Atatürkçülük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atatürkçülük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2022 Çarşamba

“Kalk Borusu” Çalıyor; Uyan Artık! Kalk Artık!

 

https://cinius.shop/product/ataturkcu-dusunce-denemesi/


Atatürkçü Düşünce Üzerine Deneme1

ÖN SÖZ-V

Bir eserin bu kadar da geç doğabilmesi görülmüş değil. Yazılışı 9 ay 10 gün bile sürmeyen Atatürkçü Düşünce Üzerine Deneme adlı bu çalışmamı on yıllarca okuyuculara sunamamamın hiçbir mazereti, hiçbir izahı olamaz. Açıkçası biz Atatürkçü bir aydın gibi düşünemez olduk. Olsa olsa Nasrettin Hocamızın Hindisi gibi düşünebildik. Böyle düşünerek, acınarak, yakınarak, vahlanarak bir arpa boyu yol almamız mümkün olamazdı; zaten olmadı da. Bırakın ileri gitmeyi…

Bugünün işini yarına bırakırsan böyle olur işte.

Bileceksiniz ki; umutlandığınız gün kanatlandığınız gündür. İşte o zaman uçmaya başlayacaksınız. Uçmayı ertesi güne bırakırsanız biliniz ki kanatlarınızı kırarlar.

On yıllarca çırpmayan kanatlarda güç kalır mı acaba? Kalır veya kalmaz. Kendi gücümüzü  (Daha doğrusu öğrenilmiş çaresizliğimizi2) güçsüzlüğümüzü) bırakalım da Atatürkçü düşüncenin gücüne bakalım. On yıllar değil, yüzyıllar geçse bile Atatürkçü düşüncenin gücü azalmaz.

Atatürkçü düşünce öyle aç karnına veya tok karnına alınacak bir hap değil. Adamların Atatürkçü düşünceyle bir ilgisi yok; ama ceplerinde ilâç kutusu gibi Atatürk’ün vecizelerini taşımaya başladılar. Korkarım ki Atatürkçüler Atatürkçü olmamakla suçlanacak. Olur mu olur. Bu vahşi kapitalist dünyada hiçbir şeye “olmaz olmaz” deme.

Bir eserin bu kadar da geç doğabilmesi görülmüş değil yakınmasıyla başladık söze. Siz de “Bir eserin böylesine sunumu da görülmüş şey değil.” diyebilirsiniz.

Onun için bu seferlik sunum eksik kalsın. Ben de bu yazıma önsöz (V) diyeyim.

Bak kardeşim, bir çalışmaya 5 defa önsöz yazıldığı da görülmemiştir. “Sanki öyle matah bir eser de…”diye küçümsemeyin sakın. Abartmayın da…

Yanlış demiyorum. “Her eser ön fikirsiz, peşin fikirsiz, saplantısız okunur.” gerçeğini doğaçlama olarak hatırlatıyorum. “Keşke bütün sayfalar da böyle doğaçlama olsa” diyebilenler de çıkabilir. Ya, 1980 ve öncesi bir başkaydık…

Atatürk üzerine birçok denemem de var. Onları da eklemeyi düşündüğüm olmadı değil. Sonra “Hayır!” dedim kendi kendime; “Bu çalışma olduğu gibi çıkacaktır. Ve siz okuyucular sayesinde ayakları üzerinde duracaktır.” Tabii anlıyorsunuzdur. “Oku ve okut” demek istiyoruz. “Kitabı al ve aldır.” Daha usturuplu biçimde yazalım mı?

Uyuyanları lütfen uyandırın, kaldırın. Üsküdar’da sabah oldu.

Üsküdarlı atasözleri sıkıntı verir. Onun için cümleyi şöyle düzeltelim:

Uyan uyan. Çok uyku;

1. Depresyon riskini artırır.

2. Beyni zayıflatır.

3. Diyabet riskini artırır.

4. Kilo artışına sebep olur.

5. Kalbe zarar verir.

6. Erken ölüme neden olabilir.

Bu yazdıklarımı bir sağlık sitesinden aynen aldım.3 Yalnız bir maddeyi ayrıca belirtmeliyim. “Çok uyku Hamile kalmanızı zorlaştırabilir.” Bu hamilelik meselesini fikirlere hamile olmaya çevirerek kendi ifademle yazıyorum.

7. Çok uyuyanlar fikir üretmede kısır kalır ki bu da ölümden beterdir.

“Kalk Borusu” çalıyor; uyan artık! Kalk artık!

Sabahattin GENCAL,

Çekmeköy-İstanbul, 01.01.2018

__________________

1.Gencal, Sabahattin, Atatürkçü Düşünce Üzerine Deneme, Cnius Yayınları, 01. 01.2018

2. Öğrenilmiş Çaresizlik (Kazanılmış Başarısızlık Sendromu) Nedir?

Öğrenilmiş çaresizlik sendromu ya da diğer adıyla kazanılmış başarısızlık sendromu, kişinin yapacağı eylemlerin sonucu değiştiremeyeceğine olan inancının süreklilik göstermesi durumudur. Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin devamlılık gösteren stresli durumlara maruz kalması sonucunda meydana gelir. Kişi, öğrenilmiş çaresizliği benimsemiş ve kabullenmiş durumdadır. Bu aşamadan sonra içinde bulundukları stres durumunu değiştirebileceklerini düşünmezler ve buna inanmazlar. https://pm-uygulamalar.web.app/blog/ogrenilmis-caresizlik-nedir?gclid=Cj0KCQjwteOaBhDuARIsADBqReij3J9uDbP1jBxFx9E-SMjdaUz8d3TNgloYs9fwVoqWQYO_6TPtL_oaAnh1EALw_wcB

3. http://www.haberturk.com/saglik/haber/1044265-fazlauykunun-zararlari-saglikli-uyku-duzeni-cok-fazlauyumak/10

 

CUMHURİYET FAZİLETTİR


18 Nisan 2021 Pazar

Atatürkçülük

  


ATATÜRKÇÜLÜK

-I-

Baş Komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, milletin bütün fertleriyle “Ya İstiklâl ya ölüm” duygu ve düşüncesi etrafında birleşerek-bütünleşerek hep birlikte başarıyla verdikleri Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri, Türk Devriminin Temel Kurucu İlkeleri veya Atatürk ilkeleri (Atatürkçülük/Kemalizm) diye adlandırılmıştır.

Temel İlkeler: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır. (Cumhuriyet Halk Parti’sinin amblemi olan 6 Ok bu ilkeleri simgelemektedir.)

Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız bir devlet olarak çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkması için bu kurucu temel ilkeleri besleyen, onlara uygulama imkânı hazırlayan ilkeler de vardır. Yine, başta Atatürk olmak üzere, Atatürk’ün arkadaşları, TBMM üyeleri ve Türk aydınlarınca belirlenen bu ilkeler genellikle bütünleyici ilkeler olarak anılırlar. Bunlardan bazıları;  a) Tam bağımsızlık, b) Milli Egemenlik, c) Akıl ve bilim, ç) Milli Birlik ve beraberlik, d) Yurtta sulh cihanda sulh, e) İnsanlık sevgisi,  f) Çağdaşlaşma vb.

Atatürkçülük donmuş bir doktrin değildir. İnkılapçılık/devrimcilik ilkesinden de anlaşılacağı üzere çağdaş koşullara göre gelişen bir sistemdir.

Milliyetçilik, ırkçılık demek değildir. “Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir.” “ Ne mutlu Türk’üm diyene.” Sözlerinden de bu anlaşılır. Burada ırk birliği değil, kültür birliği vardır. Türk üst kimliği altında bütün kimlikler kenetlenir.

Halkçılık bir sınıfçılık değildir. Yani elit tabaka, halk tabakası diye bir ayrım olmadan herkes halkın bir ferdidir.

Devletçilik bir devlet tekeli değildir. Serbest ekonominin, başka deyişle girişimcilerin de yer aldığı bir karma ekonomik modelidir. Girişimcilerimiz Küresel girişimcilerle veya küreselcilerle işbirliği içinde olan girişimcilerle rekabet edemeyebilir. O durumda, bir nevi halkın korunmasının sigortası olarak devletçilik hayati bir önem taşır. Ağır sanayi, silâh sanayi, uçak sanayi vb. sanayilerin ve de büyük projelerin yapılabilmesi için de devletçilik önem arzetmektedir.

Cumhuriyetçilik yönetim biçimini simgeler. Türk kültürüne, daha açık deyişle Türk İslâm kültürüne, karakterine en uygun yönetim de demokrasidir, Cumhuriyettir.

Laiklik, Batıdaki sekulerizm değildir. Açık deyişle din ile devletin birbirinden tamamen ayrılması bir nevi din ile yaşamın ayrılması değildir. Laiklikte din işleri devlet işleriyle karıştırılmaz; ama bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti garanti edilir. Yani laiklik asla dinsizlik demek değildir.

İnkılâpçılık/devrimcilik ise Türkiye Cumhuriyeti’nin daima çağdaş uygarlık düzeyinde olmasını hatta bu uygarlık düzeyinin üstünde olmasını sağlamaktır. Yani statükocu olmamaktır. Açık deyişle durağan, kemikleşmiş bir yapı değil Atatürkçülük. Atatürkçülük akıl ve bilim ışığında topyekün gayretlerle çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak için gerekli atılımların yapılmasıdır.               

 

-II-

Bu kısa açıklamaların ışığında günümüzde Atatürkçülüğün ne durumda olduğunun muhasebesini yapmak gerekir. Tabii sağlıklı muhasebeyi tarihçiler ve ilgili uzmanlar yapabilir. Ancak uzman olmayanlar da,  yapılan ve yapılmakta olanlardan hareketle Atatürkçülüğün ne durumda olduğuna dair bir fikir edinebilirler. Birkaç örnekle yetinelim:

Devletçiliğe nasıl balta vurulduğunu, özelleştirmenin nasıl yapıldığını, elbette tarih yazacaktır. Ama şimdiden görüldüğü kadarıyla Türk halkı özel sektörün insafına terkedildi. Devlet de büyük projeler için büyük sermayedarlara geleceği kaptırdı. Bu durum halkçılık diye bir şey bıraktı mı? Artık fakir sınıf, zengin sınıf ayırımı felâketine hazırlıklı olunmalı.

Bir üst kimlik, üst kavram olan TC’nin bazı yerlerden silinmesi ve alt kimliklerin canlandırılmaya çalışılması Milliyetçilik ilkesini zedelemedi mi?

Laiklik, din düşmanlığı olarak işlenerek Atatürkçülüğün din düşmanı olarak adlandırılması sağlanmadı mı?

“Kararname” devleti,  Cumhuriyet ve demokrasiyi aşındırmadı mı?

Tesellimiz, bütün bu ve bunlara benzer olumsuz uygulamaların bir yerde Atatürkçülüğün ne derece önemli olduğunu da millete göstermiş olmasıdır.

Her şeye rağmen Atatürkçü düşünce yeniden filizlenecek ve Türkiye Cumhuriyeti layık olduğu seviyeye kısa sürede gelecektir.

Sabahattin Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 10.11.2020


Paylaşmak güzeldir.