30 Eylül 2015 Çarşamba

Ses Bilgisi

                Ses Bilgisi


Sesler(seslikler); dilin sesleri (sons de la langue)
Sesler hece, kelime ve söz içinde yan yana gelip birleşirken değişirler.
Bu mekanik değişmeler de yapılarına göre dilden dile farkeder. 
Türkçemiz bitişimli dillerden olup kelime çekimi ve üretimi yalnız sonekler (suffixe) ve ses kurallarına bağlı eklemeler (suffixation) yoluyla yapıldığı için bizde kelime ve söz geniş ölçüde
ses değişmelerine uğrar. 

Buna göre yazılış kuralları (régle d’orthographie) diye öğretmeye çalıştığımız şeyler aslında çoklukla dilimizin ses kanunları olup bunları gramerimizde ait oldukları yerlerde göstermeksizin gereği gibi öğretmemiz de mümkün değildir. Bu sebeple Türkçenin gramerinde sesbilgisi geniş bir yer alacaktır.

*
                Ses Nedir?
        Hava titreşimlerinin kulakla duyulanına SES denir. Parçalanmayan en küçük dil birliğidir, dil unsurudur.
              Harf Nedir?
                Her sesin yazıdaki biçimine HARF denir. Alfabenin en küçük birimidir. 

              Ses ve Harfin Farklılığı

            *Ses sözlü, harf ise yazılıdır.
            *Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
            *Ses sesli, harf ise sessizdir. Harf bir yönüyle sesin elbisesidir, kılıfıdır.

             Alfabe Nedir?
          Bir dildeki sesleri karşılayan harflerin hepsinin birden meydana getirdiği, belirli bir 
sırası olan harf topluluğuna ALFABE adı verilir.

            Bugün  yazı dilinde kullandığımız Latin kökenli alfabede 29 harf bulunmaktadır. Bu harflerin şekillendirdiği sesleri iki grup halinde incelemek mümkündür:     

            1- Ünlüler (vokal)

            2- Ünsüzler (konsonant)

            ÜNLÜLER-SESLİLER

            Ses yolunda hiçbir engele uğramadan, boğumlanmadan çıkanlardır. Türkçe’de sesli harfler 8 tanedir: a, e, ı, i, o, ö, u, ü’ dür.Bunlar tek başlarına okunur ve hece olur.

            Türkçe, ünlüsü bol bir dildir. Ayrıca (ı) ünlüsü de yalnız Türkçe’de bulunmaktadır. Dilimizde ünlüler açık olarak söylenirler. Bunlar, konuşmanın asıl öğesidirler. Hem kendileri okunurlar, hem de ünsüzleri okuturlar.

            Türkçe’de ünsüzler üçe ayrılmaktadır:

            1-Büyük dilin durumuna göre ünlüler: Kalın-ince

            Dilin geri çekilip, art damak dediğimiz yumuşak damağa yaklaşması durumunda oluşan ünlülere KALIN ÜNLÜLER adı verilir. Bu ünlüler a, ı, o, u’ dur.

            Dilin ileri sürülüp ön damak dediğimiz sert damağa yaklaşmasıyla oluşan ünlülere de İNCE ÜNLÜLER denilmektedir. Bu ünlüler e, i, ö, ü’ dür.

            Kalın ünlülere ART ÜNLÜLER, ince ünlülere de ÖN ÜNLÜLER adı da verilmektedir.

            2-Alt çenenin durumuna göre ünlüler:Geniş-dar

            Alt çenenin çok düşük durumda olup ağız boşluğunun genişlemesiyle oluşan ünlülere GENİŞ ÜNLÜLER adı verilir. Bu ünlüler a, e, o, ö’ dür.

            Alt çenenin düşüp ağız boşluğunun daralmasıyla oluşan ünlülere de DAR ÜNLÜLER denilmektedir. Bu ünlüler ı, i, u, ü’ dür.

            3- Dudakların durumuna göre ünlüler: Yuvarlak-düz 

            Dudakların yuvarlaklaşıp ileriye doğru uzamasıyla oluşan ünlülere YUVARLAK ÜNLÜLER adı verilir. Bu ünlüler o, ö, u, ü’ dür.

            Dudakların yanlara yayılmasıyla oluşan ünlülere de DÜZ ÜNLÜLER denilmektedir. Bu ünlüler a, e, ı, i’ dir.

Ünlülerin özellikleri şu tabloda toplu olarak görülebilir:
                                                                                                     



 DÜZ   


 YUVARLAK

Geniş

Dar


Geniş

Dar

 Kalın

    A

    I

     o

     U

  İnce

    e

    İ

     ö

     Ü

a: Kalın, geniş, düz                e: İnce, geniş, düz    
ı : Kalın, dar, düz                    i: İnce, dar, düz   
o: Kalın, geniş, yuvarlak        ö: İnce, geniş, yuvarlak 
u: Kalın, dar, yuvarlak          ü: İnce, dar, yuvarlak   

Ünlüler,  kısalık ve uzunluk bakımından da yine ikiye ayrılmaktadır. 

Ünlülerin süreksiz olanlarına KISA ÜNLÜLER
daha sürekli söylenişi olanlara da UZUN ÜNLÜLER adı verilmektedir. 

Dilimizdeki ünlülerin tamamı kısa olup (ı) ünlüsü daha da kısa bir söylenişe sahiptir. İçinde uzun ünlü bulunan kelimeler Türkçe değildir.
*

ÜNSÜZLER-SESSİZLER     

            Ses  yolunda az çok engele uğrayarak, boğumlanarak oluşan seslerdir. Ünsüzler, ünlülerle birleşmedikçe okunamazlar ve hece kuramazlar.

            Türkçe’de sessiz harfler 21 tanedir: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z’ dir.

            Çıkış noktaları bakımından ünsüzler yediye ayrılmaktadır: 

            1- Dudak Ünsüzleri: İki dudağın birbirine dokunması ile oluşan ünsüzlerdir: b, p, m

            2- Diş-Dudak Ünsüzleri: Alt dudağın üst ön dişlere teması ile oluşan ünsüzlerdir: f, v

       3- Diş Ünsüzleri: Dilin ucunun veya ön tarafının üst ön dişlerin arkasına veya diş yuvalarına dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: d, t, n, s, z

            4- Damak-Diş Ünsüzleri: Dilin ucunun veya ön tarafının diş yuvasına yahut sert damağa dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: c, ç, j, ş

         5- Ön Damak Ünsüzleri: Dilin ucunun veya orta tarafın ön damağa dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: g, k, l, r, y

         6- Arka Damak Ünsüzleri: Dilin arka tarafının yumuşak damağa dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: g

            7- Gırtlak Ünsüzü: Bu ünsüz gırtlaktan önce hançerenin sonunda oluşur. Teşekkülü sırasında ses telleri yarı açıktır: h

            Sürekli söylenip söylenmeyeceğine göre ünsüzler ikiye ayrılmaktadır:

            1- Sürekli Sessizler: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z

            2- Süreksiz Sessizler: b, c, ç, d, g, k, p, t

            Bir sessizin sürekli olup olmadığını kolayca öğrenebiliriz. Başına bir sesli getirerek söyleyelim. Ses uzayıp gidiyorsa sürekli, birden tıkanıp kesiliyorsa süreksizdir.

            Özzzz. z istendiği kadar uzuyor; süreklidir. Ek. k uzamıyor, ses yolu birden tıkanıyor; süreksizdir.

            Ünsüzler, ses kirişlerinde perdelenirken titreyip titremediklerine göre de ikiye ayrılır:


    1- Yumuşak-Sedalı Ünsüzler: Kimi ünsüzler söylenirken ses tellerini titretirler. Bunlara YUMUŞAK ÜNSÜZLER denilir: b, c, d, g, ğ, j, k, l, m, n, r, v, y, z

        2- Sert-Sedasız Ünsüzler: Bunların oluşumunda ses telleri titreşmez. Bunlar seslerini çarpma ve sürtünmeden alırlar. Kelimelerin içinde ünlülerin veya yumuşak ünsüzlerin yardımıyla seslenir, duyulur ve onların arkasından kaynar giderler: p, ç, t, k, f, h, s, ş

Ünsüzlerin özellikleri şu tabloda toplu olarak görülebilir.




  SERT


 YUMUŞAK

Sürekli

   f h s ş
 ğ j l m n r
  v y z

Süreksiz

   p ç t k

   b c d g

            http://dersnotlarim-turkce.blogspot.com.tr/2012/06/ses-bilgisi_02.html
*

*
I. SES BiLGiSi
İnsanların duygu, düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları işaretlerin hepsine "dil" denir.
Türkçe, Ural-Altay dil grubunun Altay kulundandır ve eklemeli dillerin son eklemeli diller grubuna girer,
Hava titreşiminin kulakla duyulan derecesine "ses" denir.
Sesleri yazmaya yarayan işaretlerin her birine "harf" denir.
Bir dildeki harflerin bütününe "alfabe" denir Şu anda kullandığımız alfabe, 29 harften oluşmaktadır ve Latin Alfabesinin dilimize uyarlanmış şeklidir.
Ağzın bir hareketiyle çıkan sese "hece" denir. Sesli harf olmadan hece kurulmaz. Sözcükteki hece sayısı, ünlü sayısına eşittir:
Her           tren            gelişinde      gel            demiştin,
Bir hece   Bir hece     Dört hece     Bir hece   Üç hece
HECE ÇEŞİTLERİ

Türkçe’de heceler altı çeşittir :

1.        Bir sesliden oluşan heceler :  a-dam, e-rik, o-dun...

2.        Bir sesli + Bir sessizden oluşan heceler : al-çak, üz-gün

3.        Sessiz+sesli : ba-lık

4.        Sessiz+sesli+sessiz  : bal-çık

5.        Sesli+sessiz+sessiz : alt

6.        Sessiz+sesli+sessiz+sessiz : yurt

NOT : “O” , hem harf, hem hece, hem de kelime olarak kullanılabilir.

Harf ...hece...kelime...cümle...paragraf....edebi eserler  oluşur.

 http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/ses_hece.html
*

TÜRKÇEDE SESLER VE ÖZELLİKLERİ
Alfabemiz 29 sesten oluşur.
Sesler, ünlü (sesli) ve ünsüz (sessiz) olmak üzere ikiye ayrılır.
A) ÜNLÜ (SESLİ) HARFLER
Ses yolunda hiçbir engele uğramadan oluşan, yalnız başına söylenebilen seslere "ünlü sesler" denir.
Ünlüler tek başına okunabilir, hece ya da sözcük olabilir.
Türkçede sekiz ünlü vardır.


Bunlar: a, e, ı, i, o, ö, u, ü sesleridir.
Ünlüler, ses yolundan çıkışları sırasında dilin, dudakların, ağzın durumuna göre gruplandırılırlar.
a) Dilin durumuna göre :
Kalın ünlüler  : a, ı, o, u

ince ünlüler   : e, i, ö, ü

b) Dudakların durumuna göre :
Düz ünlüler    : a, e, ı,
Yuvarlak ünlüler   : o, ö, u. ü

c)       Ağzın durumuna göre :
Geniş ünlüler        : a, e, o, ö
Dar ünlüler    : ı, i, u, ü

Ünlülerin bu özelliklerini şöyle bir tabloda gösterebiliriz:
DÜZYUVARLAK
GENİŞDARGENİŞDAR
KALINaıou
İNCEeiöü
ÖRNEK
Aşağıdaki kelimelerin hangisinde, sesli harflerin tamamı geniş seslidir?
A) Yolculuk    B) Okumak    C) Yoklamak  D) Çalışmak

Geniş sesler a, e, o, ö 'dür. "Yolculuk" ve "okumak" sözcüklerinde "a" sesleri, "çalışmak" söz­cüğünde "ı" sesi dar ünlüdür. "Yoklamak" sözcüğünde yer alan ünlülerin tamamı geniştir.
Yanıt: C
 http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/Seslerveozellikleri.html
*
B) ÜNSÜZ (SESSİZ) HARFLER

Ses yolunda bir engele uğrayarak oluşan yalnız başına söylenemeyen seslere "ünsüz harfler" denir.
Bu sesler ancak bir ünlü yardımıyla söylenebilir.
 Tûrkçede 21 ünsüz vardır. Bunlar, b, c, ç, d, f- Q. ğ- n, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z sesleridir.
Ünsüzler, çıkış biçimlerine ve ses tellerinin titreşimlerine göre gruplandınlır.
1)      Çıkış biçimlerine göre :
Sürekli ünsüzler: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s. ş, v, y, z
Süreksiz ünsüzler: b, c. ç, d, g, k, p, t
2)      Titreşimlerine göre :
Sert ünsüzler : ç, f, h. k, p, s, ş, î
Yumuşak ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Ünsüzlerin bu özelliklerini bir tabloda şöyle gösterebiliriz:

SERTYUMUŞAK
SÜREKLİf, h, s, şğ, j, 1, m, n, r, v, y. z
SÜREKSİZç. k. p, tb. c, d. g
"Fıstıkçı Şahap" ifadesindeki ünsüzler sert ünsüzleri, "kitapçı" sözcüğü de sert süreksiz ünsüz­leri içerir.
ÖRNEK
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." cümlesinde, süreksiz sert sessiz harfler, aşağıdakilerden hangisinde yoktur?
A) muhtaç
B)olduğun
C)kanda
D) mevcuttur.
ÇÖZÜM
Süreksiz sert - sessiz ünsüzler p, ç, t, k seslendir.
"Muhtaç, kanda, mevcuttur" sözcüklerinde ı süreksiz sert sessiz harfler bulunmaktadır.

"Olduğun" sözcüğündeki "l, d, ğ, n" sesleri yumuşak sessizlerdir.
Yanıt: B
 http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/Unsuzler.html
*




ÜNLÜ UYUMLARI

Ünlülerin sözcük içindeki dizilişleriyle ilgili iki kural vardır.




a) Büyük Ünlü (Kalınlık - İncelik) Uyumu

Birden fazla heceli Türkçe sözcüklerde kalın ünlülerden sonra kalın ünlüler, ince ünlülerden sonra da ince ünlüler gelir. Bu kurala "büyük ünlü uyumu" denir.
Büyük ünlü uyumu "kalınlık -incelik uyumu" olarak da adlandırılabilir,
kalın (a, ı, o, u)      —> kalın (a, ı, o, u): ağacı, duman
ince (e.i,ö, ü) ---->ince (e, i, ö, ü): ikilik, örnek  
ÖRNEK
'Çocuklar koşarken beni gördüler." cümlesinde, büyük ünlü uyumu kuralına uymayan kelime hangisidir?
A) Çocuklar    B) beni            C) koşarken    D) gördüler
ÇÖZÜM
Bir sözcüğün büyük ünlü uyumuna uyması için, sözcükte yer alan ünlülerin hepsinin kalın ya da hepsinin ince olması gerekir. "Koşarken " sözcüğünde "o " ve "a " sesleri kalın, "e " sesi ise incedir
Yanıt : B
http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/Unlu_uyumlari.html





b) Küçük Ünlü (Düzlük-Yuvarlaklık) Uyumu

Ünlülerin düzlük - yuvarlaklık, darlık - genişlik bakımından gösterdikleri uyuma "küçük ünlü uyumu" denir, Küçük ünlü uyumu "düzlük - yuvarlaklık uyumu" olarak da adladtrılabilir. Küçük ünlü uyumunu iki maddede İnceleyebiliriz:

a)      Bir sözcüğün ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa, sonraki hecelerinde de düz ünlüler olmalıdır.


düz (a, e, ı, i) —> düz (a, e, ı, i): canlı, elbise, kitap...
b)      Bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa, sonraki heceierde ya dar -yuvarlak (u, ü), ya da düz - geniş (a, e) ünlüleri bulunmalıdır.

Küçük Ünlü Uyumu ile İlgili Kurallar

]) Bir sözcükte küçük ünlü uyumu aranırken heceler bir önceki heceye göre değer­lendirilir.
Kol   -   ye    -  yi             u  -   la  -    şım
Yuvarlak    Düz-geniş  Düz-dar         yuvarlak   düz-geniş düz-dar
Her iki sözcük de küçük ünlü uyumuna uyar,

2) Bazı Türkçe sözcükler küçük Ünlü uyumuna uymaz.
havlu                     savurgan
Düz -Yuvarlak         Düz       -Yuvarlak
yavru
Düz- Yuvarlak

3)  Türkçeye yabancı dillerden gelen sözcükler küçük ünlü uyumuna uymaz.
konsolos, salon, otobüs


Uyarı: Geniş - Yuvarlak ünlüler (o, ö) Tûrkçede yalnızca ilk hecede bulunur, ilk hecenin dışındaki hecelerde geniş - yuvarlak ünlü bulunan sözcükler başka dillerden gelmiştir.
Balo, alkol, radyo vb. sözcükler Türkçeye başka dillerden gelmiştir.
  1. Şimdiki zaman eki (-yor), küçük ünlü uyumuna uymaz,
    geliyor, dokunuyor, bekliyor.
  2. Büyük ünlü uyumuna uymayan " -ki" eki, son hece ünlüsü "U" olan sözcüklerde küçük
ünlü uyumuna uyar.
bugünkü, dünkü ...

ÖRNEK
Aşağıdaki seçeneklerde yer alan kelimelerden hangisi küçük ünlü uyumu kuralına uymaz?
A) Yolculuk     B) Oturum C) Yürümek     D) Savunmak

ÇÖZÜM
Küçük ünlü uyumunda ilk hecedeki ünlü, düz ünlülerdense sonraki hecelerde bulunan ünlüler de düz ünlülerden olmalıdır, îlk hecedeki ünlü yuvarlak ünlülerdense sonraki heceler ya dar - yu­varlak ya da düz ~ geniş ünlü olmalıdır.
"Yolculuk, oturum, yürümek" sözcükleri küçük ünlü uyu­muna uyar. "Savunmak" sözcüğünde ilk hece düz ünlü "a" ile başlamış, bir sonraki hecede yuvar­lak ünlü "u" gelmiştir. Kurala aykırıdır.
Yanıt : D

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/kucuk_unlu_uyumu.html
*



1) ÜNSÜZ BENZEŞMESİ
Sert ünsüzle (ç, f, h, k. p. s, ş, t) biten sözcüklere, süreksiz yumuşak ünsüzlerle (c, d, g)başlayan bir ek getirildiğinde "c, d, g" ünsüzlerinin sertleşerek "p, ç, t, k" ünsüzlerine dönüşme-l sine "ünsüz benzeşmesi" denir.

Ünsüz benzeşmesi "ünsüz uyumu" veya "sertleşme" olarak da adlandırılabilir.

sokak + dan -> sokaktan      balık + cı -> balıkçı

şaş + gın -> şaşkın              kitap - da -»   kitapta

 simit - ci -»   simitçi            taş - gın ->  taşkın

UYARI - : Bileşik sözcüklerde, terimlerde, başka dillerden dilimize geçmiş sözcüklerin göv­delerinde ünsüz benzeşmesi aranmaz.

İlk + bahar, iç + güdü, dik + dörtgen; üçgen; istikbal, işgal...

ÖRNEK

 

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinde ünsüz benzeşmesi vardır?

Koltuğun üstünde bir kedi vardı.

Zilin sesini duyunca yerinden fırladı.

Yaşadığı felaketi ağlayarak anlatırdı.

Yardımları ihtiyaç sahiplerine dağıttılar.

ÇÖZÜM

D seçeneğinde "dağıtmak" sözcüğüne eklenen zaman eki "-di" ünsüz benşezmesine uyarak 'd" sesi "t" sesine dönüşmüştür.

Yanıt :D


Çember, ambar, tombul, tembel...

Yalnız, yer adlan''ve bileşik sözcüklerdeki bu benzeşme yazıda gösterilmez: İstanbul Safranbolu, sonbahar, binbaşı...

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/unsuz_benzesmesi.html
*

2) ÜNSÜZ YUMUŞAMASI

Sözcük sonlarında yer alan süreksiz sert ünsüzlerden (ç, k, p, t) sonra ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde süreksiz sert ünsüzlerin yumuşayarak "b, c, d, g " seslerine dönüşmesi olayına "ün süz yumuşaması" denir. Ünsüz yumuşaması "ünsüz değişimi" olarak da adlandırılabilir.
Ekmek+i>Ekmeği              Sokak+a>  Sokağa
Yurt+u  >  Yurdu               Kitap+ın>Kitabın
Yamaç+ı>Yamacı          Ağaç+a> Ağaca


Bu Kurala Uymayan Sözcükler
a)Tek heceli sözcüklerden birçoğu:
İlk-i  >İlki   Kat-a>Kata   Saç-ı>Saçı

b) Türkçeye yabancı dillerden gelen sözcükler:
millet + i -> milleti hukuk + u - hukuku
devlet + in —>   devletin
'
c)     Özel isimlerdeki ünsüz yumuşaması yazıda gösterilmez :
izmit + e -> izmit'e

Gölcük + ü -» Gölcük'ü Ahmet + i -4 Ahmet'i

d)     Sözcük sonlarındaki yapım ve çatı eki "-t" ünlülerle karşılaşınca yumuşamaz.
Konut-u, taşıt-a, Korkut-un ..



1ÖRNEK

Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili kelimelerden hangisinde, sert sessiz harflerden biri yumuşamıştır?
a)Yüzücünün kulaçları gittikçe yavaşlıyordu.
b)Bugün işten çıkıp doğru evine gitti.
c)Bu güzel sonuca ulaşacağını tahmin etmiyordu.
d)Yazlık elbiselerini dolaptan çıkarıp giydi.
ÇÖZÜM
A, B ve D seçeneklerindeki sert ünsüzle biten sözcüklere "c, d" ünsüzleri ile başlayan ekler getirildiği için ünsüz benzeşmesi vardır. C seçeneğinde "sonuç" sözcüğünün sonunda bulunan "ç" sesi kendinden sonra gelen ünlünün etkisiyle yumuşayarak "c" ye dönüşmüştür.
Yanıt: C
 http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/unsuz_yumusamasi.html
*


3) SES DÜŞMESİ
Bazı sözcüklerin çekimlenirken veya füretilirken, seslerinden birisinin düşmesi olayına "ses düşmesi" denir.
a) Sonunda "k" ünsüzü bulunan sözcüklere küçültme eki getirildiğinde sondaki "k" ünsüzü
düşer.

yumuşak + çık -> yumuşacık minik + cik —> minicik
 küçük + cük —> küçücük ufak + cık -> ufacık
b) Bazı sözcüklerden " -l" ekiyle fiiller türetilirken sözcük sonlarındaki "k" ünsüzleri düşer.
yüksek + l -» yükselmek

alçak + -» alçalmak
ufak + l —> ufalmak
c) İki heceden oluşan ve ikinci hecesinde dar ünlü bulunan organ ve akrabalık adlarına
ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde ikinci hecedeki dar ünlü düşer.

omuz + u -» omzu oğul + u -» oğlu alın + ı —> alnı
d)  Arapçadan dilimize geçen bazı sözcükler yardımcı fiillerle birleşik fiil yaparken veya
ünlü ile başlayan ek aldıklarında ikinci hecedeki dar ünlü düşer.

emir + i -> emri                                        emir + etmek -» emretmek
akıl + a -» akla                                          akıl + etmek -» akletmek
e)  Bazı bileşik sözcüklerde, sözcük içindeki benzer hecelerden ya da ünlülerden biri
düşer.

pazar + ertesi -> pazartesi biri + birine -> birbirine cuma + ertesi —> cumartesi
f) Turkçede iki ünlü yan yana bulunmadığı için ünlü ile biten bir sözcük ünlü ile başlayan
bir sözcükle birleşirken ünlülerden biri düşer. Buna "aşınma"da diyebiliriz.

ne + için —> niçin
 kahve + altı —> kahvaltı
n+ asıl -» nasıl
g) Bazı isimlerden " - le - " ekiyle fiil türetilirken sözcüğün son hecesindeki ünlü düşer.
iler+ le -> ilerlemek
koku + la -» koklamak
h) Bazı fiillerden yeni sözcükler türetilirken fiillerin ikinci hecelerindeki dar ünlüler düşer.
ayır + ıntı —> ayrıntı savur + ul -» savrulmak
devir + ik -> devrik

ÖRNEK
"Gecenin birindefecre karşı,
Güneşten evvel doğdu ufukta,
Mustafa Kemal'in altın başı."
mısralarında yer alan aşağıdaki kelimelerin hangisinde hece düşmesi vardır?
                               a)evvel    b)ufuk      c)birinde      d)fecre
ÇÖZÜM
İki heceden oluşan ve ikinci hecesinde dar ünlü bulunan sözcükler ünlü ile başlayan ek aldıklarında ikinci hecedeki dar ünlü düşer. "Fecir" sözcüğü de hal ekini alınca ikinci hecedeki dar ünlü düşmüştür.
Yanıt: D
       ÖRNEK
Aşağıdaki kelimelerin hangisinde ses düşmesi yoktur?
A) Küçücük   B) Büyücek  
C) Ufacık          D) Kısacık
ÇÖZÜM
"Küçük, büyük, ufak" sözcükleri küçültme ekini alırken sözcük sonlarında bulunan "k" sesleri düşmüştür. "Kısa " sözcüğünde ise ses düşmesi olmamıştır.
Yanıt : D

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/ses_dusmesi.html
*


4) SES TÜREMESİ
Tek heceli bazı sözcükler küçültme eki aldığında araya bir ünlü girer. Yine bileşen adların sonundaki ünsüzün ikizleştiği görülür. Aynı durum bu adların kimileri iyelik eki aldığında da görülmektedir. Buna "ses türemesi" denir. Bu durum "üreme" veya "ses artması" olarak da adlandırılır.
zan + etmek -> zannetmek,          af + olmak -> affolmak hak + ı -» hakkı      his + i -> hissi
bir-i-cik            az-ı-çık              dar-a-çık      sap-a-sağlam   güp-e-gündüz
ORNEK
Aşağıdaki seçneklerden hangisinde ses türemesi yoktur?
A) hissetmek                  B) gencecik                   C) reddolunmak                 D) minicik
ÇÖZÜM
"Hissetmek, reddolunmak" sözcüklerinde birleşik fiil oluşturulurken, "gencecik" sözcüğünde "genç" sözcüğünden yeni bir sözcük türetilirken sözcüklerin aslında olmayan sesler sözcüklere ilave edilmiştir. Böylelikle ses türemesi olmuştur. "Minicik" sözcüğünde türeme değil, ses düşmesi vardır.
Yanıt:D

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/ses_turemesi.html
*
ÜNLÜ DARALMASI 
"a, e" geniş ünlüleriyle biten sözcükler "-yor" eki ile çekimlendiğinde sözcüğün son hecesinde bulunan geniş ünlüler daralarak "ı, i, u, ü" ünlülerine dönüşür. Bu ses olayına "ünlü daralması" denir.
sakl+ yor -> saklıyor dil+ yor —> diliyor
 kutl+ yor - >kutluyor
Uyarı: "y" kaynaştırma ünsüzünden önce gelen "a, e" geniş ünlülerindeki daralma ya­zıya geçirilmez. Ancak "demek ve yemek" eylemleri bu kuralın dışındadır. Aşağıdaki örnekler doğru yazımlardır.
de - y - ecek —> diyecek ye -y- ecek -> yiyecek
sakla -y- acak         kutla - y - alım
dil- y - en                  anla - y - abilir

ÖRNEK
Aşağıdakilerden hangisinde ünlü daralması vardır?
  1. Kirli hava sağlığı bozuyor.
  2. Konuşmaktan pek hoşlanmaz.
  3. Okulu gelecek yıl bitirecek mi?
  4. Aylardır oğlundan mektup gelmiyor.
ÇÖZÜM
D seçeneğinde "gelmemek" sözcüğüne "-yor" eki eklendiğinde sözcük sonundaki geniş ün­lü "e" daralarak "i" ünlüsüne dönüşmüştür.
Yanıt: D

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/unlu_daralmasi.html
*
KAYNAŞTIRMA

Türkçede iki ünlü ses yan yana bulunmaz. Ünlü ile biten sözcüklere ünlü ile başlayan ekler getirildiğinde araya "n, s, ş, y" ünsüzlerinden biri girer. Bu ses olayına "kaynaştırma"; harflere de "kaynaştırma harfleri"

ÖRNEK
Aşağıdaki kelimelerin hangisinde kaynaştırma harfi vardır?
A) Olayı       B) Kalayı    C) Uzayı D) Havayı


ÇÖZÜM
A, B, C seçeneklerindeki sözcükler "y" ünsüzü ile bitmektedir, "ı" ünlüsünü alırken de kay­naştırma harfine ihtiyaç yoktur. D seçeneğinde ise "hava" sözcüğü "ı" ünlüsünü alırken "y" kay­naştırma harfini almıştır.
Yanıt:D


ULAMA
Sessiz harfle biten sözcüklerin kendinden sonra gelen ve ünlü ile başlayan sözcüklere bitiştirilerek okunmasına "ulama" denir. Ulama yazıya geçirilmez, sadece okunuşta gerçekleştirilir.

Öpmek istediğiniz elin tokatıdır ki en çok acıtır. Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar Tarihe karıştı eski sevdalar

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.


ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ulama" yoktur?
  1. Geçen yıl, eylülde, okullar açıldı.
  2. Salondan yemek odasına geçilir.
  3. Çağımız icatları, insana parmak ısırtır.
  4. Heceler, harflerin sayısına göre ayrılır.
ÇÖZÜM                                                                                                                                
Ulama yapılması için ünsüzle biten bir sözcükten sonra ünlü ile başlayan bir sözcük gelmelidir.
A'da "okullar açıldı", B'de "yemek odasına", C'de "Çağımızın icatları ve parmak ısırtır"
 sözcük­lerinde ulama yapılmıştır. D seçeneğinde ise ulama yapılabilecek bir durum yoktur.
Yanıt : D

http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/kaynastirma_ulama.html
*
VURGU
Bir hecenin veya bir sözcüğün diğerlerine göre daha kuvvetli, daha şidetli olarak söylenmesine "vurgu" denir. Vurgu bulunduğu yere göre ikiye ayrılır.
  1. Sözcük vurgusu
  2. Cümle vurgusu
Sözcük Vurgusu
  1. Çekim eki almamış sözcüklerde vurgu, genellikle son hecede olur.
    gözlük, çiçekci, arayış
  2. Sözcüklerde vurgu, sözcüğe eklenen eke kayar.
sokak -da> sokakta. — » sokaktaki
Vurgu almayan ekler sözcük sonuna geldiğinde vurguyu kendinden önceki heceye kaydırır.
Olumsuzluk eki, kişi ekleri vurgu almayan eklerdir.
gelmedim, yor oturunuz, yazarım

*  Ünlemlerde ve pekiştirilmiş sözcüklerde vurgu iik hecededir.
'     hayır, peki

bembeyaz, sapsarı
*  Birleşik sözcüklerde vurgu ilk sözcüğün son hecesindedir.

ayakkabı, birçok, kahverengi
*  Yer isimlerinde vurgu sözcüğün başındaki heceye doğru kayar. Hangi hece güçlüyse
onda kalır.

Türkiye, Ankara, İstanbul
ÖRNEK
Aşağıdaki kelimelerin hangisinde vurgu son hecededir?
A) Öğrenciyim       B) Masmavi       C) Bursa   D) Çiçekler
A'da "öğrenciyim", B'de "Masmavi", C'de "Bursa"
             kişi eki            pekiştirme eki       özel yer adı
sözcüklerinde belirtildiği gibi vurgu son hecelerde değildir. D seçeneğinde "çiçekler" sözcüğünde vurgu son hecededir.
Yanıt: D
Cümle Vurgusu
Fiil cümlelerinde vurgulanmak istenen sözcük yükleme yaklaştırılır.
Yarın Cemil'le sinemaya gidiyoruz.
Mektubu özenle katladı, zarfa yerleştirdi.
            
* isim cümlelerinde vurgu yüklemdedir.
istanbul'da dün hava yine yağmurluydu.
ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde vurgu, zaman kavramı üzerindedir?
  1. Ahmet, yarın sabah uçakla İzmir'e gidecek.
  2. Yarın sabah uçakla İzmir'e Ahmet»gidecek.
  3. Ahmet, İzmir'e uçakla yarın sabah gidecek.
  4. Ahmet, İzmir'e yarın sabah uçakla gidecek.
ÇÖZÜM
Fiil cümlelerinde vurgulanmak istenen öğe yükleme yaklaştırılır. A'da yer, B'de kişi kavramı, D'de araç kavramı vurgulanmıştır. C'de ise vurgu zaman kavramındadır.
Yanıt: C
 http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/sesbilgisi/vurgu.html
*
Büyük Ünlü Uyumu
Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de kalın, ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ayak, boyunduruk, burun, dalga, dudak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük vb.
Büyük ünlü uyumuna aykırı olan Türkçe kelimeler de var­dır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman vb.
Alıntı kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, otomatik, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret vb.
Bitişik yazılan birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli vb.
-gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz: akşam-leyin, bakla-­gil-ler, çalışır-ken, ekşi-mtırak, yürü-yor vb.
-daş (-taş) eki bazı kelimelerde büyük ünlü uyumuna uymaz: din-daş, gönül-daş, meslek-taş, ülkü-daş vb.
-ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz: akşamki, duvardaki, karşıki, onunki, yarınki, yoldakivb.
Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelere gelen ekler, kalınlık incelik bakımından son hecenin ünlüsüne uyar: adalet-li, anne-si, kardeş-lik, meslektaş-ımız, şişman-lık vb.
Bazı alıntı kelimelerde ekler bu uyuma girmez: idrak-i, meçhul-e, mentol-de, sembol-ler vb.
Son ünlüleri kalın sıradan olmasına karşın son sesleri ince söylenen bazı alıntı kelimeler ince ünlülü ekler alır: alkol / alkolü, hakikat / hakikati, helal / helalimiz, idrak / idrakimiz, kabul / kabulü, kontrol / kontrolü, protokol / protokole, saat / saate, sadakat / sa­dakati, santral / santrallervb.
http://www.tdk.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=177:Buyuk-Unlu-Uyumu&catid=50:yazm-kurallar&Itemid=132
*
Küçük Ünlü Uyumu
Bir kelimede düz ünlüden sonra düz (a, e, ı, i), yuvarlak ünlüden sonra yuvarlak dar (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlüler bulunur: anlaşmalı, bilek, çilek, ısırmak, ılıklaşmak, kayıkçı, seslenmek, yeşil; boyunduruk, börekçi, çocuk, güreşmek, ocakçı, odun, özlemek, sürmek, vurmak, yoklamak, yorgunluk, yumurta, yüreksiz vb.

Küçük ünlü uyumuna aykırı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavurmak, kavuşmak, savurmak, yağmur vb.

Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz: aktör, alkol, bandrol, daktilo, kabul, doktor, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur vb.

Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar:kavun-u, konsolos-luk, muzır-lık, müzik-çi, yağmur-luk vb.

       Bazı alıntı kelimelerde ekler bu uyuma girmez: alkol-lü, kabul-ü, bandrol-lü, saat-lik vb.

-ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü vb.
      Büyük ve küçük ünlü uyumuyla ilgili yukarıdaki kurallar aşağıdaki çizelgede de gösterilmiş ve örneklendirilmiştir:

a → a, ı (takar, alır)
o → u, a (omuz, oya)
e → e, i (geçer, gelir)
ö → ü, e (ölçü, ördek)
ı → ı, a (kılıç, kısa)
u → u, a (uzun, ufak)
i → i, e (ilik, ince)
ü → ü, e (ütü, ürkek)

http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=178:Kucuk-Unlu-Uyumu&catid=50:yazm-kurallar&Itemid=132




*




Ses bilgisi

Ses bilgisi ya da fonetik sözcüğü, Yunanca “ses” anlamında olan phōnḗ sözcüğünden türetilen ve “işitilen, duyulan” anlamına gelen phōnētikós sözcüğünden gelmektedir. Ses bilgisi, dilsel seslerin öğelerini araştırır. Ses bilgisi; modern dilbilim, biyoloji, akustik bilimi, sinir bilimi, tıp ve diğer bilimlerle ilişkili olan kendine özgü, disiplinler arası bir alandır. Ses bilgisinin araştırma nesnesi, konuşulan dildir.

İşlevsel ses bilgisi, ses bilim gibi konuşulan dili farklı açılardan ele alır. Ses biliminde “dil sistemindeki ses birimlerin işlevleri”, Ses bilgisinde ise sözlü ifadelerdeki özellikler söz konusudur ve ses bilgisi, fen bilimlerinin yöntemlerini kullanır. Ses bilgisinin amacı görgül dil üretimi ve bu üretimin algılamasının imkân ve sınırlarını araştırmaktır.

Ses bilgisinin çalışma alanları

Ses bilgisi, çalışma alanı olarak ikiye ayrılır:

Genel ses bilgisi

Genel ses bilgisi, bir dildeki işaretlerin üretimi, aktarımı ve alınması ile ilgilenir.
Genel Ses bilgisinin bu üç çalışma alanına karşılık gelen alt alanları şunlardır:
  • Boğumlama: Dile fizyolojik bakış açısı ile yaklaşır.
  • Sesçil fonetik: Seslerin ve dil şifrelerinin taşıyıcısı olarak dilin fiziksel yapısıyla uğraşır.
  • İşitsel fonetik: Ses olaylarının nasıl algılandığı ve bunların beyindeki oluşumu ile ilgilenir.

Ses bilgisi

Alt Alanları:
  • Düzgüsel sesbilgisi: Bir dildeki seslerin doğru söylenişine göre dildeki ses sisteminin kurallarını inceler.
  • Karşılaştırmalı sesbilgisi: Artzamanlı ve eşzamanlı olarak iki dilin sesbilimsel sistemlerini karşılaştırır.
  • Betimsel sesbilgisi: Fonetik öğelerin ve bu öğelerin birleşimlerinin sıklığı, belli bir şifreye ait dilsel işaretlerin özelliği, fonetik ve fonolojik istatistik konularını inceler.
  • Adli sesbilgisi: Suç bilimi gibi alanlarda bir konuşmacının ses ve konuşma özelliklerinin araştırılmasına yönelik fonetik bilginin kullanıldığı alandır.
  • Araçsal ya da deneysel sesbilgisi: Uluslararası Fonetik Alfabesi aracılığıyla bütün dillerdeki seslerin gösterilmesi ve tanımlanması ile uğraşır.
  • Kulak fonetiği: İnsan duyumunun yeteneğiyle uğraşan kuramsal sesbilgisinin alanıdır.
  • Patholoji fonetiği: Dilbilimsel dil, konuşma, ses, nefes alma ve duyma bozukluklarına yönelik inceleme yapar.
  • Fonolojik sesbilgisi: Farklı tonlama türlerinin ve vurgulamanın araştırılması gibi konularda bir dildeki ses birimlerinin işlevi, ilişkisi, düzenlenmesi ve yapısı ile uğraşır.
  • Psikolojik sesbilgisi: Bir dildeki seslerin yayılması, konuşma sürecinin planlanması ve konuşmayı konuşmacının kendisinin algılaması gibi konuları kapsar.
  • İletişimsel sesbilgisi: Bilgi alışverişinde ses yapısının düzenlenmesi ile uğraşır.
  • Nörolojik sesbilgisi: Merkezi sinir sisteminin konuşma sürecini ayarlaması ile uğraşır.
  • Eğitsel fonetik: Konuşma becerisinin kazanılması ve bireysel ses gelişimi konularıyla uğraşır.
  • Prozodi: Dildeki seslerin tanımlanması ve bu seslerin, sözcük hecelerindeki kullanımı ile uğraşır. Araştırma alanına hecelerin ses yapısı ve dildeki seslerin birleştirilme kuralları da dahildir.
  • Dil sisteminin öğesi olarak ses birimleri ile ses bilimi de ilgilenir. Fonetik ve fonoloji arasındaki fark “Ses Bilgisi” kavramıdır.

Ayrıca bakınız


https://tr.wikipedia.org/wiki/Ses_bilgisi
*

Sesbilim

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Ses bilimi, (fonoloji, fonetik dil) belirli dil seslerini (fonemler) inceleyen bir bilim dalıdır. Ses bilimi dil içindeki seslerin işlevlerini inceler.
Konuşma seslerinin eklemlenmesi (articulatory), nakli (transport), alınması (receival) ile ilgili bir bilim dalıdır. Fonetiğin bu üç çalışma alanına karşılık gelen üç branşı vardır: boğumlama (articulatory), akustik ve işitim fonetiği (auditory phonetics). Fonolojiye zıt olarak, fonetik konuşma seslerinin fizikî yönüyle ilgilenir. Konuşma seslerinin tam bir transkripsiyonunu vermek için, birkaç özel alfabe vardır. Bu alfabelerden en çok kullanılanı bu metinde bulacağınız alfabe olan IPA’dır.
Ses bilgisinin alanı olan Fonoloji modern dilbiliminin alt alanıdır. Hangi şartlar altında hangi sesler ile kelimelerin birbirinden ayrılabileceğini araştırır. Bir kelime veya sesin ilk hecesini belirlemeye çalışır. Böyle sesler farklı fonemlerin temsilcisidir. Bu fonemler de bir dildeki anlam ayırt eden en küçük birimlerdir.
Fonoloji; fonemlerin farklı sistemlerini, -bir dildeki anlam ayırt eden en küçük birimleri- kapsar. (Bir dildeki anlam taşıyan en küçük birimlere morfemdenir ve Morfoloji’nin araştırma alanına girer.) Fonetik, fonolojik bağlamdan bağımsız olarak seslerin detaylı tanımıyla ilgilenirken, Fonoloji, her bir dildeki ses birimleriyle uğraşır.
Sesbilim, dilin seslerini, dilsel iletişim dizgesindeki işlevleri açısından inceleyen bilim dalıdır. Sesbirim ve bürünbilim gibi soyut birimlerin incelenmesi üzerine kuruludur. F. de Saussure, J. Baudouin de Courtenay gibi araştırmacılardan esinlenen Prag Dilbilim çevresinde oluşmuştur.
Alanları
Sesbilimde, sesbilgisi gibi, kendi içinde birçok alana ayrılır. Bu alanlararı aşağıdaki biçimde gösterebiliriz:
Genel sesbilim
Bu bilimin inceleme alanı oldukça geniştir. Sadece bir dilin sesbilimsel dizgesini değil, bütün dillerin sesbilimsel dizgelerini ve bunların işleyiş kurallarını incelemeyi amaç edinir.
Karşılaştırmalı sesbilim
Bir ya da birçok dilin sesbilimsel dizgelerini birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koymayı amaçlar. Bu bilimin elde etmiş olduğu bulgular çeşitli amaçlar için uygulanabilir.
Eşsüremli
Kısaca tanımlamak gerekirse, bir dilin sesbilimsel düzgesindeki evrimi göz önünde bulundurmadan, sadece bu dilin belli bir döneminde yer alan sesbilimsel dizgesini bir bütün olarak alır.
Artsürmeli sesbilim
Eşsüremli sesbilim aksine, sesbilimsel dizgelerin evrimini, bir dil durumundan öbürüne geçişte ortaya çıkan değişimleri ortaya çıkarmaya çalışır.

Ayırt edici özellikler

Fonolojinin bir başka önemli alanı ise ayırt edici özelliklerle ilgilenir. Bu bağlamda örneğin “sessiz” veya “seslendirici” gibi “üst sınıf özellikleri”nden bahsetmek mümkündür. Anılan bu özellikler yine “laryngal” özelliklerden ayrı tutulur (örneğin seslilik veya nefes vurgusu gibi); bunun yanı sıra seslendirmenin biçimine göre özellikler taşıyabilir (örneğin “burun sesi”); ya da seslendirmenin yerine göre özellikler belirlenebilir (örneğin dudaklı, gırtlaktan seslendirme vs.) Bu anlamda sesler farklı özelliklerin birer “matrix”i olarak da betimlenebilmektedir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sesbilim
*

SESLERİN BİRLEŞMESİ

 Sesler hece, kelime ve cümle içinde kullanıldıkları zaman tek başlarına oldukları gibi kalmazlar. Aralarında kaynaşırlar, kenetlenirler, değişikliğe uğrarlar. Bunlara genel olarak ses değişimleri (changement phonétique) adını veririz.
Bu bölümde ses birleşmesini (combinaison phonétique) inceleyeceğiz.

I. HECENİN YAPISI

A. HECENİN OLUŞMASI

Bir sesin tek başına boğumlanmasında konuşma organlarımız üç safhadan geçerler. İlkin o sesin çıkmasına yarayacak durumu alırlar, buna gerilme (tention), sonra kısa bir süre bu durumda kalıp o sesi çıkarırlar, buna duralama (tenue) deriz. Nihayet susma durumuna geçerler, buna da çözülme (détente) adını veririz.

Sesler bir hece içinde basitçe yanyana dizilmiş değildirler. Aralarında bir binişme, bir zincirleme vardır. Konuşma organlarımız birinci sesi çıkardıkları durumdan çözülürken susma durumuna geçmeksizin ikinci sesin gerilme durumuna atlarlar. Böylece birinin çözülmesi ile ikincinin gerilmesi aynı zamanda olur.

Sesler heceden heceye ve cümle içinde kelimeden kelimeye binişirler. Yani bunlar söz içinde tespih taneleri gibi değil, zincir halkaları gibi dizilmiş bulunurlar. Bir soluk hamlesi bu zincirleşmiş seslerden bazen bir tekini, fakat çoğu zaman bir kaç tanesini içine alır. İşte buna hece adını veriyoruz.

B. HECENİN ÇEŞİTLERİ

Tek sesliden ibaret heceler: o el al i\çen ı\sır u\zak Çoklukla 2, 3, 4 ses birleşerek bir ses meydana getirirler. Bunlar rastgele bir araya gelmiş değillerdir. İçlerinden biri açıklığı yüksek olan bir ses, hemen her zaman bir sesli olur ve öteki seslerin birlikte söylenmesini ve işitilmesini kolaylaştırır. Bu sebeple bu sese sesli (vocalis), öbürlerine sesdeş (consona) adı verilmiştir.
Sesli, hecenin direği ve açıklığı en yüksek sesidir. Buna hecenin doruğu adını veririz.
Türkçe'de hecenin doruğu her zaman bir seslidir: ok de yün alt kurt brak! gibi. Ancak bazı ünlemlerde bir bolünlü veya bir hışırtılı sesdeş de hecenin doruğu olabilir: hşt prt drt gibi.
Hece içindeki sesler doruğun bir veya iki yanında açıklık derecelerine göre sıralandırılırlar, istiflenirler: su iç kıl üst sarp bre! bronz gibi. Bunlara tek doruklu hece deriz. Türkçe'nin bütün heceleri tek dorukludur. Başka dillerde sesleri bu istiflenme düzenine uymayan heceler de vardır. Arapça nakl sabr, Farsça zahr, İngilizce stop kelimelerinde olduğu gibi. Bunlara çiftdoruklu hece adını veriyoruz.

II. TÜRKÇE'NİN HECELERİ

A. DÜZENLİ HECE

Türkçe'de kökten hecenin şu 6 tekheceli kelimede görülen altı şekli vardır: o bu eş yüz alt kırk.
Bir sesliyle biten hecelere açık hece (syllabe ouverte), bir sesdeşle biten hecelere de kapalı hece (syllabe fermée) adını veririz.
Türkçede tek heceli kök kelimelerin çoğu birer kapalı heceden ibarettir: say diz aş gör- kır- sev- gibi.
Yukarıda görüldüğü gibi hecenin doruğu olan sesliden önce bir, sonra ise ençok iki sesdeş bulunur. Türkçe'de asıl olan bu türlü hecelere düzenli hece (syllabe régulière) deriz.
Bununla birlikte sesli düşmesi ile bazı ünlemlerde ve eklerde hece başında çift sesdeşe (consonne double) de rastlanabilir. brak! bre! sarı-mtrak gibi.

B. DÜZENSİZ HECE

Yabancı dillerden gelip Türkçe'nin hece yapısına uymayan heceler derece derece Türkçe'leşmektedir. Bunlardan bizim söyleyişimize en aykırı düşenler çiftdoruklu hecelerdir. Bu sebeple onlara düzensiz heceler (syllabe irregulière) de deriz. Bunları genellikle bir sesli türetip parçalar, ikiye böleriz.
Düzeni bozan çift sesdeş baştaysa önlerine bir dar sesli getirip heceyi ikiye ayırırız: skumbri>uskumru, station>istasyon, stupa>üstüpü, scala>iskele, sprito>ispirto, squelette>iskelet, Scutari>Üsküdar, sbandito>izbandut gibi.
Bazan da sesli bu iki sesdeş arasında türer: stage>sitaj, sport>sipor, speaker>sipiker gibi.
Düzeni bozan çift sesdeş hecenin sonundaysa aralarına bir dar sesli getirip heceyi böleriz: zahr>zehir, nakl<nakil, hukm>hüküm, tohm>tohum, vakf>vakıf, amr>emir, şahr>şehir, lutf>lûtuf, film>filim, terme>terim, luxe>lüküs gibi.
Hece başında olsun, sonunda olsun Türkçe hece örneklerine yabancı düşen yerlerde düzenli hecelerde de bu sesli türemesi olabilir: vasf>vasıf, kayd>kayıt, rabt>rabıt, Smirna>İzmir, schlepp>şilep, Slovaque>İslovak, tromba>tulumba, shrapnel>şarapnel, Frenc>Firenk gibi.
Hece sonundaki çift sesdeşler arasında türeyen sesli ekleme sırasında kelimenin halklılaşmış olup olmamasına göre kalır veya düşer: tohumu havuza fakat emriniz lûtf edin gibi. Bu tür kelimelerin kullanılışında Arapsıma ve Firenksime aydınların söyleyişini bazan halktan ayırır.

C. HECE BÖLÜMÜ KANUNU

1. Türkçe'nin kelimeleri yalnız tek doruklu, düzenli hecelerden meydana gelmektedir. Bu kelimeler eklerle uzatıldıkları zaman doğan yeni heceler de aynı yapıda oluyorlar. Biliyoruz ki bu belirlilik bütün Türk dillerinde sürmektedir.
2. Türkçe yabancı dillerden gelen kelimelerde değişik yapıda heceleri de kendi hecelerine benzeştiriyor. Bu benzeştirme (assimilation) çift doruklu heceler için, zorlamalar bir yana, belirli ve kesindir. Bu heceler bir sesli türemesiyle ikiye bölünürler. Türkçe'de hecelerin yapısını belirleyen bu olguya genelliği dolayısıyla Hece bölümü kanunu adını veriyoruz.

III. HECELERİN BİRLEŞMESİ

Kelimeyi meydana getiren heceler ve söz içinde yanyana gelen kelimelerin komşu heceleri de birbirlerini etkilerler ve bir düzene uyarlar.

A. EKLEMEDE

Hecelerin sıralanışında genel kural şudur: Bir kelimede her sesli kendisinden önce gelen ilk sesdeşi ve kendisinden sonra gelen tek veya tertipli iki sesdeşi kurduğu hecenin içine alır: şu yıl börk sı\ra de\rin yo\ğurt süğ\lün ke\le\bek kı\zıl\cık gibi.
Kelimeler ekleme ile uzatılır. Çoğu zaman tek, bazen iki hatta üç heceden ibaret olan ekler de bağlandıkları kelime ile yukarıdaki kurala uyarak bir birlik meydana getirirler. Yani başında bir sesli olan bir ek bir kapalı heceyle biten bir kelimeye geldiğinde önüne gelen ilk sesdeşi kendi kurduğu heceye alır: ka\ş-ım di\z-e o\du\n-u yır\t-ı\cı sa\t-ın ka\n-a\-mak a\t-ıl\-mış gö\r-ü\ş-e\cek gibi.

B. ÖBEKLENME

Kelimeleri birleşim (komposition) yoluyla da uzatırız. Tek veya daha çok heceli olan kelimeler birleşirken yine aynı kurala uyarlar. Yani birinci kelime bir kapalı heceyle bitiyor ve ikinci kelime bir sesliyle başlıyorsa bu sesli önüne gelen sesdeşi kendi hecesine alır: a\ş-e\vi yur\d-i\ç-i e\n-az kır\k-a\yak se\mi\z-o\tu yo\k-et\-mek a\da\m-a\kıl\-lı gibi.

Bu kural cümle içinde komşu kelimeler arasında da yürür: Gü\ne\ş o\lur\sa ka\pı\nı\n ö\nün\de o\yu\n oy\nar\sı\nız gibi.
Kelimelerin bu binişmesine ulaşma (liason) deriz. Ulaşma ancak özel sebeplerle bozulur.
Kelimenin ilk sesine önses (initiale) deriz. Kelime sonundaki sonses (finale), içindeki henhangi biri ise içses (médiale) diye anılır.


.



Paylaşmak güzeldir.