16 Şubat 2023 Perşembe

“İnsanlık Depremi 7. 7’den Aşağı Olmadı”

           

Fehmi Bilaloğlu, Ahmet Meral, Hüseyin Yıldız
Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke
Çekmeköy- İstanbul
15. 02. 2023
*****

         Yüreklerimizde, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve civar 10 ilde de binlerce can kaybına ve büyük hasarlara neden olan 07 Şubat 2023 saat 04.17’deki depremin hüznünü taşıyan biz dört arkadaş, mutat sohbet programımızı 15. 02. 2023 Çarşamba günü, saat 14.00 ile 17.57 arasında gerçekleştirdik.

Moderatör Hüseyin Yıldız’ın başsağlığı ve dualarıyla toplantı başladı.

Yıldız, depremle ilgili olarak medyada izlediklerini tekrarlamayacağını ancak bazı tespitlerde bulunmadan geçmek de istemediğini belirttikten sonra şu tespitleri vurguladı:

1. Bu toplum okumuyor.

2. Bu toplumun çok azı okuyorsa da, maalesef tek taraflı okuyor.

3. At gözü ile bakmak gerek, at gözlüğü ile değil.

4. Siyasi görüşleri ne olursa olsun deprem uzmanlarından faydalanmak gerekir.

Yıldız bu tespitlerin açılımını ve açıklamasını yaptı. Taraflı medyadan verdiği örnekler tespitlerin pekiştirilmesine yetti de arttı bile.

At gözüyle bakmak konusunu da aydınlattı. Bu aydınlıkta bilgilerimiz tazelendi.

(Feraset, bu kelimenin kökeni olan feres, “at”tan gelir, bildiğimiz at, hani şu hayvan olan : )

TDK sözlüğünde feraset kelimesi anlayış, seziş, sezgi olarak tanımlanmaktadır.

Atların gözleri diğer hayvanlara göre daha gelişmiştir; görüş alanındaki açının genişliğinden, hareket halinde nesneleri görmeye kadar birçok özelliğiyle at gözleri üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu yüzden atlara at gözlüğü takılır, sizin bile göremediğiniz her şeyi görebilirler, hatta oraya bakmasalar bile görebilirler.

Önüne bakarken aynı anda neredeyse tüm çevresini görebilen atlar ürkmesinler ve sahiplerini üzerlerinden atmasınlar diye sahipleri onlara at gözlüğü takarlar, böylece atlar sadece önlerini görürler…

İşte feraset buradan gelir, atlar gibi neredeyse 360 derece görebilmek, karşıya bakarken aynı anda olaya her açıdan bakabilmek. https://www.tolgaakkus.com/2021/05/onune-bak-at-gozlugu-ile-degil-at-gozu-ile/ )

Yıldız, Medyayı kullananlara ve haberleri çarpıdan kişilere de sitemde bulundu ve “Haberleri doğrulatmadan yazmamak gerektiği üzerinde durdu. Ayrıca “sözleri” değerlendirmek gerektiğini belirtti “söyleyenleri” değil.

Yıldız,  başta Türk jeolog, sedimantoloji ile deniz jeolojisi uzmanı ve Bilim Akademisi üyesi Naci Görür olmak üzere, Türk insanına bakışı eleştirilen,  Fransa, Birleşik Krallık, Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde misafir öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulunan Türk akademisyen ve jeolog Celâl Şengör ve diğer uzmanlardan faydalanmak gerektiğini söyledi.

Yıldız, gerek depremle ilgili olarak gerekse başka konularla ilgili olarak yapılan eleştirilere kulak vermek gerektiği üzerinde de durdu. Türk toplumunun eleştiri konusunu iyice düşünmesi gerektiğini söyledi. Dikkat edin “düşünmekten söz ediyorum” diyerek hikmetli sözleri okudu:

Hz. Ebubekir’in (r.a), “Eleştiri yol bulmak içindir, eleştirileni yoldan çıkarmak için değil.” sözünü ve Hz. Ömer’in (r.a)sözlerini hatırlattı: “En sevdiğim kişi, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” ...

Yıldız, Akif’in şiirini okuyarak sözü Erdoğan Teke Bey’e verdi.

(KISSADAN HİSSE

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

                       [Safahat: Yedinci Kitap]

Mehmet Akif ERSOY

*

Erdoğan Teke Bey, “Ülkemizin başı sağ olsun, ifadesiyle başlayıp ayrıntılı olarak taziye ve dualarından sonra yazılı bir sunum yaptı:

1. Türkiye'de meydana gelen büyük depremlerin ne zaman, nerede olduğunu ve ne kadar can kaybı olduğunu bir bir anlattı. (Tıkla)

2. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem ve ardından Saat: 13.24'te Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremlerde an itibariyle toplam 35. 418 can kaybı olduğunu üzüntüyle belirtti.

3. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay’daki can kayıpları ve hasar hakkında kısa bilgi verdi.

4. Bu arada devlet elinin ilk saatlerde bu illere uzanamadığından, koordine de eksiklikler olduğundan da söz etti. (Ahmet Meral Bey, gecikmenin, alanın çok geniş olması dolayı olduğunu söyledi ve koordinasyonun sağlandığını sözlerine ekledi.)

5. Erdoğan Bey, kaymakamların ve Belediye Başkanlarının insiyatif kullanamadıklarından bahisle, 1939 Erzincan Deprem Felaketi’nin Kahraman Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal’ı rahmet dileyerek yad etti. (Tıkla)

6. İmar affı veya imar barışı adı altında mevzuatta yapılan değişikliklerin  çok kötü sonuçlar verdiğini vurguladı.

7. Yunan devlet televizyonu yayınını "Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim" ile açmasından da söz etti. (Tıkla)

Bu arada diğer bütün devletlerden gelen ekipler ve yardımlar hakkında karşılıklı konuşmalar sonunda söz Sabahattin Gencal Bey’e verildi.

*

Gencal, Sözlerine, Ahmet Meral Bey’in asıl sohbet başlamadan önceki çay sohbeti sırasında söylediği “İnsanlık depremi, hiçbir zaman 7. 7’den aşağı olmadı.” Sözüyle başlamak istediğini belirterek depremle ilgili olarak, “Söylenecekler söylenmiştir.” onun için insanımız üzerinde durmak gerektiğini vurguladı. Ayrıca 7 Şubattan bugüne kadar ki hüznünü, duygu ve düşüncelerini anlattı. ( Bkz. Ek yazı)

*

Son olarak söz alan Ahmet Meral Bey özetle şu konulara temas etti: 

Beş asır önce kopan kıyameti anlatmaya başladı:

10 Eylül 1509’da İstanbul’da büyüklüğü 8 olan bir deprem oldu. 10. 000 kişi öldü. (Toplam nüfus 200 000)

Birçok bina yerle bir oldu.

Tahtta Sultan II. Bayezid oturuyordu. II. Bayezid depremden sonra Edirne’ye gitti. Çok geçmedi Edirne’de de deprem oldu. Yine çok geçmedi ikinci deprem oldu. Bu kez insanlar Taşan Tunca Nehri sularında can verdi. Veba salgınlarından ölenler oldu. Ayrıca kıtlıklar baş gösterdi... (Bütün bunlardan ötürü Sultan II. Bayezid’e Uğursuz Padişah demeye başladılar.)

"Küçük Kıyamet" (Kıyamet-i Suğra) denen bu ortamda bile İstanbul’da üç ay içinde yaralar sarıldı. Bir sene bile dolmadan şehir yeni karakteriyle inşa edildi.

Meral’in bu örneklemesi tabii moralleri düzeltmek içindi. Nitekim kendisi de günümüzdeki felâkette yıkılan binaların devletçe söz verildiği gibi bir yıl için tamamlanabileceğine inandığını söyledi.

Meral, 1894’teki 7 büyüklüğündeki İstanbul depremini de etkileriyle birlikte anlattı. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’in Rûm Suresi - 41. Ayetten söz etti.

 (İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor.)

 “ (...) İnsanların her şeyi yerli yerince yapmamaları tarzında genel bir gerekçe üzerinde durulması uygun olur. Öte yandan âyette insanlara yapıp ettiklerinin bir kısmını tattırmanın gerekçesi “dönebilsinler diye” şeklinde açıklandığına göre, beşeriyetin bu olumsuzlukları yaşaması yine onların eğriyi doğrudan ayırt etmeleri için tanınmış bir fırsat ve insanın dünya hayatındaki varlık sebebi olan sınavın toplumsal boyutu olarak değerlendirilmeli ve herkes insanlığın bu ortak serüveninden dersler çıkarmalıdır.” (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 322-325)

Meral, ayrıca insanların Kâinat ayetlerinden de yararlanması gerektiğini vurguladı. Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri de çok kısa olarak hatırlattı. Örneğin, “Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”  (Şûra Suresi – 30. Ayet)

Şener Üşümezsoy, Celal Şengör ve deprem sahasında olan ve olmayan uzmanların sözlerini, perde arkaları dahil kısaca değerlendirdi ve sonunda TEDBİR ALACAĞIZ diyerek sözlerini tamamladı.

Moderatör Hüseyin Yıldız Bey’in, “İnşallah böyle felâketler görmeyiz...” duasıyla sohbetimiz sona erdi.



.

HAREKET HAREKET HAREKET

Konumuz en genel anlamda depremdir. (Her konuda depremlerdir.)

Ele alınacak konular çağdaş sistem yaklaşımıyla ele alınmalıdır.

Çağdaş sistem yaklaşımında, ele alınan konu ile az çok, uzaktan yakından ilgili olan konular, başka deyişle bu konuya zerrece etki edenler dahil bütün konular gözden geçirilir. Tabii bu bir yazının, makalenin hatta bir kitabın hacmini çok aşar. Onun içindir ki özellikle bilimsel yazılarda konu sınırlandırılır. Bu çalışmanın da sınırlandırılması gerekir.

Bu arada şunu belirtelim. Biz konuyu soyut olarak ve üçüncü ağızdan, tabii öğretmen olmamız dolayısıyla anlatmayı beceremediğimiz için benzetmelerden yararlanacağız. Birçok sistem örnek olarak gösterilirse de burada eskiden kullandığımız içinde büyükten küçüğe birçok çark olan saatlerden söz edeceğiz.

İşte saatimizi açıyoruz. Büyük çark çok az hareket ediyor, diğer büyük biraz daha fazla, çarklar küçüldükçe hareketler çoğalıyor. Peki, bu benzetmeden hareketle çarkları isimlendirelim: İşte yasama organı, işte yürütme, işte yargı devama gerek var mı Bakanlıklar ve taşra birimleri, uzman kuruluşlar örneğin Kızılay, Afad, Üniversiteler, meslek kuruluşları, sendikalar, dernekler, gönüllüler. Tabii ordu ve emniyet teşkilatını da unutmamak gerek. Dışarıdan gelenleri karşılama, yönlendirme...

Bir zincirin kuvveti en zayıf halkası kadardır. Zayıf halka kırıldı mı diğer bütün kuvvetli halkalar da işe yaramaz. Bir birime liyakatsiz birini şu ya da bu saikle getirdiniz mi bittiğinizin resmidir. Ama birçok birimde de liyakatsizler varsa yandı gülüm keten helva. Yine bir arasöz: Makalelerde böyle benzetmeleri, deyimleri göremezsiniz; ama biz öğretmenler Peygamber Efendimizin (s.a.v) söylediği gibi, “muhatabımızın anlayacağı dille” yazmak ve konuşmakla mükellefiz.

Çok önemli bir konu böyle sakin sakin de anlatılmaz ki, diyecek olanlar çıkabilir. Ne yani biz de zelzele yaratacak, kafaları alt üst edecek biçimde mi yazalım?

17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminde ben İstanbul’daki evimde sallanırken, İzmit’in Bahçecik beldesindeki evim ağır hasar gördü. Onun için deprem yaşadığımızdan, devletimiz tarafından yapılan kalıcı konutlara kadar geçen bütün aşamaları yaşamış biriyim. A’dan Z’ye bütün insan denen türleri bir kere daha görmüş biriyim. Allah (cc) ömür verince 6 Şubat 2023 Güney Doğu Anadolu’muzdaki büyük felakette yüreği yananlardan biri oldum. Torunum Afad gönüllüsü olarak Adıyaman’a uçtu. Çocuklarım kendileri adına ve benim adıma nakit yardımlarını yaptılar. Ee ben ne yapayım? 80 yaşında olmam kayıtsız kalmamı gerektirmez. Ben bir eğitimciyim. Bütün sorunlar da insan unsurundan kaynaklanıyor. O halde (varsa) eğitim sistemimiz bozuk. Bir ilköğretmen Okulu mezunu olarak bu konuda yazmam farzdır, dedim ve “Eğitimde Devrim” başlıklı bir yazı yazdım.  Yazıyı paylaştırmamla silmem bir oldu. Hatta bendeki nüshayı da sildim.  Yazı kısaydı; ama eğitimimizi sinsice ve sistemli olarak, zaman süreci içinde çökertenleri dolaylı biçimde hatırlatmak belki çok tepki çekmezdi; çünkü az çok herkes dahili ve harici kurnazları biliyor. Asıl önerdiğim birkaç unsur betonlaşmış birçok zihnin tepkisine yol açacaktı. Zerrece başarı umudu görsem yazıyı silmezdim. Ama asırlardır bizleri bir adım ileriye götüremeyen zihniyeti elbet bir gün değiştireceğiz.

Depremle başladık, saatin çarklarından örnek verdik derken galiba konudan saptık biraz. Belki de sapmamışızdır. Ne dersiniz? Depremle ilgili ayrıntılı bilgiler yazılı ve görsel medyadan izlenebilir. Bunları tekrarlamak zaman almaktan başka bir şey değil. İnsanı konuşmak/yazmak daha iyi değil mi?  O zaman, ilk cümlede değişiklik yapalım. Daha doğrusu parantez içinde her konuda depremlerdir, diye yazalım.

Eğitimde Devrim başlıklı yazıyı yırttıktan sonra, “İman Tazelemek” başlıklı bir yazı yazayım, dedim. Bilgilerimi tazelemek için internetten epeyce yazı okudum. Okuduğum yazıların linklerini verdim. Ama beceremedim. Bir yazı daha, yine beceremedim. “Deprem Öldürmez Konut Öldürür” ve “Bizi Uyuşturan mı Var? Başlıklı iki yazı yazdım blogumda; ama paylaşmadım. (Bkz. 1-2) Daha çok KADER konusuna dikkat çekmek istiyordum. Malum, her doğal afetlerde dile gelen kader. “Kader ve Kaza”, “Tevekkül” konularında bir kürsü kuruldu mu fakültelerde? Kurulmamışsa Allah rızası için, bizleri asırlardır geri bırakan bu zihniyete bir aydınlık getirmek için ilgililer harekete geçsin.

Hareket hareket hareket ...

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy- İstanbul, 15. 02. 2023

 _______________________ 

1."Deprem Öldürmez Konut Öldürür." 

2. Bizi Uyuşturan mı Var?

.


Paylaşmak güzeldir.