1 Mayıs 2022 Pazar

Şampiyondan Ders Almalıyız

 





Türkiye Futbol Federasyonu, Spor Toto Süper Ligi 2021-2022 Ahmet Çalık Sezonunun 35. Haftasında yani sezonun bitimine 3 hafta kala Trabzonspor’un şampiyonluğu kesinleşti.

Trabzonspor’un bu üstün başarısını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanından en sade yurttaşa kadar herkes tebrik etti. Yurt içinde ve yurt dışında her yerde sevinç gösterileri yapıldı. Trabzonspor’u ben de tebrik ederken başarılarını devamını dilerim.

Bu arada kulüp başkanı ve teknik direktörü başta olmak üzere spor yazarları ve birçok kişi tarafından, şimdiye kadar Türkiye’de pek az görülen bu başarıya etki eden etmenler üzerinde duruldu. Bu analizleri dinledim ve okudum. Hepsi yararlanılmaya değer güzelliktedir.

Ben, Trabzonspor’un bu örnek başarısından bazı dersler çıkartılması gerektiğini düşünüyorum:

1. Kulüp başkanı ve teknik direktörü plandan söz ettiler. Ayrıca zamanında ve kapsayıcı olarak yapıldığını vurguladılar.

Planlama bir futbol kulübü için ne kadar önemliyse bir ülke için de o kadar hatta daha fazla önemlidir. 1960’dan sonra yapılan beşer yıllık üç planı düşününüz. O zaman “Plan mı pilâv mı?” gibi talihsiz konuşmalar olduysa da “plan” diyenler üstün geldi. Devlet Planlama Teşkilatının verimli çalışmaları oldu. Bu çalışmaların sağlıklı olabilmesi için bazı kurumlar da plancılara ayak uydurmaya çalıştılar. Tabii arzu edildiği gibi başarılı olunamadı. Zaman içinde zayıflatıldı. Günümüzde değil teşkilat, değil planlı çalışanlar plan kavramı bile kalmadı. Bu konuda, şahsi fikrim Türkiye dünya liginde küme düşmüştür.

Trabzonspor’un şampiyonluğuna ne kadar çık sevinmişsem, Türkiye’nin plan program bilmez kişilerin elinde düştüğü duruma o kadar hatta çok daha fazla üzülüyorum.

2. Yazılı ve görsel medyadan edindiğimiz bilgilere göre, malzemecisinden başkanına kadar herkes bir amaç için birleşmiştir. Eski başkanlar ve kurullarda görev alanlar da birliği pekiştirmişlerdir. O kadar ki geçen yıllarda Trabzonspor’da top koşturanlar da güzel iletiler göndermişlerdir. Trabzonlulara gelince, yediden yetmişe herkes destek vermiştir. Özetle birlik ve beraberliğin başarı kazanmada ne kadar etkili olduğunu göstermişlerdir.

Birlik ve beraberlik bir futbol kulübü için bu kadar önemliyken Türkiye için önemli olmaz mı? Tabii bu çok düşünüldü; bir masa etrafında toplanılıp görüşme çağrıları yapıldı. Ama maalesef olmadı. Eğer Parlamenter bir sistem olmuş olsaydı, Partisiz Cumhurbaşkanının çağrısıyla toplanılıp sorunlar tartışılabilirdi. Böyle toplantılar olmadığı gibi muhalefet partililerin önerilerine de kulak asılmadı.  Sivil toplum kuruluşları ve meslek birliklerinin görüşlerine başvurulmadı. Kazara bir öğretim görevlisi veya herhangi bir bölümdeki bir yönetici görüş bildirecek olsa ona siyasete atılması söylendi. Gariban yurttaşlarımız da siyasetin yalnız siyasetçiler tarafından yapılabileceği kanısına kapıldı. Ne münasebet her yurttaş siyasi düşüncesini söyleyebilir. Tabii yürütmeye karışamaz; ancak her yurttaşın görüşünü bildirmek veya protesto etmek için anayasal hakları vardır. Bu haklar alındı mı, çalındı mı? Ayrıca her türlü kutuplaştırma denemeleri yapılmadı mı? 1960’dan sonra hız kazanan bu ayrışmalar yani sağcılık- solculuk, Türk-Kürt, Alevi-sünni vb. ayrımların yapay olduğu ve dış güçler ve onların işbirlikçileri tarafından desteklendiği anlaşıldı. Günümüzde de yine dinimiz istismar edilerek kutuplaştırma çalışmaları oluyor... Böylesi bir ülkede başarılı olma ihtimali yoktur. Bir an önce birlik ve beraberlik sağlanmalıdır.


3. Trabzonspor’un dünyaya örnek olan başarısında bence, tüm mensuplarında bir aidiyet, bir Trabzonsporluluk duygusu vardır. Bu güzel duyguyu sadece Trabzonlularda değil yabancı futbolcularda da görüyoruz. Örneğin Napoli Efsanelerinden bir futbolcu, “Şampiyon olursak vücuduma 61 dövmesi yapacağım.” diyor. Bir başka yabancı futbolcu yaz tatilini Trabzon Yaylalarında geçirmek istiyor. Trabzonlular tüm yabancıları kendi çocukları gibi görüyor. Birçok Avrupa kulüplerinde renklerinden ötürü kınanan aşağılan sporcular Trabzonlu futbolcular ve seyirciler tarafından kardeş gibi görünüyor. Bu durum dün de öyleydi bugün de. Nitekim geçen yıllarda Trabzonspor’da oynayan futbolcuların Şampiyonluk kutlamalarına geleceklerine dair demeçleri aidiyet duygusunun birer ipucudur, belirtisidir.

“Bizim için her yer Trabzon.”sloganı aidiyet duygusunun sonucudur. Şampiyonluğun garantilenmesi sonucu bütün dünyada yapılan kutlamalar biraz da bunun işaretidir.

Aidiyet duygusu, bir spor kulübü için ne kadar önemliyse bir devlet, bir toplum içinde o kadar, hatta daha fazla önemlidir. Şimdi düşünelim Türkiye’ye Güneyden, doğudan, batıdan şurdan burdan gelenlerde aidiyet duygusu var mı? Türk halkı, ensar olma telkinlerine rağmen bunları benimsemiş mi? Bir güvenlik ve emniyet duygusu var mı?

Bazıları gelenler fabrikalarımızda çalışıyor diyorlar. Olabilir. Bir zamanlar Almanya, İsviçre, Fransa bizden işçi aldı. Biz böyle mi alıyoruz? Daha bunların sayılarını, ne olup ne olmadıklarını bilmiyoruz. Zenginler bunları çalıştıracak; ama ikamet ettiği yerlere sokmayacak. Diğer halkın içinde olacak bunlar. Yani emekleri zengine, külfetleri fakire. İşin başka bir yanına bakalım. Bu gelen zavallı garibanlar kendilerini güvende hissediyorlar mı? Onların o güzelim masum çocukları aşağılandığı zaman ne biriktiriyorlar? Bunlar için her gün farklı demeçler verilmesi bilinçaltının tehlike ile dolmasını sağlıyor. Bu durumda Türkiye’nin ilerisi iyi olabilir diyen çıkar mı? Bu iş oyalama politikalarıyla olmaz. Hele düşman ülkelerin gizli ajandaları olduğu dedikoduları... Bunlar yetmiyormuş gibi bunları da siyasi malzeme olarak kullanmak... Şu istismarı, bu istismarı yetmiyormuş gibi...



4. Her yönüyle örnek gösterilen Trabzonspor kulübünün örnek sporcuları maaşlarından fedakârlık yaptıklarını duyduk. Örneğin Çin ve Arabistan kulüplerinin daha fazla para vermelerine rağmen Trabzon’u tercih etmişlerdir. Ayrıca başta yabancı futbolcular olmak üzere bütün sporcuların şov yapmadan yardım ettiklerini yine basından öğreniyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nde çeşitli kademelerde görev alanların çifter çifter maaş aldıkları basınca doğrulanmıştır. Buna rağmen düzelen bir şey yok. Kişisel düşüncem görevlilere ne kadar fazla ücret verilirse verilsin; ama bu şeffaf olsun. Belki bu çifte maaş olanlar çok azdır. Ama mide bulandırıyor. Gün olmuyor ki haksız kazançlardan söz edilmesin. Bu durumlar kötü duyguların artarak devam etmesini sağlar ki bu da bekamız için hiç de iyi değil.

Türkiye Cumhuriyeti’nin içeride ve dışarıda saygınlığını artırmak zorundayız. Bunun için tüm yurttaşlarımızla beraber, kaynaşmış bir kitle olarak ve de planlı olarak çalışmalıyız.

Bir gün Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin ayrıntısız bütün toplum tarafından samimi duygularla alkışlanmasını ve en az Trabzonspor Kulübü şampiyonluğu için yapılan kutlamaların yapılmasını canı gönülden istiyorum.

Devamlı başarılar dileğiyle.

 

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy- İstanbul, 01. 05. 2022



 

Paylaşmak güzeldir.