16 Ağustos 2015 Pazar

Haşiv

Edebî Sanatlar 


Haşv ya da haşiv

Haşv ya da haşiv yazıda gereksiz söz bulunması. Eş anlamlı sözcüğü sık sık kullanmak, anlam için gerekli olmayan kelimeler bulundurmak, aynı fikri değişik kelimelerle tekrar etmek, aynı anlama gelen kelimeleri art arda söylemek, yazıya yabancı fikir ve hayal karıştırmak haşivdir.

Eskiler seci, söz sanatları ve vezin için yazı veya şiire fazla söz katarlardı.

Edebiyatımızda haşiv örnekleri çok fazladır. Ü (ve) edatıyla bağlanan eş anlamlı sözler sık sık kullanılmıştır.
Örnek: 
Ahd ü peyman, bey ü füruhi, ceng ü harb, etraf ü cevanib, feth ü küşad, ferid ü yekta, ilm ü irfan, medh ü sitayiş, sehl ü asan, vak ü zaman... 

Şeyh Galib’in şu beyti haşvin açık bir örneğidir:

Var mı hele söylenmedik söz
Kalmış mı meğer denilmedik söz

Haşv müfsid ve gayr-i müfsid olmak üzere ikiye ayrılır. 

1. Haşv-i müfsid: Anlatımı bozan söz kalabalığı için kullanılır. Yazarın neyi nasıl anlatacağı hakkında kesin fikri olmazsa fikir anlaşılmaz hale gelir, maksat ifade edilmez.

2.  Haşv-i gayr-i müfsid: Fikri anlaşılmaz hâle sokmayan söz kalabalığı için kullanılır. Kabîh, malih ve mutavassıta olmak üzere üçe ayrılır. 

a. Haşv-i kabîh: İfadeye çirkinlik veren fazlalıklar. Söylenmiş bir fikrin eş anlamlı kelimelerle tekrarlanmasında kabîh haşiv görülür. 

b. Haşv-i melih: Söze güzellik ve kuvvet kazandırmak için söylenir. Gereksiz gibi görünen bu sözler ikinci derecede anlam ifade ederler. 

c. Haşv-i mutavassıta: İfadeye güzellik vermediği gibi çirkinlik de vermeyen fazla söze denir. Pek fark edilmeyen eş anlamlı kelimelerin tekrarıyla meydana gelir. 

Bir beytin iki mısrasının baş ve son parçaları arasında bulunan parçalara da haşiv denir. 


http://www.milliyet.com.tr/ozel/edebiyat/sozluk/index.html




Edeb-i Kelâm

Edebî Sanatlar 

Anlama Dayalı Söz Sanatı
Edeb-i Kelâm

Edeb-i Kelâm acı, hoş olmayan, ayıp, çirkin, kaba veya uğursuz sayılan şeyleri kendi adlarını söylemeden başka sözle ifade etmek. Buna asâlet ve mümtaziyet adları da verilir.

Edeb-i Kelâm, bir düşünceyi, bir olayı incelik, asâlet ve nezaketle ifade etmek için anlam, kendine ait olmayan kelimeyle karşılanır.

Genellikle şu üç durumda bu yola başvurulur:
1. Sözü kabalıktan kurtarmak için.
Ölen birisi hakkında "ölüm" yerine "Rahmet-i Ralman’a kavuştu", "sizlere ömür", işi elinden alındığını bildirmek üzere "Affedildiniz" denmesi gibi. 

2. Ta’zim veya ifadeyi süslemek için. Şeyh Galib’in aşağıdaki iki beyitten ilki ta’zim, ikincisi tezyine (süslemeye) örnektir:

Bir şeb ki Sarâ-yı Ümmehânî
Olmuşdu o mâhın âsumânî
Giydikleri âftâb-ı temmûz
İçtikleri şûle-i cihan-sûz

3. İfadeyi fesahat yönünden bozacak ses, kelime ve terkiplerin tekrarından kaçınmak için. 


http://www.milliyet.com.tr/ozel/edebiyat/sozluk/index.html



Berâat-ı ihtihsal

Edebî Sanatlar 

Anlama Dayalı Söz Sanatı
Berâat-ı ihtihsal

Berâat-ı ihtihsal sözün başında eserde anlatılanları belirten sözcük ya da söyleyişler.

Berâat üstün gelmek, istihsal yeni ayın görünmesi, yağmurun yağması, çocuğun doğarken çığlık atması anlamlarına gelir.

Bu edebi sanata hüsn-i ibtida adı da verilir. Amaca iki yolla ulaşılır. Bir ilişki kurularak ya da ilişki kurulmadan. İlişki kurulmasına tahallüs, kurulmamasına iktidab denir.

Sinan Paşa’nın Tazarru’namesi, Fuzuli’nin Hüsn’ü Aşk’ı, Cevdet Paşa’nın Belagat-ı Osmanniye adlı eserlerinde bu sanatın güzel örnekleri vardır.

Uyduk dil-i divâneye dil uydu hevâya
Ruhi
Su uyur düşmen uyur hasta-i hicrân uyumaz   
Şeyh Gâlib

Selam verdim rüşvet değüldür diyu almadılar, Hüküm gösterdim, fiadesüzdür deyu mültefid olmadılar.
Fuzuli- Şikayetname,



http://www.milliyet.com.tr/ozel/edebiyat/sozluk/index.html




Tensîk

Edebî Sanatlar 

Anlama Dayalı Söz Sanatı
Tensîk
Tensîk bir söz kümesi içinde, bir cümlede zikredilecek birden çok şeyi bir sıraya koyarak söylemek.
İki gözüm, efendim, cânım, devletli sultanım. “Şîr-hârlar beşiğini, çocuklar eğlendiği yeri, gençler maîşetgâhını, ihtiyarlar kûşe-i ferâgati, evlâd validesini, peder ailesini ne türlü hissiyat ile severse insan da vatanını o türlü hissiyat ile sever.” (Namık Kemal)

Kaynak:Prof.Dr.Turan Karataş / Edebiyat Terimleri Sözlüğü



Ek okuma


TENSÎK
 Bir ifadede yer alan kelimeleri birbiriyle uyumlu biçimde güzel sıralama anlamýnda bedî‘ ı terimi.

 Sözlükte “sıralamak, inci vb. eyleri düzgün dizmek, sözün kelimelerini inci dizisi gibi sıralamak” anlamındaki nesk kökünden türeyen tensîk “düzgün biçimde dizmek” demektir (Lisânü’l-£Arab, “nsk” md.).

Bu edebî sanat kaynakların birçoğunda hüsn-i nesak diye geçer; ayrıca hüsnü’t-tenessuk, tertîb, hüsnü’t-tertîb, hüsnü’l-irtibât şeklinde de anılıyor.
Bedî‘ ilminde tensîk, bir beyit veya ibare içinde yer alan kelime yahut cümleciklerin edebî zevke uygun ve üslûba güzellik verecek bi çimde sıralanmasıdır.

...
Sıralamada önem dereceleri, olayların kronolojik seyri, mantıkî silsile ve fiilî durum gibi hususlar esas alınır.


Kur’ân-ý Kerîm’de, “Sonunda ‘Ey arz, suyunu yut! Ey gök sen de yað- muru tut!’ denildi. Su kesildi, iþ bitirildi, gemi Cûdî’ye demirledi ve zalim güruh için ‘lânet olsun’ denildi” meâlindeki âyette (Hûd 11/44) sýralamada kronoloji ve fiilî durum esas alýnmýþtýr. Çünkü amaç, Nûh tûfanýnda uzun zaman gemide kalan insanlarla diðer canlýlarýn bir an önce buradan kurtulup karaya ayak basmasýnýn sað- lanmasý olduðundan âyet her tarafý kaplayan sularýn çekilmesini belirten ibare ile baþlamakta, yerde tekrar su birikmemesi ve karaya çýkanlarýn bundan zarar görmemesi için yaðmura kesilmesi emredilmekte, ardýndan sularýn kesildiði ve iþin bittiði (ölenlerin öldüðü, kalanlarýn kaldýðý) haber verilmektedir. Geminin ileriki nesillere ibret olarak sabit bir yerde bulunmasý için Cûdî’de karar kýlmasý da iþin bitmesine baðlýdýr. Âyetin zalimlere beddua ile sona ermesi helâk olayýnýn zulüm yüzünden meydana geldiðini ve sadece zalimleri kapsadýðýný bildirme amacý taþýdýðýndan vak‘alar dizisinin sonunda yer almasý gerekir (Ýbn Ebü’l-Ýsba‘, Ta¼rîrü’t-Ta¼bîr, s. 425-428; Bedî£u’l-Æurßân, s. 164-165).

Müstakil olarak da ele alýnan tensîku’ssýfât sanatýnda bir mevsufla ilgili sýfatlar övme, yerme veya bir hususu açýklama amacýna yönelik olarak ardarda sýralanýr.




İsmail Durmuş

http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/pdf/c40/c400270.pdf



Paylaşmak güzeldir.