“Birçok şeye sahip olduğumuz halde daha
fazlasını istediğimiz zamanki hüsranımız hiçbir şeye sahip olmayıp bazı şeyler
istediğimiz zamanki hüsranımızdan daha büyüktür.”
“Kişisel gelişim ideali, bireysel hüsran
belasını beraberinde getirir.” “Tercih özgürlüğü, başarısızlığın tüm suçunu
bireyin omuzlarına yükler.” “Bir insan kendisine başarı sağlayacak yeteneğe
sahip değilse özgürlük onun için sıkıcı bir yüktür.”
“Dinî ve devrimci coşku gibi tutkulu bir
vatanseverlik de suçluluk duygusundan kaçmak isteyenler için bir sığınak
vazifesi görür çoğu zaman.” “Kişi, bir kitle hareketine katılmakla kendisini
lekeli bir hayattan kurtulmuş gibi hisseder.”
“Bir kişi, ne kadar bencilse hüsranları da
o denli şiddetli olur. Dolayısıyla diğerkâmlığın muhtemelen en ikna edici
savunucuları aşırı benciller olacaktır.”
Derleyen: Süleyman Pekin
(Eric HOFFER, 1951; “Kesin İnançlılar”,
Çev: Erkıl Günur, Olvido Kitap; İstanbul 2019)
Diğer alıntıları okumak için tıklayınız
https://haberiniz.com.tr/kose-yazilari/kesin-inanclilar-fanatizmin-dogasi-1-23092020
https://haberiniz.com.tr/kose-yazilari/kesin-inanclilar-fanatizmin-dogasi-2-17022021
***
Eric Hoffer (d. 25 Temmuz 1902 – ö. 21 Mayıs 1983), Amerikalı toplum yazarı. |
Eric Hoffer, anne ve
babasının Almanya’dan Amerika’ya göç etmesinden birkaç yıl sonra, 1902’de New
York’ta dünyaya geldi.
Baba
Hoffer küçük bir marangoz dükkânında çalışarak ailesini geçindiriyordu.
Ailenin
tek çocuğu olan küçük Eric yedi yaşındayken annesini kaybetmiş ve aynı yıl bir
kaza sonucu aniden kör olmuştu.
Küçük
Hoffer’ın bakımını yine Almanya’dan göç etmiş olan komşu bir hanım üstlenmişti.
Hoffer
on beş yaşına geldiğinde mucizevî bir şekilde, görme yeteneğine yine birdenbire
kavuşmuştu.
Hiçbir
okula gitme imkânı bulamamış olan Hoffer, tekrar görebilmenin heyecanıyla büyük
bir okuma açlığı hissediyordu, içinde duyduğu bu açlığı hiçbir zaman da
doyuramadı.
İlk
önce evde, babasının kitaplarını günde on-on iki saat okuyarak bitirdi.
Sonra
evdeki bozuk para kesesinden aldığı parayla civardaki bir kitapçıya giderek
kitapları seyretmeye başladı. Birden rafta duran Dostoyevski’nin Budala isimli
eseri gözüne takıldı. Hoffer kör iken bir gün babasının “Bu budala çocuktan ne
hayır gelir ki” dediğini hatırlamış ve dayanılmaz bir arzuyla “Budala”yi satın
almıştı. Hoffer bu kitabı okuduktan sonra o kitapçıda ne kadar kitap varsa
hepsini birer birer okudu.
Üç
yıl sonra, 1920’de baba Hoffer ölünce Eric babasından kalan üç yüz dolarlık
servetle tek başına kalmıştı.
Hoffer
yoksullar için daha çok imkânın bulunduğunu öğrendiği California eyaletine göç
etmeye karar vererek bir otobüs bileti aldı ve Los Angeles’a gitti.
Los
Angeles’a varan 18 yaşındaki Hoffer hemen Merkez kütüphanesine yakın bir yerde
ucuz bir oda tutarak üç aylık kirasını peşin ödedi ve kitap okumayı sürdürdü.
Ne var ki parası çabuk bitti ve açlıkla yüz yüze kaldı.
Kendisine
iş arayan Hoffer, ilk önce işportada meyve satarak para kazanmaya başladı.
Fakat kafasını çok meşgul ettiği için, bu işi bırakarak bir demir boru
ambarında çalışmaya başladı. Bu iş de onu tatmin etmeyince, güneye göç ederek
tarlalarda ırgatlığa başladı. Fakat bir işte uzun süre kalmak onu ürkütüyordu
ve o işten de ayrıldı.
Bir
ara işsizler kampında diğer işsizlerle beraber yaşadı. Orada diğer işsizleri
yakından tanıma fırsatı bulan Hoffer, onlarda ve kendinde ortak olan bir yöne,
yani “topluma uyamayan kişiler”
olduklarına dikkat etmişti. Topluma uyamayan kişilerde bir atılımcılık ruhu bulunduğunun farkına vardı ve bu kişilere fırsat
verildiği takdirde zor olan birçok işi başaracak kapasitede oldukları üzerine düşünceler
geliştirmeye başladı.
Almanya
ve İtalya’da bu gibi kişiler Nazizm, Faşizm ve Komünizm gibi hareketlere
katılıp kendi istenmeyen benliklerinden kurtulmanın yollarını arıyorlardı.
Topluma uyamayanlar, eğer yaratıcı bir güce sahipse, kişisel bir atılım
yapıyorlar veya yaratıcı güçleri yoksa ve kendi yeteneksizliklerinin
ezikliğinden kurtulmak istiyorlarsa, kitle hareketlerinin içinde kişiliklerini
eriterek bir tür “yıkıcılık özgürlüğüne”
kavuşmak istiyorlardı.
Hoffer
daha sonra madenlerde çalışmaya başladı. Dağlarda çalışan maden işçileri çok
kar yağdığı zaman çalışamıyorlar ve haftalarca kulübede bekliyorlardı. Bunu
fırsat bilen Hoffer dağdaki maden ocağına gitmeden önce bir kitapçıya uğrayarak
orada mevcut en kalın kitap hangisi ise onu satın almak istedi. Aldığı kitap
Montaigne’in 17. yüzyılda çevirisi yapılmış Denemeler isimli kitabıydı. Kış
ağır geçmiş ve Hoffer bu kitabı tekrar tekrar okuyarak Montaigne’nin ifade
şekline hayran kalmış ve ilk defa olarak kendinin de günün birinde bir yazar olabileceği
duygusuna kapılmıştı.
1938
yılında, Hoffer ailelerle ilgili olarak Common Ground isimli bir dergiye bir
okuyucu mektubu gönderdi. Mektup yayınlanmamıştı, ancak Hoffer’in yazısı elden
ele dolaşarak ilgi uyandırmış ve Harper & Brothers Yayınevi Hoffer’dan
özgeçmişini istemişti. Hoffer buna cevap vermedi. Fakat yayınevi Hoffer ile
ilgilenmeye devam etti.
Hoffer,
1942 yılında San Francisco limanında dok işçisi olarak yükleme boşaltma işine
başladı ve hayatında ilk defa olarak göçebe işlerden kurtulmuş oldu. Kendine
bir oda tutmuştu ve artık okuduğu kitapların sentezini yaparak kendi
düşüncelerini oluşturuyor, kitaplardan çıkardığı notları evinde biriktiriyor ve
iş sırasında aklına gelen düşünceleri küçük kâğıtlara not ediyordu. Hoffer
böylece, farkında olmadan kitle hareketlerinin yapısına ışık tutan Kesin İnançlılar isimli eserini
oluşturuyordu.
1946
yılında iki ay devam eden grev Hoffer’a kitle hareketleri hakkındaki notlarını
düzenleme fırsatını verdi.
1948’de
kitabının önsöz ve fihristini New York’taki yayınevine gönderen Hoffer, onların
verdiği cesaretle 1949’da notlarını yeniden düzenleyerek yayınevine gönderdi. Kesin İnançlılar; 1951’de kitap olarak
yayınlandı.
Eric
Hoffer kitle hareketlerinin doğuşu ve aktif dönemiyle, Kesin İnançlılar
arasındaki ilişkiyi ele alan bu kitabın yayınlanmasıyla, yazacağı her şeyi
yazmadığının bilinci ve huzursuzluğu içindeydi. Amerikan toplumundaki bazı
gerçekleri anlatmak ihtiyacı duyuyordu.
Bir
toplumun ilerlemesi ve kendi yararına yönetilmesi için anlı şanlı liderlere hiç
de ihtiyaç bulunmadığına inanıyordu. Toplum pekâlâ kendi kendini yönetebilirdi.
Amerikan toplumu bunu başarmıştı. Ancak, insan aklı, belli dönemler ve belli
koşullar altında alevli, hırslı ve sinirli olmaktaydı. Böyle zamanlarda
insanlar ünlü liderlerin emrinde birleşme ihtiyacı duyardı. Bu konulan
derinlemesine düşünen Hoffer 1955 yılında yayınlanan The Passionate State of Mind isimli eserini yazdı.
Hoffer
düşüncelerini frenleyemiyordu. İnsanların karşılaştıkları yeni durumlara uyum
sağlamakta çektikleri sıkıntılar ve bunalımlar nedeniyle, dış etkilere karşı
çok hassas bir dönemden geçtiklerini fark etmişti. Hoffer bu düşüncelerini The Ordeal of Change isimli kitabında
topladı. 1963 yılında yayınlanan bu eseriyle, Hoffer bir kere daha gerçek bir
filozof olduğunu gösterdi.
Üçüncü
kitabında konuyu daha derinlemesine ele alan Hoffer, düşüncelerini The Temper of Our Time isimli eserinde
topladı. Bu eser de 1967 yılında basıldı.
1942
yılından 1967 yılına kadar rıhtım hamallığına devam eden Hoffer, 1964 yılında
California Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde haftada iki gün
danışmanlık görevine başladı. Ancak Hoffer rıhtımdaki diğer arkadaşlarıyla
ilişkisini zedeler düşüncesiyle, bu görevinden onlara hiç bahsetmedi.
Hoffer
Amerika'nın, dünyada ilk defa, aydınlar tarafından değil de, toplumun kendi
çoğunluğu tarafından meydana getirilen bir uygarlık ortaya koyduğu
görüşünü savunmaktadır ve bütün
gelişmekte olan ülkelere de fanatik liderler peşinde koşmaksızın, demokratik
yollarla toplumların kendi kendilerini yönetmeleri doğrultusunda çaba sarf
etmelerini önermektedir.
Hoffer
inanmaktadır ki, toplamların kendi kendini yönetmesi, aydınların ileri sürdüğü
gibi zor ve karmaşık değildir; aksine kolay ve basittir.
California
Üniversitesindeki görevine başladıktan sonra gençleri daha yakından tanıma
imkânı bulan Hoffer, “Topluma
Uyamayanlar” konusunda yeni görüşlere sahip oldu.
“Delikanlılıktan yetişkinliğe” geçmekte
olan gençlerde, taklitçilik, bir lideri takip etmek, mucizelere inanmak, bir
grubun üyesi olmak ve kutsal bir amaç uğruna kendi kişiliklerini bir kenara
bırakmak gibi eğilimlerin son derece belirgin olduğunu gördü. Şüphesiz ki bunun
altında yatan, gençlerin hayatın en zor “değişiminden” geçmeleri, yani
“çocukluktan adamlığa” geçmeleriydi.
Değişimin
ortaya çıkardığı bu bunalım ve eğilimlerin, yalnız “delikanlılıktan
yetişkinliğe dönüşmeye ait bir olgu” olmadığı düşüncesi, Hoffer’ın zihnini
meşgul ediyordu. Ne zaman ki insanlar bir dönüşüme uyum sağlama durumuna
girseler, (Örneğin: büyük çapta tarımsal bir toplumun sanayileşmeye dönüşmesi,
kırsal alanlardan şehirlere geliş, bir ülkeden başka bir ülkeye göç edilmesi,
hatta bir işyerinden ayrılıp emekli olunması gibi) aynı bunalım ve eğilimler
ortaya çıkıyordu.
Dört
kitabının yayınlanmış olması, eserlerinin 13 dile çevrilmiş olması, “Kesin İnançlılar” isimli eserinin
milyonu aşkın satış yapması ve üniversitelerde siyasal bilimlere yardımcı kitap
olarak okutulması sonrasında toplumda aranan bir kişi haline gelmesine rağmen
Hoffer, 1965 yılına kadar kendi münzevi iş hayatı çerçevesinde kalmayı
başarmıştır. Yine de 1967 yılına kadar haftada üç gün rıhtım hamallığı görevine
devam ediyor, geri kalan zamanını okumak, yazmak, parkta dolaşmak ve birkaç
dostunu ziyaret etmekle geçiriyordu. Ancak 1967 yılı eylül ayında Amerika’nın
en büyük televizyon yayın kuruluşu olan CBS’e konuk olan Hoffer, o tarihten
itibaren eski münzevi hayatına veda etmek mecburiyetinde kaldı. Artık
Amerika’nın her yanından Hoffer’a binlerce mektup yağıyordu. Akademik çevreler
Hoffer’dan konuşma yapması için randevu almak üzere birbirleriyle adeta
yanşıyorlardı. Fakat Hoffer bu ilgiye rağmen her zamanki hayatını sürdürüyor,
arada sırada konferanslar veriyor ve yılda bir defa televizyona çıkmayı kabul
ediyordu.
Hoffer
ömrünün sonuna kadar rıhtımda çalışmayı arzu ediyordu. 1967 Nisanında emeklilik
çekini ilk kez eline aldığı zaman neredeyse şok geçirmişti. Rıhtımdan ayrılmak
onu üzmüştü. “Benim onlardan başka arkadaşım yok” diyen Hoffer, yine de bu
kadar şöhretten sonra belki üzerim diye onları ziyaret etmekten çekiniyordu.
Hoffer
yine okuyor, yürüyor, düşünüyordu. Aklına bir şey takılmıştı: “Tarihte büyük
eser yaratan kişiler, hep büyük şehirlerde ortaya çıkmışlardı.
Yaratıcı
kişiler köyde, ormanda, kırda, dağ başlarında ortaya çıkmıyorlardı. Nasıl
çıksın ki; yabancı şeylerin hoş karşılanmadığı ortamda ne yaratılabilir ki?
İnsan şehirde insanlığını bulmuştur. Şehir
olmaksızın insan da bir şey değildir. Ancak ne var ki insanı kokuşturan,
dejenere eden de şehirdir. Eğer biz
şehirlerimizi yaşayabilir ve yaşanabilir kılmazsak bazı büyük ulusların ölümünü
görebiliriz” diyordu Hoffer.
http://www.muharrembalci.com/kitaplika/31.pdf
***
Eric Hoffer'in Türkçe 'ye Çevrilmiş Eserleri
Hoffer’ın kaleme aldığı kitaptan (Kesin İnançlılar'dan) yaptığımız
birkaç alıntıyı sizlerle paylaşmak isteriz.
“Kesin inançlı, kendi siyasi, dini, felsefi inancının “mutlak gerçek” olduğuna, bunu başkalarına zorla uygulamak gerektiğine bağnazca inanır. Hiç şüphesi, hatta merakı bile yoktur. Bu yüzden, okumuşlarında bile cehalet havası sezilir.
Aynı sebeplerle, ‘ödünsüz’dür: ‘Revizyonizm, değişim, yumuşama, uzlaşma’ gibi kavramlara düşmandır. Hatta ılımlılık “tehlikeli”dir, “ihanet”tir. ‘DÜŞMAN’ onun için bir ihtiyaçtır. Çünkü ancak tehlikeli ve acil bir ‘düşman’ın varlığı onun kafasındaki ak – kara şablonuna uyar. Bağnazlık ve paranoya birbirini tamamlar. Öyle bir “düşman” ki, “her şeye kadir ve her yerde hazır” olmalıdır. Her yere sızan, sinsi planlar yapan, bizleri uyutan, bizden akıllı düşmanlar!
En heyecan verici iç düşmanlar ‘dış güçler’e, ’emperyalizm’e, ‘beynelmilel Yahudi’ye bağlı olanlardır: “İdeal bir düşmanın yabancı olması gerekir, yerli düşmanın yabancı soydan geldiği iddia edilmelidir…”
‘Kesin İnançlı’nın sağcı solcu, dinci, laik olması fark etmez.
Gelişmekte olan bir kitle hareketinin taraftarlar çekmesi ve bu taraftarları elinde tutması onun ortaya koyduğu doktrinin kuvvetinden değil fakat endişeler, imkânsızlıklar ve anlamsızlıklar içindeki hayatından kurtulmak isteyenlere sığınacak bir yer teklif etmesinden dolayıdır.
Dünyadaki bütün kötülükler, birilerinin başkalarının iyiliği için hareket etme hakkını kendinde görmesiyle başlar.”
Derleyen: Deniz Kartal
https://dunyalilar.org/kesin-inanclilar-eric-hoffer.html/
***
Kesin İnançlılar ücretsiz bir şekilde hem özetine hem de pdf formatında erişmek mümkün. Tek yapmanız gereken yukardaki renkli linkleri kullanmak ve yörüngeleri izlemek.6056923975 ISBN numaralı, 210 sayfa sayısı olan içeriğe ulaşmak artık çok basit. Hemen okumaya başlayın. Eric Hoffer ‘un muhteşem kalemi fark yaratmış gerçekten. Felsefe Kitapları türündeki eseri OLVİDO KİTAP yayınevi ile bütünleşip sizlere sunulmuş. Baskı numarası ise 2. Baskı. Kağıt yılında yayınlanan Kesin İnançlılar kitabı için hemen harekete geçin. Usta kalemin hayal dünyasına dalın.
https://www.pdfokur.com/kesin-inanclilar-oku