Sabahattin Gencal, Çekmeköy, 08. 03. 2022 |
Üç arkadaş birbirlerine; yazdıkları
romanın özetini anlatmak üzere toplandı. Bizim deli 300 sayfalık bir roman
yazdığını belirterek anlatmaya başlamış: “Rüstem, komşu köye gitmek üzere atına
binmiş. Tıkıtık tıkıtık tıkıtık tıkıtık tıkıtık köye gelince Rüstem atından
inmiş.” Tam üç yüz sayfalık tıkıtıklar ne ifade ediyor acaba?
Yarı buçuk
anlatmaya çalıştığım bu deli fıkrası nerden aklıma geldi dersiniz? Nerden
olacak, kapıdan çıktım, tıkıtık pastaneye. Pastanede tıkıtık. Sonra tekrar
eve... Tıpkı bizim delinin yazdığı gibi.
“Estağfurullah” falan filan demeyin. Gerçekten yazanlarda biraz delilik vardır. Yazanlar, tabii malum istisnalar hariç bir kuruş kazanabiliyor mu? Sağlıklarında saygı görüyorlar mı? Bırak üç kuruş kazanmayı, bırak saygı kazanmayı daima baskı altında tutuluyorlar. Hapse atılanlar da oluyor. Eee, bu durumda yazmak akıllılık mı? Değil tabii. İşte o zaman akla şu geliyor: