Satranç
oynamayı bilir misiniz? En azından satranç oyununun önemini duymuşsunuzdur. Bu strateji
oyununu, Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Okulu’nda (1959’da) rahmetli
fenbilgisi öğretmenim Sabri Baltacı öğretmişti bana.
Öğretmenliğim
ve yöneticiliğim sırasında öğrencilerimizin de satranç öğrenmelerine vesile
olmaya çalıştık. Torunlarıma da satrancı öğrettim. Onların karşılaşmalarını
izlerken nasıl mutlandığımı tarif edemem.
Zaman
aktı da aktı derken Şükrolsun 80’i gördük. Derken unutkanlık başladı, öğrenme
yeteneğimiz de azalmaya başladı. Bu kez de satranç öğrettiğim torunum 25’lik
bir delikanlı olarak bana satrancı tavsiye etti. Hatta bilgisayarıma yükledi.
İlk
iki oyunda yenildim. Üçüncü oyunda yendim. Dördüncü oyunumun sonlarında yanıma
gelen oğlumun galibiyetimi görmesiyle “süper!” demesi bir oldu. Tabii böyle
durumlar hoşuna gider insanın. Bir kez daha oynadım. Tabii gün aşırı oyunlardan
söz ediyorum. Yoksa her an oynuyor değilim. Bu kez de çok rahat yendim mi? İşte
o zaman galiba biraz havalandım. Ekranda birçok kişi var istediğini seç diyor.
Ben seçmem karşıma kimi çıkarırsalar çıkarsınlar, demeye başladım. İçimden değil
ha. Sesli sesli söylüyorum, oğlumun da gururlanmasına neden oldum.
Dün
akşam, iftar vaktine az kaldı. Biraz oyalanayım, dedim. Karşıma CEO bilmem kim’i
çıkardılar. CEO’nun ne olduğunu bilmiyorum ki? Kim olursa olsun diye başladık;
ama baktım ki işler sarpa sarıyor. Ne oluyoruz falan derken ederken hemen bir
levha düşüyor: Oyun bitti. İzahatlarda da “Bir fırsat kaçırdın.” diye yazıyor.
Analiz kısmı var. Eksiklikleri, yanlışlıkları bildiriyor. Ama yeni bir hesap
açacaksın da, abone olacaksın da... Daha işim yok mu? Bu mağlubiyeti iftar vaktinde oynamama verdim.
Sen görürsün, dedim içimden vee sabah sabah karşılıklı yerimizi aldık...
Ne
yazık ki yine kolumuz kanadımız indi. Öyle havalanırsan böyle olur işte. “Mağrur
olama Sabahattin Senden büyük CEO var.” demedim yine. Nedense ben yenilgiye
alışık değilim. Briç oynamayı da Bursa Eğitim Enstitüsü’nde rahmetli hocam
Yusuf Ziya Sevinç öğretmişti bana. Bu iki oyunu bilenlere diğer oyunlar çok çok
hafif kalır. Onun için diğer oyunlardan zevk alamam. Öyle ya, karşında dişli
bir rakip olacak ki oyun zevk versin. Bu sözümüzden satranç ve briçten çok
anladığım gibi bir mana çıkmasın. Eh işte, amatörlerle oynayabiliyorduk.
Zamanla unuttuk anlaşılan; CEO bile yendi beni. Ben yenileceğimi anladığım
oyuna girmezdim. Ama şimdi hırs yaptım. CEO’da olsa bilmem ne de olsa bu yapay
zekâyı devireceğim. Daha sonra da varsa yakınlarda satranç kulüpleri onlara
yazılacağım. Dedim ya hırs yaptım.
Siz
yine de, ne yaparsanız yapın; ama hırs yapmayın. Tanıdıklarınıza, özellikle
siyasetçilere de keskin sirkenin küpüne zarar vereceğini hatırlatıverin lütfen.
Sabahattin
Gencal
Çekmeköy-İstanbul,
02. 04. 2023