5 Şubat 2022 Cumartesi

Aklı Başa Toplamak

 

Sabahattin Gencal, 

04. 02. 2022, saat 23.58.  İki parmağım klavyede; iki gözüm kâh ekranda, kâh klavyede. Peki, aklım nerede?

“Aklın var mıydı ki nerede olduğunu soruyorsunuz.” diyen çıkmaz inşallah. Böyle diyen olursa da kınamam; çünkü kabahat bende. Böyle başlamamalıydım.

Ve yeni gün. 05. 02. 2022.

Yeni güne tam gece yarısı başlar mıymış? İster kabul edin ister kabul etmeyin; resmen yeni gündeyiz. Her yer karanlık. Dışarıda sıcaklık 1 C Açık. Bu rakamı ekranın alt köşesinde okudum.

Bu vakitte yazıyor olmam bir tuhaf geliyor bana. Ben genellikle sabah namazından sonra otururdum bilgisayarın başına. Ne oldu bana böyle?

Televizyon uykumu da kaçırdı.

Şimdi     “Ne yazacağımdan çok, şimdi ne yapacağım ben?” diye düşünüyorum. Aklım memleketimin ve de tüm insanları sanal olarak gözlemek için kim bilir nerelerde. Peki, uykum nerede? Böyle akla ne demeli bilmem ki... Beni uyutsaydı da öyle gitseydi olmaz mıydı?

Gözlerimden uyku akıyor akmasına; ama...

Biliyor musunuz, bir iki saat önce bu gözlerden yaş akıyordu. Niçin mi?

Bir programda, duayen bir gazeteci iki genç gazeteciye, “Şimdi size silâh doğrultsalar hemen önünüze geçerim.” deyi verdi. Demek hâlâ göğsünü siper edecek kişiler var, deyip ağladım. Sonra kendimi düşündüm; yine ağladım. Çünkü ben normal şartlarda ancak evlatlarım, torunlarım, aile bireylerim için göğsümü siper edebilirim. Demek ben daha pişmemişim.  Hemen ekleyelim yurdumuz ve milletimiz için, bayrağımız ve namusumuz için değil göğsümü siper etmek, şehit olmak uğruna bir an bile tereddüt etmem.

Bu karanlık gecede silâh muhabbeti de nereden çıktı?

İnşallah silâhlar konuşmaya başlamaz. Biz yazılı ve görsel medyada argo konuşmaları kınarken bir de silahların konuşmasını dinleyemeyiz.

Biliyorum, silahtan söz etmemi yadırgamışsınız. Silâhtan en son konuşacak kişi Sabahattin Hocadır, diyorsunuz içinizden. Diyorsunuz... Peki, beni tanıyor musunuz? Böyle bir soru da ceberut iktidarlıklardaki bazı kişilerin sorularını hatırlatıyor.

Aslında aşağı yukarı bütün kelimeler ve deyişler anlam değiştirdi. Gerçekten gençliğimizde çok kullandığımız atasözleri ve deyimleri şimdi kullanamaz olduk. Sıkıysa kullan.

Yine argo kelime mi kullandım. Aklım başımda değil, üstelik uykusuzsam... Bunlar bir şey değil, daha neler neler...

İçtenlikle söylüyorum ki bazı dönemlerde fazla okumak, yazılı ve görsel medyayı fazla izlemek hiç de iyi olmuyor. Kullandığınız her kelime aleyhinize delil olarak kullanılabilir. Gerçekten bazıları bütün medyayı kirletirken bir şey olmaz. Siz bir kelimesini hatırlatırsanız hakaret olur.

Bildiğiniz üzere hakaret kelimesi sözlüğümde yok. Yazıma nasıl girdi, nereden girdi bilemiyorum.

En iyisi daha yazmamak diyorum kendi kendime. Ama tutamıyorum kendimi.

Şimdi siz deyimin anlamını hatırlamışsınızdır. (kendini tutamamak,1. bir durum karşısında sessiz ve duygusuz kalamamak, bir şeyler söylemek. 2. bir durum karşısında kendine hâkim olamamak, tepki göstermek.) Düşündüğünüz gibi değil. Ne yaptığını veya ne yapacağını bilemediğimiz egemenler için tek bir cümle bile yazmayacağımı söylemiştim. Bana sorsalar partili partisiz herkese de aynı şeyi tavsiye ederdim...

Evet, “Sen kimsin, ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın, haddini bil vb.” sözler sarfetmeyi düşünenlere karıncayı hatırlatırım. Yok, bu kez “karınca kaderince” demeyeceğim. Depremden önce karıncaların yuvalarından toplu olarak çıktıkları gözlenmiştir.

Tam gece yarısı böyle bir blog yazmak da hayra alamet değil.

Allah devletimize ve milletimize bir zeval vermesin.

İnşallah aklımızı başımıza toplarız. İnşallah vicdanı rahat olarak rahat bir uyku çekeriz.

                            Sabahattin Gencal,

                            Çekmeköy-İstanbul05. 02. 2022

 

 

Paylaşmak güzeldir.