Erdoğan Teke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Erdoğan Teke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2023 Perşembe

Dört Arkadaş Ne Yapıyor Dersiniz?

 

Sabahattin Gencal- Ahmet Meral-
Erdoğan Teke- Hüseyin Yıldız
Çekmeköy-İstanbul
10.05.2023
****


Çoklarının da bildiği gibi biz dört arkadaşız: Moderatörümüz Hüseyin Yıldız Bey, Ahmet Meral Bey, Erdoğan Teke Bey ve bendeniz Sabahattin Gencal...

Biz on beş günde bir, genellikle Çarşamba günleri saat 14.00’te gündemli olarak toplanırız. Gündemimizi yani sohbet konumuzu, her birimizin görüşlerini de alarak moderatörümüz belirler. Gündemi bilerek ve bunun üzerinde az çok da hazırlık yaparak toplantı mekânına geliriz.

Toplantı mekânımız her oturumda değişmekteydi. Üsküdar, Ümraniye ve Çekmeköy’deki uygun mekânlarda toplanırdık. Niyetimiz diğer ilçelere de, hatta Orhangazi’ye de gitmekti. Ancak Sabahattin Gencal’ın yani benim rahatsızlığım  yüzünden 4 oturum üst üste Çekmeköy’de yapıldı. Hepsinden Allah (cc) razı olsun. İnşallah sağlık bulursak yeni yeni mekânlarda da toplanırız.

Bir masa etrafında toplanıyoruz. Onun için bu masaya dörtlü masa diyenlerimiz de oluyor. Bendeniz de “fikir masası” diyorum; tabii fikir alışverişi yaptığımız için. Bu fikir alışverişleri açık oturumlara, panellere, münazaralara, klâsik sohbetlere, konferanslara vb. benzemiyor. Tabii kahve sohbetlerine de hiç benzemiyor. Gerçekten oturumlarımız kendine özgü bir sohbet havasında devam ediyor.

Bu fikir masasının her birimize göre ayrı ayrı bir değeri var kuşkusuz. Benim için bulunmaz bir nimet. Çünkü ben arkadaşlarım arasında çok rahat konuşabiliyorum. Önceleri de belirttiğim gibi leb demeden leblebi diyeceğimi anlayabilen kültürlü arkadaşlarım var karşımda. Örneğin, Kur’an-ı Kerim’den bir ayeti kaynak gösterecek oluyorken elimi Hüseyin Bey’e doğru kaldırıyorum. Hüseyin Bey Sure ve ayet numarasını söylüyor, Ahmet Bey’e bakıyor ve görüyorum ki o da ayeti sessizce okuyor. Bir başka sefer söylediklerime sos döküyor Erdoğan Bey. Yani engin mizah gücü ve fıkralarla hem sözlerimi tatlılaştırıyor, hem masayı havalandırıyor. Hepimiz oksijen alarak güçleniyoruz.

Fikir alışverişlerimizin özetini, siz buna tutanak da diyebilirsiniz ben yazıyorum. Daha sonra paylaşıyoruz. İnşallah bu suretle okuyucularımıza da dolaylı da olsa bir yararımız oluyor.

Şunu da ekleyelim: Ne birbirimize, ne tutanağı paylaştığımız okuyuculara ders vermeye kalkıyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki ders verilmez, ders alınır. Hepimiz bu fikir masasından bir şeyler alıyoruz: Erdoğan Bey arkadaşımız, zaman zaman söyler: Bu toplantı gününü iple çekiyorum. Ahmet Meral Bey birkaç vasıtayla geliyor, bu arada yürümesi de fazladan. Hüseyin Yıldız Bey, bir vasıtayla geliyor. Bazen de, spor olsun diye yaya geliyor. Bu arada ayak bileklerine birer kiloluk kum torbası bağlıyor, tıpkı genç sporcular gibi. Aslında o da genç, 67 yaşında. İstemeden yaş konusuna girmişken tamamlayalım. Ahmet Meral Bey de 67 yaşında. Erdoğan Bey de 79 yaşını bitirdi. Bendenizde 79’u bitirdim; onun için 80 yaşımdayım, diyorum. Erdoğan Bey niye 80 dediğimi sorgular hep. Tabii onun böyle sorgulaması normal; çünkü o, maşallah delikanlı gibi. Dökülmeyen ak saçları daima taralıdır. Kazaen bir günlük sakalla gelse hemen özür diler. Eee ne de olsa İsviçre’de kaldığı 23 yılda tüm Avrupa’yı dolaşmıştır. Burada Avrupa’yı dolaylı da olsa övmüş gibi oldum değil mi? Konuşmalarımızda ise Avrupa’nın içyüzünü defalarca ortaya döktük. Bizdeki Avrupa hayranlığının, üzülerek söyleyeceğim aşağılık hissi duymamızın nelere sebep olduğunu bir bir açıkladık... İçimden,  galiba bir şey atladım, diyordum, acaba neyi atladım, derken aklıma geldi. Arkadaşlarımızın sporcu olduklarını söylerken kendimden söz etmedim. Ben, ikametgâhımın çok yakınında olan toplantı mekânımıza bastondan da kuvvet alarak yavaş yavaş gidiyorum. Oldukça da kiloluyum. Pantemi sonrası böyle oldum. Yoksa ben haftanın birkaç günü, uzak olmasına rağmen Üsküdar’a iner, sahilde gezerdim. Dualarınız sayesinde yine gezeriz inşallah.

Önceki toplantılarımızın akşamı veya en geç ertesi günü tutanağımı yayınlamış olurdum. Çünkü toplantıda konuşulanları ana hatlarıyla not ederdim. Bu son günler gözlerimin bozukluğu da arttığı için not alamaz oldum. Arkadaşlara, yaptığınız konuşmaları yazılı olarak gönderin ki onları harmanlayarak ve de bazı paragraflarını alıntılayarak yazayım, dedim.

Erdoğan Bey, demokrasinin olmazsa olmazı, geçen oturumlarda da tespit ettiğimiz gibi ahlaktır, dedi ve Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı İş Ahlakıyla ilgili bir hutbeyi okudu. Akşam da yazılı metni bana gönderdi. Ben de onu not defterinde yayınladım.

Ahmet Meral Bey de demokrasinin olmazsa olmazları arasında olan özgürlükten söz etti. Önceden yazdığı bir yazısını okudu. O yazıyı bana atacak. İnşallah onu da not defterinde yayınlarım.

Hüseyin Yıldız Bey de konuşmalarını yazıp gönderecek; ama onun işi biraz zor olacak. Çünkü birçok düşünür ve yazarın demokrasi hakkında sözlerini okumuştu. Biz de bu sözleri kendimizce değerlendirmiştik...

Toplantıda ben ne konuşmuştum? Ahmet Taner Kışlalı’nın Cumhuriyet’in 75.yıldönümü sırasında demokrasinin olması için ne gibi şartların olması gerektiği üzerinde bir yazısı vardı. O yazıdan hareketle Türkiye’mizin ekonomisi, herkesin çalışabilmesi, gelir dağılımının adaletli olması, eğitim ve kültür düzeyi vb. konular üzerinde serbestçe konuştuk. Ayrıca yanılmıyorsam Prof. Dr. Teziç’in şöyle bir sözü var: “Kavramlar hiç kimsenin tekelinde değildir.” Ayrı bir oturumda ele alınması gereken bir söz.

Türkiye’mizdeki durumu gözden geçirelim mi? Kimileri, muhtemelen anlam ve içeriğini bilmeden şeriatçılığı tekeline alır. Kimileri muhafazakârlığı. Kimileri ülkücüyüm, der. Kimileri asıl milliyetçi biziz der. Kimileri Kemalizm/Atatürkçülük der, laiklik vb.

Toplantıda anlattım kısaca bu yazımızda da belirtelim: Bendeniz elhamdülillah Müslümanım, milliyetçiyim, Atatürkçüyüm, devletin laik olmasından yanayım, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, sosyal adaletten yanayım. Yani bazılarının tekelleştirdiği bu güzel kavramlarla haşir neşir olmuş biriyim. Arkadaşlara söyledim, sizlere de söyleyeyim. Artık epeyce yaş aldığım ve de bir beklentim olmadığı için söylemekte bir mahzur görmüyorum. Ben Milli Eğitimin Merkez Örgütünde üst görevlerde bulunmayı hak etmiş biri olmama rağmen tayinim olmamıştır. Bazı dönemlerde, Sabahattin iyi bir arkadaştır, ama Atatürkçüdür, dediler. Dönem değişti, bu kez diğer bazı arkadaşlarım Sabahattin iyi bir arkadaştır, ama... Hulasa arada kaldım. Hatırlarsınız rahmetli Demirel başbakanlığı sırsında, arada kalan ezilir demişti. Yine son zamanlarda bir yetkili, bitaraf olan bertaraf olur, demişti. Allah’a şükür ben ne ezildim, ne bertaraf oldum. Asıl olan öğretmenliktir, dedim ve inanıyorum ki vicdan rahatlığı içinde emekli olarak köşeme çekildim.

Söz sözü açıyor, İslam'da köşeye çekilmek yoktur. Son nefesimize kadar insanlığa karınca kaderince yararlı olmak için çalışmak gerekir.

Eh işte sözde biz de kalemimizi çalıştırıyoruz. Yürekten kaleme gelenleri yazmaya çalışacağız. Bu konuda başta fikir masasındaki arkadaşlarım, çocuklarım, öğrencilerim ve tanıdıklarım beni teşvik ediyorlar, destekliyorlar. Tabii moral da veriyorlar. Pilimin henüz bitmediğini de söylüyorlar. Eskiden şarj edilebilir pil kullandığım olmuştur. Acaba kendimi de şarj edebilir miyim? Başka türlü soralım: Acaba nasıl şarj olabilirim. Allah’ın hikmeti, geçken deşarj olamıyorduk, şimdi de şarj olamıyoruz. Bu konuyu da ayrıca düşünelim emi...

İnsan kendinden söz etmemeli, kendinden söz edeni kimse sevmez, hatta okumaz bile. Ama ah bu nefsim, bakıyor ki kimse söz etmiyor, onun için beni böyle yazmak için kandırıyor. Allah (cc) affeder inşallah. Sizlerden de af diliyorum.

Bu yazıyı yazarken bir taraftan da Whatsapp’a bakıyorum ki Ahmet Beyden ve Hüseyin Bey’den gelen bir yazı var mı, diye. Ne hikmetse tez canlıyım. Neyse geldiği zaman söz sizlerle de paylaşacağım.

Emin olun, deminden beri yazıyı sonlandırmak istiyorum; ama bir türlü sonuç paragrafını veya cümlesini kuramıyorum.

Hayırlı günler dileğiyle selâm ve sevgiler. Hoşçakalın.

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy-İstanbul, 11.05. 2023

          ______________
        Beklenmekte olanlar geldi ve tarafımdan yayınlandı:

"İş Ahlakı: Toplumsal Huzurun Kaynağı"

 

Erdoğan Teke
Çekmeköy-İstanbul
10.05.2023

Biz dört arkadaş, mutat olduğu üzere 10.05.2023 Çarşamba günü 14.00’te bir mekânda toplandık. Sohbet konumuz yine demokrasiydi. Bundan önceki iki oturumda demokrasiyi enine boyuna işlemeye çalışmıştık. Bu Üçüncü oturumumuzda artık bu konuda son düşüncelerimizi kayda geçtik.

Değerli Arkadaşımız Erdoğan Teke Bey, T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cuma Hutbesini okudu. Okurken bazı cümleleri ve ifadeleri farklı tonla okudu. Bazı ifadelerde vurguyu artırdı. Bu suretle biz de iş ahlakının toplumun her kesiminde, kamunun her biriminde ve devlet mekanizmasının A’dan Z’ye her noktasında  çok çok önemli olduğunu anlamış olduk.

Erdoğan Teke Bey, toplumumuzda demokrasinin gelişmesi ve “demokrasi gibi demokrasi” olabilmesi  için başta tüm görevlilerimiz olmak üzere insanımızın güzel ahlaklı olması gerektiğini söyledi.

İşte sözünü ettiğimiz Cuma Hutbesi

"İŞ AHLAKI: TOPLUMSAL HUZURUN KAYNAĞI"

  


 “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.” (Necm, 53/39,40)

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.”1

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ, birinizin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”2

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayelerinden biri de hayatın her alanında güzel ahlakı kendine rehber edinen bir toplum inşa etmektir. Cenâb-ı Hak, dünya ve ahiret mutluluğu için bizlere ibadetleri emrettiği gibi işimizde de bizlerden ahlaklı olmayı istemiştir.

İş ahlakı, doğruluk, güven, saygı ve adalet gibi temel değerleri işimize yansıtmaktır. İşimizi sağlam yapmak, kul ve kamu hakkına riayet etmek, sözümüzde ve özümüzde dürüst olmaktır. Her daim helali gaye edinmek, kazancımıza haram, dilimize yalan bulaştırmamaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

İş ahlakı, çalışma hayatının tamamını kapsayan bir değerdir. Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır. İşçi olmanın ahlakı olduğu gibi işveren olmanın da ahlakı vardır. Esnaf olmanın ahlakı olduğu gibi müşteri olmanın da ahlakı vardır.

Memur olmanın ahlakı, devletine sadakatle bağlı kalmak, milletine nezaket ve özveriyle hizmet etmektir. Amir olmanın ahlakı ise, hak ve adaletten asla ayrılmamak, himayesindeki kişilere hakkaniyetle davranmaktır.

İşçi olmanın ahlakı, işini sağlam ve kaliteli yapmak, işyerini işverenin emaneti olarak görmektir. İşyerinin imkânlarını şahsi ihtiyaçları için kullanmamaktır. İşveren olmanın ahlakı ise, işçiye huzurlu bir iş ortamı oluşturmaktır. Onu sosyal haklardan mahrum bırakmamak, alın teri kurumadan ücretini tam ve vaktinde ödemektir.

Esnaf olmanın ahlakı, dürüstlükten ayrılmamaktır. Malın kusurunu gizlememek, stok ve karaborsacılığa tevessül etmemek, helal kazancına haram bulaştırmamaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا “Bizi aldatan, bizden değildir”3 hadis-i şerifi gereğince müşterisini aldatmamak, ölçü ve tartıyı eksik yapmamaktır. Müşteri olmanın ahlakı ise, esnafa verdiği sözü yerine getirmek, borcunu zamanında ödemek, onu zarara uğratacak her türlü söz ve eylemden kaçınmaktır.

Değerli Müminler!

İş hayatında duyarlılığın azaldığı, kanaat, doğruluk ve dürüstlük gibi erdemlerin zayıfladığı, ahlak kavramının içinin boşaltıldığı ve istismar edildiği bir çağda yaşıyoruz. Dünyevileşme, bencillik, bir malı değerinden fazlaya satmak veya kiraya vermek suretiyle çok kazanma arzusu gibi yanlış tutum ve davranışlar toplumsal huzuru ve barışı derinden etkilemektedir. Oysaki güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Allah Resûlü (s.a.s), “Hiçbiriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe tam anlamıyla iman etmiş olmaz.”4 buyurmuş, şahsi menfaatlere takılıp kalmamayı, başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi, sosyal hayatta adil ve dengeli olmayı bizlere tavsiye etmiştir. Bizlere düşen görev, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sadakatini kuşanarak her işimizi emanet bilinciyle sahiplenmektir. Onun hak duyarlılığına riayet ederek işçinin hakkını zayi etmemek, iş sağlığı ve güvenliğine daha fazla hassasiyet göstermektir.

Aziz Müslümanlar!

Bize verilen her bir imkânı Rabbimizden bir emanet, O’nun rızasını kazanmak için bir fırsat bilelim. İşimizi sağlam yaparak hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur kılalım. Her işimizde helali gözetelim. Allah’ın rızasında arayalım asıl kazancımızı. O’nun yolunda harcayalım bilgimizi ve servetimizi. Güveni hâkim kılalım hayatımızın her alanında. Ne aldatan olalım ne de aldanan. Doğruluk ve dürüstlükten, adalet ve hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Unutmayalım ki, Allah katında bizi değerli kılan, yaratılış gayemize uygun hareket etmemiz, her işimizde İslam ahlakını kuşanmamızdır.

Cuma Cuma Hutbesi: 28 Nisan 2023

T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı


______________________________

i Necm, 53/39,40.

ii Beyhakî, Şüabü’l-îmân, 4/334.

iii Müslim, Îmân, 164.

iv Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59.

https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/35426/cuma-hutbesi-is-ahlaki-toplumsal-huzurun-kaynagi

***

26 Nisan 2023 Çarşamba

"Bütün Yollar Ahlak'a Çıkar"

 

Sabahattin Gencal- Erdoğan Teke-
Hüseyin Yıldız- Ahmet Meral
Çekmeköy- İstanbul
26. 04. 2023
****

“Fikir Masası” sohbetimize, moderatörümüz Hüseyin Yıldız Bey’in ev sahipliğinde 26. 04. 2023 Çarşamba günü saat 1400’te başladık.

Hal hatır sorma faslından sonra, pastanenin yakınından gürültü ve patırtılarla geçen seçim otolarına takıldık ister istemez.

Ahmet Meral Bey’in gözlemi doğrusu yazmaya değer bir gözlem. Pastanede otururken camekândan dışarıda kalabalık arasındaki bir çocuğun ayakla, seçim otobüsünden gelen bir şarkıya ritim tuttuğunu görebilmek büyük bir yetenek doğrusu. Psikoloji dersinden hatırlayacağız insan ilgilendiği konuları diğerlerinden daha çok görür, daha çok duyabilir. Bebeğin ağlamasını hiç duymayan bir baba çatıya düşen yağmur damlasının sesini duyarmış.

Erdoğan Bey, Ahmet Bey’e Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını ve Cumhurbaşkanı adaylarının kazanma şansını sordu Ahmet Bey’e. Ahmet Beyle görüş alışverişinde bulundular bir müddet. Bu görüş alışverişleri sırasında kendimizi Doğu Anadolu’da bulduk. Ahmet Bey Cumhuriyet Tarihinden sayfalar çevirirken Sabahattin Gencal Doğu Anadolu’da öğretmen olarak bulunduğu yıllarla ilgili, yani yarım asır önceki anılarını anlattı.

Anılar bitmez, hele anlatan bir yaşlı olunca. Moderatörümüz defterini kapattı ve bir poşetin içine koydu. Poşet deyince aklıma geldi. Arkadaşımız her birimize kitap hediye etti. Masaya oturur oturmaz çok güzel bir ambalaj içinde bizlere takdim etti hediyeleri. Aslında yazıya bu güzel ve anlamlı hareketten başlamam gerekti. Ama eminim ki Hüseyin Bey kusuruma bakmayacaktır. Çünkü unutkan olduğumu biliyor. Kendisine açıkça teşekkür ediyoruz.

Poşetin içine giren defteri nasıl çıkartabilir de konuyu asıl yatağına çevirebilirim diye düşündüm.

Hüseyin Bey’e toplantıya gelmeden önce Whatsapp’tan bir yazı atmıştım. Hüseyin Bey’den bu yazımızı okumasını rica ettim. Diğer arkadaşlara da kelime bile kaçırmadan dinlemelerini söyledim. Bu arada şaşırmamaları için ekledim: Bu yazıyı blogta yayınlayacağım; ama korkuyorum. Onun için sakınca olup olmadığını öğrenmek isterim. Öyle ya işi sağlama bağlayalım. Ne olur ne olmaz. “Türkiye’de kaç gazeteci içeride, kaç yazar tehdit edildi?” soruları sorulur; ama kaç yazar kendine sansür uyguluyor diye sorulmuyor.

Uzatmayalım “Her Şeyin Temeli Ahlak” başlıklı yazımda bir sakınca olmadığı oybirliği ile kabul edildi.

Ahmet Bey de, cebinden bir yazı çıkardı. “İyi ve Kötünün Hikâyesi ve Bizim Seçimlerimiz” başlıklı bu yazıyı okudu demeyeyim, bir konferans verir gibi sundu.

Hüseyin Bey, kardeşimiz de poşeti açtı. Defteri çıkardı ve “İşte Hal-i Pür Melâlimiz” başlıklı yazısını okudu.

Bütün yazılarımız ya eski günlerde yazılmış ya da eski günleri anmayla ilgili. Niçin acaba?

Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke Bey’e, “Bu yazılanları yorumlar mısınız?” diye sordu.

Erdoğan Bey, yazıların hepsi de günümüzü anlatıyor sanki, dedi ve yazıların içeriklerine ayrı ayrı dokundu.

Bak yine unuttum. Erdoğan Bey sohbetimizin başında anlattığını yine sona bıraktım. Bu arada “Ayaklar baş, başlar ayak oldu.” söylemini hatırlatır değilim. Bunu bilin ve Erdoğan Bey’in yaşadığı konuya dikkat kesilin. Konuyu Facebook hesabından da paylaştı. Oradan alıyorum:



“İsviçre’deki bir arkadaşıma mektup yazmam gerekiyordu. Kırtasiyeden bir küçük beyaz zarf bir de A 4 beyaz kâğıt aldım. PTT acentesine gittim. Memur bazı notlar aldı, telefon numaramı istedi ve ücret 108,18 TL. dedi. İyi duymadım biraz daha yanaşıp sordum “Ne kadar?” 108,18 TL. dedi. Yüz sekiz mi, dedim. Memur “Efendim uçakla gidiyor?”, Ha öyle mi? Bari cam kenarı olsun, dedim. Gülüştük. Bir defa daha inandım paramızın pul olduğuna...

O öyle yaptı, şu şöyle dedi, bu da böyle... faslı çok uzun sürdü. Hep böyle oluyor zaten güzel fikirleri, kulağa küpe yapılacak fikirleri arada kaynatıyoruz. Takdir edersiniz ki bu da hiç iyi olmuyor; onun için sözü edilen yazıları ayrı ayrı yayınladık.

Şimdi ne yapalım? İsterseniz her yazıdan birkaç söz yazalım ve size link verelim:



“Kant’a göre devlet ayrıca ahlak sahibi bir şahıstır da. Ahlakı varsa mutlaka ruhu da olmalı. Bu durumda şekli tamamlanan goleme/cumhuriyete ruh üflemek gerek...”

“Yasaları idare eden yasalar da vardır. Bu da insan hakları ve ahlâk kurallarıdır”  “Hukukun bütün tarifleri eksiktir. Doğrusu şudur: Hukuk, insanlıktır.” (F. Erem)

Yazıyı okumak için lütfen tıklayınız: Her Şeyin Temeli Ahlak



Milletçe medeniyetimizin pak referanslarına yakışmayan sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Müslüman kimliğini hak etmediği tüm yapay görüntülerden uzaklaştıracak güzel hasletlerimizi teoriden pratiğe geçirmek zorundayız. Ailede, toplumda, devlette kısacası egemenlikle sınandığımız her noktada güveni, kardeşliği, dostluğu, birlik beraberliği ve her şeyden önemlisi adaleti öne çıkarmalıyız. Siyasette karşıtlıkları ve düşmanlıkları azık yapma illetinden süratle uzaklaşmalıyız.

Yazıyı okumak için lütfen tıklayınız:  İyi ve Kötünün Hikâyesi Ve Bizim Seçimlerimiz

 


Kimi kesimler ne yazık ve hazindir ki dinimizi alet edip, kullanarak, kimi kesimlerde Atatürkçülük adına aynı haksızlıkları, yolsuzlukları, adaletsizlik ve hukuksuzlukları yaparak maalesef suistimal edebiliyor. Merhum sosyoloğumuz Cemil Meriç in belirttiği gibi "Ortada bir pasta var (TÜRKİYE) sağdan yiyene sağcı, soldan yiyene solcu diyorlar.

Yazıyıokumak için lütfen tıklayınız: İşte Hali Pür Melalimiz

 

Kaldığımız yerden yani demokrasi konusundan devam etmek üzere vedalaştık. Allah (cc) izin ederse 15 gün sonra görüşmek üzere hoşça kalın.

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy-İstanbul, 27. 04. 2023

31 Mart 2023 Cuma

İftar Vaktinde de Demokrasi Üzerinde Konuştuk

 

Sohbet Grubu İftar Sofrasında
Ahmet Gencal, Hüseyin Yıldız, Ahmet Meral,
Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke, Fehmi Bilâloğlu
Çekmeköy- 29. 03. 2023
******

Sohbet arkadaşımız Erdoğan Teke Bey, Allah (cc) kendisinden razı olsun sohbet grubu arkadaşlarına yani bizlere bugün yani 29. 03. 2023 Çarşamba günü iftar verdi. İftar soframız da arkadaşlığımız gibi mükemmeldi. Ya, iftardan önceki sohbetimiz? Nasıl diyelim? Hani derler ya Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıralım. Biz de İftarımızı sohbetle taçlandırdık. Sohbetimizin konusu demokrasiydi.

Moderatörümüz Hüseyin Yıldız Bey, “Her sistem kendi insanını doğurur.” diye başladı söze. Bu sözü elbette doğrudur. Bu sözden başka doğrular da çıkarabilir miyiz? Elbette, sözü ters çeviririz: İnsanlar da kendi sistemini oluşturur. Yaygın bir söz değil mi? “Her toplum layık olduğu biçimde yönetilir.” Onun için hepimiz öğreneceğiz, gelişeceğiz. Peki, nereden başlayacağız?

16 Mart 2023 Perşembe

“Yarınlarda, Yarınlarda Mutlu Günler Var”

 

Ahmet Meral-Hüseyin Yıldız
Sabahattin Gencal-Erdoğan Teke
Çekmeköy-İstanbul
15. 03. 2023
****


Sohbetimizin konusu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dünü ve Bugünü”ydü.  Bir önceki sohbetimizde kaldığımız yerden başlayarak konuşmaya, tartışmaya ve fikir üretmeye devam ettik. 15 Mart 2023 Çarşamba günü 14.00’te Ahmet Meral Bey’in ev sahipliğindeki bu toplantımızda, sağ olsun Meral Bey bize çifte ziyafet verdi. Ziyafet dedik; ama yanlış anlaşılmaması için yazalım. Bu özel eğlence, iş yemeği, protokol veya kutlama yemeği değil farklı sohbet arkadaşlığı ziyafetiydi ki hem midemiz bayram etti hem de dimağımız.

15 Mart 2023 Çarşamba

Türkiye'de Siyasi Partiler

 


TÜRKİYEDE SİYASİ PARTİLER

Sabahattin Gencal*

ÖNSÖZ

Türkiye’miz, taa İstiklâl Savaşı’ndan beri birçok kriz atlatmıştır. İnşallah 21. Yüzyılın ilk çeyreğindeki çoklu krizin üstesinden de başarıyla çıkacaktır. Yeter ki tüm yurttaşlarımız, hepimiz yurttaşlık görevlerimizi yapalım. Yurttaşlık görevi insan olma görevlerimizden biridir.

Siyasi görevimiz de yurttaşlık görevlerimizden biridir; ama en önemli görevlerimizden biridir. Ancak ne hikmetse bu görevimizi, sadece oy kullanmakla yaptığımızı sanıyoruz. Kaldı ki demokrasiye tek katkımız oy kullanmayı da Allah bilir ya doğru dürüst yapamıyoruz. Biz bazı kişileri mi seçiyoruz, yoksa bazı kişiler kendilerine bize seçtiriyorlar mı? Sordum sadece.

Bizleri kim yönetiyor? Siyasi partiler. Peki, siyasi partiler istenildiği gibi donanımlı olmazsa onlardan ülkemizin ve toplumumuzun “iki günü bir olmadan” daha bayındır ve refah içinde olmasını sağlamalarını nasıl bekleyebiliriz? Demek ki işlevlerini tam olarak yapabilecek partilere ihtiyaç var. Bunlar da siparişe göre olamayacağından bizim katkı sağlamamız gerekir. En azından partiyle ilgili mevzuatları örneğin parti tüzüklerini bilmemiz ve ona göre, parti içinde veya parti dışında görevlerimizi yerine getirmemiz gerekmez mi?

Siyasi görüşlerimizi, özgürce ifade etmek en tabii hakkımızdır. En azından bunu yapmalıyız. Başka deyişle karınca kararınca da olsa demokrasiye katkı sağlama çabasında olmalıyız.

3 Mart 2023 Cuma

Türkiye Cumhuriyeti'nin Dünü ve Bugünü

 

Ahmet Meral, Hüseyin Yıldız,
Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke
Çekmeköy-İstanbul
01. 03. 2023
****


Biz dört arkadaş 01. 03. 2023 Çarşamba günü fikir masamızda yerimizi aldık.

Sohbet konumuzu önce “Türkiye Cumhuriyeti’nin öncesi ve sonrası” olarak belirlemiştik. İki tarafı da açık uçlu bir konu değil mi? Türkiye Cumhuriyeti öncesine gidersek taa Mete Han’a (M.Ö. 234 - M.Ö. 174) kadar gideriz. Belki de Mete’nin babası Teoman Han’a kadar. Belki de daha da öncelere...

2 Mart 2023 Perşembe

Erdoğan Teke Bey'in 80. Yaş Günü

 

80. DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN DEĞERLİ ARKADAŞIMIZ
Çekmeköy-İstanbul
01. 03. 2023
*****

Doğum günü etkinleri bir gelenek haline geldi. Aile bireyleri içinde kutlama yapıldığı gibi arkadaş grupları için de doğum günü partileri de yapılmaktadır. Bu konuda cemiyetlerde de çeşitli biçimlerde etkinlikler yapılmaktadır. Bu etkinliklerin amacı doğum günü yıldönümünü kutladığımız kişinin hayata yeni bir coşkuyla ve güzel umutlarla başlamasının sağlaması olduğu kadar etkinliğe katılanların da neşeden, coşkudan ve umuttan pay almasını sağlamaktır. Tabii bu etkinliğe katıların, sembolik de olsa verdiği hediyeler, en önemlisi de güzel sözleri de doğum günlerinin anlamına yeni anlamlar katmaktadır. Ayrıca bugünlerde geçmişin muhasebesini yapanlar ve bundan hareketle yeni yaşına başlayanlar da olmuyor değil. Yani bu etkinliklerin her türlüsü güzel. Sözler güzel, şarkılar ve oyunlar güzel. Bu güzelliklerin içki veya zararlı maddelerle bozulmaması şartıyla devam etmesini dileriz.

80. Yaş günümde de
İLKELİ YAŞIYORUM
GELECEĞE UMUTLA BAKIYORUM
Çekmeköy-İstanbul
01. 03. 2023
*****

Bugün bir doğum günü kutlaması yaptık. Bilmem tarihimizde böylesi görülmüş mü? Evet, merak ediyorum bir fikir masasında doğum günü kutlaması yapılmış mı? Yapılmamışsa bizim yaptığımız kutlama bu bakımdan ilk oluyor.

Biz derken dört sohbet arkadaşını kast ediyorum:

Sabahattin Gencal, Ahmet Meral, Hüseyin Yıldız ve Erdoğan Teke.

80. yaş yıl dönümünü kutladığımız değerli arkadaşımız Erdoğan Bey’e ismimizden birer harf hediye ediyoruz.  Yukarıdaki koyulaşmış harfleri yan yana getiriyoruz ve okuyoruz: GAYE

Peki, bizim gayemiz ne olabilir? Hiç tereddütsüz söylüyoruz İNSAN. Tekrar edelim; GAYE: İNSAN

Gerek mutat sohbetlerimiz gerekse bütün çalışmalarımızın gayesi insan. Açık deyişle İnsan gibi insan olma ve de daha önemlisi bu konuda karınca kadarınca da olsa topluma katkı sağlamaktır.

Allah (cc) Tîn Suresi - 4. Ayetinde “Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır.” buyurmaktadır. Anladığımız kadarıyla belirtelim ki, Allah (cc) insanı halife potansiyeliyle yarattı. Kendimizi gerçekleştirebilirsek olgunlaşabilir ve de halife de olabiliriz. Aksi takdirde? Allah korusun hayvandan da aşağı düşebiliriz.

Bir doğum günün de bunlar mı hatırlatılır? Bilemem; ama yukarıda ne dedik? Bir fikir masasında kutlanan bir doğum günü, daha önemlisi Erdoğan Teke Bey’in doğum günü, dahası 80. Yaş yıldönümü. Başka bir şey daha söyleyeyim mi? Bu doğum gününe Erdoğan Beyin eşi hanım efendi, büyük bir incelik göstererek ve sürpriz yaparak bir pasta gönderdi. Bu saydıklarımızın her biri ayrı ayrı değerlendirilebilir. Güzel anlamlar ve dersler çıkarılabilir; ama biz uzatmadan birkaç cümleyle görüşlerimizi ifade edelim:

Pasta her yerde tatlıdır. Bu tat duygu organlarının aldığı kadardır. Ancak bizim fikir masamızda pastadan aldığımız tat beynimizin, gönlümüzün ve de tüm hücrelerimizin aldığı tattır. Hepimiz tatlandık ve de Erdoğan Bey arkadaşımıza nice yıldönümü dileklerimiz sunduk.

İsteyenler için sipariş adresi


Erdoğan Bey arkadaşımız ömrünün seksen yılını kendini gerçekleştirmek ve olgunlaştırmak için harcamış ve muvaffak olmuştur. BEN ERDOĞAN TEKE adlı otobiyografisinden anladığımıza göre Trabzon’un Maçka’sından İsviçre’nin Alplerine kadar uzanan yolda geçen seksen yıl. İsviçre’de kaldığı 23 yılda bütün Avrupa’da gözlenen insanlardan alınan dersler ve ibretler.

Bunlardan bir tanesini yazalım:

FİFA Kokartlı İsviçreli meşhur Futbol hakemi Buruno Galler, Futbolcu Erdoğan Bey’i futbol hakemi olması için ikna etti. Erdoğan Bey 8 yıl İsviçre’de 7 yıl da Türkiye’de futbol hakemliği yaptı. Hem hakemliği sırasında hem de diğer zamanlarda komşusu Buruno Galler’in şu sözünü unutmadı: “Yaşantını değiştireceksin.” Bu sözün açılımı üzerinde durmayalım. Kısaca, yaptığın mesleği en iyi biçimde yapacaksın. Daima örnek olacaksın. Yaptığın mesleğin ağırlığını/itibarını daima koruyacaksın...

Erdoğan Bey hakemlikten ayrıldıktan sonra da örnek olmaya devam ediyor. Gönlünü doğudan, beynini batıdan doyuran Erdoğan Bey’in 80. Yaş yıl dönümü bu bileşimle de ayrı bir anlam kazanmıştır.

Bugün internetteki güzel sözleri taradım. Ama bütün sözleri eksik buldum. Kelimelerle izah edilemez derler ya işte öyle bir şey.

Biz dört arkadaş Erdoğan Beyi çok seviyor ve sayıyoruz.  Aile bireyleri ve tüm sevdikleriyle birlikte nice hayırlı, mutlu yaş dönümleri kutlamasını dileriz.

GAYE, 01. 03. 2023

.


16 Şubat 2023 Perşembe

“İnsanlık Depremi 7. 7’den Aşağı Olmadı”

           

Fehmi Bilaloğlu, Ahmet Meral, Hüseyin Yıldız
Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke
Çekmeköy- İstanbul
15. 02. 2023
*****

         Yüreklerimizde, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve civar 10 ilde de binlerce can kaybına ve büyük hasarlara neden olan 07 Şubat 2023 saat 04.17’deki depremin hüznünü taşıyan biz dört arkadaş, mutat sohbet programımızı 15. 02. 2023 Çarşamba günü, saat 14.00 ile 17.57 arasında gerçekleştirdik.

Moderatör Hüseyin Yıldız’ın başsağlığı ve dualarıyla toplantı başladı.

Yıldız, depremle ilgili olarak medyada izlediklerini tekrarlamayacağını ancak bazı tespitlerde bulunmadan geçmek de istemediğini belirttikten sonra şu tespitleri vurguladı:

2 Şubat 2023 Perşembe

Medeniyet ve Biz

 

Hüseyin Yıldız-Ahmet Meral
Sabahattin Gencal- Erdoğan Teke
01. 02. 2023, Çekmeköy-İstanbul


Bugün, açık deyişle 01. 02. 2023 Çarşamba günü yaptığımız sohbet de güzeldi.

Erdoğan Teke Bey’in ev sahipliğindeki sohbetimizi Moderatör Hüseyin Yıldız Bey kısa bir konuşmayla 14.03’te başlattı. Bir önceki oturum konusunu yani Bilim ve Medeniyeti işlemeye devam ettik:

Hüseyin Yıldız Bey, dün akşam Sabahattin Gencal'ın Bilim konusunda Yapay Zekâ ile yaptığı konuşmayı okudu. (İlgilenenler için: https://gencalinnotlari.blogspot.com/2023/02/yeni-arkadasm-yapay-zeka.html   )

Yapay zekâ konusunda kısa sohbetten sonra Hüseyin Yıldız Bey, merhum Akif İnan’ın “Her kavram kendi medeniyetinin izlerini taşır.” “Her uygarlık, tekniğini de kendi özüne uygun biçimde geliştirmiştir. Bugün batının ulaştığı teknik durum onun uygarlık anlayışının maddeye yansımış halinden başka bir şey değildir. Bu açıdan tekniğe uygarlığın bir uzantısı olarak bakmak lazımdır.” sözleriyle konuşmasına başladı. Ana başlıklarıyla şunlara değindi:

19 Ocak 2023 Perşembe

Bilim ve Medeniyet

 

Soldan sağa Fehmi Bey, Hüseyin Yıldız, Ahmet Meral,
Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke, Ahmet Gencal
Çekmeköy, 18. 01. 2023
---------------SOHBET SEVERLER-
--------------


Biz dört arkadaş, biz dört sohbet sever yine toplandık. 18. 01. 2023 Çarşamba günü saat 14.00’te Ahmet Meral Bey’in ev sahipliğindeki toplantımız da verimli geçti. Konumuz “bilim ve medeniyet”ti. İkisi 65 lik, ikisi 80lik olan dört emekli arkadaşın böylesine derin konularda sohbet etmesi insanı umutlandırıyor. Bu dört sohbet severin, hiç bitmeyen okuma alışkanlıkları, azimleri, sabırlı olmaları, nazik olmaları vb. erdemlerle donanımları sırf alçak gönüllülerinden olacak kendi muhitlerinin dışında duyulmamıştır. Ama bu samimi arkadaşlar bunu hiç dert etmemiş olacak ki bu durum hiç konuşma konusu olmadı. Onlar hal hatır sorduktan ve ev sahibinin verdiği yemek ziyafetinden sonra fikir ziyafetine geçiyorlar.

4 Ocak 2023 Çarşamba

Ulusları Ayakta Tutan Kültürdür

 

Ahmet Meral-Hüseyin Yıldız- Erdoğan Teke-
Sabahattin Gencal ve konuğumuz Fehmi Bey
Çekmeköy, 04. 01. 2023

ULUSLARI AYAKTA TUTAN KÜLTÜRDÜR

Biz dört arkadaş 15 günde bir yaptığımız mutat görüşmemizi bugün, yani 04. 01. 2023 Çarşamba günü saat 14. 30’da Sabahattin Gencal’ın ev sahipliğinde bir mekânda gerçekleştirdik.

Namık Kemal’ın "Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.” sözünü sık sık dile getirdik. Bu demek değildir ki fikirlerimizi çarpıştırdık. Çarpıştırmadık; ama sergiledik, düzenledik, değerlendirdik  ve bir sonuca vardık: Atatürk’ün dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.”

22 Aralık 2022 Perşembe

Yine Adalet, Yine Adalet

 

Ümraniye, 05. 09. 2022'eki toplantımızın fotoğrafı
21. 12. 2022'de fotoğraf çektirmeyi unuttuk
İŞTE BİZ DÖRT ARKADAŞ



Biz dört arkadaş, şükürler olsun 21. 12. 2022 Çarşamba günü saat 14, 00’te yine toplandık. Yararlı geçen toplantımızda sohbet konusu adaletti. Önceki toplantıda da aynı konuyu işlemiştik. Bu konu üzerinde ne kadar dursak azdır.

Gönül isterdi ki sohbetlerimiz kayıt altına alınsın. Gerçi böyle imkânlar yok değil; ancak, bir taraftan da sohbetimizin doğallığı bozulur endişesiyle kayıtları hafızamıza yaptık. Sohbetimizin ana başlıklarını yazmakta yarar görüyoruz:

Hal hatır sorma faslından sonra;

Hüseyin Yıldız Bey, Yazar Erol Çalı Bey’in “Dinin Dindarla Sınavı” adlı eserini tanıttı. Bu arada altlarını çizdiği satırları ve yaptığı yorumları okudu.  Dinci ve dindar kavramları üzerinde duruldu. Erdoğan Teke Bey, tarikatlar ve cemaatler konularında sorular sordu. Tarih öğretmeni, aynı zamanda bu konularda derin bilgisi olan Ahmet Meral Bey aydınlatıcı konuşma yaptı.

Paylaşmak güzeldir.