30 Mart 2023 Perşembe

Rousseau’nun Demokrasi İle İlgili Sözlerine Bir Analiz

 



Jean Jack Rousseau Toplum Sözleşmesi (1) adlı kitabında “Gerçek bir demokrasi için Tanrı’lardan oluşan bir halk gereklidir” görüşüne yer veriyor.

Yazar acaba bu sözleriyle neyi anlatmaya çalışıyor?

Kusursuz bir demokrasinin olamayacağını mı ifade etmek istiyor?

Genelde halkın ahlaki seviyesinin düşüklüğünü ima ederek bir halk eleştirisi mi yapıyor?

“Erdemli bir yönetim için erdemli bir halk”  gerekir mi diyor?

(Burada ister istemez ünlü İslam düşünürü Farabi’nin erdemli kent özlemi ‘Medine-i Fazıla’sını hatırlıyoruz. (2))

Semavi bir ilinti, aşkın ve ilahi değerler olmadan mükemmel bir yönetim yapısının oluşturulamayacağı görüşünü mü ortaya koyuyor?

Acaba şimdilerde gençliğe pompalanmaya çalışılan Micheal Foucault’un uçuk özlemini mi?

Tanrı’dan bağımsız, kendi Tanrı olma yoluna giren kendini bir sanat eseri gibi biçimlendirecek insan mı?

Bu yorumlar elbette yapılabilir. Hatta farklı ve anlamlı başka analizlere de yer verilebilir.

Geçmiş yönetimler, Tanrı’nın krallığı, Allah’ın hâkimiyeti iddialarıyla meşruiyet aradı ve halkın itaatini sağlam temellere dayandırmaya çalıştı.

Oysa Fransız Devrimi (1789) sonrası gelişen yeni yönetim anlayışında aralarında Rousseau’nun da bulunduğu aydınlar;   Tanrı’ya ve yüce değerlere hizmet eden devlet” gibi iddialı ve çoğu içi boş ve aldatıya  dayalı  söylemlere mesafeli bir yaklaşımda bulundu ve “kutsal devlet” kavramına sıkı eleştiriler getirdi.

Devleti hizmet erki, yöneten ve yönetilenlerin hak ve sorumluluklarının olduğu yeni bir düzleme oturttu.

 Monarşiler ve zümre egemenliğine dayalı yönetimler kendilerini, “ Tanrı buyruklarının uygulayıcısı”, “kutsalların hizmetçisi” göstererek yönetimlerine mutlak itaati sağlıyordu.

Oysa, 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu konuda büyük değişimler yaşandı ve  yeni yönetimlerin işi bir bakıma zorlaştı. Artık ikna edici olmaktan uzak,  Tanrı’nın onayından geçmiş yönetim masalları devre dışı kalmalıydı.

Ancak bütün yönetimler sağlam karakterli, düzenbaz olmayan, bozgunculuk ve fesat unsurlarını bünyesinde barındırmayan bir halka ihtiyaç duyar. Bu da Tanrı’nın en önemli özelliği olan “kusursuzluk” noktasından bakıldığında imkânsız görünüyor. 

Kısaca Tanrı kusursuz ancak Tanrı’nın özgür iradesiyle sınadığı kulları alabildiğince bencil, savruk, çıkarlarına pek düşkün tabiatlı, uyumlu bireyler kadar huysuz ve kavgacı bireylerden oluşmakta.

Tam burada Rousseau’nun sözü aslında bize şunu ikaz eder nitelikte. Tüm vatandaşlar Tanrı olamayacağına göre kusursuz ve mükemmel demokrasilerde Tanrı’nın boyasının  (sıbgatullah) (3) insanlarda görünmesi zaruridir.

Yöneticilerin kendilerini kabul ettirme, otoritelerini pekiştirme adına kutsalları çıkarlarına alet etmesi ne denli sıkıntılı ise, halkın bütünüyle ya da büyük kesimiyle mukaddeslere sırt çevirmesi de bir o kadar sıkıntılıdır.

 “Kutsal devlet” ten sıyrılma süreciyle eş zamanlı olarak başlayan toplumsal değişim, her geçen gün daha da artan manevi değerlerden kopuş, ailenin yapı söküme uğradığı organize toplumsal çözülmeleri beraberinde getirdi.

Yüreklerde makes bulmuş İsev-i sevgi ve mülayemat, yardımseverlik, yerini giderek çıkar yarışına, sömürme ve ötekileştirmeye dayalı tek dünyalı,  konforu artmış ama gönlü boşalmış, kalabalıklar içinde yalnızlaşmış toplum görüntüsünde kalabalıkları açığa çıkardı. Şimdilerde İslam dünyasını da kapsam alanına ve sarmalına alan bu yönelim insanlığın geleceği açısından karamsarlık yaymaktadır.

Muhammedi merhamet ve adaletten, İsevi tevazudan yoksun bir toplum nasıl bir toplum olabilir?

Gönül dünyaları boşalmış, bencilliğin, narsizmin tavan yaptığı, Foucault’un kendi Tanrı olma yoluna girmiş bireyleri yönetilebilir mi? Dünya yönetim krizlerine gebe. Aşkın değerleri umursamadığı gibi zaman zaman bu değerlere savaş açan Silikon Vadisi'nin sosyal medya rahipleri nihilist toplum yaratmaya yeminli ve kararlı görünüyor.

Her şeye karşı olmak diye tanımlanabilecek nihilist süreçler modern devletlerin geleceğini tehdit etmeye başlamıştır.

Aktivist gruplar, Batı Dünyasında hızla büyümekte ve kitlesel kaos ve karmaşa için tetikte beklemektedir.

Öte yandan aşağıda bir kaçını özetlediğim değerler devletten bağımsız da yaşatılabilir.

“Dürüst ol”, “Kan dökme”, “Çıkarlarını önceleme”, “Irkçı ve şoven davranışlar da bulunma”, “Yetimleri, çaresizleri,  mağdurları kucakla”, “Hesap gününü aklından çıkarma”

Tabii olarak,  semavi buyrukların terbiyesi ile yetişmiş bir toplum iyi yönetimin gücünü oluşturur.

İyi eğitilmiş ve sınırlarını bilen bir halk,  demokrasinin de, eşitlik ve adaletin de önemli bir garantörü olacaktır.

Kurallara boğulmamış, sloganların arkasına yaslanmamış iyi yönetimler için, toplumların karakter eğitimi gelecekte hayati hale gelecektir.

Ahmet MERAL (Eğitimci, Tarihçi, Yazar), 29. 03. 2023

___________________ 

1. 

Toplum Sözleşmesi Kitap Özeti Konusu, Analizi


            2. 

İkinci Muallim’in ideal devleti: Medinetü'l Fazıla

        3.                                             

SIBGATULLAH

Paylaşmak güzeldir.