29 Eylül 2015 Salı

Kaç türlü dil vardır?


Kaç türlü dil vardır?
(Dil)i, değişik özelliklerine göre genel olarak nasıl sınıflandırabilirsiniz?
I- DOĞAL BAKIMDAN:
1-   Doğa dili
2-   Hayvan dili
3-   İnsan dili

II- TEKNİK BAKIMDAN:
1-   Hareket dili
2-   Konuşma dili
3-   Yazı dili

III- COĞRAFYA BAKIMINDAN:
1-   Yabancı dil
2-   Milli dil

IV- TARİH BAKIMINDAN:
1-   Ölü dil
2-   Canlı dil
3-   Uygarlık dili

V- ANLATIM DÜZEYİ BAKIMINDAN:
1-   Günlük dil
2-   Halk dili
3-   Elit dili

VI- ANLATIM BİÇİMİ BAKIMINDAN:
1-   Bilim dili
2-   Sanat dili
3-   Teknik dili
4-   Kitlesel haberleşme dili:

  •  Basın dili
  •  Radyo-Televizyon dili
5-   Edebiyat Şiir dili
6-   Müzik dili
7-   Mekanik dil

VII- DİL BİLİM BAKIMINDAN:
1-   Benzer dil
2-   Devrik dil
3-   Analitik dil
4-   Sentetik dil.

http://www.turkcede.org/turk-dili/732-dilin-turleri.html
*

DOĞAL BAKIMDAN “ DİL” İ NASIL SINIFLANDIRIYORUZ?
 Cansız tabiatın ve canlıların hem birbirleriyle, hem de kendi aralarında, devamlı ve çok yönlü ilişkisi vardır. Bu ilişkilerin süregeldiği alana bildirişim düzeyi diyoruz. Bu alanda bir anlatım aracı olan dili, doğal bakımdan üç sınıfta inceliyoruz:
1) Doğa dili; doğanın, evrenin ve eşyanın, insan zekası tarafın­dan algılanmasına, anlaşılıp hissedilmesine araç olan doğal bildirişim­lerdir. (Göklerin dili, ağaçların dili, denizlerin, toprağın dilleri, v.b. )
2) Hayvan dili; hayvanlar arasındaki bildirişimlerle ilgili işaret sistemleridir. (Zoosemiyotik)
3) İnsan dili; bir gramer sistemine bağlı olarak insanın düşünce ve duygularını ifade etmesine yarayan hareketli, sesli, sözlü, yazılı işaretler sistemidir.

 TEKNİK YÖNDEN DİL KAÇA AYRILIR?
 Dil dediğimiz, bildirişim ve anlatım aracını, işaretlerin yapısı, biçimlendirilmesi, kısaca ifade tekniği bakımından üç bölümde kontrol edebiliriz: -
 1) Hareket dili; insanın, genellikle, başkalarına bir şey anlatmayan doğal hareketlerinin dışında kalan, işarete (— anlamlı ifade) ye yönelmiş, bilinçli ve sınırlı hareketleridir. Bunda harfler, sözcükler, ya da bunların bilinçli çağrışımları; kopyaları yoktur: Hareket dili adeta klişe cümlelerle örgütlenmiştir. Bu bakımdan hareket dilini, sağır dil­sizlerin “parmak işaretleriyle konuşmak” biçiminde, bilinçli olarak harf harf, kelime kelime düzenlenmiş, öteki hareket dilleri ile karıştırmamalıyız. Çünkü bu ikinciler, aslında varolan bit dilin, sesli ve yazılı dilin şifrelerinin biçim değiştirerek kopya ve taklit edilmesinden oluşmuşlardır. Gerçek hareket dilinin kendine özgü bir yapısı ve derin psişik ve sosyal, zihinsel ve sosyo-kültürel, gizli birikimleri vardır.
Hareket dili, öyle anlaşılıyor ki ilk insanların uğultulu, homurtulu, inlemeli, haykırışlar, ya da sükun ifade eden “ sesleniş”lerine arkadaşlık eden ilk ve en ilkel dili idi.
2) Konuşma dili: Konuşma, insanın, düşündüklerini, sesli, sözlü belirtilere bağlama yetisini, dil aracılığı ile belirli, bilinçli bildirişim biçimleri ve dinamik bir mekanizma içinde kullanmasıdır. Şu anlamdaki “konuşma”, sesli bir “düşünme”dir. Konuşma dili, düşüncedeki içerik­leri, sistemli, uyumlu ses kalıpları halinde düzenleyip, bildirişime, anlatıma araç olur.
3) Yazı dili; yazı, düşünülenlerin dil aracılığı ile anlatım ve bildirişiminde yararlanılan resimsel çizgiler, sistemli ve uyumlu yapma işaretlerdir. Yazı dili, konuşmanın maddesel kalıplara dökülmüş biçimidir.
Bilinen en eski yazısı olan en eski diller Sümer (MÖ. 3500 )., Akad (MÖ. 4000), Mısır (MÖ. 4000 Y ve Çin (MÖ. 2000), dilleridir.
Yazının bulunup kullanılmaya başlamasından sonradır ki,. dil, işlenmiş ve oluşmuştur. Bir bakıma yazı, dilin gözler önüne serilmesine, somutlaşmasına, ele avuca. alınmasına sebep olmuştur: Yazı dili, konuş­ma diline oranla daha nesnel, daha maddeseldir. Bu niteliği dolayısıyla yazı dili, edebiyatın, şiir, hatta resim sanatının başlangıcı sayılmalıdır.

COĞRAFYA, DİLDE NASIL BİR AYRIMA SEBEP OLUYOR?
Coğrafya, dilde milli dil, yabancı dil ve azınlık dili ayrıcalıklarını sınırlayan etkendir. Buna göre:
1) Belli bir toplumun, belirli bir coğrafyaya yerleşmesi, orayı bir ülke, yurt, vatan haline getirir. Ve bu ülke üzerinde yaşayan topluluk kendisine özgü, özel gramer kurallarına bağlı özel işaretler sistemi olan kendi milli dilini konuşur.
2) Ülke coğrafyasının sınırları dışında kalan toplulukların konuştuğu diller ise genellikle, yabancı dillerdir.
3) Her iki biçimde de dutuma ters düşen grupların konuştuğu dillere azınlık dili demek gerekmektedir.

 DİLLERİN SINIFLANDIRILMASINDA TARİHİN OYNADIĞI ROL NEDİR?
 Tarih, dilin doğuşunda, gelişmesinde ve oluşumunda son de­rece etken rol oynamaktadır.
Sosyo-ekonomik ve siyasal, kültürel sebepleri içinde saklayan tarih, bu nedenlerle gelişen, ya da yıkılan toplumları sıralamaktadır. Bili­nen tarih yazı ile başladı. Belgesel tarih yazı dilinin eseridir. İşte bu tarih bize bazı toplulukların dilleri ile birlikte göçüp gittiklerini anlatmaktadır. Bazan da topluluklar dil değiştiriyorlar.
Bütün bu olgulara dayanarak tarih içinde dilleri zaman bakımın­dan bir ayrışıma tabi tutabiliyoruz.
Bazı istatistikler. 2500 3500 kadar dil saymışlardır. Bunlardan 20-25’i önemsenmektedir.
Bilinen diller arasında tarih bize şu sınıflandırmayı yapmak olanağını veriyor:
1) Ölü diller: Bunlardan sınırlı olarak belgesel yarar sağlanabildiği halde bugün artık konuşulmaz olmuşlardır. (Latince gibi).
2) Canlı (yaşayan) diller: Bu sınıfa, günümüzde kullanılan bütün diller girmektedir.
3) Uygarlık dilleri: Geçmişte ve günümüzde belli bir toplumun dilinin, kendi ülkesinin sınırlarını aşarak bilim, sanat, teknik ve tüm kültür alanında önemli etkiler yapması halinde o dilin bir uygarlık dili niteliğini kazandığını görüyoruz. Tarih bize bir dilin çok geniş ve yabancı alanları etkileyebilmesi için sadece askeri kudretin yetmediğini, o dil aracılığı ile yüksek uygarlık değerlerinin de yayılması gerektiğini göstermektedir. Günümüzde bilim, teknoloji, sanat, kültür ve uygarlık yayan diller kitle haberleşme araçlarıyla daha etkili roller oynamaktadır.

*

ANLATIM DÜZEYİ BAKIMINDAN DİLLER NASIL AYRILIR?
Anlatım ve bildirişim, kısaca haberleşme (komünikasyon) düzeyleri toplum içinde farklılıklar gösterir. Grupların, mesleklerin, zümrelerin, sınıfların ve kitlelerin kendilerine özgü, ortak düşünce dil ve sembolleri vardır.
1 Günlük haberleşme ihtiyaçlarını karşılayan, genellikle geniş bir alanda ortak kalıplarla işleyen günlük konuşma dili,
2 Toplumun çok büyük çoğunluğunu, hatta tamamını içeren halk dili,
3 Yüksek kültüre, bilime ve sanata dayalı seçkinler dili (bilim dili, edebiyat dili, şiir dili vb.)

ANLATIM BİÇİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ, DİL SINIFLANDIRMALARINA NASIL BİR PLAN GETİRİR?
Anlatım biçimlerindeki, yani bildirişim (haberleşme) modellerindeki ayrıcalıklar, özel komünikasyon alanları, dilin kullanılışında şöyle bir şemayı meydana çıkarmaktadır.
1 Bilim dili:
Her bilimin kendi disiplini içinde kullanılan kavramlar, terimler, kalıplarla örgütlenmiş işaretler ve semboller sistemi.
2 Sanat dili
Güzel sanatların her dalında konu ile ilgili ortak bildirişim ve anlatım aracı. Kuralları, ritimleri, ilkeleri, teknikleri, sembolleri kapsayan, örgütlenmiş haberleşme.
3 Teknik dili:
Gün geçtikçe gelişen teknolojinin bilimden ve uygulamadan, aldığı, durmadan zenginleşen mesleki ifade ve ortak iş aracı.
4 Kitlesel haberleşme dili:
Kile haberleşme araçları dediğimiz basın, radyo, televizyon, sinema, v.b. bir kaynaktan geniş alıcı kitlelere yayılan mesajları gönderirken kendilerine özgü, teknik dil kullanırlar. Daha doğrusu konuşma, yazı ve hareket dillerinden çoğu zaman birlikte yararlanırlar ve bunlara kendi teknik olanaklarıyla özel katkılarda bulunurlar:
1- Basında gazete, dergi ve afiş vb. yazı dilini haber, yorum, düşünce kanallarından geçirirken, tespit edilmiş hareket dili olan fotoğraftan da yararlanarak, konuya ve yapmak istediği etkiye göre değişik harf ve yazı biçimleriyle özel bir görüntü tekniği içinde (mizanpaj) sunarlar. Böylece çok ve çeşitli konuların, önem sıralarına göre değerlendirilip, ölçülüp biçilerek, haber, görüş ve yorumları en etkili biçimde yığınlara ulaştıracak yazı biçimleri, harf büyüklükleri, etkili başlıklar, flâş cümleler, özet kalıplar, sloganlar, resim, fotoğraf ve karikatürlerle bir gazete sayfası, ya da bir dergi kapağı adeta sentetik bir dil meydana getirirler. Bir gazete sayfasının tüm öğelerinin birlikte ve bütün olarak konuştukları ayrı dil vardır.
Bildirişim modellerini incelerken göreceğiz; basında verici uç (kaynak), alıcı yığınlara doğru, açabildiği kadar mesaj kanalı açarak bunları kodlar, şifreler (yazı, yazı tekniği harf biçimleri, sayfa ve başlık yapısı, mizanpaj, renk). Alıcı yığınlar bu kodları çözerek kullanılan dil aracılığı ile verilmek isteneni almış olurlar, Burada basın dilinin (verici) ile (alıcı) arasındaki ortak kalıplar, ortak izafet çerçeveleri, ortak kelimeler, sınırlı bir bildirişim düzeyi ve anlaşılır, anlamlı haberleşme biçimleri bakımından ne derece önemli ve dikkat isteyen bir dil olduğunu hatırlamak gerekir.
2- Radyo, televizyon ve sinema, dilin tüm olanaklarından modem biçimlerle yararlanırlar. Konuşma ve yazı diline hareket, müzik, ses görüntü, olay, belge katmak suretiyle sinema ve televizyon sentetik bir dil oluşturmaktadır. Radyo ise konuşma dilini, konuşma biçimi, akustik, ses kanalları, imaj yaratıcı tekniklerle ve yardımcı öğelerle (müzik, olay, vs.)destekleyerek dilin psikolojik ve sosyal, kültürel özelliklerinden yararlanarak ayrı bir dil biçimine doğru geliştirir.
5 Edebiyat, şiir dili:
Dil, her şeyden önce, bir düşünme, konuşma ve yazma aracıdır. Dili, “anlatıma, bildirişime yarayan yapma işaretler sistemidir” diye tanımlamıştık. Dil bu hali ile tam bir araçtır. Bir eylemdir.
Dilin bir eylem, bir araç olmaktan çıkıp bir sonuç, bir amaç haline getirilmesine edebiyat diyoruz. Edebiyatta ve tüm edebiyat sanatlarında (düz yazı, şiir, tiyatro, roman) dil, bir aracı, bir kanal değildir artık. Edebiyatta dil, nesnel bir değer kazanır. Biçim alır, maddeleşir, resim, heykel, müzik, mimari gibi somut bir eser haline gelir.
Bu, artık sanatın ritim ve yasalarına tabi olan ayrı bir dildir.
Edebiyat nedir? konusunu incelediğimiz zaman daha ayrıntılı olanak kaydedeceğimiz özellikler vardır. Şimdilik Jean Cocteau’nun bir sözü ile yetinelim: “Şiir dili öyle ayrı bir dildir ki, başka hiç bir dile çevrilemez, hatta yazıldığı dile bile... “
6 Müzik dili:
Müzik dili derken, özel işaretlerle (nota) ses haline, dönüştürülen bir bildirişim anlatılmaktadır. Burada ses, ya da nota, duyguların (ya da çok soyut düşüncelerin) iletişiminde sistemli, yapma işaretler niteliğindedir. Bu anlamdaki müzik dilini, sözlü müzikteki yazı dili ile karıştırmamak gerekir. Şüphesiz bu ikincisinin de düz yazıdan, hatta şiirden farklı bir yanı vardır. (Edebiyat cümlesinin, müzik cümlesine ritim, anlam ve gramer bakımından uyum sağlaması) gibi. Müzik cümlesi deyimi ile seslerin sağlam ve müzik kurallarına bağlı özel bir sıra içinde birleştirilmesi kastedilmektedir.
7 Mekanik dil (kompüter dili)
Kompüter, elektronik bir araç olarak, (bilgi işlem) programları bakımından mekanik harf ve sembolleri kullanmak suretiyle yeni bir (teknik dil) geliştirmektedir. Makineye verilen emirleri düzenleme (bireşimli dil, çıkış dili, gerçekleştirme dili, işlem dili, kaynak dil, sembollü dil) gibi terimlerle çalışma sonuçlarına ulaşır. Beslenen mekanik hafıza istenen sonuçları hesap ve şema teknikleri halinde aktarır.
http://www.turkcede.org/turk-dili/768-dil-nedir-anlatim-duzeyi-bakimindan-diller.html
*
DİL BİLİM BAKIMINDAN DİLLERİ NASIL AYIRABİLİRİZ?
Dillerin yapı özellikleri, tipoloji açısından yapılan sınıflandırmalarda rol oynamıştır. Genel dilbilgisine ışık tutan mantık prensiplerinin esas teşkil ettiği bu sınıflandırmada özellikle iki ayrım yapılabilir:
1- Benzer Diller
Sözlerin ve fikirlerin doğal sıralanışına göre benzerlik gösteren dillerdir. Fransızca ile İspanyolca’nın benzerliği gibi.
2- Devrik Diller
Bunlarda söz ve fikir akışı paralelliği bulunmaz.
Bu açıdan özel unsurlar katkısıyla gelişen Analitik dil ve iç değişikliklerin gramatikal ilişkilerini belirleyen sentetik dil ayrımı da yapılmıştır.
Bunlardan başka tarihsel kökler bakımından da bazı ayrımlar yapılmaktadır.
http://www.turkcede.org/turk-dili/778-dil-nedir-dil-bilim-bakimindan-dilleri-nasil-ayiririz.html
*
1- Benzer dil: Bir dilin başka bir dile benzerlik göstermesine benzer dil denir.
2- Devrik dil: devrik cümlelerden oluşan dildir
Analitik dil: Çözümlemeli dildir.
Sentetik dil: Bileşimli dildir.
http://ozde.copatlamaz.com/2015/02/dil-lisan-acaba-dil-veya-diller-nasl.html

Dil – Kültür İlişkisi

Dil – Kültür İlişkisi

Bir arada yaşama ihtiyaçlarının ortaya koyduğu sosyal organizasyonların doğal nitelikteki en küçük örneği aile, en büyük ve en geniş örneği de millettir.

Millet adı verilen toplulukta, sosyal bütünleşme, o topluluğu oluşturan bireyler arasındaki ortak kabullerden doğan ortak özellikler ile sağlanmıştır. Bu ortak özellikler, onların yaşayış biçimlerinden, hayat ve olaylar karşısındaki tutum ve davranış tarzlarından kaynaklanan yakınlıklar, benzerlikler ve tıpkılıklardır.

Millet varlığında sosyal akrabalık bağını kuran ve toplum bilincini oluşturan çeşitli unsurlar ve ortak değerler vardır. Bunların hepsine birden kültür adı verilmektedir. Bu yönü ile kültür, bir toplumu millet haline getiren ve milletten millete değişen değerler bütünü demektir.

Dil, kültürün temel taşıdır. En ilkel topluluklardan başlayarak en gelişmiş insan topluluklarına varıncaya kadar, bütün toplumların kendilerine göre birer kültürlerinin bulunduğu bir gerçektir; ancak bir kültür için vazgeçilmez önem taşıyan unsurlar, başka bir kültür için önemsiz sayılabilir.

Kültür, toplumdan topluma ayırıcı bir nitelik taşıdığı halde, aynı toplum içinde fertleri birbiriyle kaynaştıran ve uyumlu kılan bir niteliğe sahiptir.

Kültür, genel bir anlatımla, bir insan topluluğunun yüzyıllarca devam eden ortak yaşayışından doğan maddi ve manevi değerlerinin, birikimlerinin ve davranış tarzlarının bütünüdür.

Kültür, bir milleti öteki milletlerden ayıran yaşayış tarzı, o millete has duygu ve düşünce birliğinin oluşturduğu ortak ruh olarak da tanımlanabilir.

Anadili


Anadili

Dilin toplumsal yönüyle bireysel yönünü birbirinden ayırmak gerekir.

Dilin bireysel olan yanı, kişinin çeşitli özelliklerine, kültürel durumuna, düşünme yeteneğine, ruh yapısına ve ruhsal durumuna göre, insandan insana değişir. Bu yüzden, aynı ailede, birlikte yetişmiş, aynı kültür çevresi içinden gelen, aynı eğitimi görmüş, hatta aynı sınıfta okuyan iki kardeşin dili, özellikle söz varlığının kullanılışı açısından, birbirinden az çok farklıdır. Bu kardeşlerden biri, ruhsal durumu dolayısıyla kimi sözcükleri diğerinden daha sık kullanmakta, dildeki kavramları, düşündüklerini daha değişik yollardan anlatabilmektedir. Kardeşlerden biri, daha çok somut kavramları yeğlerken, öteki soyutlara yönelebilir. Kaldı ki aynı dil birliği içinden çıkan iki kişi arasında, yetiştikleri bölge, gördükleri öğrenim, yaşadıkları çevre, alışkanlıkları, meslekleri ve çeşitli eğilimleri dolayısıyla dil açısından ortaya çıkan farkların iki kardeş arasındaki farklarla karşılaştırılamayacak kadar büyük olması çok doğaldır. Aynı dil içinde bir bireyin dilinden söz edilebilir.

Dilin türleri konusu ele alınırken, önce anadilinden başlamak gerekir:

Doğan Aksan, anadilini şöyle tanımlar:

Anadili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir.” Adından da anlaşılacağı gibi, bu dilin anneyle ilgisi, küçümsenmeyecek niteliktedir. Normal durumda çocuk, herkesten önce, annesinin ses dizgesini, annenin konuştuğu dilin ya da lehçenin çeşitli ses özelliklerini kazanır. Bununla birlikte kimi bilginler, anadili kavramında annenin temel olarak alınmaması gerektiği görüşündedir. Ancak bu bilginlerin de anadili tanımlarında yakın çevreye önem verdikleri görülür ki, annenin bu çevrenin odak noktası olarak düşünülmesi çok doğaldır.
Konunun asıl önemli yanı, anadilinin, dilbilim, dil yeteneği, toplumsal sorunlar, insan ulus ilişkisi bakımlarından taşıdığı değerdir:

Dil Nedir?



Dil nedir?

Dil, en basit tanımıyla bir bildirim aracıdır.

İnsanlar arasındaki ilişkilerde kullanılan jestler, mimikler, el, kol, yüz ve vücut hareketleri de toplumdan topluma az çok değişen anlatım ayrılıklarına rağmen, basit bildirim araçlarıdır. Aynı şekilde, trafik işaretleri, renklerin sembolik anlamlar taşıması veya toplumdan topluma farklı şeyler ifade etmesi de buna örnek verilebilir.

Bildirişim, bir araç görevi gören ilkel veya gelişmiş bir işaret sisteminden yararlanılarak bir bilginin, bir duygunun bir yerden başka bir yere, bir zihinden başka bir zihne aktarılmasıdır. Ancak, insanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan en gelişmiş bildirişme aracı dildir. Hayvanlarda bildirişme ilkel şekilde ve bir içgüdü ile gerçekleştirildiği halde, insanlarda dil aracılığıyla yüksek düzeyde bir sitem haline ulaşmıştır.

Dil, dilbilimciler tarafından, bir toplumu oluşturan kişilerin düşünce ve duygularının, o toplumda ses ve anlam bakımından geçerli ortak ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistem aracı olarak tanımlanmıştır.

Dilde, insan varlığının toplum içindeki binlerce yıllık yaşayışının zaman süzgecinden geçerek, billurlaşmış anlam ve özü bulunabilir. Bu bakımdan, on binlerce kelime ve şekilden kurulmuş olan dil, yapı ve işleyişinin ayrıntılarına doğru inildikçe; insan, toplum, millet ve kültür varlığına hükmeden çok yönlü ve derin anlamlı bir sistem olarak karşımıza çıkar.


  - Her dil, kendi kuralları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlıktır.
  - Dil, insanın iç dünyası ile dış dünyasını birbirine bağlayan en önemli araçtır.
 - Dil, kuşaktan kuşağa aktarılabilen ve toplumun çeşitli özelliklerini yansıtan sosyal bir kurumdur.
  -Kültürün koruyuculuğunu ve taşıyıcılığını yapan temel varlık, dildir.

Paylaşmak güzeldir.