hazırlanmıştır.

Dil tarihimizin dikkate değer özelliklerinden biri de şudur ki geçmişin derinliklerinden gelen sözlü halk edebiyatı bizde devam etmiş, halk destan ve hikayeleri, halk şiiri erkenden azçok yazıya geçmiş ve bunun yanı başında halk için bazı kitaplar da yazılmıştır.

XX. yüzyıldan buyana gelişmekte olan yazı dilimize Yeni Türkçe diyoruz.

Yeni Türkçe Türkiye'de milliyetçilik akımının mahsulü olup Osmanlı yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak, daha doğrusu konuşma dilinden yeni bir yazı dili yaratmak hamlesiyle meydana gelmiştir. Bu yüzyılın başı bütün Türkçe konuşan ulusların ve akrabalarının da kendi lehçelerine dönerek yeni yazı dilleri yaratma çabalarına tanık olmuştur.

Bizde ilk Türkçülerle başlayan sadeleşme hareketi kısa zamanda gündelik (langue commune) ve edebiyat (langue littéraire) yazı dillerini aydınların konuşması ölçüsünde sadeleştirdi. Sonra yeni alfabenin uygulanması ve Atatürk'ün teşvikleri daha derinden bir millileşme hareketine yol açtı. Burada Yeni Türkçe bilgin (langue savante) ve teknik dillerini (langue technique) de kendi yapısından karşılamak ve yaratmak meselesi ile karşılaştı ve o yolda da cesaretli adımlar attı.


Dilimiz bağımsız bir medeniyet dili (langue de civilisation) olmak davasında ve hızlı bir gelişme çağındadır. Ancak bu arada milli kaynakların yer yer akılsızca kötüye kullanılması millî dile güven duygusunu sarsmakta ve batı dillerinin daha geniş ölçüdeistilâsına yol açmaktadır.

Yeni Türkçe inançlı, ciddi ve uzun süreli çalışmalara muhtaçtır.


*
http://miracmert.blogcu.com/turkce-siveler/1402899

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*
Aşağıdaki tabloda Türk dillerinde cümle yapısını görebilirsiniz:
Aşağıdaki tabloda ise Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz.
Türk şiveleri:
1:Güney-Batı (Oğuz) Grubu
a)Türkiye Türkçesi
b) Azerbaycan Türkçesi
c) Türkmen Türkçesi
d) Gagauz Türkçesi
2:Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu
a ) Kazak Türkçesi
b) Tatar (Kazan) Türkçesi
c) Kırgız Türkçesi
d) Başkurt Türkçesi
e) Karaçay-Malkar Türkçesi
f) Karakalpak Türkçesi
g) Kumuk Türkçesi
h) Nogay Türkçesi
i) Altay Türkçesi
j) Tuva Türkçesi
k) Hakas Türkçesi
3: Güney-Doğu Grubu :
a) Uygur Türkçesi
b) Özbek Türkçesi
*
 Ayrıca bakınız:

Diller Listesi

Dünya Dilleri Hakkında Ufuk Açan 6 Bilgi

Yedi Görselde Dünya Dilleri

Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi

Paylaşmak güzeldir.