16 Ağustos 2015 Pazar

Lastikli söz

Edebî Sanatlar 


Lastikli söz

Lastikli söz, sözlü veya yazılı bir deyişin tasarlanarak veya istemeden değişik anlamlara gelmesine yol açan konuşma biçimi.
Genelde anlamlardan biri açık olurken, diğerinin çözümü daha zordur. Açık olmayan anlam bazen müstehcen olabilir.
Lastikli sözler edebiyatta, sahne performanslarında, sinemada, müzikte, radyo ve televizyonda kullanılmaktadır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Lastikli_s%C3%B6z
*

Türkçenin lastikli kelimeleri

Fotoğraftaki Japon kızının gülüşünü çok beğendim. Muzır bir şekilde gülüyordu. Acaba bizim Türkçemizdeki lastikli kelimelere gülüyor olabilirmiydi? O gülüşten yola çıkarak tanık olduğum bazı olayları yazmak istedim. Aslında burada söylenilen cümleler tamamen masumane bir şekilde söylenmiştir. Söyleyenlerin hiçbirinde art niyet olmadığına eminim.

Tanık olduğum bu olaylara editörlerin onay verip vermeyeceklerini de bilmeden hoşgörülere sığınarak yazıyorum.

Hüsnütabir

Edebî Sanatlar 


Hüsnütabir (güzel ifade)

Hüsnütabir (güzel ifade), kaba, çirkin ve sakıncalı nesneleri veya kavramları, başka sözcüklerle daha uygun bir biçimde ifade etme sanatıdır. Edebiyatta ve özellikle hitabet sanatında bu söz sanatına sıklıkla başvurulur. Türkçede edebi kelâm, örtmece olarak da geçer. Batı edebiyatındaki karşılığı ise "öfemizm"dir.

Örneğin;
Ölmek yerine vefat etmek
Zenci yerine siyahi
Vasat yerine fena değil

Ayrıca bakınız
Siyaseten doğruluk
Konotasyon

https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCsn%C3%BCtabir
*
Konotasyon

Konotasyon[1] veya konnotasyon,[2] bir sözcüğün birincil ve edebî anlamlarının yanı sıra insanda uyandırdığı duygu ve düşüncelerdir.[3] Genellikle olumsuz veya olumlu konotasyona sahip olmak şeklinde kullanılır.
Örneğin Türkçede "şişko" sözcüğü olumsuz bir konotasyona sahipken -ve bazı durumlarda hakaret kabul edilebilirken- aynı anlamdaki "kilolu" sözcüğü daha nötrdür. Benzer şekilde "tombul" sözcüğü de sevimlilik duygusu uyandırır ve daha olumlu bir konotasyona sahiptir.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Cezâlet

Edebî Sanatlar 


Cezâlet

Cezalet (1. anlamı)
(Divan edebiyatı terimi) Bazı kelimelerin kulağa kuvvetli gelmesi hali.
BSTS / Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü

Cezalet  (2. anlamı)
Sözcüklerin, savaş ve benzeri konulardaki sertliğe -sesleriyle- uygun düşerek kulağı okşamaları:
Kemend-i can-gündazı ejder-i kahrolsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencir-i esaretten
Namık Kemal
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü

Cezâlet şiirde söyleyişleri kulağa sert gelen sözcükleri tanımlar.

Uyumu konuya göre ayarlayan önemli bir anlatım şeklidir. Örneğin, sanatçı şiddet, büyüklük, vakar, ölüm, korku, savaş gibi konuları anlatırken ya da işlerken, sözcükleri de anlattığı konuya uygun düşecek kalın sesliler arasından seçer. Savaşı anlatırken çekâçâk, gülbank gibi sözcüklerin kullanılması gibi. Bu tür kalın seslilere elfâz-ı cezele, taşıdıkları niteliğe de cezâlet denir.
Edebiyat terimi olarak cezalet nedir?
Sertlik. Söylendiklerinde kulağa sert, kaba gelen kelimelerin bir ifade veya yazı içinde bir araya gelmesi durumu. Rikkâtin (bkz.) tersidir. Belâgatçılar, kelimelerin bir kısmını (toprak, ağaç, çarh, arz vb.) “elfâz-ı cezle”, bir kısmını da (şiir, edîb, sevgili, sen vb.) “elfâz-ı rekîka” diye nitelemişlerdir.
‘Eda’nın ‘müedda’ ile, yani lafzın mana, daha açığı üslûbun ‘mevzu’ ile muvafık olması için kelimelerin rikkat ve cezaletine dikkat etmek gerektiğini” öğütleyen Tahir’ül Mevlevîbu hususta bir de örnek verir: “Beşikteki bir yavrucuğunuyuduğunu anlatmak için ‘mışıl mışıl’ tabiri kullanılır. Çünkü mevzuun rikkati öyle bir rikkati gerektirir. Onun yerine ‘horul horul’ tabiri kullanılacak olsa o kelimelerin cezâleti, adeta çocuğu uykudan uyandırır ve korkutur.”?

14 Ağustos 2015 Cuma

Atf-ı tefsir

Edebî Sanatlar 


Atf-ı tefsir

Atf-ı tefsir, edebiyatta, aynı anlamda olan iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır.

Türk Edebiyatının her döneminde hem ahenk sağlamak, anlamı pekiştirmek, güçlendirmek ve kavramı zenginleştirmek amacıyla hem de hafızada kalmasını kolaylaştırmak amacıyla çeşitli tekrarlardan yararlanılmıştır. Osmanlıcada “atf-ı tefsir?”, İngilizcede “hendiadyoin, reduplication dual”, Almancada “Verdoppelung, Zwilligsformen, hendiadyoin”, Fransızcada “redoublement, hendiadyoin” terimleriyle karşılanan bu oluşumla ilgili ülkemizde hem tarihi metinler üzerinde hem de deyimler ve atasözleri üzerinde birçok çalışma yapılmıştır. Göktürk metinlerinde “altun kümüş” (altın gümüş), “arkış tirkiş” (kervan kafile), “at kü” (ad ün), “kurt ko?uz” (börtü böcek), “yabız yablak” ( sefil ve perişan) vb. bir çok ikilemeye rastlamaktayız. Uygur Türkçesi metinlerinde de “akuru akuru” (yavaşça, sessizce), “asan tükel” (sağ ve selamet) “birin birin” (birer birer) gibi örnekler bulunmaktadır.
Bu gün de deyimlerde,
aşağı yukarı
borç harç
köşe bucak
paldır küldür gibi sayısız ikileme kullanılmaya devam etmektedir.

Atf-ı tefsir Sanatına diğer Örnekler:

Zehir zıkkım,
deli divane,
yazık günah
İhsan ve kerem
hüzün ve keder  ifadesindeki "ve" ler gibi. Diğer bir ifade ile: Aynı olan ayrı iki kelimenin birlikte kullanılması. ("deli divâne"de olduğu gibi.)
==============
Kaynaklar:
http://www.tekedergisi.com/English/DergiTamDetay.aspx?ID=258&Detay=Ozet
http://osmanlica.ihya.org/atf-i-tefsir-nedir-ne-demek.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Atf-%C4%B1_tefsir


Paylaşmak güzeldir.