Nasıl
ki içme suyu içilebilir olmalı; dil de dinlenebilir olmalıdır. Dinlenebilir
olmayan sözlere kulaklarımızı kapatalım kapatmasına; ama dilleri bozuk olanları,
dilleriyle virüs saçanları nazikçe uyarmaktan da geri kalmamalı. Hele de
öğretmenseniz...
Biliyoruz
ki insanları diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri de dildir.
Yine
biliyoruz ki dilin önemi temel kaynaklarımız olan Kur’an-ı Kerim’de, hadis-i
şeriflerde, düşünür ve yazarların vb. eserlerinde belirtilmiştir. Bu
kaynaklarda, konunun iyi anlaşılması için bazen benzetmelere başvurulmuştur. Biz
de Facebook’ta gördüğüm bir fotoğraf ve fotoğrafın üstündeki yazıdan hareketle dilin
önemini hatırlatmak isteriz:
Fotoğrafta
ormana girmekte olan bir genç görülüyor. Fotoğrafın üstündeki yazıyı okuyoruz:
“Eğer
Japonya’da dağları ziyaret edecekseniz; dağa girmeden önce ayakkabılarınızı mat
üzerinde iyice silmeniz gerekiyor. Çünkü ayakkabınızla birlikte getirdiğiniz
kirlilik dağların eko sistemine zarar verebilir.” Bu alıntının ne derecede
doğru olduğunu bilmiyorsak da dil için söyleyeceklerimizin doğruluğundan emin
olabilirsiniz.
Bir
kişi diğer bir kişinin veya grubun, kalabalığın, toplumun karşısında
konuşacaksa her şeyden önce dilini temizlemelidir. Aksi takdirde o dilden
dökülecek kelimeler bir virüs gibi insanları olumsuz olarak etkiler. Pandemi
dönemlerinde virüslerin birçok ölümlere ve kalıcı rahatsızlıklara neden olduğu
görülmüştür.
Her
zaman özellikle bu seçim arifesinde, çok az da olsa bazı hatiplerin dillerini
temizlemedikleri maalesef müşahede edilmiştir. Bu durum çokları tarafından
kınanmasına rağmen yine de bazı kişiler dillerini temizlemiyorlar. Onlara
yeniden hatırlatıyoruz. Tabii, herkese de... Bir söz vardır, bilirsiniz: “Kızım
sana söylüyorum, gelinim sen anla.”
Bak
kardeşim, dilin ile yaydığın virüs bütün toplumun bilinçaltına öyle bir işler
ki bu kırk senede temizlenemez. Bildiğin gibi çoğu kere bilinçaltı ile hareket
ederiz. Bu nedenle de çağdaş uygarlığın gerilerine düşeriz. Zaten her konuda
geriledik. Bu yetmezmiş gibi bizi tabana mı indireceksiniz? Böyle bir niyetinin
olmadığını sanıyorum.
Bak
kardeşim, hangi saiklerle kullandığınızı az çok anladığımız bu
alışkanlıklarınızla dilin düzelmesi için yıllarca emek veren öğretmenlerimizin,
imam hatiplerimizin, öğretim üyelerimizin, düşünür ve yazarlarımızın kısaca tüm
aydınlarımızın emeklerini bir anda zayi ediyorsunuz. Bir de benzetmelerle,
anlayabileceğiniz biçimde yazalım: Süt dolu bakracı devirme, ya da şöyle diyelim;
o dilinle bakraç dolusu sütü murdar etme...
“Dil
temizliği en az diş temizliği kadar önemli bir olaydır. Bu nedenle dil bakımını
yapmalısınız.”
Sabahattin
Gencal,
Çekmeköy-İstanbul,
02. 05. 2023