Merhaba
Hepinizi saygı ve sevgilerimle
selâmlıyorum.
Hepinizin hoşgörülerine sığınarak bu
yazıyı, çok zorlanarak da olsa yazmaya çalışacağım.
Yarım saat önce dingin bir vaziyette
oturdum bilgisayarın başına.
Bu anda kalp ritmimin kaça çıktığını
bilmiyorum. Bir ter bastı. Tüylerim de diken diken. Yorgunluğum da had safhada.
Bu durumda bir an önce durumumu size
aksettirmek istiyorum. Bu acele niye?
1.
Bir
daha yazamamak durumu olabilir.
2.
Faydalı
işlerce acele etmek gerek.
Durum gayet ciddi. Bazen deneme, bazen,
vecize, bazen nasihat ve bazen de fasa fiso yazmışımdır. Bu yazacağım, tabii
becerebilirsem hayati bir mesele. Mesele değil buluş. Bir deyim vardır; ABD’yi
yeniden keşfetmek. Ben birkaç defa Amerika’yı keşfetmiştim. Bu kez ki keşfim
Amerika’ya ve gezegenlere seyahat imkânı sağlayacak bir keşif.
Biz zaten biliyorduk, diyeceksiniz. Herkes
de öyle diyecek belki. Öyle diye diye dibe vurmadık mı?
Boğulur gibiyim.
Acayip bir giriş yaptım. Şimdi siz bu
üslubun devamını beklersiniz.
Siz telaşlanmadan sakin sakin okuyun. Yazı
biter bitmez de harekete geçin. İlgililere ulaştırın. Bunu da şimdiden yazdığım iyi oldu.
Sonradan unuturum.
Acele etmeliyim. Unutkanlık gelmeden bu
yükü sizin omuzlarınıza atayım:
“Arşimet'in hamamda suyun kaldırma
kuvvetini keşfettiğinde 'Evreka' diye bağırarak dışarıya koştuğu söylenir.
Peki, bunun sebebi nedir? Neden 'evreka' diye bağırmıştır?” şimdi bunu
anlatamam merak eden internete bakıversin. Tabii sonradan bakıversin. Şimdi,
Evet, bu anda BULDUM BULDUM sesimi iç kulağınızla hissedin bir. Sonra da can
kulağı, yok olmadı can gözüyle okuyunuz:
Efendim ben, ayıptır söylemesi
Diyanet İşleri Başkanı'nın yazılarını artık okumuyorum. Ne olduysa bu kez okumuş
bulundum. Ve gördüm ki bazen de olsa doğru dediği oluyor. Utandım kendimden,
mahcup oldum. Affınızı dilerim. Siz de okumuşsunuzdur belki. Okumayanlar için
kısa bir alıntı: