Hüseyin Yıldız- Erdoğan Teke- Sabahattin Gencal- Ahmet Meral Ümraniye Belediyesi Tantavi Sosyal Tesisi'nde 05. 09. 2022 ***** |
Ümraniye Belediyesi Tantavi Sosyal Tesisi’nden çıkan dört kişi, adını
bilmedikleri caddeden aşağıya, Ümraniye Santral Metro Durağı’na (M5) doğru
inmektedir. İkisi 79’luk, ikisi 65’lik bu delikanlılar 05. 09 2022 Çarşamba
günü tesislerde yaptıkları 3 saatlik sohbete doymadılar anlaşılan. Konuşmalarına
devam ederek yavaş yavaş, ağır ağır yürüyorlardı.
Tesis çıkışında yağmurla karşılaşmışlardı. Bir arkadaş, bu ahmakıslatan
yağmurudur, derken bir arkadaş da bu çakal ıslatan yağmurdur, deyiverdi. Bir
diğerinin aklından başka bir isim geçiyordu; dilinin ucuna geliyor; ama birazcık
unutkan olduğu için... Yağmur aynı yağmur; ama isimlendirme farklı. Türkiye’mizdeki
bazı sorunlara da böyle farklı farklı isimler veriyorlar. Demek ki...
Çok geçmedi yağmur dindi; soğuk kendini belli ediyor. Ama nedense bu dört
kişi soğuğu gördükleri yok. Sohbete devam. Yani bir futbol maçındaki uzatmalar
oynanıyor sanki. Uzatmalar heyecanlı olur. Bu dakikalarda saniyeler
kıymetlenir. Bir de bakmışsın ki son saniye golüyle bir takımın kaderi değişir.
Bu dört kişiden en genç olanı bir cümle söyledi. Siz deyin ki maçın golü.
Onlar desin ki haftanın golü, ben diyeyim ki yirmi birinci yüzyılın ilk
çeyreğinin golü.
Bu dört delikanlıyı hayal ediyorsunuz değil mi?
Nasıl hayal edeceksiniz? Futbolcu olsalardı, iki gün önce yurt dışından
gelmiş olsalardı bile değil hayal etmek... Yaa, işte durum bu. Bari ben
tanıtıvereyim bu dört genci. Yanlış anlaşılmasın genç fikirlileri demek
istiyorum:
Bendeniz Sabahattin Gencal. “Bendeniz” kelimesine takılmayınız. Bundan 65
yıl önce bizden birkaç yaş büyük bir sınıf arkadaşımız söze bendeniz diye
başlardı. Biz gururlanıyor, kibirleniyor sanırdık. Sözlüğe bakınca bunun tam
tersi bir anlamla karşılaştık. Bendeniz: (“kulunuz”, “köleniz” anlamına
gelmekle birlikte, “ben” adılı yerine kullanılan bir alçakgönüllülük sözü.)
Bunu niye mi yazdım, sözünü ettiğim değerli ağabeyimizi tenzih ederim; bazı
kibirlilerin alçakgönüllülük numaralarıyla, özellikle bu aylardan sonra
karşılaşma ihtimaliniz yüksek. Durumu çakıverin. Güzel bir asis yaptım değil
mi?
Diğer 79 dokuzluk arkadaşım. 23 Yıl İsviçre’de çalışan; Avrupa gören. Zaman
zaman karşılaştırmalar yapan Erdoğan Teke Bey. Mizahi kabiliyetini, hazır
cevaplığını anlatmaya gerek yok.
65’liklerden Hüseyin Yıldız Bey’e gelince. Ona hangi kitapları okumadın
diye soracaksınız. Din kültürü ve Kur’an-ı Kerim hakkında da bilgisi var.
Ahmet Meral Bey Hocamıza gelince. Aramıza yeni katılan bu arkadaşımı nasıl
tanıtsam bilmem ki. Kısa Dünya Tarihi yazarı Meral, yıllarca üstlendiği özel
bir ilk ve ortaokul müdürlüğünden daha yeni ayrıldı. Bu okulun hangi vakfa ait
olduğunu yazmadım. Neden mi? Bu vakfa bağlı okulların reklama ihtiyacı
olmamıştır. İnşallah olmayacaktır da. Öylesine seçkin okullar. Bu arada anti
parantez olarak söyleyeyim ki ben de bu vakfın okullarında 7 sene kadar hizmet
verdim. Bir şey daha söyleyeyim mi? Ahmet Bey kardeşimizle iki yıl da beraber
çalıştık. Yani mesai arkadaşlığı yaptık. Ee şimdi de sohbet arkadaşlığının
sırası.
Biz yine daldık gidiyoruz. Son saniye golünden söz edecektik değil mi?
Efendim adet olmuştur. Önemli şeyler için biraz sonra, biraz sonra denir. Bu
arada kafalar şişirilir. Gördünüz mü bir asis daha yaptık. Sorunlarımızdan biri
de bu. Biz bu sorunu aşarak ağları yırtan gole gelelim:
Ahmet Bey Hocamız, bu akıllı telefonlarımız için ne dedi biliyor musunuz?
Belki daha önce de sizlere söylemiştir diye sormuş oldum. Dedi ki; “Bu akıllı cep
telefonları gençlerin ilmihali.” Benzetme bu kadar olur. Onun için ağları yırtan
gol benzetmesini yaptım. Ben akıllı telefonlarla ilgili araştırma makaleleri
okudum1. Hepsini özetlemiş oldu genç arkadaşım. Hemen peşinden
Silikon Vadisi’nden söz etti. Silikon Vadisini biliyorsunuz değil mi? Siz bu
konuda düşünedurun benim aklıma ne geldiğini yazayım:
Konu edinen fakat adı verilmeyen okuldaki son görevim Genel Müdüre bağlı
Plan Şubesi müdürlüğü. Rahmetli genel müdürümüz bilgili, kültürlü, erdemlerle dolu
nazik bir adamdı. Paris’te bir üniversitede misafir öğretim görevlisi olarak da
çalışmış biriydi. 1999’dan söz ediyorum. Silikon Vadisi’ni bize anlatır ve
eklerdi: Türkiye’de de böylesine çalışmalar, böylesine vadiler gerekli. (Hamd
olsun Türkiye’de de bu tür çalışmalar başladı.)2 Bizim delikanlılar
Ahmet Beyi dinlerken ben geçmiş zamana ışınlanarak rahmetliyi dinliyordum.
Bazen kendisine, yaptığımız
bilgilendirme toplantılarını, konferansları sık sık yapalım, derdim. Rahmetli her
şeyin ölçülü olması gerektiği anlamına gelen sözler söylerdi. Ahmet Bey
kardeşimiz rahmetliyle benden çok daha fazla çalıştığını da bildireyim ki hem
Ahmet Bey’in hem okulun nasıl olduğunu canlandırabilin.
Bu arada Silikon Vadisi hakkında düşündünüz değil mi? İsterseniz
dipnotumuzu da okuyabilirsiniz.3
Şunu da ekleyeyim; Ahmet Bey hocamızın ses tonu aşağıda yazdığımız ve
herkesin bildiği şeylerden daha başka şeyler söylüyordu. Bir kere muazzam
bütçelerini hatırlattı. Ve de bu gücün dünyadaki kültürleri nasıl silebileceğini
hatırlattı. Beden dilini yanlış okumadıysam durum pek de iyi değil. Ha, bu
demek değildir ki bu dijital ilerlemelerden yararlanmayalım. Olur mu öyle şey
yararlanalım; ama...
Son saniyeleri bu kadar uzun anlattık. İster misiniz ki üç saatlik
görüşmeyi anlatalım. Ben de biliyorum uzun yazıların okunmadığını, ben de
biliyorum insanımızı 200 karakterden fazla yazıları okuyamaması için
alıştırdıklarını. Ben de biliyorum. İnsanımızın düşünmemesi için ellerinden
gelenleri yaptıklarını...
Doğrusunu söylemek gerekirse, genç arkadaşımız gündemsiz toplantılarımızdan
pek hoşlanmamışlar, daldan dala atlayışımızı içlerinden kınamışlar. Bu çok
doğaldır. Daha henüz emekli olmuşlardır. Yılların alışkanlığını atmaları mümkün
mü? Bunları da nereden çıkardığıma gelince. Masadan kalktık, dışarı çıkmak
üzereyken bir sitemi oldu: “Ben zannettim ki Sabahattin Hocamız bir gündem
oluşturur.” dedi. Ben de, şimdiye dek gündemi çaylarımızı yudumlarken
yapıyorduk. Ama iki günümüz birbirine eşit geçmesin bundan böyle gündemi siz
gençler hazırlayıveriniz.” deyince Ahmet Bey kardeşimiz Hüseyin Bey kardeşimize
dönerek moderatör sen ol, dedi. Bakın Google ne diyor: “Moderatörlerin görevi nedir? Moderatör, bir açık
oturum ya da panelin içeriğini belirleme, tartışmayı yönlendirme ve etkileşimli
bir diyalog içinde yürütme ile sorumludur. Moderatör program boyunca konuşulan
başlıkları sentezler, bir özet halinde bilgi sunar ve ilgili kişilere sorular
yöneltir.”
Ahmet Bey kardeşimizin bize katılmasıyla bir tık daha yükseleceğiz
demektir. Yükselmenin sınırı yoktur.
Artık emekliler de konuşsun değil mi? Sahalara dönme olanağımız yok gibi.
Hiç olmazsa konuşmayı ve yazmayı çok görmesinler bize.
Artık, emeklilerin sesine de kulak verilmeli, değil mi?
Sabahattin Gencal,
Çekmeköy-İstanbul, 05. 09. 2022
_____________________________
1. 1012 gençle yapılmış anket
çalışmasının sonuçları kapsamıştır. Çalışmada ortaya çıkan bulgularda altı
çizilesi noktaları şu şekilde sıralamak mümkündür.
- Akıllı telefonlar gençlerin bilgi konusunda tutumlarını ve tavırlarını olumsuz etkilemektedir. Bilginin değerinin düştüğüne inanan genç sayısı oldukça yüksektir. Günümüzde bilgiyi tanımlayan şey artık “basitlik”, “tekdüzelik”, “anlık işe yararlılık” ve “geçiciliktir”.
- Akıllı telefonların gündelik hayatta güven ilişkisini kuran sevgi ve saygı kavramlarını dönüştürdüğüne inanan gençlerin sayısı yüksektir. Bu aynı zamanda telefonların gençleri gerçek hayattan koparttığına inanan bir kitlenin varlığını göstermektedir de.
- Akıllı telefonlar gençlerin hayatlarını kolaylaştırmakta ve bu bakımdan gençlere cazip gelmektedir. Ancak gençlerin büyük bir çoğunluğunun akıllı telefonların tembelliğe sebep olduğu düşüncesine de katıldıkları görülmüştür
- Katılımcıların gündelik hayatta konuşma dilinin eski değerinin kalmadığını ifade ettikleri görülmüştür. Akıllı telefon teknolojisine entegre edilmiş sosyal medya ve sohbet uygulamaları, bireyleri fiziksel olarak hızlanmaya zorladığı gibi düşünsel anlamda zorlamaktadır. Emojiler ve konuşma dilinin kısaltılması, akıllı telefonların dolaylı yoldan gündelik hayata etkisini göstermesi bakımından dikkat çekici bulunmuştur.
Adem
Sağır– Hasan Eraslan, Akıllı Telefonların Gençlerin Gündelik Hayatlarına
Etkisi: Türkiye’de Üniversite Gençliği Örneği
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/661854
2. Türkiye’nin
Teknoloji ve İnovasyon Üssü
https://www.google.com.tr/search?q=t%C3%BCrkiyedeki+bili%C5%9Fim+vadisi&sxsrf=
*
Türkiye’den Silikon
Vadisi’ne uzanan inovasyon köprüsü
- Silikon Vadisi’nde yatırımcının risk iştahı yüksek. Buna karşılık, başarısızlığa da prim veriyorlar. Bunu bir öğrenme fırsatı olarak görüyorlar.
- Milyon dolarlık şirketlerin kurucularında bile kişisel egolar son derece düşük. Çünkü onlar için önemli olan bireylerin büyümesi değil, ortaya koydukları fikirlerin büyümesi.
- Projelerin pek çoğu, insanlığın bir sorununa çözüm bulmak için ortaya konan fikirlere dayanıyor. Bir başkasının kopyası olan fikirlere prim verilmiyor. Fikirler, özgün, yenilikçi ve yıkıcı olmalı.
- Başarısız da olsak, tekrar, tekrar denemeliyiz. Ofislerimizin dış görünüşüne değil, yaptığımız işin altında yatan fikre ve o fikri hayata geçirecek yeteneklere yatırım yapmalıyız.
- işbirliklerine açık olmalı, birlikte değer yaratmaya inanmalıyız.
*
Silikon
Vadisi, Kuzey Kaliforniya'daki San Francisco Körfez Bölgesi'nin güneyinde
kalan; ileri teknoloji, inovasyon, risk sermayesi ve sosyal medya şirketlerinin
küresel merkezi olarak görülen bölgenin gayriresmî adıdır.
Bölgenin
adı, silikon tabanlı MOSFET ve yonga tasarımında ve üretiminde uzmanlaşmış çok
sayıda firmanın burada kurulmasından gelir. Bölge günümüzde dünyanın en büyük
teknoloji şirketinin çoğuna, Fortune 1000 listesindeki 30'dan fazla şirketin
genel merkezine ve binlerce startup şirketine ev sahipliği yapmaktadır.
ABD'deki risk sermayesi yatırımlarının üçte bir Silikon Vadisi şirketlerine
yapılmaktadır. Bu nedenle bölge, girişimcilik ekosisteminin ve bilimsel
gelişimin merkezi haline gelmiştir. Silikon tabanlı entegre devre,
mikroişlemci, mikrobilgisayar ve daha birçok teknoloji Silikon Vadisi'nde icat
edilmiştir. 2013 itibarıyla bölgede yaklaşık 250.000 teknoloji işçisi
çalışmaktadır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Silikon_Vadisi
*
Silikon
Vadisi’ndeki dev şirketlerin maaş ortalaması 133.000 dolar ile 171.000 dolar
arasında değişiyor. Bu dudak uçuklatan maaşları alanlar ise şirketlerin kendi
bünyelerine katabilmek için adeta yarışa girdiği başarılı yazılım mühendisleri
ve geliştiriciler. En parlak zihinleri alarak en iyi ekibi kurmak isteyen
şirketler arasındaki bu rekabet de maaşları haliyle yükseltiyor.
Silikon Vadisi’nin en popüler şirketleri:
·
Google
·
Facebook
·
Apple
·
Tesla
·
Uber
·
Intel
·
HP
·
IBM
·
Alphabet
·
Oracle
·
Paypal
·
eBay
·
Netflix
·
VMware
·
Sandisk
·
NVIDIA
·
Yahoo
·
Electronic Arts
·
Cisco Systems
·
Gilead Sciences
·
Udemy
·
Wallit
·
Koding
·
Mobile Action
·
SocialWire
·
Felicis Ventures
·
Score Beyond
·
CivicSolar
·
Stringer Labs
*
San Francisco adeta dünya vatandaşlarının ismi
konulmamış bir mabedi. Çinli bir yazılımcının Pakistanlı bir Müslüman tasarımcı
ile aynı evde kaldığı, Koreli bir bilgisayar mühendisinin İranlı bir
matematikçiyle sabahlara kadar uyumadan problemler çözdüğü bir lokasyon hayal
edin.
Kimse kimsenin ne yediğine, ne giydiğine ne de içtiğine bakıyor. Siyasi
düşünceler kimsenin umurunda bile değil.
Dünyanın en büyük ekonomilerini yöneten devletlerin liderlerinin sürekli
söylediği bir şey var:Biz de Silikon Vadisi yaratmalıyız"
*