26 Nisan 2023 Çarşamba

İşte Hali Pür Melalimiz

 



İmkânlar elimizden alınmış, layık olmayanlar yani yetkin ve işin ehli olmayanlar, liyakatsiz olanlar iş başında. Hukuk derseniz tatilde. Tanıtımı maruz görün -eşek/gibi çalışanlar hakkını alamıyor.

İşini bilen memurlar revaçta ve meşru kabul edilip, baş tacı ediliyor, gelir dağılımındaysa adaletsizlik ve dengesizlik pür devam, bazıları hariç kimse hakkını alamıyor.

Hakkını arayanlarsa teröristlikle veya anarşistlikle suçlanıyor.

Dayı, yeğen, amca olanlar köşe başlarında ağalık yapıp, parsayı topluyor. Hasbelkader yönetici, müdür, muhasebeci olanlar-namusluları hariç tutuyorum-tabiri caiz ise malı götürüyor. Öğrenci sınava giriyor Türkiye çapında dereceye girenler, yüzde 90’ların üzerinde puan alanlar, hatta ilk sırada olanlar boşta yüzde50’ler bandında puan alanlar, dolayısıyla hakkı ve liyakati olmayanlar, bir şekilde mülakat sistemiyle kayırılıyor (ki gençliğimde ben de Hopa'da liman işletmesi eleman alımı sınavında yazılı sınavında kazanıp, mülakatta elenmiştim).Tabii bu arada şunu da belirtmeliyim, mülakatta bana sorulan sorular içerisinde herhangi bir bilgi içermeyen, askerlik yaptın mı? (Yapmıştım) askerlikten evvel  nerede çalıştın, adın ve anne babanın adı ne? v.s gibi sorular sorulmuştu ve ben adımı ve anne babamın da adını bilemediğim için dolayısıyla ehliyete haiz olmadığım için elenmiştim....!.

Tabii bunu söylememe gerek olmasa da yine belirtmem lazım. Kendi adım, anne ve baba adımın sorulmasının arka planında ellerinde bulunan listedeki torpillilerin hüviyetleriyle uyuşup uyuşmadığını tespit etmekti.

Bu söylediklerim 1980’li yıllar ANAP hükümeti iş başında. Bu satırları yazdığımsa 2020’li yıllar yani AKP hükümetinin iş başında olduğu dönem. Geriye doğru dönüp baktığımda (aynı tas, aynı hamam) hiçbir şey değişmemiş, hatta daha da kötüye gitmiş. Ne acıdır ki az çok farklılıklarla beraber bütün sol ve sağ hükümetler kendimi bildim bileli sistem aynı şekilde sürüyor.

  Akıllı ve sürdürülebilir devlet politikaları yerine keyfi uygulamalar, doğal zenginliklerimiz olan akarsularımız, göllerimiz ve ormanlık alanlarımız rant uğruna veya oy uğruna talan edilmekte.

 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne yanılmıyorsam 20 ya da 23 defa imar affı çıkarılarak oy uğruna talan edilmiş durumda.

  Akraba eş dost kayırmacılığı(nepotizm) tavan yapmış bir halde.

Kimi kesimler ne yazık ve hazindir ki dinimizi alet edip, kullanarak, kimi kesimlerde Atatürkçülük adına aynı haksızlıkları, yolsuzlukları, adaletsizlik ve hukuksuzlukları yaparak maalesef suistimal edebiliyor. Merhum sosyoloğumuz Cemil Meriç in belirttiği gibi "Ortada bir pasta var (TÜRKİYE) sağdan yiyene sağcı, soldan yiyene solcu diyorlar.

   Bütün bu ahlaksızlığı, haksızlıkları, hukuksuzlukları yapanlar, adaletsizlikleri kendilerine şiar edinenler dönüp insanlara kapitalist hem de liberal kapitalizm sistemin yılmaz savunucuları adeta "cambaza bak cambaza" dercesine Afrika'da insanlar aç susuz perişan yaşamakta "Allah'a şükret" diyorlar.

 Haşa bütün bu yaptıklarını Allah'a havale ederek ve utanmadan Allah'a fatura ederek O'nu kapitalist, yolsuzluk ve adaletsizlik Tanrısı imiş gibi "Mammon"1 Tanrısını bize haşa Allah gibi gösterip  kendilerine göre Allah tasavvuru oluşturdukları Tanrılarına şükretmemizi istiyorlar.

Kısacası utanmadan piyasanın Tanrısına, Mammon'un Tanrısına şükretmemizi istiyorlar.

Herkese hayırlı günler dileğiyle...

Hüseyin YILDIZ,

Çekmeköy-İstanbul, 26. 04. 2023

______________________

1. Mammon, kitabı mukaddesteki yeni akitte mal, mülk ya da paraca kapitalizmi ifade eder ve gözü doymaz kazanca sahip olma çabasıyla ilişkilendirilir.

Ortaçağda genel olarak bir Tanrı olarak betimleyip somutlaştırılmıs ve nazende cehennimin yedi prensinden biri olarak anılmıştır. (Kaynak,"Vikipedi”)

Paylaşmak güzeldir.