Ahmet Meral, 26. 04. 2023 |
Âdemoğullarının
serüveni sürgit devam eden karşıtlıkların hikâyesidir. Bir bakıma; iyi – kötü,
mazlum - zalim, mert - namert, edepli - edepsiz, merhametli - gaddar, dürüst -
hilebaz, cömert – cimri, namuslu – namussuz gibi, kategorilere giren insan ya
da insan gruplarının mücadelesinin hikâyesi…
Aslında
kişisel serüvenimiz de, dünyanın düzeni de bu sayılan zıtlıklar karşısında ne
tarafta yer alacağımızla doğrudan ilgili…
Esasen,
birinci şıkta yer alan olumlu vasıflar; Âdem’den günümüze ilahi hikmetin özünü,
bir başka boyutuyla ”insan” kavramının olumlu donatılarını oluşturmuştur. Bu
nedenle yaşam boyu kimlerle dost olacağımız, kimlere karşı da, çelikten bir
irade sergileyerek karşı tavır geliştireceğimiz daima önemli olmuştur. Bu durum
sıradan bir tercih değildir. Rahmani ilkelere ya da şeytani düzeneklere boyun
eğmekle sonuçlanacak kritik bir seçimdir. Böylece ya; yeryüzünün zalim
egemenlerinin, emek düşmanlarının, insan haklarını çiğneyenlerin, kadın ve çocukların
el üstünde tutulması gereken hukuklarını yok sayanların, insanları soy, boy,
yöre, cinsiyet ve sosyal statülerine göre ayırıp dışlayanların, kibir ehli
şımarıkların, haddi aşan azgınların safında yer alır, şeytanın ayak izlerini
takip edersiniz. Ya da; iyinin, edebin, cömertliğin, adaletin, insan
haklarının, kadına saygının, geleceğimiz çocuklarımıza sonsuz sevginin mazlumun
elinden tutmanın ve zalime geçit vermemenin güzel örneklerini ortaya koyar,
yalnız Allah’a boyun eğmenin onur ve şerefini taşıyarak Rahman’ın kutlu yolunun
yolcusu olursunuz. Tıpkı Resuller, Nebiler gibi, Resulullah’ın ehl-i beyti ve
yolunu izleyen arkadaşları gibi.
Onlar
uzun insanlık tarihinin kandilleri oldular. Hayatlarıyla erdemi örneklediler.
Güzel davranışları sergilediler. Arınmak arzusunu taşıyanlara yolun en güzelini
gösterdiler. Kutlu mesajı ulaştırmak ve yeryüzünde adaleti ayakta tutmak için
büyük bedeller ödediler. Ardılları az da olsa her dönemde var oldu.
Meydanlardan adalet timsali Hz. Ömer’ler geçti. Edep ve hayâsıyla çağlar üstü
bir örnek olarak Hz. Osman yer aldı. İlim ve cesaretiyle Hz. Ali müminlerin hep
sevgilisi oldu. Cömert ve fedakârlıklarıyla Ebu Zer, isyan ahlakının ve zulme
başkaldırının timsali olmuş mazlum şehid Hz. Hüseyin silinmez izleriyle var
oldu. Anadolu’muzdan Yesevi, Mevlana, Yunus Emre gibi büyük zatlar hoşgörünün, sevginin
merhametin elçileri olarak iyi izler bırakarak geçtiler. Bilimde, sanatta,
mimaride güzel işlere imza atan, hayata tevazu penceresinden bakan Biruni’ler,
Tusi’ler, Harezmî’ler, Mimar Sinan’lar, Fuat Sezgin’ler ve yüzlerce düşünür ve
ilim adamları hizmetleriyle medeniyet skalamızı yukarılara taşıdılar.
İlim
ve gönül insanları devlet yönetimine tavsiye ve önerileriyle yön verdi. Şeyh
Edebâli, nasihat ettiği Osman Gazi’ye şunları söylüyordu:
“Gönül adamı ol, Bey olana yakışan budur.”
“Ey
oğul! Beysin… Bundan sonra öfke bize uysallık sana. Güceniklik bize, gönül alma
sana. Suçlamak bize katlanmak sana.
Milletçe
medeniyetimizin pak referanslarına yakışmayan sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz.
Müslüman kimliğini hak etmediği tüm yapay görüntülerden uzaklaştıracak güzel
hasletlerimizi teoriden pratiğe geçirmek zorundayız. Ailede, toplumda, devlette
kısacası egemenlikle sınandığımız her noktada güveni, kardeşliği, dostluğu,
birlik beraberliği ve her şeyden önemlisi adaleti öne çıkarmalıyız. Siyasette
karşıtlıkları ve düşmanlıkları azık yapma illetinden süratle uzaklaşmalıyız.
Düşman üreterek safları domine etme kimi Faşist ve Nasyonel Sosyalist akımların
bayatlamış yöntemidir.
Nietzsche’nin
zekice ifade ettiği “İnsan geçimini bir düşmanla sağlıyorsa, bu düşmanın
ölmemesi onun çıkarınadır.” sözü rakip veya karşıtları alt etme noktasında
görece bir kazanç gibi görülebilir ancak, ulvi gayeler taşıyanların asla
tevessül edebileceği bir yöntem olamaz.
Doğruları
savunanlar için daima onuncu köy vardır. Bedeli sosyal statü kaybı, ekonomik
yönden zarar ya da siyasi yönden gerileme olsa da duruş ve doğru istikamet
sahibi olanlar daima kazanacaktır. Unutulmasın bizim medeniyetimiz çift dünyalı
bir medeniyettir.
Hz.
Ali mübarek başına şehadetine yol açan ölümcül darbeyi yediğinde dudaklarından tarihe
geçen şu söz dökülmüştü. “Füstu” “kazandım”.
Doğrusu
iyiler hep kazanır.
Ahmet MERAL, 26. 04. 2023