15 Ekim 2015 Perşembe

Cümlelerin anlamsal özellikleri ve anlam ilişkileri




CÜMLE ANLAMI
Cümle, yargı bildiren sözcük ya da söz öbeğidir.
Bir sözün yargı bildirmesi, şahıs ve kip bildirecek biçimde çekimlenmesine bağlıdır. Bu özelliği gösteren tek bir sözcük cümle olabileceği gibi, birbirini tamamlayan birçok sözcük de cümle özelliği gösterebilir.
Bu açıdan,
"Çalışıyorum." sözcüğü,
"Çalışkanım." sözcüğü de cümledir.
"Yarınki sınava hazırlanıyorum." da cümledir.

Cümlelerin anlamsal özellikleri 

TANIMLAMA
Bir şeyin ne olduğunu anlatan cümleler tanım cümleleridir.
Tanım cümleleri, "Bu nedir?" sorusuna cevap verir.
"İsimlerin özelliğini belirten sözcüklere sıfat denir."
cümlesinde tanım yapılmıştır. Bu cümleye sorduğumuz, "Sıfat nedir?" sorusuna cevap alabiliyoruz: İsimlerin özelliğini belirten sözcüklerdir.
"Sıfatlar çekim eklerini almaz."
cümlesinde ise tanım yoktur. Çünkü bu cümleye "Sıfat nedir?" sorusun yönelttiğimizde cevap alamıyoruz.


ÜSLÛP
Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şekli üslûbu oluşturur.
Bir eserin cümlelerin uzunluğu, kısalığı; sanatçının sözcük seçimi, sanatlı ya da yalın anlatımı üslûp ile ilgilidir.
"Yazar, öykülerinde anlattığı yörenin konuşma dilini kullanmayı tercih etmiş."
cümlesi üslûpla ilgilidir. Çünkü bu cümlede yazarın öykülerinin dilinden; yani anlatımdan söz edilmiştir. Bu da üslûpla ilgilidir.
"Sanatçı, bu öyküsünde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiş."
sözü üslûpla ilgilidir. Çünkü bu cümlede yazarın eseri oluşturuş şeklinden söz edilmiştir. Bu da üslup ile ilgilidir.
KARŞILAŞTIRMA
Bir düşünceyi ya da kavramı daha anlaşılır hâle getirmek için onu başka bir düşünce ya da kavramla herhangi bir yönden değerlendirmeye karşılaştırma denir.
"Eski İstanbul şimdikine göre daha güzeldi."
cümlesinde "İstanbul" önceki ve sonraki hâli ile karşılaştırılmıştır.
Karşılaştırma, ortak ya da farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin,
"Selim, derslerde Elif kadar başarılıdır."
cümlesinde Selim ve Elif derslerdeki başarıları yönünden karşılaştırılmışlardır.
"Selim, gezmeyi çok sever, Elif ise kitap okumayı sever."
cümlesinde de karşılaştırma vardır. Bu cümlede iki kişi sevdikleri durumlar yönünden karşılaştırılmışlardır.

YORUM
Söyleyenin bir konu ile ilgili düşüncelerine, sözlerine kendi duygu ve görüşlerini kattığı anlatıma yoruma dayalı anlatım denir.
Yorumlar kişinin kendi beğenisini, kendi görüşünü anlattığından özneldir, kişiye özeldir.
"Evimin balkonundan bakınca Boğaz'ın muhteşem güzelliği beni mest ediyor."
cümlesinde "muhteşem güzellik" sözleri kişinin manzarayı beğendiğini bildirir.
Bu manzarayı herkesin beğenmesi gerekmez ve bu muhteşemliğin kanıtlanmasına da gerek yoktur. Çünkü bu, benim Boğaz'a bakışımın ifadesidir. Benim Boğaz'ı değerlendirişimdir. O hâlde bu cümlede yorum söz konusudur.
"Taraftarlar, şampiyonları havaalanında karşıladı."
cümlesinde görülenler anlatılmış, şampiyonların gelişi ile ilgili kişi kendi görüşünü belirtmemiştir. Bu nedenle bu cümlede yorum yapılmamıştır.

ÖZNEL VE NESNEL YARGILAR
Kimi yargıların kişiden kişiye değişen bir yanı vardır. Bu yargıların doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanamaz.İşte, söyleyenin kendi görüşünü yansıtan bu tür yargılara öznel yargılar denir.
"En ilgi çekici edebiyat türü öyküdür."
cümlesinde beğeni ifadesi, söyleyenin yorumuna bağlıdır ve bu yorum kişiden kişiye değişir. Bu cümledeki yargıyı kanıtlamak mümkün değildir. kimisi romanı, kimisi tiyatroyu ilgi çekici bulabilir.
Kimi yargılar ise kanıtlanabilir bir nitelik taşır. Bu tür yargıların doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmez. Söyleyenin yorumunu içermeyen bu tür yargılara nesnel yargı denir.
"Yüzüklerin Efendisi filmi gişe rekorları kırdı."
cümlesi nesneldir. Çünkü filmin çok izlenip izlenmediği çok rahat kanıtlanabilir.
"En güzel renk pembedir."
"Bu sanatçının sesine bayılıyorum."
"Bu sanatçının romanlarında insanı büyüleyen bir anlatım var."
cümleleri söyleyenin kişisel görüşünü anlatan öznel yargılardır.
"İstanbul Türkiye'nin en kalabalık şehridir."
"Sanatçının son kitabı çok sattı."
"Yazar romanlarındaki kahramanları çoğunlukla kadınlardan seçmiş."
cümleleri ise kanıtlanabilir bir nitelik taşıyan nesnel yargılardır.
KOŞUL CÜMLESİ
Bir yargının ya da eylemin gerçekleşebilmesi için öne sürülen şartın olduğu cümlelere koşul cümleleri denir.
Bu tür cümlelerde söz konusu yargının gerçekleşmesi bir şarta bağlanmıştır. Bu şart gerçekleşmezse yargı da gerçekleşmez.
"Biraz düşünürsen nerede yanıldığını anlarsın."
cümlesinde "nerede yanıldığını anlama", "düşünme" şartına bağlanmıştır.
Bu cümleye göre yargının gerçekleşmesi "düşünme" nin gerçekleşmesine bağlıdır. Kişi düşünmezse bu da geçekleşmeyecektir.
"Çim makinesini yarın vermek üzere aldım."
"Ödevini yaparsan gezmeye gideriz."
"Bu konuyu hepiniz anlayacaksınız, yalnız beni dikkatle dinlemelisiniz."
"Mektubu okuyunca ne demek istediğimi anlarsın."
cümlelerinde koşul anlamı vardır.
GEREKÇELİ YARGI
Herhangi bir davranışın, eylemin, isteğin yapılmasını gerekli kılan nedenle verilmesi ile oluşan yargılara gerekçeli yargılar denir.
Gerekçeli anlatıma nedene bağlı anlatım da denir. Bu tür yargılar eyleme sorulan "niçin" sorusu ile bulunabilir.
"Derslerine düzenli çalıştığından sınavda başarılı oldu."
"Uyanamadığından derse geç kalmış."
"Bu akşam toplantıya katılamayacağım, misafirlerim gelecek."
"Bugün pazar olmasaydı bütün mağazalar açık olurdu."
cümlelerinde neden - sonuç ilişkisi vardır.
ÖNERİ
Herhangi bir şeyde görülen eksikliğin nasıl giderilebileceğini bildiren cümlelere öneri denir.
"Kitabın sonuna yararlanılan kaynaklar eklenirse, okuyucuya daha yararlı olur."
cümlesinde kitabın sonunda kaynakların olmaması bir eksiklik olarak görülmüş ve bunun giderilmesi için öneride bulunulmuştur.
"Plânınızın yeniden gözden geçirmenizin doğru olacağı düşüncesindeyim."
"Günün belli saatlerinde, belli aralıklarla ders çalışırsan daha iyi olur."
"Sanatçı, kişisel konuların yanında toplumsal konulara da yer vermelidir."
cümlelerinde öneri söz konusudur.
VARSAYIM
Varsayıma bir olayın gerçek olup olmadığını bilmeden gerçek saymaya varsayım denir.
Bu cümleler "varsayalım, tut ki, diyelim ki" sözleri ile oluşturulur.
"Diyelim ki bu sınavı kazandın."
"Tut ki yüz elli yıl yaşadın."
"Diyelim ki insanlar uzaya şehirler kurdu."
cümleleri birer varsayımdır. Burada gerçekleşmeyen bir durum gerçekleşmiş kabul edilip,
o durum üzerinden düşünceler belirtilmiştir.

TAHMİN
Bir kişinin sonucunu bilmediği bir olay ya da durum ile ilgili nasıl sonuçlanacağına dair kendi görüşünü bildirmeye tahmin denir.
"Geç kaldık, sanırım Selim gitmiştir."
cümlesini düşünelim. Burada henüz Selim'in gidip gitmediği bilinmiyor. Sadece "gitmesi" ile ilgili bir tahminde bulunulmuştur.
"Kardeşim bu soruların hepsini çözer."
"Bizim oralara bahar gelmiştir artık."
cümlelerinde de tahmin anlamı vardır.
ATASÖZLERİ
Atasözleri, geniş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca geçirdikleri denemelerden ve bunlara dayanan düşüncelerden doğmuş özlü sözlerdir.
Ulusun ortak düşünce, kanış ve tutumunu belirtir, bize yol gösterir atasözleri.
Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir.
Her atasözü, belli bir kalıp içinde, belli sözcüklerle söylenmiş olan donmuş bir biçimdir. Sözcükler değiştirilip yerlerine -aynı anlamda da olsa- başka sözcükler konulamayacağı gibi söz diziminin biçimi de bozulamaz. Örneğin,
"Derdini söylemeyen derman bulamaz."
sözündeki "derman" yerine "ilâç" getirilemez.
"Çalma elin kapısını, çalarlar kapını."
sözü de, sözcüklerin sırası değiştirilerek:
"Elin kapısını çalma, kapını çalarlar."
biçiminde söylenemez.
Atasözleri kısa ve özlüdür; az sözcükle çok şey anlatır:
"Dikensiz gül olmaz."
"Alet işler, el övünür."
"Taşıma su ile değirmen dönmez." gibi.
Atasözleri çoğunlukla mecaz anlamlıdır.
"Balık baştan kokar."
"Ak akçe kara gün içindir."
atasözlerinde olduğu gibi.
Gerçek anlamını koruyan atasözleri de vardır.
"Son pişmanlık fayda etmez."
"Dost ile ye iç, alış veriş etme."
atasözlerinde olduğu gibi.

CÜMLEDE ANLATILMAK İSTENEN
Her yargı belli bir anlamı aktarmak için kurulur. Bu yargıyı aktaran kişinin karşısındakine anlatmak istediği bir anlamı mutlaka vardır. Bu bazen açık olarak verilir, bazen de bir olayın, bir öykünün arkasına gizlenerek verilir. Yani cümlede söylenenle anlatılmak istenen farklı olabilir.
Söylenmek istenen anlam cümlenin ana fikridir diyebiliriz. Bu düşünceyi bulabilmek için cümleye "Yazar bu cümlede bize ne anlatmak istiyor?" sorusunu sorabiliriz.
"Şiire yaşlı bir şair gibi başlamalı, onu genç bir şair gibi devam ettirmeli."
Bu cümlede anlatılmak istenen nedir? Burada öncelikle "yaşlı şair gibi başlama" ve "genç şair gibi devam ettirme" sözlerine açıklık getirmeliyiz. O zaman esas anlatılmak istenen, ortaya çıkacaktır.
"Yaş" tecrübenin, "genç" de coşkunun, heyecanın sembolüdür. O hâlde şiire başlayan biri tecrübe kazanmalı, deneyimli olmalı, aynı zamanda şiir anlayışını devam ettirecek coşkuya sahip olmalı. Son olarak şunu söyleyebiliriz:
"Şiirde deneyim ve coşku esastır."

YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
Anlatılmak istenen bir düşünce değişik biçimlerde ifade edilebilir. Bunu ifade ediş biçimi, içinde bulunulan durum, seslenilen kişi gibi birçok etkene göre değişir.
Söyleyişleri farklı, anlatılmak istenenin aynı olduğu bu tür cümlelere yakın anlamlı cümleler denir.
"Hiçbir suçlu, kendi yargıçlığından kurtulamaz."
cümlesini biz aynı anlamı koruyacak şekilde farklı sözcüklerle oluşturabiliriz:
“Suçlular yaşamları boyunca kendilerini yargılar.”
“Suç işleyen her insan bu suçu başkaları bilmese de bu suçun vicdanındaki baskısından kurtulamaz.”

CÜMLE TAMAMLAMA
Cümle yargı bildiren söz ya da söz öbeğidir. Bir yargının tam olabilmesi için verilmek istenen düşünceyi tam aktarması gerekir. Bunun için de yargı yardımcı unsurlarla zenginleştirilip tamamlanır.
"Bu durumu ona anlatıncaya kadar..." cümlesi aşağıdakilerden hangi sözle tamamlanırsa, anlatılanların güçlükle kabul ettirildiği anlamı oluşur?
Burada yapacağımız, cümleyi düşünmek ve cümleyi hangi sözlerle tamamlarsak istenen anlamı oluşturacağımızı ortaya çıkarmaktır.
Cümlede bir durumun zor kabul ettirilmesi anlamı olacağına göre, bu cümle "akla karayı seçtim" sözleri ile tamamlanabilir. Çünkü bu sözler, cümleye "bir şeyin güçlükle kabul ettirilmesi" anlamı katmaktadır.


CÜMLENİN KONUSU
Bir yazının olduğu gibi cümlenin de konusu vardır. Cümlenin genelinde üzerinde durulan duygu ya da düşünceler o cümlenin konusunu oluşturur.
“Bu cümlede neyden söz ediliyor?” sorusu, bize o cümlenin konusunu verecektir.
Çocuğa ana dilini, bir işçi elindeki âlet gibi nasıl kullanıldığını ilk öğreten, ona bu dilin türlü hünerlerini; kıvraklığını, zenginliğini, inceliğini ilk öğreten masaldır.
Bu cümlenin genelinde “masal” ın ana dil eğitimindeki yerinden söz edilmektedir. O hâlde bu cümlenin konusu “masalın dil öğrenimine katkısı”dır.
Küçüklükte öğrenilen taş üzerine yazı yazmaya, yaşlılıkta öğrenilen ise su üzerine yazı yazmaya benzer.
Konu: Eğitimin yaşı
İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur.
Konu: Alışkanlık.
http://www.turkceogretmeniyim.net/index.php%3Foption%3Dcom_content%26view%3Darticle%26id%3D25%26Itemid%3D167
*
Cümlenin Anlamı ile İlgili Kavramlar


CÜMLE ANLAMI (KAVRAMLAR)

Bir duyguyu, düşünceyi, eylemi anlatan; yargı bildiren söze veya söz grubuna cümle denir.

NESNELLİK

Kişiden kişiye değişmeyen, herkes için geçerliliği aynı olan, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilen yargılardır.

Yahya Kemal’in, İstanbul’u anlattığı şiirleri vardır.
Roman, yazınımıza Batı’dan gelen yazınsal türlerden biridir:
Şair; son yapıtında, çocuklara yönelik şiirlere yer veriyor Ayvalık, Balıkesir’in denize kıyısı olan bir ilçesidir.
Yukarıdaki cümleler, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilecek yargılardan oluştuğu için nesnel nitelik taşımaktadır.

ÖZNELLİK

Kişiden kişiye değişkenlik gösteren, kanıtlanabilir nitelikte olmayan yargılardır. Bu yargılarda, kişisellik ve yorum söz konusudur.

Yahya Kemal’in, İstanbul’u anlattığı çok güzel şiirleri vardır.
Roman, yazınımızda en çok beğenilen yazınsal türdür.
Şairin son yapıtındaki çocuk şiirleri, okuyanları derinden etkiliyor:
Ayvalık, Balıkesir’in denize kıyısı olan şirin bir ilçesidir.
Yukarıdaki cümlelerde geçen “çok güzel”, “en çok beğenilen”, “derinden etkiliyor”, “şirin” sözleri, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilir özellikte olmadığından bu cümleler, öznel nitelik taşımaktadır.

İÇERİK (KONU)

Bir sanat yapıtının ne anlattığı ile ilgili bilgi veren yargılardır. “Yapıtta ne anlatılıyor?” sorusunun cevabıdır.

Ünlü yazar, son romanında çocukluğunda yaşadığı çevreyi ele alıyor.

Bu cümlede “çocukluğunda yaşadığı çevre” sözüyle yapıtın içeriğiyle ilgili bilgi verilmektedir.

Aşağıdaki cümlelerde, sözü edilen yapıtların içeriğiyle ilgili bilgi verilmiştir.

Sanatçı, bu yapıtında ünlü şairlerle yaptığı söyleşilere yer veriyor.
Anılarını dile getirdiği bu yapıtıyla yazar, okuru derinden etkilemeyi başarıyor.
BİÇEM (ÜSLUP)

Bir sanat yapıtının nasıl oluşturulduğu ile ilgili bilgi içeren yargılardır. Sanatçının anlatım biçimi, sözcük seçimi, cümle yapısı, söyleyiş özellikleri, dili kullanış şekli üslubu belirleyen önemli özelliklerdir. “Sanatçı, konuyu nasıl anlatıyor?” sorusunun cevabıdır.

Yazar, bu romanında yalın ve sürükleyici bir anlatımla okurlarının karşısına çıkıyor.

Bu cümlede “yalın ve sürükleyici bir anlatım” sözüyle, yapıtın biçemiyle ilgili bilgi verilmektedir.

Aşağıdaki cümlelerde sözü edilen yapıtların biçemiyle ilgili bilgi verilmiştir.

Sanatçı, her yapıtında içten bir söyleyişle okurlarını büyülüyor adeta.
Kısa cümleler ve canlı betimlemelerle öykülerini oluşturan yazar, romanlarında daha uzun cümleler kullanıyor.
Günlük hayatta pek kullanmadığımız sözcüklere yapıtlarında sıkça yer veren yazarın bu tutumu, okurlar tarafından yadırganmıyor.

ÖZGÜNLÜK

Sanatçının, yapıtlarında kendine özgü nitelikler taşımasıdır. Başka bir deyişle sanatçının, yapıtını oluştururken başkasına benzememesi, başkasını taklit etmemesi, orijinal olması, yapıtlarına kendi damgasını vurması, yeni ve farklı şeyler ortaya koymasıdır.

YOĞUNLUK

Bir yazınsal yapıtta, az sözle çok şey anlatabilmektir.

YALINLIK

Bir sanat yapıtında dili, süssüz, sanatsız ve herkesçe anlaşılacak bir biçimde kullanmaktır.

EVRENSELLİK

Bir sanat yapıtında, bütün insanlığı ilgilendirecek konuları işlemek ve tüm insanlara seslenebilmektir.

ULUSALLIK

Bir sanat yapıtında, sanatçının içinde bulunduğu ulusun insanını ilgilendiren konulara yer vermesi, ulusal özellikleri ön plana çıkarmasıdır.

ELEŞTİRİ

Herhangi bir sanatçının veya yapıtın olumlu veya olumsuz yanlarını ortaya koymaktır. Eleştiri, sadece yapıt ve sanatçıyla ilgili değil, her konuda olabilir.

Yazar; romanında kahramanları başarıyla konuştururken, olay örgüsünde yapaylığa düşmekten kurtulamıyor.

Bu cümlede “kahramanları başarıyla konuştururken” sözüyle romanın olumlu bir yanı, “olay örgüsünde yapaylığa düşmek” sözüyle romanın olumsuz bir yanı dile getirilmiştir.

Aşağıdaki cümlelerde olumlu ve olumsuz eleştirilere yer verilmiştir.

Yetkin sanatçı, yapıtlarındaki doğal anlatımla geniş okur kitlelerine seslenmeyi başarıyor.
Genç şairin, şiirlerinde kullandığı imgeler, ünlü şairlerin imgelerinin taklidi olmaktan öteye gidemiyor.

ÖZELEŞTİRİ

Kişinin, kendi davranışlarına yönelik ortaya koyduğu olumsuz eleştirilerdir.

Derslerime zamanında çalışmadığımdan, sınav geceleri sabahlara kadar ders çalışmak zorunda kalırdım.
Yaşadığım olayları sıcağı sıcağına yazmadığım için, şimdi geçmişi hatırlarken olayları birbirine karıştırıyorum.
Bu cümlelerde “derslerime zamanında çalışmadığımdan”, “yaşadığım olayları sıcağı sıcağına yazmadığım için” sözleriyle, söz konusu kişiler, kendilerinin olumsuz yanlarını ortaya koyarak özeleştiride bulunmuşlardır.

DEĞERLENDİRME

Bir yapıt veya sanatçı hakkında öznel ya da nesnel görüş bildirmektir. Öznel değerlendirmeler aynı zamanda bir eleştiridir.

Usta şairin, elli beş şiirinin yer aldığı son yapıtında, yepyeni bir söyleyiş göze çarpıyor.

Bu cümlede “elli beş şiirinin yer aldığı” sözüyle nesnel, “yepyeni bir söyleyiş” sözüyle öznel bir değerlendirme yapılmıştır.

Aşağıdaki cümlelerde öznel ve nesnel değerlendirmelere yer verilmiştir.

Bu yazarımız, öykülerindeki kahramanları, genellikle köylerde yaşayan insanlar arasından seçiyor. (nesnel)
Genç romancının, romanında anlattığı bazı olayların gerçek yaşamın çok uzağına düşmesi, romanın inandırıcılığına gölge düşürüyor. (öznel)
Not: Belli bir yapıt veya sanatçıdan söz etmeyen genel yargılar, değerlendirme değildir.

Sanatçı, yaşadığı topluma yapıtlarıyla yön vermelidir.
Şiir, insanları günlük yaşamın sıkıntısından uzaklaştırın.

YARGI – GEREKÇE (NEDEN – SONUÇ)

Bir eylemin hangi nedenden (gerekçe) dolayı gerçekleştiğini veya gerçekleşmediğini bildiren cümlelerde yargı-gerekçe ilişkisi vardır. Bazen cümle içinde bazen de iki cümle arasında neden-sonuç ilgisi kurulabilir.

Evden geç çıktığı için ilk derse yetişememiş.

Bu cümlede “ilk derse yetişememe”nin nedeni olarak “evden geç çıkma” gösterilmiştir.

Aşağıdaki cümlelerde neden-sonuç ilgisi söz konusudur.

İleride lazım olur diye bir kenara biraz para ayırmıştım.
Yoğun kar yağışından dolayı eğitime bir hafta ara verildi.
Bugün çok yorulmuştu; çünkü sabahtan beri çalışıyordu.
Bizim köyün suları soğuktur; içilmez.
Çocuklar dün yeteri kadar uyumadığından, oldukça durgun görünüyordu.
Yağmurun aniden bastırması pikniğimizin iptal edilmesine yol açtı.

KOŞULA BAĞLILIK

Bir eylemin ya da durumun gerçekleşmesinin, başka bir yargının gerçekleşmesine veya bir durumun var olmasına bağlandığı cümlelerde koşula bağlılık söz konusudur.

Sınıfını başarıyla geçersen sana bisiklet alırım.

Bu cümlede “bisiklet alma”, “sınıfı başarıyla geçme” koşuluna bağlanmıştır.

Aşağıdaki cümlelerde koşula bağlılık söz konusudur.

Bu şehre geldikçe çocukluk günlerimi hatırlıyorum.
Seninle maça gelirim; ancak işlerim bitene kadar beni bekleyeceksin.
Arabamı, akşama getirmek üzere alabilirsin.
Eleştirmenler, değerlendirmelerinde tarafsız davranınca yapıtların gerçek değeri ortaya çıkar.

KARŞILAŞTIRMA

Herhangi iki şey arasında çeşitli yönlerden kıyas yapmaktır. Bu cümlelerde “daha, en, kadar, ise” gibi karşılaştırma bildiren sözlere yer verilir.

Divan şairleri, şiirlerinde sanatlı bir dil kullanırken Halk şairleri ise sade bir dil kullanmıştır.

Bu cümlede “Divan şairleri” ile “Halk şairleri”, “dili kullanma” yönünden karşılaştırılmıştır.

Aşağıdaki cümlelerde karşılaştırma yapılmıştır.

Bir yazarın, yapıtını yazmaya başlamadan önceki düşünceleri, yazarkenki düşüncelerinden daha farklıdır.
Roman, olayları öyküye göre daha geniş açıdan ele alır.
Sanatçının bütün şiirleri, sanatsal yönden hemen hemen aynı düzeydedir.
Not: Kıyas yapılmaksızın varlıkların özelliklerinin verilmesi, karşılaştırma değildir.

Bir tarafta başı karlı dağlar; bir tarafta yemyeşil ağaçlar vardı.

TANIM

Bir kavramın veya varlığın ne olduğunu bildiren cümlelerdir. “Bu nedir?” sorusunun cevabıdır.

Günlük, kişinin, başından geçenleri günü gününe kaleme aldığı yazınsal türdür.

Bu cümlede, günlüğün “ne olduğu” anlatılarak tanım yapılmıştır.

Aşağıdaki cümlede tanım yapılmıştır.

Dize sonlarında yazılış ve okunuşları aynı, görevleri farklı seslere uyak denir.

Not: Varlıkların ya da kavramların özelliklerinin verilmesi tanım değildir.

Şiir; okuyanları sıkıntılarından uzaklaştırarak rahatlatır.
Deneme, salt söz söyleme gücü olan yazarlarca kaleme alınır.

ÖNYARGI

Bir kimse, olay veya durumla ilgili olarak çeşitli nedenlerle önceden edinilen, genellikle olumsuz düşüncelerdir.

O, bu haftaki toplantıya da vaktinde gelmeyecek, adım gibi biliyorum.
Ünlü yazarın son yapıtının, okurlarını hayal kırıklığına uğratacağını yakında hep birlikte göreceğiz.
Birinci cümleden, sözü edilen kişinin daha önceki toplantılara geç kaldığı anlaşılıyor. Ama bu kişinin, söz konusu toplantıya geç kalıp kalmayacağı kesinlik kazanmadığı halde vaktinde gelmeyeceği söylenerek; ikinci cümlede, henüz hiçbir şey belli değilken, sözü edilen yazarın yapıtının okurlarını hayal kırıklığına uğratacağı söylenerek önyargıda bulunulmuştur.

ÖNERİ

Bir sorunu çözmek amacıyla ya da herhangi bir durumla ilgili olarak görüş bildirmek, tavsiyede bulunmaktır.

Yapıtlarınızda daha yalın bir dil kullanmanız, yapıtlarınızın gelecekte de okunmasını sağlayacaktır.
Çevrenizdeki insanlarla daha iyi geçinmek istiyorsanız, tatlı dilli ve güler yüzlü olmalısınız.
Ne kadar yorgun olursanız olun, yatmadan önce mutlaka biraz kitap okuyun.
İlk cümlede, yapıtlarının kalıcılığı yakalaması için, yazara, yapıtlarında daha yalın bir dil kullanması; ikinci cümlede, insanlarla iyi geçinmek için, tatlı dilli ve güler yüzlü olunması; üçüncü cümlede, hiçbir günün kitap okumadan geçirilmemesi öneriliyor.

TASARI

Bir kimsenin herhangi bir konuyla ilgili, ileriye dönük olarak yapmayı düşündüğü plan ve projelerdir.

Son şiir kitabımı yayımladıktan sonra, bütün şiirlerimin yer aldığı bir kitap yayımlamayı düşünüyorum.
Sanatçı yelpazesinin geniş tutulacağı bir edebiyat dergisi çıkarmak, bu sayede geniş bir edebiyatsever kitlesine ulaşmak istiyoruz.
Bir öğretim görevlisi olarak, kütüphanemi, bir üniversiteye bağışlamayı planlıyorum.
Birinci cümlede; söz konusu şair, son kitabını yayımladıktan sonra, bütün şiirlerini toplayacağı bir kitap çıkarmayı düşündüğünü (tasarladığını) dile getiriyor. İkinci cümlede, bir edebiyat dergisi çıkarılıp geniş kitlelere ulaşmanın istendiği (tasarlandığı) anlatılıyor. Üçüncü cümlede, söz konusu kişinin kütüphanesini bir üniversiteye bağışlamayı tasarladığını görüyoruz.

AMAÇ

Herhangi bir işle ilgili olarak erişilmek istenen sonucu, maksadı dile getirmektir.

Öğrencilerin sözcük dağarcığını geliştirecek yapıtlar kaleme almayı hedefliyorum.
Gelecek hafta yapılacak bilgi yarışmasında, okulumuzun adını duyurmak istiyoruz.
Birinci cümlede yazar, öğrencilerin sözcük dağarcığını geliştirecek yapıtlar kaleme almayı amaçladığını, ikinci cümlede, öğrenciler, bilgi yarışmasında okullarının adını duyurmayı amaçladıklarını söylüyor.

YAKINMA

Herhangi bir olumsuz durumdan dolayı üzüntü duymak, üstü kapalı şikâyetçi olmaktır.

Gücüm, servetim neyim varsa kaybettim
Kaybettim ah, dostlarım neşemi!
Öğrencilerde düzenli çalışma alışkanlığı olmadığından, onlara ödev vermede zorlanıyoruz.
Son zamanlarda genç şairlerimiz, sadece kendilerinin anlayabileceği, kapalı şiirler yazıyor. 
Baştaki dizelerde şair; gücünü, servetini, neşesini kısaca her şeyini kaybettiğinden şikâyet ediyor. Sonraki cümlede öğretmenler, öğrencilere ödev vermekte zorlandıklarından; son cümlede ise eleştirmen, genç şairlerin kapalı şiirler yaz-masından yakınıyor, yani şikâyet ediyor.

KAYGI

Herhangi bir olayın olumsuz bir şekilde sonuçlanabileceğine dair endişe taşımaya kaygı, tasa denir.

Sözlerimden sonra onun benimle bir daha konuşmamasından çekmiyorum.
Sanat anlayışımdaki bu değişikliklerden sonra, okurlarımın benden uzaklaşmasından korkuyorum.
Birinci cümlede kişi, söylediklerinden dolayı, arkadaşının kendisiyle konuşmamasından; ikinci cümlede sanatçı, sanat anlayışındaki değişiklikten dolayı, okuyucularının kendisinden uzaklaşmasından kaygı duyduğunu dile getiriyor.

BEĞENME – TAKDİR ETME

Herhangi bir şeyin iyi ya da güzel olduğunu ve beğenildiğini dile getirmektir.

Maviyle yeşilin kaynaştığı, gözlerden uzak, şirin bir balıkçı köyüydü burası.
Sanatçının son dönem şiirleri, yetkin bir dil işçiliğinin örnekleri olarak çıkıyor karşımıza.
Birinci cümlede, “maviyle yeşilin kaynaştığı, şirin balıkçı köyü” denerek köye yönelik bir beğeni; ikinci cümlede “yetkin bir dil işçiliğinin örnekleri” denerek sanatçının son dönem şiirlerine yönelik bir beğenme dile getirilmektedir.

ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

Kişinin kendi değerini olduğundan aşağı göstermesi, sahip olduğu üstünlükleri ön plana çıkarmamasıdır.

Her ne kadar yapıtlarım ilgiyle karşılansa da şairlik yolunda, daha öğreneceğim çok şey var.

Bu cümlede şair, yapıtlarının ilgiyle karşılanmasına rağmen, “şairlik yolunda, daha öğreneceğim çok şey var” diyerek alçakgönüllü bir davranış sergiliyor.

KARŞITLIK (KARŞIT İKİ DURUM)

Birbirine zıt (karşıt) kavramların aynı cümlede bulunmasıdır.

Dışarıda buz gibi bir hava varken biz içeride terliyorduk.

Bu cümlede “buz gibi bir hava” ve “terlemek” sözleriyle karşıt iki durum anlatılmıştır.

VARSAYIM

Gerçekleşmeyen bir durumu veya olayı gerçekleşmiş gibi kabul etmektir. Bu cümlelerde, “farz edelim, diyelim ki, tut ki, kabul edelim, düşünelim” gibi ifadeler bulunur.

Tut ki bu işi yarına yetiştiremedik.

Bu cümlede, “tut ki” sözüyle, gerçekte olmayan “işi yarına yetiştirememe” olayı gerçekleşmiş gibi kabul edilmiştir.

TAHMİN – OLASILIK

Bazı sezgi ve bilgilere dayanarak herhangi bir durum, olay ya da eylemin nasıl gerçekleşeceği hakkında kesin olmayacak şekilde fikir yürütmektir. Kişisel sezgiler, “bence, bana göre, sanırım, belki, zannediyorum” gibi ifadelerle belirtilir.

Hava iyice bozdu, birazdan fırtına çıkabilir.

Bu cümlede “havanın bozması” bilgisine dayanılarak “fırtına çıkabilir” sözüyle bir tahminde bulunulmuştur.

Aşağıdaki cümlelerde tahmin, olasılık söz konusudur.

Sınav çoktan başlamıştır; boşuna gitmeyelim.
Bu akşam belki size çaya geliriz.
Sanatçının yapıtlarında çocukluğunu sürekli anlatması, o günlere duyduğu özlemden olsa gerek.
Sanırım sanatçının bu yapıtı okurlardan büyük bir ilgi görecek.
Bana göre, yarın gireceğimiz sınavın soruları çok kolay olacak.

YORUM

Kişinin, bir olayı veya durumu duygularını katarak anlatmasıdır. Yani, yorum cümlelerinde öznellik, kişisellik vardır.

Sonbahar yaklaştıkça her tarafı bir hüzün kaplıyordu.

Bu cümlede “her tarafı bir hüzün kaplıyordu” sözüyle, konuşan kişinin, sonbaharın yaklaşmasıyla ilgili bir yorumuna yer verilmiştir.

Aşağıdaki cümlelerde yorum söz konusudur.

Uçsuz bucaksız okyanuslardan gelen gemiler; oldukça yorgun görünüyordu.
Ilık bir bahar rüzgârı, neşeli neşeli dolaşıyordu sahilde.
Denizdeki yakamozlar bize göz kırpıyordu.
Gökyüzü ağlıyordu eylül gidiyor diye.
Ne zaman şiir okusam yepyeni dünyalara yolculuklar yapıyorum.

SOMUTLAMA

Soyut bir kavram, durum ya da olayın; anlaşılabilmesi için somut varlıkların özelliklerinden yararlanılarak açıklanmasıdır.

Saf şiir, hiçbir katkı maddesinin bulunmadığı zeytinyağı gibidir.

Bu cümlede soyut bir kavram olan “saf şiir”, somut olan “zeytinyağı”na hiçbir katkı maddesi içermemesi yönüyle benzetilerek somutlama yapılmıştır.

DOĞRUDAN (DÜZ) ANLATIM

Başkasının söylediği bir sözü olduğu gibi aktarmaktır. Alınan söz tırnak içinde verilebileceği gibi sözün sonuna virgül konularak da aktarılabilir.

Kardeşim, hafta sonu sınava gireceğim, dedi.
Öğretmen, öğrencilere: “Yağmur başladı, içeri girin.” dedi.
Bu cümlelerde “hafta sonu sınava gireceğim” ve “Yağmur başladı, içeri girin.” sözleri hiçbir değişiklik yapılmadan aktarıldığından, doğrudan anlatıma birer örnektir.

DOLAYLI ANLATIM

Başkasının söylediği bir sözü kendi söyleyişimize göre değiştirerek aktarmaktır.

Kardeşim, hafta sonu sınava gireceğini söyledi.
Öğretmen, öğrencilere, yağmur başladığını, içeri girmeleri gerektiğini söyledi.
Bu cümlelerde yukarıda verilen doğrudan anlatım cümlelerindeki “gireceğim” sözü “gireceğini”, “başladı” sözü “başladığını”, “girin” sözü “girmeleri gerektiğini” şeklinde değiştirilerek söylendiğinden, bu cümleler dolaylı anlatıma birer örnektir.

KİNAYELİ ANLATIM (Kinayeli Söyleyiş)

Bir sözün, karşıdakini alaya almak amacıyla, tersini kastedecek şekilde kullanılmasıdır.

Bu yazarın romanları o derece nitelikli ki, birinci baskısından başka baskısına rastlanmıyor.

Bu cümlede “romanları o derece nitelikli ki” sözüyle, söz konusu romanların tam tersi bir durumda, yani niteliksiz olduğu anlatılmak istendiğinden, bu cümle kinayeli söyleyişe bir örnektir.


*






















http://www.dil-bilgisi.net/konular/anlam-bilgisi/cumlede-anlam/

*

Cümlenin İfade Ettiği Anlam Özellikleri


KONU BAŞLIKLARI

1. Tanım Cümleleri

Bir varlığın veya kavramın ne olduğunu belirten cümlelere tanım cümlesi denir. Tanım cümleleri “Bu nedir?”, “Bu kimdir?” sorularına cevap verir. Tanımlar genelde nesneldir fakat tanım cümleleri öznel de olabilir.
Örnek

2. Öneri (Tavsiye) Cümleleri

Bir sorunu çözmek veya daha iyiye ulaşmak için görüş ve düşüncelerin öne sürüldüğü cümlelerdir.
Örnek

3. Varsayım Cümleleri

Gerçekleşmemiş bir olayın gerçekleşmiş gibi ya da gerçekleşmiş bir olayın hiç gerçekleşmemiş gibi kabul edildiği cümlelerdir. Varsayım anlamı taşıyan yargılarda genellikle “tut ki, diyelim ki, farz edelim, düşün ki, …dığını düşünelim” gibi ifadelere yer verilir.
Örnek

4. Eleştiri Cümleleri

Bir yapıtın, bir insanın veya bir durumun doğru ya da yanlış yönlerini belirten cümlelerdir. Eleştiri, olumlu eleştiri ve olumsuz eleştiri olmak üzere ikiye ayrılır.
Örnek

5. Öz Eleştiri Cümleleri

Bir kişinin kendi davranışları üzerinde yürüttüğü yargıları içeren cümlelerdir.
Örnek

6. Uyarı Cümleleri

Kişi ya da kişileri yanlış davranışlardan uzak tutmak için bir konu, sorun ya da olumsuz bir durum ile ilgili ikaz ve hatırlatmaları içeren cümlelerdir.
Örnek

7. Tasarı Cümleleri

Gelecekte yapılması planlanan işlerin belirtildiği cümlelerdir.
Örnek

8. Tahmin Cümleleri

Akla, sezgilere, gözlemlere veya birtakım verilere dayanarak, olacak bir şeyi önceden kestirebilme sonucunda ortaya çıkan cümlelerdir.
Örnek

9. Olasılık (İhtimal) Cümleleri

Gerçekleşmesi kesin olmayan bir olayın veya bir durumun ortaya çıkmasının beklenilmesi, umut edilmesi ile ilgili cümlelerdir.
Örnek
 Olasılık cümleleri ile tahmin cümleleri arasındaki fark şudur: Olasılık anlamlı cümlelerde “ikilem” söz konusudur. Yani bahsedilen şey için “Öyle de olabilir, böyle de olabilir.” anlamı hakimdir. Tahmin anlamlı cümlelerde bu “ikilemi” görmeyiz. Tahmin anlamlı cümlelerde tecrübelerden hareketle “emin oluş” havası vardır. Olasılık anlamlı cümlelere göre, tahmin anlamlı cümlelerde “kesinlik anlamı” daha yoğundur.

10. Abartma Cümleleri

Bir şeyi olduğundan çok veya az göstererek anlatan cümlelerdir.
Örnek

11. İkilem (Kararsızlık) Cümleleri

Herhangi bir konuyla ilgili olarak karar verememeyi ifade eden cümlelerdir.
Örnek

Sebep-Sonuç (Neden-Sonuç) Cümleleri

Neden-sonuç cümleleri, bir eylemin hangi gerekçeyle veya hangi sebeple yapıldığını bildiren cümlelerdir. Bu cümlelerin yüklemine “niçin?” , “neden?” soruları sorulduğunda bu sorular cevapsız kalmaz. Neden-sonuç cümleleri iki bölümden oluşur: Birinci bölüm neden (sebep), ikinci bölüm ise sonuç bildirir. Genellikle “için, -den, -diğinden, ile” gibi ekler ve edatlar kullanılır.
Örnek
 Neden-sonuç ilişkisi bağımsız iki cümle ile de ifade edilebilir.
Örnek
Neden-Sonuç Cümleleri ile Amaç-Sonuç Cümleleri Arasındaki Fark
Neden-sonuç ile amaç-sonuç cümleleri birbirine çok benzemekte bu yüzden sık sık karıştırılmaktadır. Sebep-sonuç cümleleri ile amaç-sonuç cümlelerini ayırt etmek için şu yolu izlemeliyiz:
Neden-sonuç ile amaç sonuç cümlelerinin karıştırılmasının en büyük sebebi iki tür cümlenin de “neden?” sorusuna cevap verebilmesidir. Eğer bir soruda birden fazla seçenekte “neden?” sorusuna cevap alabiliyorsak, öncelikle “hangi amaçla?” sorusunu sorup eleme yapmalıyız. “Hangi amaçla?” sorusunun cevabı bize amaç-sonuç cümlesini verecektir.
http://www.dil-bilgisi.net/konular/neden-sebep-sonuc-cumleleri/
*

Amaç Sonuç Cümleleri

Eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelerdir. Amaç-sonuç cümleleri, eyleme sorulan “hangi amaçla?” sorusuna cevap verir. Bu tür cümlelerde de “için, diye, üzere” gibi edatlardan yararlanılır.
 Örnek
Amaç-Sonuç Cümleleri ile Neden-Sonuç Cümleleri Arasındaki Fark
Amaç-sonuç cümleleri, neden-sonuç cümleleri birbirine çok benzemekte bu yüzden sık sık karıştırılmaktadır. Amaç-sonuç cümleleri ile neden-sonuç cümlelerini ayırt etmek için şu yolu izlemeliyiz:
Amaç-sonuç ile neden-sonuç cümlelerinin karıştırılmasının en büyük sebebi amaç-sonuç cümlelerinin, neden-sonuç cümlelerini bulmak için kullandığımız “neden?” sorusuna da cevap verebilmeleridir. Bu yüzden amaç-sonuç cümlelerinin sorulduğu sorularda önce mutlaka “hangi amaçla?” sorusu sorulmalıdır. Eğer önce “neden?” sorusunu sorarsak neden-sonuç cümlesini amaç-sonuç sanarak yanılırız.
http://www.dil-bilgisi.net/konular/amac-sonuc-cumleleri/
*

Koşul-Sonuç (Şart-Sonuç) Cümleleri

Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin, başka bir olayın veya duruma bağlı olduğunu belirten cümlelerdir. Bu tür cümlelerde birinci bölüm (yan yargı) koşul, ikinci bölüm ise o koşula bağlı olarak ortaya çıkan sonuçtur (temel yargı). Türkçede koşul anlamı asıl olarak “-se” şart ekiyle sağlanır. “ise”, “-ince”, “-dikçe”, “mi”, “ama”, “üzere”, “yeter ki” ile de koşul anlamı sağlanabilir.
Örnek

 Cümleye istek, dilek anlamı katan –se, -sa ile koşul anlamı veren –se, -sa ekini karıştırmamak gerekir. İstek cümleleri de –se, -sa eki almasına rağmen, koşul anlamı taşımaz.
Örnek

Karşılaştırma Cümleleri

Birden fazla varlık, kavram ya da durumun karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik durumlar ifade edilir. Karşılaştırma ilgisi “gibi, kadar, en, daha, çok, göre, fazla”gibi sözcüklerle kurulur.
 Örnek

Öznel Yargılı Cümleler

Söyleyenin kendi düşüncesini, duygusunu veya beğenisini içeren cümlelerdir. Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değiştiği için öznel yargılar kanıtlanamaz.
Örnek

Nesnel Yargılı Cümleler

Söyleyenin duygu veya düşüncesini içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen cümlelerdir. Nesnel yargılar, araştırma sonucu ulaşılabilecek, herkesçe kabul görmüş, kanıtlanabilir yargılardır.
Örnek

Doğrudan Anlatımlı Cümleler

Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden aktarılmasına doğrudan anlatım denir. Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir.
 Örnek

Dolaylı Anlatımlı Cümleler

Başkasından alınan sözün, cümledeki yargıyı değiştirmeden, kendi sözcüklerimizle aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatımlı cümleler “söyledi, belirtti, açıkladı” gibi eylemlerle biter ya da yüklemleri öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenir.
Örnek
Cümle Yorumlama







KONU BAŞLIKLARI

1. CÜMLENİN KONUSU

Cümlede üzeride durulan kavramlar cümlenin konusunu verir. Sorularda bir cümle verilir ve bu cümlede neyin anlatıldığı, yani cümlenin konusu sorulur.
Yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak anlatılanı bir iki söz ile ifade etmektir. Bunun için cümleye “Bu cümle neyi anlatıyor?” sorusu sorulur ve sorunun cevabı aranır. Alınan cevap cümlenin konusu olacaktır.
Örnek

2. CÜMLENİN ANA FİKRİ (ANA DÜŞÜNCESİ)

Bir cümlede asıl anlatılmak istenen fikir veya cümlede verilmek istenen mesaja ana fikir denmektedir.
Örnek

3. CÜMLEDEN ÇIKARILABİLECEK YARGI

Bir cümle verilir ve bu cümlede anlatılmak istenenin veya cümleden çıkarılabilecek yargının ne olduğu sorulur.
Bu tip soruların çözümünde yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak cümlenin söyleniş sebebinin bulunmasıdır. Çünkü hiçbir cümle boş yere söylenmez, her cümlenin bir söyleniş amacı vardır. İşte bu tip sorularda bize düşen onu bulmaktır. Biz buna cümlenin ana düşüncesi de diyebiliriz.
“Bu cümlede yazar bize ne demek istedi?” sorusuyla anlatılmak isteneni bulabiliriz.
Örnek

4. CÜMLEDEN ÇIKARILAMAYACAK YARGI

Bir cümle verilir ve bu cümleden çıkarılamayan ya da cümlenin anlamıyla çelişen yargıları bulmamız istenir.
Yapılacak iş verilen cümleyi yorumlayarak cümleden çıkarılabilecek yargıları bulmaktır. Sorular dört seçenekten oluştuğuna göre, seçeneklerin üçündeki yargılar, verilen cümleden çıkarılabilecek niteliktedir. Dolayısıyla cümleden çıkarılabilecek yargılar belirlenince, cümleden çıkarılamayacak yargı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu süreçte cümle çok iyi okunmalı, hangi ifadeden nasıl bir sonuç çıkarılabileceği iyi tespit edilmelidir.
Örnek

5. CÜMLE TAMAMLAMA

Verilen cümlelerde veya karşılıklı konuşma metinlerinde boş bırakılan yerlerin anlam bütünlüğünü ve uyumunu sağlayacak şekilde doldurulmasıdır.
Yapılacak iş, cümlenin gelişinden çıkarılan anlam doğrultusunda boşlukları doldurmaktır. Bu yapılırken dil bilgisi kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Yani eklenecek sözcüklerin hem anlamca hem de yapıca cümleye uygunluk taşıması gerekir.
Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;
– Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.
– Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.
– Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır.
Böyle sorular seçeneklerden gidilerek de çözülebilir.
Örnek

6. CÜMLE OLUŞTURMA

Sözcük ya da sözcük gruplarına ayrılmış olarak verilen cümlelerin genellikle anlamlı ve kurallı bir cümle haline getirilmesi istenir.
Yapılacak iş, öncelikle yüklemi belirlemek ve eğer kurallı bir cümle isteniyorsa yüklemi sona yerleştirmek, daha sonra varsa edat gruplarını, bağlaçları ve tamlamaları bulmaktır.
Örnek Soru

7. DÜŞÜNCENİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİREN SÖZCÜKLER

Cümle içindeki kelimeler anlamca birbirini tamamlar. Fakat bir konudan başka bir konuya geçilirken “fakat, ama, lakin, ancak, oysa, ne var ki, yalnız, halbuki” gibi anlamın akışını değiştiren sözcükler kullanılabilir. Bu tür sözcükler cümlede anlamın akışını değiştiren sözcüklerdir.
Örnek

8. ÖRTÜLÜ ANLAM

Cümlede açık olarak söylenmediği halde cümlenin anlamından veya cümledeki bazı ifadelerden çıkarılabilen anlama örtülü anlam denir. Bu tip cümlelerde kıyaslamalara, aşamalı durumlara yer verilebilir. Ağırlıklı olarak “de” bağlacı kullanılır.
Örnek

Cümleye Hakim Olan Duygu








1. Yakınma (Şikâyet) Cümleleri

Bir durumdan duyulan rahatsızlığın dile getirildiği, şikayet bildiren cümlelerdir.
Örnek

2. Hayıflanma Cümleleri

Geçmişte yapılamayanlar, elden kaçırılanlar için duyulan üzüntüye hayıflanma denir. Hayıflanma cümleleri, bir kişinin geçmişte yapamadığı bir işten dolayı duyduğu üzüntüyü anlatan cümlelerdir.
Örnek

3. Pişmanlık Cümleleri

Yapılan bir hata veya yanlış sonucunda duyulan üzüntüyü belirten cümlelerdir.
Örnek
 Hayıflanma cümleleri ile pişmanlık cümleleri arasındaki fark şudur: Hayıflanma cümlelerindeyapılmayan bir işten dolayı duyulan üzüntü anlatılır, pişmanlık cümlelerinde ise yapılan bir işten dolayı duyulan üzüntü söz konusudur.

4. Sitem Cümleleri

Bir kimsenin yaptığı bir hareketten veya söylediği bir sözden dolayı duyulan üzüntünün, öfkelenmeden yumuşak bir şekilde dile getirildiği cümlelerdir.
Örnek

 Sitem cümleleri ile yakınma cümleleri arasındaki fark şudur: Sitem cümlelerinde bir durumdan veya bir kişiden duyulan rahatsızlık kişinin kendisine söylenir, yakınma cümlelerinde ise bir durumdan veya bir kişiden duyulan rahatsızlık başkalarına anlatılır.

5. Ön Yargı (Peşin Hüküm) Cümleleri

Bir kişi veya bir durumla ilgili belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş yargıları belirten cümlelerdir. Ön yargılar, olumlu veya olumsuz olabilir.
Örnek

6. Şaşırma Cümleleri

Beklenmeyen bir durum karşısında ne yapacağını, nasıl davranacağını bilememe, hayrete düşme anlamı taşıyan cümlelerdir.
Örnek

7. Özlem (Hasret) Cümleleri

Geçmişte yaşanan günlerin tekrar yaşanma isteğini ya da bir yeri veya kişiyi görme isteğini dile getiren cümlelerdir.
Örnek

8. Sevinç Cümlesi

İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan sevinci anlatan cümlelerdir.
Örnek

9. Üzüntü Cümleleri

Bir kişinin bir olay veya karşısındakinin durumu ya da çaresizliği karşısında bir şey yapamamayı ifade eden cümlelerdir.
Örnek

10. Endişe (Kaygı) Cümleleri

Olumsuz bir durumun gerçekleşme olasılığından dolayı duyulan kaygıyı anlatan cümlelerdir.
Örnek

11. Küçümseme Cümleleri

Bir kişiye veya bir olaya değer vermeme, onu küçük görme, önemsememe, hafife alma anlamı taşıyan cümlelerdir.
Örnek

12. Azımsama Cümleleri

Bir şeyin miktarca az olduğunu, yetersiz görüldüğünü ifade eden cümlelerdir.
Örnek

13. Beklenti Cümleleri

Gerçekleşmesi beklenen davranış ve işleri bildiren cümlelerdir. Beklentiler bazen gerçekleşir bazen gerçekleşmez.
Örnek

14. Yadsıma (İnkar) Cümleleri

Yadsıma cümleleri, yapılan bir şeyin yapılmadığını, söylenen sözün söylenmediğini veya tanık olunan bir şeyin bilinmediğini ifade eden cümlelerdir.
Örnek

  












Paylaşmak güzeldir.