12 Ocak 2022 Çarşamba

"Azdan Az"

 

Sabahattin Gencal,
Dudullu, 2016


Öğrenme sürecinin doğumdan ölüme kadar devam eden bir süreç olduğunu, aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Bu öğrenim sürecinde birçok konu, birçok bilgi veya yargı öğreniriz. Ama bu öğreniriz dediğimiz konuları tam olarak öğrenebilir miyiz? Diyelim ki bir vecize okuduk, hatta ezberledik; buna öğrendik diyebilir miyiz? Haa, demek ki öğrenmek başka bir şey...

Dikkat, İlgi, algı, anlama, özümseme, davranış haline getirme vb. birçok süreçlerden söz ediyorduk. Bu konuyla ilgili olarak yeni basılan kitaplara bakıyorum, yayınlara bakıyorum1; maşallah teorik olarak çok yol kat ettik. En ince ayrıntılara kadar süreci hesaplamışlar. Bu konu bir yana bence en önemlisi bizzat tecrübe ederek öğrenme oluyor. Tabii ömür kısa olduğu için her şeyi bizzat tecrübe etmek gerekmez. Büyüklerin, alimlerin ve yazarların tecrübelerinden de, öğütlerinden de yararlanmalıyız. Ben, sorsan değil öğrenme sürecini, öğrenmeyi de öğrenmeyi biliyordum sanıyordum. Şimdilerde anlıyorum ki ben de çok yanılmışım. Ben de, yazarlar tarafından kandırılmışım. Allah’ım affetsin, tabii okuyucularım da. Af dilememi hoş görün bu son dönemlerin modasına uyuyorum.

10 Ocak 2022 Pazartesi

Bütün Anlamlarıyla Sabırlar Diliyorum

 


Sabahattin Gencal'ın konuşan fotoğraflarından biri...


Beyin sporunu sever  misiniz? http://www.beyinsporu.com/  adresinde envai çeşit çalışmalar var. Ama ben bunlara başlamadım henüz. Ne zamanki ihtiyarlığımı hissetmeye başlarım, Eh, o zaman da Allah (cc) ömür verirse uğraşırım. Şimdilik dalış sporu yapıyorum: Tabii kendim icat ettiğim; fakat henüz patentini almadığım bir beyin sporu.  Bir ipucu vereyim; çağrışıma benziyor.

Biraz önce adını andığımız sporu yapıyordum. Bu an dinleniyorum. Dinlenirken de çok önemli şeyler paylaşalım:

Değerli meslektaşım Dr. S. Pekin, bir yazımıza yaptığı yorumda; “Bence giderek çok orijinal bir üslûp edindiniz sevgili Hocam; vurucu ve insan zihnini ortaya koyucu...”

Benim için her kelime bir tramplem gibidir. Hani basınca sizi havaya sıçratıyor ve takla atarak denize dalıyorsunuz. Allah’a (cc) şükürler olsun her kelime tramplem benim için. Ama uzatmamak için “vurucu” tramlemine atlıyorum. Havalanıyorum şimdi. Havada dalış pozisyonuna giriyorum ve de oksijen tüpü olmaksızın 100 metre aşağıdayım. Franz Kafka’nın (3 Temmuz 1883 - 3 Haziran 1924) bir aforizmasını buluyorum ve çıkıyorum: “Okuduğumuz kitap bizi şakağımıza indirilen bir yumruk gibi uyarmazsa onu neden okuyalım.” Franz Kafka’yı sormayın bana su altında fazla duramıyorum çünkü.

8 Ocak 2022 Cumartesi

Anılarla Karuşuk, Güncelle Kuruşuk

 

Sabahattin Gencal
Erzurum Yavuzselim İlköğretmen Okulu
1959/1960 Eğitim ve Öğretim Yılı
(En soldaki Sabahattin Gencal, sınıfın yaşça en küçüğü)

        “Karuşuk kuruşuk” ifadesini, oğlum yazar Fuat Gencal çok kullanır. Sözde post modern bir yazı, her nasılsa eline geçerse “karuşuk kuruşuk” der ve tabii ki okumaz. Ben post modern yazmayacağım. “Tost modern” yazacağım. Nasıl mı? Bayağı tost modern. Tost makinesinden kinayeli. Her halde tost makinesini biliyorsunuzdur. Yazımı makinede kızartacağım. Kızarmış ekmek seversiniz değil mi? Güzel. Kızarmış yazımın üstüne Trabzon yayık tereyağı ve Anzer balı çok fiyatlıdır onun için Ancubah balı sürerseniz. Oh! Lezzetine doyum olmaz... Ne? Tereyağı ve bal ağu fiyatı mı? O zaman siz de ekmeğin üzerine sürer gibi yazının üzerine düşüncenizi ve varsa hayal gücünüzü sürersiniz... Aman! Neyi dert ediyorum. Nasıl yerseniz yiyin...

        Vay be! Yaş 79.  Yaş 35’in iki katından fazla. Allah bilir neresindeyiz ömrün... Ömrüm boyunca yazdım yazacak kadar...

Yanarım yanarım... Neye yanarım bilir misiniz?

5 Ocak 2022 Çarşamba

Kızmayan İnsan, İnsan...

 

Sabahattin Gencal bile kızabilir...

Yüz defa dedim kendi kendime, 50 defa da yazmışımdır; sonunda mazur görülmeni isteyeceğin bir yazıyı yazma kardeşim. Yazdın diyelim, çekmeceye atıver; paylaşma be birader! Kızıyorum kendime. Kızmak da ne kelime haşlıyorum kendimi. Haksız mıyım? Sen tut, 2022’nin ilk yazısında “Yaratıcılıkla Saçmalamak Arasındaki İnce Çizgi” başlıklı bir yazı yaz.1 Saçmalamak sana yakışır mı? Hadi beceremedin saçmaladın, diyelim. O güzelim fikirlerle saçmalamayı ne karıştırıyorsun be kardeşim! Oh, oldu işte, fikirler kaynayıverdi. Kimsenin dikkatini çekmeden aktı gitti işte. İlginçlik de yandı bitti kül oldu...

Şimdi sorarsınız; o fikir dediğin de neydi? Ne dedik? “Düşünce süte benzer.” (Sabahattin Gencal) Demek ki süt kaynamış kaynamış ve de taşmış. Bereket ocağı söndürmemiş. “Ocakların sönmesi” acaba süt yüzünden mi sorusunu ileride sorarız. Şimdilik şu kadarını söyleyelim:

Paylaşmak güzeldir.