Erdoğan Teke - Sabahattin Gencal HER ŞEYE RAĞMEN UMUTLUYUZ |
Unutmak
bazen nimet, çoğu zaman da bir sorundur.
Unutmanın
nimet olduğunu söyleyenlerin gerekçeleri akla yatkın.
Unutma
sorununun bin bir nedeni, bin bir çeşidi var. Sadece benim unutkanlığım bile
bir tıbbi ders konusu olabilir.
Derslerle
başımız hoş değil; onun için kısa birkaç
paragrafla yetiniyoruz:
6
yıl öncesine buyurunuz. Sabah namazından sonra blogumu yazmak üzere klavyenin
başındayım. 15- 20 dakikada blog hazır. Bilemediniz yarım saatte tamamlardım
yazımı. Yazım biter bitmez sağıma döner ve vefakâr ve de cefakâr eşime yazımı
okurdum. Eşim, “okur temsilcim”di. Okur adına, “yayınla” veya “yayınlama” derdi. Bazen de
düzelttirirdi. Birkaç defa da; “Senin yazını anlamaları için bizzat okuyucunun
yanında olup açıklaman gerek.” derdi. Eşim rahmetli olduktan sonra okur
temsilcim kalmadı. Saçmalıyorsam eğer bilin ki okur temsilcim olmadığındandır.
Şimdilerde
de bazen yazıya öyle dalıyorum ki... Bitince yine sağa dönüyorum... Ah!
Kimseler yok! Ahlanmak, vahlanmak neye yarar? Allah’ın (cc) takdiri eşim vefat
etti. Sanki yeni vefat etmiş gibi. Yaşlar akıyor kendiliğinden... Anlatabiliyor
muyum: Eşimin öldüğünü unutmak unutkanlığın en büyüğü; belki de başkalarında görülmeyen...
Düşünebiliyor musunuz sık sık bu acıyı, bu travmayı yaşıyorum.
Diğer
unutkanlıklar önemli değil. Bilgiyi mi unuttun? İnternet sağ olsun, iki
dakikada tamam. Diğer unutkanlıklarımdan söz etmek gerekir mi bilemem.
Kitaplığımda kaç kitap olduğunu bilmiyorum.
Eskiden hangi dolabın kaçıncı rafının neresinde bulunan kitabın ismini
bilirdim. Şimdi kitaplara bakıyorum, onlar da bana bakıyor. Sanki hiç
tanışmamışız gibi. Oğlum Fuat, işin mizahında tabii. Ne güzel işte. Her an yeni
bir kitap alanın duygularını yaşıyorsun vb. gibi sözler söylüyor.
Unutkanlığı
anlatıyordum, değil mi? Kusura bakmayın ne anlatacağımı da unuttum. Bu
unuttuklarım da önemli değil. Önemli olsa değerli arkadaşım Erdoğan Beye sorar
öğreniriz:
Erdoğan
Teke Bey arkadaşımla geleneksel buluşmamızı aksatmadık. Bugün, yani 19. 11.
2021 Cuma günü, Yine 14.02’de bir pastanede buluştuk. Konuşma konularımızdan
biri “Unutkanlık”tı. Onun için ona sorabiliriz, dedim. 41 kere maşallah, o hiç
unutmuyor. Tam bunu yazarken aklıma geldi antidepresan ilâçlarımı içmeyi de
unuttuğum için gözlerim zaman zaman yaşardı yine.
Ayrılırken
bayağı düzeldim. Erdoğan Bey’e bunun farkına varıp varmadığını sordum. Farkına
varmaz mı? “Hocamız bugün bayağı rahatsız.” diye geçti içinden.
Rahatsızlık
bulaşıcı herhalde. Arkadaşıma da rahatsızlık verdim:
Ben,
siyasetten hiç konuşmazdım. Hatta kazaen Erdoğan Bey siyasete girse peşinen
özür dilerdi. Özür dilemek bir erdemdir. Ben bu erdemi gösteremedim. Siyasetin “s”
sine girdim, ama özür dilemeyi unuttum. Şimdi merak edersiniz, acaba ne dedi?
Fazla
bir şey demişliğim yok. Dediğim şu:
“Bu
gece evimize bir hırsız girdi. Bizi uykuda yakalayarak cüzdanımdaki 1111
liranın 12,3 lirasını çaktırmadan sessizce alıp çıktı. Bu hırsız veya hırsızlar
kimlerse hep yapıyorlar bunu. Gündüzleri de geliyor. Malum öğle uykularına da
yatıyorum. Her gün her gün 6 liramı veya 8-9 liramı alıp alıp gidiyorlar.
Bunları kime şikâyet edeceğiz? Erdoğan Bey de, “Kimi kime şikâyet edeceğiz?”
dedi. Doğru dedi.
Aslında
kabahat hep bizde. Çok uykucu olduk. Ölü toprağı mı atıyorlar üzerimize...
Uzatmayalım,
prensipleri çiğneyerek siyasete giriş yapmama rağmen özür dileyemedim
arkadaşımdan. Daha doğrusu yukarıda dedim ya unuttum. Şimdi okuyucuların
huzurunda kendisinden özür diliyorum.
Müsadenizle
bir not daha yazayım. Hiçbir imada bulunmuyorum. Açık deyişle, parası
çalınanların hırsız var, hırsız var! diye sokağa dökülmesini istemiyorum.
Hırsızlar bizleri sokağa dökmeye çalışabilirler, hırsızlar vatanın malını
mülkünü talan edebilirler vb. Bütün bunlara rağmen bize yakışan vakarımızı
korumaktır. Yasal çerçevede hakkımızı hukukumuzu korumaktır.
Haa,
aklıma yeni geldi. Erdoğan arkadaşım; “Sen daha iyi bilirsin, bu hâkimler,
savcılar kararlarını neye göre nasıl verirler? diye sordu. Ben de kime hukukçu
dendiği konusunda bildiklerimizi anlattım. Bir de hukuka uygunluk ve kanuna
uygunluk konusun anlattım. Tabii, arada bir torba kanun diye bir şey icat
edildiğini de...
Ya...
bugün epeyce siyasete girmişiz de haberimiz yok. İyi ki hopsaite düşmedik.
Unutkanlığın
bir de böylesi var ki illet eder insanı.
Sabahattin
Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 19. 11. 2921