Sohbet Grubu İftar Sofrasında Ahmet Gencal, Hüseyin Yıldız, Ahmet Meral, Sabahattin Gencal, Erdoğan Teke, Fehmi Bilâloğlu Çekmeköy- 29. 03. 2023 ****** |
Sohbet arkadaşımız Erdoğan Teke Bey,
Allah (cc) kendisinden razı olsun sohbet grubu arkadaşlarına yani bizlere bugün yani 29. 03. 2023 Çarşamba günü iftar
verdi. İftar soframız da arkadaşlığımız gibi mükemmeldi. Ya, iftardan önceki
sohbetimiz? Nasıl diyelim? Hani derler ya Cumhuriyetimizi demokrasiyle
taçlandıralım. Biz de İftarımızı
sohbetle taçlandırdık. Sohbetimizin konusu demokrasiydi.
Moderatörümüz Hüseyin Yıldız Bey, “Her sistem kendi insanını doğurur.” diye başladı söze. Bu sözü elbette doğrudur. Bu sözden başka doğrular da çıkarabilir miyiz? Elbette, sözü ters çeviririz: İnsanlar da kendi sistemini oluşturur. Yaygın bir söz değil mi? “Her toplum layık olduğu biçimde yönetilir.” Onun için hepimiz öğreneceğiz, gelişeceğiz. Peki, nereden başlayacağız?
Yıldız Bey’in ikinci cümlesine dikkat
edelim:
“İnsan
farklı bir varlık. Ontolojik bir varlık.” Ontolojide varlıkların kategorik
sınıfları bitkiler, hayvanlar ve insanlar; cinleri, melekleri saymadan geçelim
Allah(cc), Tabii tümden de gelebiliriz...” Dikkat ettik değil mi? Şimdi de
düşünelim. Yıldız, ne demek istedi? Kim bilir, belki de bitki gibi, ot gibi,
hayvan gibi olmayalım, demek istemiştir. Yani insan gibi insan olmak gerekir...
Ontoloji metafizik(ğ)in bir dalı. Ama
bu dala ulaşamıyoruz; ama inanıyoruz ki “Yüce
Allah fizik ve metafizik (fizik ötesi) hâdiselerin yaratıcısı ve sanatkârıdır.”
Yine inanıyoruz ki “Nefsini bilen
Rabbini bilir.” Biz yeter ki nefsimizi bilelim. Bir gün metafiziği de
biliriz...
Yıldız’ın sözlerini saptırıyoruz
sanılmasın. Haşa, yaptığımız çağrışımları yazıyoruz: Kur’an-ı Kerim, Lokman
Suresi 31/33 ayetleri, yine Kur’an-ı Kerim Fâtır Suresi, 5. Ayeti hatırladık. “... O aldatma ustası da Allah hakkında
sizi kandırmasın.” Ne alâka? Demeyin. Tam isabet: Öteden beri aldatılmayan
toplum hatırlıyor musunuz? İşte Hüseyin Yıldız Bey bu konunun püf noktasını
işaret ediyor gibi...
*
Sözün burasında Ahmet Meral Bey, izin
isteyerek hazırladığı metni kısaca sunmak istedi:
Meral Bey, demokrasinin dünya genelinde en yaygın üç yönetim biçimden biri
olduğunu söyledi. Diğer iki yönetim biçiminin meşrutiyet ve monarşi
olduğunu da ekledi. Zaman içinde farklı coğrafyalarda birçok yönetim biçimi
oluşmuş olduğunu (Otoriterlik, Totaliterlik, Teokrasi, Komünizm, Faşizm, Nasyonal
Sosyalizm, Sosyalizm, Hanedanlık vb.) ama bunlardan söz etmeyeceğini belirtti.
Bu arada Müslümanlarda farklı bir
durum olduğundan söz etti: Halifeler
seçimle gelirdi; ama sonra kraliyete dönüştü. Yine farklı bir durum insan
haklarının bazılarının bizde olmasıydı.
Bizde, “Hâkimiyet Tanrı’nındır.” sözü
gereği gibi irdelenmemiştir. Bu söz yani “Hâkimiyet Tanrı'nındır.” sözü Katolik
Kilisesi'ne ait bir söz. (Omnis, potestas deo) Kuran-ı Kerimde; “Hüküm ancak Allah’ındır.” ayeti geçmektedir.1
Allah ile aldatılmayın ayetleri2
de gereği gibi irdelenmemiştir.
Meral, yukarıdaki konulardan ayrı olarak
adil paylaşım, kültür, emir kulu konuları üzerinde de durulmamış olduğunu da
belirttikten sonra Rousseau’nun demokrasi ile ilgili sözlerini analiz etmeye
başladı.3
*
Bu kısa analizden sonra sözü tekrar moteratörümüz aldı.
Moderatör Hüseyin Yıldız Ahmet Bey’e
teşekkür ettikten sonra, nerede kalmıştık diyerek kaldığı yerden devam etti.
Söylediklerini kısaca özetledikten sonra Yıldız, bir de V...’nin “Ontolojiye uygun olmayan herhangi biri
bilimselliğin dışına çıkmış olur.” sözünü hatırlatıyor. Sizce ne demek
istiyordur? Yazının girişinde ontolojik kategorilerden söz etti ya. Yani, varlıkların dengesini bozan bozulur.
Demokrasilerde hayvanlar da, çevre de hor kullanılmayacak. Güzelim çam
ormanları, zeytinlikler; ırmaklar, denizler her şey doğallığını koruyacak. Buna
gıda maddelerini de katabilir miyiz?
Yıldız, Rönesans’a değindi. Fransız
İhtilâlinden sonraki Batıyı kısaca anlattı. Ve özetle Batı’nın kendini merkez
yaptığını, bu merkezin dışındakileri insandan saymadığını ve de hiçbir zaman Vahyin adaletine
yaklaşılamadığını belirtti. Adaletsiz
demokrasi mi olurmuş?
Yıldız J. J. Russo’nun, Batılıların
dışındaki toplumların medeniyet kuramayacaklarıyla ilgili sözüne takıldı.
Volter’in de aynı düşüncede olduğunu belirtti. Sonra Farabi’den ve Farabi’nin el-Medînetü’l-Fâzıla’sından
söz etti.4
Yıldız, ayrıca, Malcolm X’in “Demokrasi
ikiyüzlülüktür. Eğer demokrasi özgürlükse neden bizim insanlarımız özgür değil.
Eğer demokrasi adaletse neden biz adalete sahip değiliz. Eğer demokrasi
eşitlikse neden biz eşitliğe sahip değiliz.” sözünü tekrarladı. Demokrasinin
değerler üzerinde yükseldiğini söyleyerek sözü Sabahattin Gencal’a (Yani
bendenize verdi)
*
Sabahattin Gencal, demokrasi kavramı kadar halk kavramının da irdelenmesi gerektiği üzerinde durdu. İkide bir bizde halk sınıfı yok diyoruz ki gerçekten yoktu. Ama oluşmaya mı başladı ne? Kendilerini kaf dağında bizleri de çukurlarda görenler türemeye başladı gibi. Gibisi fazla diyen olmaz inşallah diyerek aşağıda yazılı Demokrasi Karnemizdeki Zayıfları Düzeltelim mi? başlıklı denemesini sohbet üslubuyla sundu.
Gencal, ayrıca birkaç gün öncene
Yapay Zekâ Chat GPT ile yaptığı Demokrasi Üzerine konulu konuşmadan da söz etti. Ayrıca GPT'nin de tarafsız olmadığını gazetelerden öğrendiğini söyledi.
Bu arada garsonlar sofrayı donatmaya
başladılar. Tam da Erdoğan Teke Bey’e sıra gelmişti ki iftar vaktinin geldiğini
ezanlar haber verdi. Ne oldu arkadaşlarımız fikir ziyafeti verirken Erdoğan Bey
de iftar ziyafeti verdi. Allah kabul etsin. Nice iftarlar, nice sohbetler nasip
etsin. Allah (cc) Halil İbrahim’in bereketini versin.
İftardan sonra bulunduğumuz mekânın
üst katında namazımızı eda ettik. Sonra yine gelsin çaylar. Kısa çay
sohbetinden sonra birbirimize veda ettik. Görüşmek dileğiyle.
Sabahattin
Gencal,
Çekmeköy-
İstanbul, 29. 03. 2023
______________________
2. (O halde iğreti dünya hayatı sizi
aldatmasın. Aldatan sizi Allah ile aldatmasın.'' (Fâtır 5. Ayrıca bk. Lukman 33
ve Hadid 14-15.))
3. Rousseau’nun Demokrasi İle İlgiliSözlerine Bir Analiz
4. el-Medînetü’l-Fâzıla
https://islamansiklopedisi.org.tr/el-medinetul-fazila
5. Gencal, Sabahattin, DemokrasiÜzerine, not defteri, 27. 03. 2023
.
Demokrasi Karnemizdeki Zayıfları
Düzeltelim mi?
Bir kavram, birçok düşünür tarafından
birbirinden farklı bir biçimde tanımlanıyorsa o kavramın tanımı yok demektir.
Demokrasi kavramı, Antik Yunandan
günümüze birçok düşünür tarafından farklı bir biçimde tanımlanmıştır.
O halde, demokrasinin tanımı yok
demektir.
Yukarıdaki hükmü çoğumuza empoze
etmişlerdir. Bu fikre katılmamakla
birlikte, demokrasi konusunda kafa yoranlara, fikir üretenlere saygımız var. Bazılarının
Voltaire atfetikleri “Sizin düşüncelerinize katılmasam da onları sonuna kadar
savunmanızda hep yanınızda olacağım.” yaygın sözünü hatırlatır biçimde yazdığımız
sanılmasın. Gerçekten düşünce üretenler saygı duyulmayı hak ederler. Bilmeden
yanlışa düşülebilir, yeter ki kasıt olmasın.
Maalesef, toplumları narkozlamak için
akla gelmedik yöntemler bulunmuştur; öyle ki insanları ayakta uyutmaktadırlar.
Yine, maalesef diyoruz ki demokrasi konusunda da aldatılmaktayız. Ne demek
demokrasinin tanımı yoktur. Oh, ne güzel. Her kurnaz meydanda at oynatsın.
Şöyle bir düşünelim demokrasi, yalnız belirli
aralıklarla yapılan seçimlerden ibaretse Hitler rejimi de, Musolini rejimi de
hatta Franko rejimi de demokrasidir. Kaldı ki seçim güvenliği de nanay...
Demek ki demokrasinin tanımı da
olmalı, demokrasinin kuramları da kurumları da belirtilmeli. Demokrasinin
dayandığı ilkeler de, yine bunun için donatılması gereken erdemler de
belirtilmeli. Bütün bunlar ta hayata başlarken öğrenilmeye başlanmalı.
Demokrasinin kaleleri olarak kabul edilen okullara girince de demokrasinin
teorisi yanında pratikleri de yapılmalı. Hani, şimdi de güya var ya eğitsel
çalışmalar eskiden nasıl yapılıyordu? Ama bu da çok sürmedi.
“Bugün demokrasi ne âlemde?” diye
düşünenlere soruyorum: Biz ne âlemdeyiz?
ü Demokrasinin,
oligarşiden ve Monarşiden farkını biliyor muyuz?
ü Demokrasinin
yarı-başkanlık, başkanlık ve parlamentere bir sistem olduğunu biliyor muyuz?
ü Yine,
parlamentere sistemin çoğunlukçu ve
temsili/çoğulcu bir sistem olduğunu vb. biliyor muyuz?
Soruları daha ne kadar uzatalım? Örneğin;
ü Çoğulcu
demokrasi ile çoğunlukçu demokrasi arasında ne gibi farklar var?
ü Çoğulcu demokrasinin özellikleri nelerdir?
* Demokrasinin vazgeçilmezleri nelerdir?
Bu tip sorularla kafaları
karıştırıyoruz? Derler ya “ Sular bulanmadan durulmaz.”
Sular yeteri kadar bulandı. Etme,
gözünü seveyim; şu demokrasiyi doğru dürüst anlat da kurtulalım?
Öyle kolay değil; bilgi almakla
olmuyor bu işler. Öyle olsaydı, 80 yaşımda olduğuma göre diyebilirim ki Hayat
Bilgisi ve Yurttaşlık Bilgisi derslerini de sayarsak, affedersiniz bir eşek
yükü kitap okutuldu bize. Onun için biz öğrenirdik; bizler çoktan yönetimin
başında olurduk... Biliyor musunuz bizler hep not için, hep diploma için
okuduk. Bu da ayrı bir yanlış. Biz bilgiyi talep edeceğiz, talebe olacağız
talebe...
Yeteri kadar uzattık, daha fazla
başımız ağrımasın. Şimdilik diyeceğim şu: Demokrasi karnemiz, benim, senin ve
onun hepimizin demokrasi karnemiz zayıf. Gelin bir bilgilenme seferberliği
yapalım da zayıflarımızı düzeltelim. Biz zayıf yanlarımızı düzeltirsek emin
olun toplumumuzun zayıf yanları da düzelir.
Her şeyin düzelmesi ve güzel olması
dileğiyle...
Sabahattin
Gencal,
Çekmeköy-İstanbul,
29. 03. 2023
.