3 Şubat 2024 Cumartesi

Çarukları Suya Koyma Zamanı

 


Merhaba! Bu videoda, Sabahattin Gencal'ın "Çarukları Suya Koyma Zamanı" başlıklı Hamsi Marşı üzerine yazdığı etkileyici yorumu paylaşıyorum. Düşüncelerinizi canlandıracak ve hayal gücünüzü tetikleyecek bu marş, içimizi ısıtacak bir anlam taşıyor. Birlikte, düşünce kalıplarımızı yeniden şekillendirme ve kendi düşüncelerimizi keşfetme zamanı geldi. Keyifli seyirler! (Ahmet GENCAL)

***

 

ÇARUKLARI SUYA KOYMA ZAMANI

 

Rahat. Hazır ol! Dikkat!

Kız Fadime duydun mu, yine hamsi çıkayı, yine hamsi çıkayı1

Mübareğin kokusu yüreğimi yakayı, yüreğimi yakayı2

Akşam olmadan evvel çarukları koy suya, çarukları koy suya3

Yarın sabah erkenden çıkacağum hamsıya, çıkacağum hamsıya4

 

Teşekkürler…

 

Yukarıda okuduğumuz HAMSİ MARŞINDAN bir kıtadır.

Hamsi Marşı rahat durumda ve hazır olunca okunur. İçten, duyarak ve hazır olunca okunur. Çağrışım, hayal, tasarlama ve düşünme serbesttir.

Hamsi Marşından herkes nasibi olduğu kadar faydalanabilir. Marşı, herkes kendine göre açıklayabilir.

 

Âcizane olarak bu marş üzerine yazdığım meal ve açıklamayı, müsaadelerinizle sunuyorum:

 

Ey okuyucu duydun mu, yıllar yıllar sonra yine küçük küçük düşünceler çıkıyor. Nereden çıkıyor? Elbette dağlardan tepelerden değil; denizlerden çıkıyor. Ee, bizler denizlerdeki bu düşünceleri çıkaralım mı? Çok alıştık, hazır düşünceleri almaya. Bakın, kız Fadime’ye sesleniliyor. Kadın anadır, doğurandır. Burada Sokrat’tan söz edelim. Sokrat, annesinin ebe olduğunu söyleyerek kendisinin de fikir ebesi olduğunu ekliyor. Bu marşta da Dursun’la Fadime el ele vererek yeni yeni düşünceler üretecek.

 

Düşünce mübarektir. Çünkü insanı diğer varlıklardan ayıran düşüncesidir. İnsan düşünebildiği kadar insandır. Düşünce kavramı bile yüreğimize ısı verir. Bir taraftan yıllardır düşünce üretemediğimize vahlanırız, yanarız. Bir taraftan da düşünce üretebileceğiz diye sevinir ve coşarız. Düşünce, işte böyle bir mübarektir ki söylenmesi bile yüreğimizi yakar.

 

Lastik ayakkabı, kundura ve halen kullanılan ayakkabılar çıkmadan önce çarık giyerdik. Çarık birkaç gün giyilmediği zaman kurur ve çekerdi; dolayısıyla giyildiğinde ayağı sıkardı, vururdu. Bazen giyilmez duruma gelirdi. İşte onun için “analist” etmesi için yani sertliğin, çözülmesi ve yumuşaması için çarıklar bir gün önceden suya konurdu. Bakın, Dursun akşam olmadan evvel, çarıkların suya konmasını istiyor. Yani her şey zamanında…

 

“Bir iş zamanında yapılmazsa eğer

Azalır, taşımış olduğu değer.” (Goethe)

 

Burada çaruk düşünce kalıpları anlamındadır. Açıkçası uzun zamandır kullanılmadığı için çeken, kuruyan, bozulan düşünce kalıplarının düzeltilmesi istenmektedir. Yani sistematik bir düşünme ile düşünce üretilebilir. Düşünme kalıpları, formları öyle olmalı ki “yumurta ile sperm” birleşebilsin ve zaman içinde düşünceler doğsun. Bu düşünce kalıpları gereği gibi ve doğru dürüst olmalı. Burada benzetmelere, anılara başvuralım. Tabii, başımızı kırmadan, kaş göz oynatmadan dikkatle okuyalım:

 

Yedek subayda komutanımız yedek subay arkadaşlarımıza; “Siz demir gibi doğrusunuz; İp gibi doğru olun.” demiştir. Akla ziyan bir tavsiye. (Askeri yönden incelemedim.)

 

TODAİE’de hocalarımız; “Demir gibi olmamalı. Çelik gibi esnek ve hoşgörülü olmalı.” derlerdi. Bugün bazılarımız demir gibi oluyor ve taptıklarına göre bükülüyorlar. Demir bir yana büküldükten sonra doğrulabilir mi? İstediğin kadar söyle, istediğin kadar miting yap. “Oğlumun adı Reşit, sen söyle sen işit.” Tabii, ölene kadar böyle eğri kalacak değiller. Bir gün bir soğuk demirci ustası çıkar da düzeltir bunları. Ya da demirci ocağında ateşe tutulurlar da… Uzun lafın kısası düşünce kalıplarımız bozuk.

 

Söz aramızda benim de kafam çok bozuldu. Bir iddiada bulunayım. Bir künefesine… 100 psikoloji ve sosyoloji, ilahiyat, tarih, insaniyat vb. alanlarda uzmanlar bir ay bir inceleme yapsalar. Medyada boy gösteren aktörler dün ne demişti, bugün ne diyor? Dün ne yapmıştı; bugün ne yapıyor? Dünkü hesabı ne kadardı; bugün ne kadar? Yakınlarının dünü nasıldı? Bugünü nasıl? vb. incelemeler sonucunda bu 100 akıllıdan kaç kişi aklını muhafaza edebilirdi. Eğer %10 kişi aklını muhafaza edebilirse künefeler benden...

(...)

Sabahattin GENCAL

(Yazının hepsi buraya sığmadı, devamı için videoyu dinleyiniz lütfen.)


Paylaşmak güzeldir.