15 Mart 2023 Çarşamba

Türkiye'de Siyasi Partiler

 


TÜRKİYEDE SİYASİ PARTİLER

Sabahattin Gencal*

ÖNSÖZ

Türkiye’miz, taa İstiklâl Savaşı’ndan beri birçok kriz atlatmıştır. İnşallah 21. Yüzyılın ilk çeyreğindeki çoklu krizin üstesinden de başarıyla çıkacaktır. Yeter ki tüm yurttaşlarımız, hepimiz yurttaşlık görevlerimizi yapalım. Yurttaşlık görevi insan olma görevlerimizden biridir.

Siyasi görevimiz de yurttaşlık görevlerimizden biridir; ama en önemli görevlerimizden biridir. Ancak ne hikmetse bu görevimizi, sadece oy kullanmakla yaptığımızı sanıyoruz. Kaldı ki demokrasiye tek katkımız oy kullanmayı da Allah bilir ya doğru dürüst yapamıyoruz. Biz bazı kişileri mi seçiyoruz, yoksa bazı kişiler kendilerine bize seçtiriyorlar mı? Sordum sadece.

Bizleri kim yönetiyor? Siyasi partiler. Peki, siyasi partiler istenildiği gibi donanımlı olmazsa onlardan ülkemizin ve toplumumuzun “iki günü bir olmadan” daha bayındır ve refah içinde olmasını sağlamalarını nasıl bekleyebiliriz? Demek ki işlevlerini tam olarak yapabilecek partilere ihtiyaç var. Bunlar da siparişe göre olamayacağından bizim katkı sağlamamız gerekir. En azından partiyle ilgili mevzuatları örneğin parti tüzüklerini bilmemiz ve ona göre, parti içinde veya parti dışında görevlerimizi yerine getirmemiz gerekmez mi?

Siyasi görüşlerimizi, özgürce ifade etmek en tabii hakkımızdır. En azından bunu yapmalıyız. Başka deyişle karınca kararınca da olsa demokrasiye katkı sağlama çabasında olmalıyız.

GİRİŞ

a. İnsanın Siyaseti Genel olarak Bilme Zorunluluğu

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” 1

“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”2

Elbette başıboş değiliz, elbette boşuma yaratılmadık. Yukarıdaki ayetlerden de anlayacağımız gibi vazife ve sorumluluk taşıyan varlık insandır. Başka türlüsünü düşünemeyiz; çünkü insan en güzel biçimde ve halife potansiyeli ile yaratılmıştır:

“Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”3

“Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. (...)”4

Elbette başıboş değiliz. Allah’ın (cc) buyurduğu görevleri yapmakla yükümlüyüz. Her biri önemli olan bu görevlerden biri de yönetimdir/siyasettir.

İnsan önce kendini yönetmekle sorumludur. Bütün uzuvlarının kendilerine özgü işlevleri yapıp yapmamalarından sorumludur. Görevler istenildiği gibi yerine getirilemezse bütün uzuvlar tanıklık eder:

“O ceza gününde dilleri, elleri ve ayakları, yapıp ettikleri hususlarda aleyhlerine tanıklık edecektir.”5

“O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.”6

Peki, Uzuvlarımızın işlevlerini tam olarak yapabilmeleri nasıl mümkün olabilir?

Bir kere insanı hayvandan ayıran insana lütfedilmiş aklı çalıştırmak gerekir. Ayrıca hayvanlarda olmayan vicdana kara leke düşmemesine dikkat etmek ve gönlümüzü Esma-ül Hüsna ile doldurmak gerek. Tabii, yine insana özgü cüz-i iradenin kullanılmasını başkasına bırakmamak gerekir:

Allah (cc) iyiyi kötüyü, güzeli çirkini ve doğruyu ve yanlışı gösteriyor. Bunlardan birinin seçilmesi durumunda ne olacağını da belirtiyor; ama cüzi iradenin kullanılmasını insanın kendisine bırakıyor. Bu konunun özel olarak işlenmesi ve herkese öğretilmesi gerekir. Cüzi iradeye Allah(cc) bile karışmazken bazı insanların karışması, -başka türlü de söylenebilir- iradeyi başkalarına bırakmak insanlığa aykırıdır. İrade konusunda, öteden beri çok farklı görüşler öne sürülmüştür.7

İnsanın kendini yönetmesiyle ilgili ana noktalara değindikten sonra insanın bir işletme yönetmesi, bir kamu kurumunu yönetmesi, sivil toplum kurumunu yönetmesi için neler gerektiği üzerinde de durmak gerekir ki duruluyor da. Örneğin yüksekokullarda eğitim yönetimi, ordu yönetimi, sağlık yönetimi gibi yüzlerce dalda dersler veriliyor. Tabii devlet yönetimi üzerinde titizlikle duruluyordur. Bütün bunlar, ortak noktaları olmakla birlikte ayrı ayrıdır. Ayrı ayrı beceriler gerektirir. Örneğin bir devleti anonim şirket gibi yönetemezsiniz. Bir kamu kurumunu işletme gibi yönetemezsiniz. Bunların tersi de doğrudur.

İnsan biriciktir; ama aynı zamanda toplumsal varlıktır. Diğer bireylerle karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma, iş bölümü ve iş birliği vb. olmaksızın yaşayamaz. Bütün bunlar için de kanunlar gerek. Herkes kafasına göre kanun koyamayacağına göre kanun koyucu gerek. Bunun için de, fazla uzatmadan yazalım devlet gerek. Devleti de devlet gibi yönetebilecek bireyler yani siyasetçiler gerek. Devlet mekanizmasının işleyişi tabiidir ki ehliyetli kamu yöneticilerinden oluşur. Bu mekanizmanın nasıl işlemesi gerektiğini de yine ehliyetli siyasetçiler belirler.

b. Siyaset ve Siyasetçiler Hakkında

İnsan hayatının vazgeçilmez iki olgusudur itikat ve siyaset. Biri içten diğeri dıştan kuşatır insanı. Birinin kök uçları insan fıtratına iner; kalbîdir. Diğeri sosyal bir fenomen olup toplumsal ve idaridir.”8 diyen Sadık Ünal’ın eserinden aldığımız birkaç cümle ve paragrafı da düşünerek, içimizden analiz ederek ve de karşılaştırarak okuyalım:

Politikacı, söylediklerinin tersini yaparak dengesini sağlayan bir akrobattır.” (Maurice Barres)

“Hepiniz çobansınız, o halde sorumluluğunuzu üstlendiğiniz, her şeyi ve herkesi iyi korumak ve iyi idare etmekle mükellefsiniz.” (Hz. Muhammed (s.a.v.)  Hadisi şerifin metninde geçen râin kelimesi hayvanlar için gütmek, insanlar için siyaset anlamındadır.”9

Peki, günümüze dek bu ayet yöneticiler tarafından veya yöneticilere yakın olanlar tarafından nasıl yorumlandı? Bu yorumlar yapılırken Kur’an-ı Kerim’in diğer ayetlerine hiç bakılmadı mı?

“Ey iman edenler! “Râ’inâ (bizi gözet)” demeyin, “unzurnâ (bize bak)” deyin ve dinleyin. Kâfirler için acıklı bir azap vardır.”10

Siyaset alanında “Prens” adlı kitabıyla meşhur Floransalı Nicola Machiavelli (1468-1527), İngiliz Spinoza (1632-1677) ve hukukçu bir ailede yetişen Fransız Montesquieu (1689- 1755) gibi dini siyasetin emrine verenler de vardır.”11

Peki, bu durumda halkı kimler bilgilendirecek, kimler aydınlatacak? “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlardan” yardım isteyemeyeceğimize göre bu tür konuları öğrenmek her insanoğlu için elzem değil mi? Bakın İmam Gazali (1058- 1123) ne diyor? “İlimlerin en üstünü siyaset ilmi, sanatların en mükemmeli de siyaset sanatıdır. Siyaset, yaşamak için zaruri ve farz-ı kifaye olan ilimler kategorisindedir. Gazali, İhya-ı Ulumüddin I, s. 40-51)”12

Yaygın bir üslupla yazalım, ya öğreneceğiz ya öğreneceğiz; ya aydınlanacağız ya aydınlanacağız. Başka yolu yok. Yoksa vakit çok geç olur. Bakın sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ne diyor:

İleride insanların şerlileri, toplumun önüne geçecek, başlarında da sefih umera bulunacak.” (Heysemi, Mecmau’z Zevaid, V. S. 240, Ebu Ya’lâ, Müsned, II, s. 302)13

Sağlıkla ilgili bir slogandan hareketle ne diyelim? İnsanların şerlilerinden korkma; tedbir almakta geç kalmaktan kork!

c. Siyasetçilere Öğütler

Taa dört bin yıl öncesinden beri devletlerin ve devletçiklerin nasıl yönetilmesi gerektiği üzerinde sayısız yazılar yazılmıştır. Bu kaynaklar doğu ülkelerinde de,  az da olsa vardır. Bunların bazılarına Siyasetname denilmektedir. Siyasetnamelerde genellikle ideal bir devletin nasıl olması gerektiği, yine ideal bir yöneticin nasıl olması gerektiği, en iyi yönetim için dikkat edilmesi gerekenler vb. yazılır.14

Konumuz siyasetnameler olmadığı gibi siyasetle ilgili kuramsal bilgiler vermek de değildir. Ancak fikir vermek, kuramsal bilgilere ilgi uyandırmak için gerek siyasetnamelerde, gerek başka eserlerde yer alan bazı sözlerin yazılmasında yarar görürüz:

·  Kisi tip ayurlar kayu ol kisi kisike asıg kılsa itse isi İnsan derler. (İnsan kimdir; insan başkalarına faydalı olan ve onların işlerini gören kimsedir.) (Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 3269)

·  Kisi bol kisike kisilik kılın kisi atı ögdi özüngke alın. (İnsan ol, insanlara karşı insanlık yap; insan vasfını kendin için en yüksek bir unvan olarak taşı. (Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 283408.)

·Siyasetle ahlâkı ayıranlar, ikisinden de bir şey anlamamışlar demektir.  (John Morley)

· Siyaset mahkeme salonlarına girdiği anda, adalet oradan çıkmalıdır.  (Guizot)

· Politikacı susmasını bilmelidir, sonra düşünmesini bilmelidir ve ancak ondan sonra konuşmalıdır.  (Henry Poincare)

·    Her ülke layık olduğu hükümeti alır. (Aristoteles)

Bazı yazarlar ve düşünürler, olması gerekeni / ideali değil olanı tespit ederek yazmışlardır. Bunlara, Makyavel çok okunan bir örnektir:

·    İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır. (Oscar Wilde)

·       Sorumluluk duygusunun ortadan kalkması, otoriteye boyun eğmenin en önemli sonucudur. (Stanley Milgram)

·       Bir politikacı işini kaybetmemek için her şeyi yapar. Hatta vatansever bile olur.  (William Randolph Hearst)

·    Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları, bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar söyleyin. (Adolf Hitler)

·    En kudretli uyuşturucu, politikacının ağzından çıkan kelimelerdir.  (Rudyard Kipling)

·       İnsanın düşünememesi liderler için ne büyük şans.  (Adolf Hitler)

·   Devletin yönetimini elinde tutanlar iyi, erdemli, dürüst, ahlaki ve dindar değillerse bile dindar görünerek tüm bu meziyetlere sahipmiş gibi halkı inandırmak zorundalar. (Machiavelli)

·     Kötülük bir seferde bütünüyle yapılmalıdır. Tatmak için ne kadar az zaman olursa o kadar az yaralayıcı olacaktır. İyilik ise daha iyi tadına varılsın diye azar azar yapılmalıdır. (Machiavelli)

·     Her hatamın arkasından sonumun geldiğini düşünürüm. Ancak rakiplerim hatanın büyüklüğü karşısında şaşırıyor, her hatamda keramet arıyorlardı. Böyle böyle ünlü oldum. (Machiavelli)

·     Bir Prens, eğer ille de hayvan gibi davranması gerekirse tilki ve aslanı seçmelidir; çünkü aslan kendini ağdan, tilki de kurttan korumasını bilmez. Tuzakları tanımak için tilki olmak gerekir, kurtları ürkütmek için aslan. Sadece aslanlık etmek istemekle kendilerini sınırlayanlar bu işten hiçbir şey anlamıyorlar demektir. (Machiavelli)

·     Amaca götüren her yol geçerlidir. (Machiavelli)

-I-

a. Siyasi Partiler

Farklı coğrafyalarda farklı devlet çeşitleri, her devlet şeklinde farklı hükümet sistemleri vardır.15 Farklı rejimlerin de olduğu düşünülürse kuruluşları, organları, işlevleri vb. farklı siyasi partilerin olması doğaldır. Burada Türkiye’deki siyasi partiler üzerinde ana hatlarıyla ve kısaca durulacaktır. Bu girişi yazmamızın nedeni farklılıkların olduğunun anlaşılmasıdır. Yoksa farkı fark ettirecek uzmanlığımız yok. Kaldı ki bu yazının hacmi de buna müsait değil.

Türkiye üniter bir devlettir. “Üniter devletin en belirgin özelliği devletin unsurlarının ve organlarının tekliğidir. Bu devlet türüne göre devlet, ülke, millet, egemenlik unsurları ve yasama, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği taşımaktadır (Gözler, 2017: 59). Üniter devletlerde egemenlik tek ve bölünmez yapıdadır. Tüm ülkede aynı hukuk düzeni, yasama düzeni ve yürütme erki görevdedir. Dolayısıyla ülke genelinde bir yasama organı, bir yargı organı ve bir yürütme organı bulunmaktadır.”16 Bu paragraftan anladığımıza göre Türkiye’de bulunan tüm partiler “Türkiye Partisidir.” Partilerin kendilerini bir bölgenin partisi olarak gösteremeyecekleri gibi başkaları da onları bölge partisi olarak yaftalayamaz.  Bütün partiler Anayasa’da ve Siyasal Partiler Kanunu’nda gösterilen hususlara uymak zorundadırlar.

b. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Göre Siyasi Partiler17

I. Devletin şekli

MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

V. Devletin temel amaç ve görevleri

MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

X. Kanun önünde eşitlik

MADDE 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü

MADDE 11- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.

I. Türk vatandaşlığı

MADDE 66- Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

II. Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları

MADDE 67- Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.

II. Siyasî partilerle ilgili hükümler

    A. Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma(1)

MADDE 68- (Değişik: 23/7/1995-4121/6 md.)

Vatandaşlar, siyasî parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir.

Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

Siyasî partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.

Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.

B. Siyasî partilerin uyacakları esaslar

MADDE 69- (Değişik: 23/7/1995-4121/7 md.)

Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.

Siyasî partiler, ticarî faaliyetlere girişemezler.

Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay'dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.

Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.

Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. (Ek cümle: 3/10/2001-4709/25 md.) Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu şillerin odağı haline gelmiş sayılır.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/25 md.) Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.

Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.

Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar.

Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddî yardım alan siyasî partiler temelli olarak kapatılır.

c. Siyasi Partiler Kanunu18

Amaç:

 Madde 1 – Bu Kanunun amacı, siyasi partilerle ilgili esasları düzenlemektir.

 Kapsam:

 Madde 2 – (Değişik: 12/8/1999 - 4445/1 md.)

 Bu Kanun, siyasi partilerin kurulmaları, teşkilatlanmaları, faaliyetleri, görev, yetki ve sorumlulukları, mal edinimleri ile gelir ve giderleri, denetlenmeleri kapanma ve kapatılmalarıyla ilgili hükümleri kapsar.

 Tanım:

 Madde 3 – Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; Cumhurbaşkanı, milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır.

 Siyasi partilerin vazgeçilmezliği ve niteliği:

 Madde 4 – Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar.

 Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.

 Siyasi parti kurma hakkı:

 Madde 5 – Vatandaşlar siyasi parti kurma hakkına sahiptirler.

 Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde, önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar.

Siyasi parti sicili:

Madde 10 – Cumhuriyet Başsavcılığınca her siyasi parti için bir sicil dosyası tutulur

Siyasi partilere üye olma:

Madde 11 – (Değişik birinci fıkra: 12/8/1999 - 4445/4 md.) On sekiz yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi partiye üye olabilir.

Siyasi partilerin seçimlere katılması:

Madde 36 – (İptal: Anayasa Mahkemesinin 22/5/1987 tarih ve E. 1986/17. K. 1987/11 sayılı Kararı ile.) (1) (Yeniden düzenleme: 31/3/1988 - 3420/4. md.) Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması (…) şarttır.

Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.

Parti adaylarının tespiti:

Madde 37 – (Değişik: 28/3/1986 - 3270/9 md.) Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler. 

Kesin hesabın gönderilmesi:

Madde 74 – (Değişik: 12/8/1999 - 4445/10 md.) Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin Kanuna uygunluğunu denetler.

Bölgecilik ve ırkçılık yasağı:

 Madde 82 – Siyasi partiler, bölünmez bir bütün olan ülkede, bölgecilik veya ırkçılık amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar.

 Eşitlik ilkesinin korunması:

 Madde 83 – Siyasi partiler, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu prensibine aykırı amaç güdemez ve faaliyette bulunamazlar.

Atatürk ilke ve inkılaplarının korunması:

 Madde 84 – Siyasi partiler, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini korumak amacını güden:

 a) 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu,

 b) 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun,

 c) 30 Teşrinisanı 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun,

 d) 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı Kanunun 110 uncu maddesi,

 e) 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun,

 f) 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun,

 g) 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun,

 h) 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun,

 Hükümlerine aykırı amaç güdemezler ve faaliyette bulunamazlar.

Atatürk'e saygı:

Madde 85 – Siyasi partiler, Türk Milletinin Kurtarıcısı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Atatürk'ün şahsiyet ve faaliyetlerini veya hatırasını kötülemek veya küçük düşürmek amacını güdemez ve buna yol açabilecek davranış ve faaliyetlerde bulunamazlar. Parti adları ile amblemlerinde Atatürk'ün adını veya resmini kullanamazlar.

Laiklik ilkesinin korunması ve halifeliğin istenemeyeceği :

Madde 86 – Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğinin değiştirilmesi ve halifeliğin yeniden kurulması amacını güdemez ve bu amaca yönelik faaliyetlerde bulunamazlar.

Dini ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı:

Madde 87 – Siyasi partiler, Devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapamaz, istismar edemez veya kötüye kullanamazlar.

Görevli mahkeme ve savcılık:

Madde 98 – (Değişik: 12/8/1999 - 4445/15 md.) Siyasi partilerin kapatılması davaları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde açılır.

Anayasa Mahkemesince verilen kararlar kesindir.

Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamesine esas teşkil edecek olayların araştırılması ve soruşturulmasında ve davanın açılması ve yürütülmesinde Cumhuriyet savcılarına ve sorgu hakimlerine tanınan bütün yetkilere sahiptir. Ancak; Anayasanın ve kanunların sadece hakimler tarafından kullanılabileceğini belirttiği yetkiler bunun dışındadır.

ç. Siyasi Parti Tüzükleri

Gerek Anayasa, gerek Siyasi Partiler Yasası ve diğer yasalar bir partinin uyması gereken yasalardır. Ancak partinin bütün organlarıyla sistemli bir biçimde işlemesi, görevli tüm bireylerin hukukunu belirleyici olan partilerin tüzükleridir. Bu tüzüklerin önemini İyimaya özetle belirtiyor:

“Tüzükler, siyasal partilerin anayasalarıdır. Anayasalar, rejimlerin; tüzükler ise partilerin kimliklerini ortaya koyan temel belgelerdir. Uygulanmayan anayasaların yol açtığı trajik sonuçlar ne ise, tüzüklerin rafa kaldırılmasının yol açacağı siyasi sonuçlar da -neredeyse- aynıdır. Standardı yüksek tüzüklerin yapılması kadar ve hatta daha çok onların uygulanması önemlidir. (İyimaya, Ahmet, DYP Tüzüğü Değişiklik Ön Taslağı, Gerekçe bölümünden. Özel arşivim).

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, partinin belli yoğunlukta ve belli türde hukuka aykırılık içinde olması halinde, hukuku, başkaca bir talep ve tahrike gerek kalmaksızın görevinden ötürü (ex-ofşcial) ve doğrudan harekete geçirebilmektedir.”19

Not. Bu çalışmada partilerin tüzüklerinden örnek vermeyi etik bulmadık. Ancak merak edenler internetten yararlanarak bulabilirler.

        d. Siyasi Partilerle İlgili Olarak (Merak Edenler İçin Ek Bilgiler)

        Türkiye’deki siyasi partilerin türleri, partilerin devletle ilişkileri, partilerin tabanlarıyla ilişkileri, öne çıkmış partilerle yeni kurulmuş partilerin rekabet edememesi, parti rekabetinin istenildiği gibi olamaması, partilerin kuruluş sebepleri, partilerin kapanış sebepleri vb. birçok konunun her biri ayrı çalışma konusudur. Bu konuda çalışacaklar için internet ortamında bilimsel makaleler ve kitaplar da var. Tabii bunları okumak ve incelemek zaman alıcı. Zaman alıcılığın ötesinde okuyucuları bir nevi yönlendirme anlamına geleceği için bu tür yayınların isimlerine bile yer vermedik. Ancak bir fikir verir düşüncesiyle parti listeleri linkleri koyduk:

 

Türkiye’de Kurulan Siyasi Partiler20

        Siyasi Parti İşlemleri21

        Siyasi Parti Genel Bilgileri22

        Faaliyette Olan Siyasi Partiler23

        Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Siyasi Partiler Listesi24

        Türkiye'deki Yasa Dışı Siyasi Partiler Listesi25

       

 

-II-

 

Türkiye’de Siyasi Partilerin Değerlendirilmesi

    a. Partileri değerlendirebilme kapasitemiz yok. Bunun için, belki bir fikir verebilir düşüncesiyle bazı akademisyenlerden alıntılar yaptık. Öte yandan, bilimsel olduğunu hiçbir zaman iddia bile edemeyeceğimiz bir güncelleme yapmak istedik. Birkaç kişinin düşüncelerini aldık. (Tabi İmkânı olanlar yeterli denek sayısı bularak daha isabetli olabilecek güncelleme yapabilirler.)

Aliefendioğlu’nun tespitlerinden oluşan bir sayfayı görüşlerini bildirmeleri için beraberce kurduğumuz fikir Masası’ndaki arkadaşlara gönderdik. Hacmi artırmak pahasına bu yazıya yer veriyoruz:

 Merhaba, 

Sohbet toplantımızda “Türkiye Cumhuriyeti’nde Siyasi Partiler” konulu kısa bir çalışma yapıyorum. Bu çalışmada aşağıda açıkladığım bir güncellemeye de yer vermeyi düşünüyorum. İlgi gösterirseniz memnun olurum.

Adı bizde saklı bir akademisyenin “Türkiye’nin siyasal yaşamında partilerin değerlendirilmesi” çalışmasını güncellemek istiyoruz.

Bu çalışmaya katılımınız elbette ki zorunlu değil. Ama katılacağınızı umuyoruz. Çünkü Bu konudaki katkılarınız kıymetlidir.

Her görüşün altına, Şahsen bu görüşe % yüzde kaç oranında katıldığınızı yazınız. Yine sizce- bu görüşler topluma sorulmuş olsaydı -toplum bu görüşe % yüzde kaç oranında katılırdı.

Gerek her görüş için, gerekse genel olarak şahsi fikirlerinizi de sona ekleyebilirsiniz.

Teşekkürlerimle.

Sabahattin Gencal (Emekli Öğretmen) 10. 03. 2023

Not: Cevaplarınızı en geç Sohbet toplantımızdan (15. 03. 2023) en az bir gün önce gönderirseniz memnun olurum.

*

 

TÜRKİYE'NİN SİYASAL YAŞAMINDA PARTİLERİNDEĞERLENDİRİLMESİ26

Gizli kurulan siyasi amaçlı cemiyetleri de dahil edersek 1989 dan günümüze varan süreçte 250 civarında partinin kurulduğunu, bunların çok büyük bir kısmının bir süre sonra tasşye edildiklerini, kapatıldıklarını ya da şilen yaşamlarına son verildiğini gözlemekteyiz.

Meşrutiyet ve tek partili dönemi hariç tuttuğumuzda çok partili döneme ilişkin gözlemlerimizi şu ana başlıklarda toplayabiliriz:

1.   1961 ve 1982 Anayasalarında, "demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru" kabul edilen siyasal partiler, 1982 Anayasası ve özellikle Siyasal Partiler Yasası'yla, yasaklı ve resmi devlet ideolojisiyle sınırlı bir alan içerisinde tutulmuşlardır.

Siyasi partiler, bu alanda, oligarşik bir yapılanma içerisinde, ideolojik farklılıkları bulunmayan çıkarcı ve günlük popülist politikalar üreten mekânlar durumunda gözükmektedirler.


2.   Siyasal partilerin az gelişmişlik koşullarını alabildiğince sömürerek oy toplamaya çalışmaları günlük politikalarının bir aracı durumuna gelmiştir.

Kimi partilerin, halkın dinsel duygularını, kimilerinin milliyetçilik anlayışını, kimilerinin ise etnik köken ayrımcılığını sömürmeleri ve genelde tüm partilerin gerçekleşmeyecek vaatlerle halkı aldatmayı geçerli bir yöntem kabul etmeleri popülist politikalarının en iyi göstergeleridir. Kimi partilerin ya da grupların da, sorunun geleneksel toplum yapısına, eğitim ve üretim ilişkilerindeki bozuk temele dayandığını göz ardı ederek, lâiklik ilkesini, abartılı, biçimsel ve hoşgörüsüz bir anlayışla algılamaları çözümü güç sorunlar yumağının büyümesine neden olmaktadır.


3.   Siyasal partilerde lider sultası ve oligarşik yönetim eğilimi Sürekli gözlenmiştir. Milletvekili adaylarının merkezden belirlenmesi yönündeki eğilim, lider hegomanyasını artırıcı bir etken olmuştur. Parti başkanlarının isteklerine ya da görüşlerine karşı çıkanların milletvekili adayı olabilme ya da yeniden seçilebilme şansları yok denecek kadar azdır. Liderler arasında çatışma kültürü, uzlaşma ve hizmet gereklerinin önüne geçmiştir.


4.   Zenginliğin devlet eliyle yaratıldığı ekonomik yapı ve bankacılık sistemi içerisinde siyasi partilerin "rant" bölüşümünün aracı durumuna gelmeleri; milletvekilliğine, kimi ayrıcalıklarla gerekenin dışında fazla çekicilik kazandırılması siyasi partilere ve lidere bağlılığı ön plana çıkarmıştır. Bu durum siyasal ahlâktaki yozlaşmanın da bir nedeni olmuştur. Milletvekili olabilmek için kişiliklerinden ya da kişisel zenginliklerinden pay verenler, milletvekili olduklarında kişisel çıkarlarına öncelik tanımayı kendilerince haklı bir neden saymışlardır.


5.   Siyasi partilerin kadro yetiştirme, eğitme işlevlerinde başarılı oldukları söylenemez. Bunun bir nedeni lider kadrolarının bu konuda fazla istekli olmamasıdır. Bir başka neden, siyasal partilerin eğitim çalışmalarının "otoriter (hakim) devlet” anlayışına ters düşmesi ve kuşkuyla karşılanmasıdır.


6.   Siyasi partilerin faaliyetlerinin, parti içi düzenlemelerinin ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olmasını öngören Anayasa kuralı, uygulamada gerçekleşmemiştir.


7.   Siyasal partilerde gözlenen bir başka olgu, barışçı ve uzlaşmacı olmayan bir kültürün her olayda ortaya çıkması, kavga yoluyla üstünlük sağlama basitliğine kolaylıkla gidilmesidir.


8.   Türkiye'de, siyasal partilere ve belirli zaman aralıklı seçimlere davalı demokratik yapılanmanın tıkandığı, sorunlara çözüm üretemez duruma geldiği gözlenen bir başka bulgudur.


9.   Siyasi partiler, toplumun dinamik ve yetenekli kadrolarını TBMM'ne taşımada ve TBMM'nde etkili ve ülke çıkarlarına öncelik tanıyan bir çalışmayı gerçekleştirmede başarılı gözükmemektedirler. Mevcut sistem siyasal kararların alınmasında katılımcılığı çok sınırlı tutmaktadır.


Not. Gerek her bir görüş için gerekse genel olarak görüşlerinizi buradan başlayarak yazabilirsiniz...

*

        Görüşlere katılma oranlarını ayrı ayrı değil ortalamasını veriyoruz. 

Görüşe Katılma %

Görüşler

Toplam

%

1

2

3

4

5

6

7

8

9

 

 

Şahsen

 

80

75

70

76

62

62

65

58

70

618

69

Toplum

(Bana göre)

57

63

63

77

75

55

83

63

87

623

69,2

Tablo ne diyor?

Ne diyecek, Yılmaz Aliefendioğlu’nun Siyasal Partilerle ilgili gözlemlerine  %69 oranında katılıyoruz diyor.

Başka önemli bir şey daha söylüyor: Artık toplumun görüşleri okumuşların görüşleri kadar isabetli olmaya başladı, diyor.

Şimdi de bakalım arkadaşlar ne diyor? (İsimlerini yazsak mı, yazmasak mı? Peki, genel istek üzerine yazalım:

Demokrasinin laikiyle uygulandığı bir ülkede Yasama - yürütme - yargı tamamen özerk olursa Devletin bütün kurumları bakımı yapılmış makine, zembereği kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır çalışır

YASAMA yerine YASAKLAR

YÜRÜTME yerine YOKSULLUK

YARGI yerine YOLSUZLUK OLMASA.

Adama göre iş değil işe göre liyakat sahibi insan getirildiğinde.

Merkezden yönetim yerine yerinden yönetim olursa

Milletvekili seçiminde liderin işaret ettiği değil milletin seçeceği ön seçimli olursa

Hak, hukuk, adalet kavramlarına sonuna kadar sahip çıkılırsa işte o zaman yoldan çıkmış ülkemiz rayına oturmuş olur.

Erdoğan Teke, 12. 03. 2023

*

Affınıza sığınarak görüşüm:

Sorular olumsuz argümanlardan ele alınmış gibi dolayısıyla anlam ve içerik açısından birbirine çok benziyor, diye düşünüyorum.

Hüseyin Yıldız, 12. 03. 2023

*

Demokrasinin en zayıf tarafı temsil tekeline karşı yeterli defansının olamayışıdır. Ama yine de demokrasiden daha iyi bir yöntem oluşturulana kadar en iyi seçenek olması bugün de geçerlidir.

Yüzyıllardır kuşaklardan kuşağa ceberrut monarşik uygulamalar, totaliter eğilimler bir sis perdesi olarak demokrasimizin semalarında etkili olacaktır.

Gene de yıllar içinde ciddi ilerlemeler meydana geldi.

Gerçek demokrasi uygulaması için bireylerin ahlaki donanımlarının seviyesinin yükseltilmesini şart olarak görenlerdenim.

Siyasilerin muarızlarını yıpratmak için sıklıkla müracaat ettiği iftira, tezvirat, haksız yere rakamları istediği gibi gösterme vb. bir ahlak sorunudur.

Ahmet Meral, 11. 03. 2023

*

Görüşlerin her biri birer çözüm önerisi gibi oldu. Hem de ideal öneriler. Bu konuda herkes de çözüm arasa ne güzel olurdu.

b. Siyasal Partiler Yasası Paneli (TUSİAD- T/97, 5- 213)27

“Tedaviyi gereğince yapabilmek için, teşhisi doğru koymalıyız: Türkiye’nin mevcut siyasal sistemi, hızla gelişen toplumsal yapısına dar gelmektedir. Eğer bugünkü bunalımı kalıcı biçimde aşmak istiyorsak, siyasal sistemde acil bazı reformlara ihtiyacımız olduğunu göz önünde tutarak hareket etmeliyiz.

Bu siyasal kriz ortamından sivil, demokratik, kalıcı bir çözümle, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu reformları gerçekleştirecek örnek bir siyasal uzlaşmayla çıkmak zorundayız. Dünyanın gözü üzerimizde.”

Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan’ın Açış Konuşması

*

“Türkiye’de insanlar o siyasi partiye üye olurken, siyasi parti aracılığıyla çıkar sağlamak amacıyla üye oluyorlar. Siyasi partinin tüzüğünde ifade edilen amacıyla, işleyişi arasında ciddi bir farklılık var. Siyasi partiler, özellikle iktidardaki siyasi parti kanalıyla bir paylaşımda insanlara pay sağladığı için üye temin ediyor.

Partiler halka karşı belirli vaatlerle iş başına geliyor, ancak bu vaatlerini tutmadıkları takdirde halkın denetim yolları kapalı. Siyasi parti, ‘’nasıl olsa 5 yıllığına bir yetki aldım, bu beş yıl içinde istediğim gibi davranırım, sonunda bir yıl kala kamuoyunun desteğini alacak belirli girişimlerde bulunabilirim’’ dediğinde parti içi dengeler de buna uygun bir biçimde çarpılıyor ve parti içi demokrasinin geliştirilmesi önleniyor. Bu nedenle, nasıl olur bilemiyorum; ama Siyasal Partiler Kanunu dışında, belirli ölçüde kamuoyunun desteğini yitirmiş siyasi örgütlemelerin iktidar olduğu koşullarda askeri müdahalelere gerek kalmadan parlamento içi dışı demokratik çözüm yollarının aranması ve siyasi partilerin ‘’nasıl olsa bana verdi, beş yıl buradayım’’ deme olanağının elinden alınması kanımca son derece önemli.”

Yıldırım Koç

*

“Siyaset sadece siyasi partilerin tekelinde gibi bir algılamayla yaklaştığımız sürece hep parti liderliği, sultası vs. sorunlar gündemde kalacaktır. Asıl önemli olan çok partili siyasal hayat değil, liberal sivil topluma ulaşmaktır. Sivil toplum dediğimiz de askeri yönetimin karşıtı değildir. Sivil topluma ulaşmaktır. Sivil toplum dediğimiz de askeri yönetimin karşıtı değildir. Sivil toplum dediğimiz, doğruların hiç kimsenin tekelinde olmadığı dinamik bir toplumdur.”

Prof. Dr. Erdoğan Teziç

*

Bilindiği gibi, demokrasilerde siyasal partiler önemli bir yer işgal ediyor ve demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak kabul ediliyor. Ancak, tarihte de birçok örneklerini gördüğümüz gibi, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasal partiler demokrasiye zarar verir hale gelebiliyorlar. Örneğin, Hitler de demokratik sistem içinde iktidara geldi; ama demokrasiyi yok etti. Buna karşı bazı mekanizmalar işletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tarafsız ve etkili bir hukuk anlayışının etkin kılınması gerekiyor.”

Cahit Karakaş

*

“Un vardır, şeker vardır, yağ vardır, helva yapılması gerekmektedir. Bu nasıl teessüs edecek? Partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının birbirlerine çağrılarıyla mı tesis edilecek, yoksa şu toplantıyı tertib eden ilim adamlarımızın bu sivil toplum kuruluşları arasında hakemlik yapması suretiyle mi bir neticeye varılacak? Tabii ki böyle olacak, bunun için burada bulunan ilim adamlarımıza kolayca Türkiye’deki demokratikleşme standartlarını batı standartlarının da üstüne çıkartma vazifesi ile vazifeli olduklarını hatırlatıyorum, bu adımlar atılmıştır, yakın bir gelecekte inşallah memleketimizde de hepimizin arzu ettiği bir istikrar teessüs edecektir. Ve şunu da kaydetmek istiyorum, Türk demokrasisinin gelişmesi her ne kadar çok partili sisteme geçildikten sonra bazı kesintilere uğramış ise de, şuna inanıyorum ki tarihi gelişmesindeki grafik göz önünde tutulursa ve demokrasisi gelişen diğer ülkelerin grafikleriyle mukayese edilecek olursa, gelişmesi şu anda istediğimiz seviyeye ulaşmamış olsa bile demokrasimizin olgun, daha itidalli daha kırıp dökmeden gelişmesini istiyoruz. Bu da ümitlerimizi artırmaktadır.

Süleyman Arif Emre

*

“Şunu gözledim, belki 1839 yılından bu yana tutkusunu yaşadığımız, bence bir patalojiyi anlatan, ‘’her şeyi kanunla çözebiliriz, anayasal düzenlerle çözebiliriz’’ şeklindeki zihniyet yapısı. Aslında siyasal yaşamın demokratik olsun, anti-demokratik olsun en büyük aktörlerinden birisi siyasal partilerdir. Fakat bu rolü sadece bu tüzel kişi yapılarının taşıyacağı düşünülmemelidir. Türkiye’nin ve yapıların en büyük sorunu demokratik ve siyasal kültür, gelenekler sorunudur. Demokratik bilinç sorunudur. Bugün batı ya da gelişmiş ülke demokrasilerinin bu noktaya gelmelerinin ardında 300 yıllık bir emek, birikim, kalem ve düşünce yatmaktadır. Bizim siyasal partiler veya demokrasi geleneğinin yerleştirilmesinde romanımız yok, şiirimiz yok, sanatımız yok, kökten başlayan herhangi bilimsel malzemelerimiz yok, merkezi bir yapının deklere edilmiş, şırınga edilmiş bir modeli. İçinde bulunduğumuz sıkıntının en büyük nedenlerinden birisi kuşkusuz bu sosyo-politik ortamın gereğince tahlil edilmemiş olmasında aranmalıdır. Ancak, bu zaman yetersizliği içerisinde, Siyasal Partiler Yasası’nın labirentleri içerisine girmeye mecbur, belki de gündem gereği mahkumuz.”

Ahmet İyimaya

*

“Bazı partilerimiz seçimlerde açıkça seçmenlere hediye vermektedir, para dağıtmaktadır, bunların ortadan kaldırılması gerekir. Yoksa o ülkede eşit yarışma yoktur ve bu yapıldığı sürece siyasi hayat dejenere edilmiş, bozulmuş, yozlaştırılmış demektir. Siyasi partilerin hem gelir kaynaklarını hem de harcamalarını ayrıntılı bir biçimde düzenlemek gerekir. Bu arada derneklerin siyasi faaliyet yasağından kurtarılması, siyasi partileri desteklemek üzere dernekler kurulmasına, bunların hesaplarını açıkça ortaya koymalarına, aleniyet, saygınlık ilkesi çerçevesinde siyasi partilerin insanlarımızdan ve çeşitli kuruluşlarımızdan yardım toplayabilmelerine olanak vermek gerekir. Bugün siyasal mücadele çok pahalı bir mücadele haline gelmiştir. Bunu görmek zorundayız, gerçekçi olmak zorundayız.”

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

*

Sözlerimi Brecht’ten bir alıntıyla noktalamak istiyorum: Bir karakter, ‘’kahramanları olmayan uluslara acıyın’’ der. ‘’Hayır’’ der bir başkası, ‘’asıl kahramanlara ihtiyaç duyan uluslara acıyın.’’ Biz Türkiye’de siyasete kahraman istemiyoruz. Türkiye’deki siyasi rejimin ve demokrasinin teminatının siyasi liderler olmasını da istemiyoruz. Zira güçlü bir demokrasinin teminatı, yetkin ve sorumlu yurttaşlardır. Dolayısıyla hedefimiz, Türkiye’de kahramanlara ihtiyaç duyan bir toplumdan, demokrasinin özüyle bağdaşmayan bir beklentiye kapılmadan, kendi kendini idare etmeyi müdrik, buna muktedir bir yurttaşlar birliği yaratmaktır.”

Sinan Ülgen

*

“Yaptığımız tartışmanın sonunda ben böyle süzme fikir çıkarıyorum:

Daha çok üye, daha çok katılım, daha çok demokrasi, daha çok insan hakkı ve daha çok hukuk devleti, Zannediyorum bu ancak tabanla olur ve partinin hayatiyetini sağlayacak seçmenle olur.”

Prof. Dr. Şenel Akyol:

-III-

Sonuç

Hocalarımızın yukarıdaki konuşmalarını okuduktan sonra bize ne demek düşer? “Söylenecekler söylenmiştir. Binaenaleyh...”

Ya, makaleye benzeyen böylesi yazılarda böyle bir üslup olmaz mı diyorsunuz?

İşte tam da onu söyleyecektim:

Değerli hocalarımızın makale yazma sayılarının, konferans, panel ve seminerlerinin artmasını isteriz elbette. Ancak onlardan bir şey daha isteriz: Bazen de bütün halkımızın anlayacağı dille konuşmaları ve yazmalarını. Hatırlarsınız Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) “Muhatablarımızın anlayacağı dille konuşmakla emr olunduk.”  diye buyurmaktadır.

Tüm bu metinde söylenenleri muhataplarımızın anlayacakları dille söyleyebilsek fena mı olurdu?

Ek olarak da şunu söyleyelim: Artık aydınlanma ufukta görünüyor. Ne büyük lâf değil mi? Kant’ın sözlerini hatırladım da:

“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. ‘Sapere aude! Aklını kendin kullanma cesaretini göster’ sözü şimdi Aydınlanma’nın parolası olmaktadır.”

* Sabahattin Gencal (Emekli Öğretmen)

Çekmeköy-İstanbul, 15. 03. 2023

________________________________

1. Kur’an- Kerim, 75/Kıyâme Suresi 36. Ayet, (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

2. Kur’an- Kerim, 23/ Mü’minûn Suresi 115. Ayet, (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

3. Kur’an- Kerim, 95/ Tîn Suresi 4. Ayet, (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

4. Kur’an- Kerim, 2/ Bakara Suresi 30. Ayet , (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

5. Kur’an- Kerim, 24/ Nûr Suresi - 24. Ayet , (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

6. Kur’an- Kerim, 36/ Yâsîn Suresi 65. Ayet , (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

7. Nail Karagöz, (2006). Allah’ın iradesi ve kötü şiller. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Dergisi 6 (2), 191-216.

            -  https://dergipark.org.tr/tr/download/article-şle/47050

8. Sadık Ünal, İtikat ve Siyaset, Yeni Dünya Yayıncılık, İstanbul-2008

9. Ünal, a. g. e., s. 256

10. Kur’an- Kerim, 2/ Bakara Suresi 104. Ayet , (Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

11. Ünal, a. g. e., s.297

12. Ünal, a. g. e., s. 272

13. Ünal, a. g. e., s. 252

 

14. a. Siyasetnameler için bakınız:

            - https://islamansiklopedisi.org.tr/siyasetname

            -https://www.şkriyat.com/galeri/tarih/devlet-yonetme-sanatini-kaleme-alan-         siyasetnameler

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Siy%C3%A2setn%C3%A2me

            - https://dergipark.org.tr/tr/download/article-şle/102043

            - https://dergipark.org.tr/tr/download/article-şle/112991

     b. xv. Yüzyıla Kadar Siyasetnamelerin Türk Kültüründeki Yeri ve Enîsü'l-Celîs

şle:///C:/Users/PC/Desktop/S%C4%B0YAS%C4%B0%20PART%C4%B0LERLE%20%C4%B0LG%C4%B0L%C4%B0%20%C3%87ALI%C5%9EMALAR/XV.%20Y__zy__la%20Kadar%20Ya__lan%20Siyasetnamelerin%20T__rk%20K__lt__r__ndeki%20Yeri%20ve%20Enis__l%20Celis[%23120112]-102043.pdf

- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-şle/411441

     c. Siyaset ve Politika ile İlgili Sözler

            -https://www.neoldu.com/siyaset-ve-politika-ile-ilgili-soylenmis-en-guzel-sozler-            16151h.htm

            - https://www.dmy.info/siyasetle-ilgili-ozlu-sozler/

     ç. Machiavelli sözlerinden

            - https://tr.wikiquote.org/wiki/Niccol%C3%B2_Machiavelli

            -https://www.indyturk.com/node/349091/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/siyasal-    i%CC%87slam-ve-makyavelizm

            - https://www.kadriyamac.com/2021/12/01/makyavel-ne-demek-istemisti/

 

15. a. Devlet Biçimleri ve Hükümet Sistemleri

            - https://sites.google.com/site/devletbicimlerii/KONU-ANLATIMI

        b. Yönetim biçimleri

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%B6netim_bi%C3%A7imleri

       c. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Türkiye’de Dış Politika

            -https://daktilo1984.com/d84intelligence/cumhurbaskanligi-hukumet-sistemi-ve- turkiyede-            dispolitika/?gclid=Cj0KCQjwk7ugBhDIARIsAGuvgPZ8n2A8ngSWXblfbkAbMi6Rb            CiWpIoguDNmAiBr_Vi298kzgWpyZjAaAhqtEALw_wcB

 

16.  Karataş, Adnan (2019). “Devlet Şekilleri ve Hükümet Sistemleri Türlerinin Ülkelerin Yönetişim             Göstergeleri Bakımından Meydana Getirdiği Farklılıkların Belirlenmesi”. Amasya Üniversitesi             Sosyal Bilimler Dergisi (ASOBİD). S. 6, s. 114

17. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

a.1882 Anayasası

            - https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/

            b. Önceki Anayasalar:

            1876 Kânûn-ı Esâsî https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1876-k%C3%A2n%C3%BBn-i-es%C3%A2s%C3%AE/

            1921Anayasası https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1921-anayasasi/

            1924Anayasası https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1924-anayasasi/

            1961Anayasası https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1961-anayasasi/

18. Siyasi Partiler Kanunu

            - https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2820.pdf

 

19. Ahmet İyimaya,  Siyasal Parti Tüzüklerinin Yargısal Denetimi “Türk Pozitif Hukuku Yönünden Siyasal Parti Tüzüklerinin Yargısal Denetimi” TBB Dergisi, Sayı 61, 2005, s. 241, 251

20. Türkiye’de Kurulan Siyasi Partiler (Kuruluş tarihi Sırasına Göre)

- https://www5.tbmm.gov.tr/kutuphane/siyasi_partiler.html

21. Siyasi Parti İşlemleri

            - https://www.yargitaycb.gov.tr/kategori/59/siyasi-parti-islemleri?page=25

22. Siyasi Parti Genel Bilgileri

- https://www.yargitaycb.gov.tr/icerik/1093/siyasi-parti-genel-bilgileri

23. Faaliyette Olan Siyasi Partiler

            - https://www.yargitaycb.gov.tr/documents/ek1-1676898812.pdf

24. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Siyasi Partiler Listesi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu%27nd    aki_siyasi            partiler_listesi

25. Türkiye'deki Yasa Dışı Siyasi Partiler Listesi

https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27deki_yasa_d%C4%B1%C5%9F%C4%B1_siyasi_partiler_listesi

 

26. Doç. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu,  Siyasal Partiler Ve Sivil Toplum Örgütleri

-https://ayam.anayasa.gov.tr/media/6314/yilmaz_aliefendioglu.pdf

27. Siyasal Partiler Yasası Paneli (TUSİAD- T/97, 5- 213)

            - şle:///C:/Users/PC/Downloads/dsy1.pdf

Ayrıca Bakınız

Demokrasi

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Demokrasi

Demokrasi türleri

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Demokrasi_t%C3%BCrleri

Totaliter demokrasi

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Totaliter_demokrasi

Yönetim biçimleri

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%B6netim_bi%C3%A7imleri

At nalı teorisi

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ktidar

İktidar

            - https://tr.wikipedia.org/wiki/At_nal%C4%B1_teorisi

 

 


Paylaşmak güzeldir.