Sabahattin Gencal- Hüseyin Yıldız Çekmeköy-İstanbul (Çarşamba 14.30 Sohbetinde) |
“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” der atalarımız.
Bugün 18 Mayıs 2022 Çarşamba. Bu demek oluyor
ki yarını az buçuk tahmin edebileceğiz.
Yanlış mı söyledim? Kitaplarda da öyle yazmıyor mu? “Herhangi bir iş,
bir durum ya da bir olayın gidişatından nasıl son bulacağı anlaşılır. Bu iş
veya durumu incelemek suretiyle daha ileriki dönemde nasıl bir durum ortaya
çıkaracağı az çok tespit edilir. Böyle durumlarda da perşembenin gelişi
çarşambadan bellidir atasözü kullanılır.”
Yarın
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Meteoroloji haberlerine göre,
yarın yer yer bulutlu ve bazı bölgeler yağmurlu geçecekmiş. Ben de öyle
düşünüyorum. Ama bu bulutlar, bu yağmurlar da Türk Gençliğini
engelleyemeyecektir. Kurtuluş Savaşı’nda mermi yağmurlarına, top gürültülerine
ve çatlak seslere rağmen nasıl başarı elde edildiyse, şimdi de başarıya
ulaşılacaktır. Tabii başarı kendiliğinden gelmiyor. Bu konuda azıcıkta olsa
kafa yormak gerekir.
Bugün
kafa yormak için mutat / her zamanki,
alışılmış Çarşamba 14.30 toplantımıza /sohbetimize geldim. Hüseyin Yıldız Bey
arkadaşım, telefon ederek toplantıya 10-15 dakika geç kalabileceğini söyledi.
Ben de ona göre evden çıktım. 14.25’te kafedeydim. Baktım ki Hüseyin Bey de
orada. Dedi ki, bir işim vardı. O olmayınca erken geldim. Elinde kitap da
yoktu, defter de. Belki de çantasındaydı, düşüncesiyle sormadım. Arkadaşımız,
her zaman defter ve kitabı eksik etmez. Bir de telefonu. Telefonu kullanmakta
mahirdir. Takıldığımız bir konu olunca hemen internet ummanına dalar.
Yerime
otururken, halini hatırını sordum. Hamt etti. Ardından ufak tefek sıkıntıların
olduğunu belirtince “Dünyada rahatlık yoktur.” dedim. Böylece sohbet başlamış
oldu. Siz ders de diyebilirsiniz. Hani bazı hocalarımız olurdu. Bunların, “Günaydın
çocuklar!” demesiyle derse başlamaları bir olurdu. İşte bizimkisi de öyle oldu.
Hüseyin
Bey, “Bu konudaki yorumunuzu tahmin edebiliyorum. Ama toplumumuzda çoğu kişi ve
gruplar, “Dünyada rahatlık yoktur.” Sözünü, “Müslümanlara rahatlık öbür
dünyadır.” Biçiminde yorumlamaktadır dedi. Bunun üzerine, Müslümanları hep bu
gibi yorumlarla çökerttiklerini söyledim. Evet, Kur’an-ı Kerim değişmemiştir;
ama yanlış yorumlayanlar çoktur. Yine, hadis uyduranlar veya sahih hadisleri
yanlış yorumlayanların bir hayli olduğunu söyleyince, Hüseyin Bey tipik bir
örnek verdi:
Bir
milletvekili; “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi
emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız
diye size öğüt veriyor.”1 ayetine dayanarak yakınlarını yardım
ettiklerini söylüyor. Milletin parasından yakınlarına yardım etmeyi ayete
bağlamak demek ne demektir?
Tüm
icraatlarda da bunu görmüyor muyuz? Aklıma takıldı. Bazıları da Türkiyeyi Darül-harp
olarak görmektedir. Olmaya, yurdumuzun talan edilmesine bu yüzden, bazı
çevrelerce sessiz kalınmakta. Devamlı kutuplaştırma ve düşman yaratma bunun
için mi acaba?
“Türkiye
Cumhuriyeti devletinin “Kâfir düzen” yaftasıyla lanetlenmesi için yeterli sebep
olarak görülmüştür. Zaten Atatürk’ü de din düşmanı deccal veya süfyan diye
tanımlama geleneğini Nurculuktan alan İslamcılar, kendi hastalıklı sloganlarını
yaşama geçirmiştir.
O
halde Darülharp kavramına bakmamız lazımdır.
İslam
hukuku manasına gelen fıkıhta Darülharp denen facia vardır.
Darülharp
ve Darülharp şartları, İslam hükümlerinin hâkim olmadığı topraklarda, haram
kabul edilen birçok fiilin helal kılınması demektir.
Ve
İslamcıların geneline göre Türkiye bir darülharp toprağıdır.
O
halde Türkiye sınırları içinde her türlü ahlâksızlığı işlemek dincilerce
mubahtır, yani normaldir ve hiçbir günahı yoktur. Birçok yolsuzluk ve soygunun
faili olarak ortaya çıkan kimi İslamcı ismin diğer İslamcılarca mazur
görülmesi, eleştirilmemesi, üstelik Darülharp esasından dolayı takdir bile
edilmesinin asıl nedeni işte bu sapkın dinci saplantıdır.”2
Bu
arada Dört Halife döneminden sonra, istisnalar vardır belki tüm Müslüman
ülkelerinde iktidara sahip olanlar saraylarda yaşarken halk yoksulluk
içindedir. Yine her fırsatta halka bu dünyada fakir olanın öteki dünyada
cennete gideceği, şükretmesi gerektiği vb. birçok telkinler yapılmaktadır.
Gariptir bu telkinler, konuyu çok iyi bilen veya bilmesi gereken hocalar
tarafından yapılmaktadır. Öyle ki kendi istedikleri kimselere oy vermeyenlerin
de...
Böylesi
yanlış yorumlar üzerinde konuşuyorduk. Bu arada Hüseyin Bey, Hz. Ömer’in bir
sözünü hatırlattı:
Hz.
Ömer hutbede cemaate şöyle seslendi:
“Ben
haktan ayrılırsam ne yaparsınız ”
Bir
sahabe cevap verdi:
“Seni
kılıcımla düzeltirim ya Ömer!”
Hz.
Ömer ellerini açarak;
“Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki ben Senin
adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim”
İki
saat bu konular üzerinde durduk. Hüseyin Bey Maşallah kurra hafız gibi, bir
konu açtığımda hemen Arapça ayeti okuyarak açıklamalarda bulunuyordu. O
bakımdan sohbetimizin, her zamanki gibi yararlı olduğunu söyleyebilirim.
Bu
arada, “Yarın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramıdır. Bu vesileyle
beraber bir mesaj verelim.” dediğimde “Siz yazın.” dedi. Ben de,
“Öğretmenliğimde yıllarca bu konularda yazdım, yine de yazarım. Önemli olan birlikte vereceğimiz mesajdır.”
dedim. Bunun üzerine cep telefonun açtı ve yazdığı bir metni okudu. Sözün gücü,
gücün sözü başlığı taşıyan metin için, “Ben aklımda tutamam. Mesaj olarak bana
atıver.” deyince hemen oracıkta atıverdi. Kısaca Hakikatın gücü, güçlünün karşısında maalesef olmuyor veya etkisiz
oluyor.
Eve
gelince, iletiyi bulamadım. O bakımdan o güzel paragrafı yazamayacağım.
Yazmaya
başlamadan önce Goole’a baktım: Beşer, “La Rahate FID Dünya (Dünyada rahat
yoktur.)” (A.İbn Hanbel, Zühd, s. 128) sözü için, “Bu söz hadis olarak
nakledilir ama böyle bir hadis yoktur.” Demektedir.3
Ayrıca,
Hüseyin Beyin hatırlattığı yoruma da baktım: "La rahate fid dünya illâ fil
âhire" (Rahat dünyada değildir, ancak ahirettedir) Dünyada Hüznü Çok
Olanın, Âhirette Rahatı Çok Olacaktır."4
Şimdi
diyeceksiniz ki; Bunların, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor bayramıyla
ne alâkası var? Alâkası olmaz olur mu? Taa 1946’dan beri bazı çevreler bu
toplumu hep dinle, Kur’an’la aldatmadılar mı? Kura’nın bu konuda uyarısı olduğu
halde.5
Bizleri
Kur’anla aldattıkları yetmiyormuş gibi tarihle de aldatmaktadırlar. Öyle ki
devletimizin kurucularına bile olmadık sözler söylemekten çekinmemektedirler.
Böyle paylaşımları sadece siyasetçiler değil, belki de güya sevap kazanmak için
hocalar da yapmaktadır. Hoca olmuşsan az çok tarihi bileceksin; bilmiyorsan da
bilmediğin konuda...
“Kur'an
insanın ve toplumların geleceklerini inşa edebilmeleri için tarihin en sağlam
temel ve önemli bir bilgi kaynağı olduğunu ifade eder. Israrla tarihe
bakmamızı, yeryüzünde dolaşmamızı, geçmişi araştırmamızı ister bizden. Üçte
ikisine yakın bir bölümünün kıssalardan oluşması, Kur'an'ın, bir bilgi kaynağı
olarak tarihe ne büyük bir değer verdiğinin göstergesidir.”
Özetle, gençliğimize Kur’an-ı Kerimi
öğreteceğiz ki, kuranla aldatılmayalım. Ve Yalnız Allah’a kulluk edelim.
Şeyhtir, patrondur, şudur budur diye araya şirk sokmayalım. Kimsenin kulu ve
kölesi olmayalım. Yine tarihi de bileceğiz ki, başta İngilizler olmak üzere dış
düşmanların milletimizi kutuplara ayırmak ve bölmek için neler yaptıklarını
öğrenelim. Öyle bilgili olmalıyız ki talancılar, işbirlikçiler, dini alet
edenler bizi bir kere daha aldatma teşebbüsünde dahi bulunmasınlar.
Çarşamba
görüşmelerimizde sınırlı bilgiler üzerinde duruyoruz. Etrafımızda olup bitenler
hakkında da derin bilgimiz yok. Yani gençlere verdiğimiz nasihatlere başta
bizler de muhtacız. Gerçekten bilmiyoruz. Akşam Tv. izlerken bir kanalda bir akademisyen
olan Tayfun Atay Bey ne dese beğenirsiniz? “Bir örtülü, bir gizli harp var...” Saat 22.12’yı gösteriyordu.
Hemen televizyonu kapatarak bilgisayarımın yanına geldim. Bazı arkadaşlarımız bilirler, bu son 3-5 yılda
oldukça fazla hassaslaştım. Artık haberlere bile dayanamıyorum. Allah
göstermesin, ya güneyimizdeki devletler gibi olursak? Onun için diyorum ki; her geçen zamanda Türkiye’miz, toplumumuz
çok şey kaybediyor. Bugün muhalefet partileri topluma yeni umutlar aşılamak
için bu durumun 3-5 senede düzelebileceğini söylüyorlarsa da bunun imkânı yok.
Tahribat o derece kötü.
Aynı gemide olduğumuzu unutmadan,
yanlış dini yorumlara kanmadan, aldatıcıların tuzaklarına düşmeden Parlamenter
sisteme geçişi, hiç kimsenin huzurunu bozamdan kolaylaştıralım.
Bu
düşünce ve duygularla herkesin bayramını tebrik ederken, nice mutlu bayramlar
dilerim.
Sabahattin
Gencal,
Çekmeköy-İstanbul,
18. 05. 2022
_______________
1.
(16&Nahl Sûresi- 90. Ayet, Diyanet
İşleri (Yeni) Meali)
2.
(Nazif Ay, Türkiye darülharp ülkesiymiş,
Odatv.com, 12 Eylül Perşembe 2019,
https://odatv4.com/analiz/turkiye-darulharp-ulkesiymis-12091904-168485
3.
Faruk Beşer, Dünyada rahat yoktur demek
doğru mudur? 03 Nis 2020,
Cumahttps://www.yenisafak.com/yazarlar/faruk-beser/dunyada-rahat-yoktur-demek-dogru-mudur-2054734
4.
[ Hadis-i Şerif, Müslim ]
https://t.co/ysVyBsxM0D"
5.
“Ey insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi
gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (şeytan),
Allah hakkında sizi aldatmasın.” (35/ Fatır suresi 5. ayet, Diyanet İşleri
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali)
6. Rıza Korkmazgöz, Kur'an'da Tarih Algısı, Ankara–2011, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri (Kelâm) Anabilim Dalı