Sabahattin Gencal Çekmeköy, 17. 04. 2023 ***** |
Atalarımızın;
“Büyük lokma ye büyük söz söyleme.” öğüdünü genellikle tutarım. Ama geçenlerde
nasıl olduysa, hiç yapmadığımı yaptım; açık deyişle övündüm. Bu yetmiyormuş
gibi “Duyduk duymadık demeyin!” sloganıyla bunu, siz değerli okuyucularıma
duyurdum.
Yazımı
okuyanlar hatırlayacaktır. Bu son günlerde, fi tarihlerinde oynadığım santranca
tekrar başladım. Bilgisayara karşı oynadığım oyunlarda bir iki yenilgiden sonra
galip gelmeye başladım.1 Bu moralle 2000 strateji-simulasyon oyunu (CimCity) dünya şampiyonu oğlum Ahmet’i
de yenince havalandım ve de övünmüş oldum.2 Bu suretle mahcup oldum.
Bu bir yana beni tanıyanları hayal kırıklığına uğrattım. Bunun için ne kadar
pişman olduğumu anlatamam. Tövbe estağfurullah, tövbe estağfurullah!
Atalarımız,
“Sonradan pişman olacağın bir işi sakın yapma.” diye boşuna söylememişler. O
kadar pişmanım ki, nasıl özür dileyeceğimi bilemiyorum. Övünmem tamamen
cahilliğimden. Bilgisayar cahilliğimi yüzüme yüzüme vurdu. Öyle yendi ki...
Tamam, oyunu göze alan yenilgiyi de kabul eder. Ama bildiğiniz gibi değil;
adeta alay etti benimle:
Her
oyuna girişte acemileri karşıma çıkardı. Sanki, sen ancak bunları yenebilirsin,
dercesine. Ben kabul etmiyor ve beni yenenlere meydan okuyordum. Bir yendiler,
bir daha yendiler. Tamam, yenile yenile yenmesini öğreniriz, diyordum. Oğlum
Ahmet, dengin ile oyna, diyordu. Hayır, diyordum. O da, “Yenilen pehlivan
güreşmeye doymaz.” diyordu. Ben, yenilsem de, nasıl oynadıklarını öğrenmeye çalışacağım,
diyerek ustalarla oyuna devam ediyordum. Bu kez de ne oldu biliyor musunuz? Her
yenilgiden sonra, “Seni, geliştirme kursuna alalım.” demeye başladılar. Resmen
küçümseme. Ya da, “Öğren de gel!”
Kursa
kayıt olmadım, ama durumu inceledim. Uuuu, ne kadar da gelişmişler. Zamanında
böyle olduğunu bilseydim, hiç ağzımı açar mıydım. Övünmek şöyle dursun bahsini
açmazdım. Biz daha satrancın terimlerini bile bilmiyoruz. Rahmetli Fenbilgisi
Öğretmenim 65 yıl önce öğretmişti beni. Doğrusu fena yetişmemiştim; ama bunca
zaman köprülerin altından nice sular geçti. Nice nice teknikler gelişti.
Tekrar
özür diliyorum. Övünmemi cahilliğime verin. Derler ya “Cahil cesur olur.”
Bu
arada, bunca boş sözün peşi sıra işe yarayacak birkaç satır da yazalım:
“Amerika’da
Justin Kruger ve David Dunning adlı iki psikolog, daha sonra kendilerine Nobel
ödülü getirecek bir tez ortaya atarlar.
Tez
şudur: “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini
artırır.”
Yaptıkları
araştırmaların sonucu özetle şöyle çıkar:
-Niteliksiz
insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-Niteliksiz
insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
-Niteliksiz
insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da
acizdirler.
(...)
-Sonuçta,
‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
(...)
Bu
durumda nitelikli insanların, cahiller kadar cesur, atak, girişken ve özgüvenli
olması gerekir ki bir denge olsun. Aksi takdirde cehalete teslim olacak dünya.
Bertrand
Russell şöyle diyor: “Dünyanın sorunu,
akıllılar hep kuşku içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin
olmalarıdır.”3
Not:
Bu yazıyı siyasetçiler için yazdığım düşünülmesin lütfen. Siyaset konusu mu? O
bambaşka bir şey...
Söz
aramızda, ben yine de satranç ustalarının yakasını bırakmayacağım...
Sabahattin
Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 18. 04. 2023
_______________
1.
Gencal Sabahattin, Hırslı İken Satranç Oynanamaz, Not Defteri, 2 Nisan 2023
Pazar,
https://gencalinnotlari.blogspot.com/2023/04/hrsl-iken-satranc-oynanamaz.html
2.
Gencal, Sabahattin, “Duyduk duymadık demeyin!” 02. 04. 2023, https://www.facebook.com/hashtag/satran%C3%A7
3.
https://iktibasdergisi.com/2019/02/25/dunning-kruger-sendromu-ya-da-kifayetsiz-muhteris/