Sabahattin Gencal, 1994 |
“Hayata
1-0 yenik başlamak” yaygın ifadesini hatırlatıyoruz. Deneme ikinci devresine yenik başlamak:
Ben, denemelerime kaç sıfır yenik başladığımı henüz bilemiyorum. Sahalarda olan skorbordlar, maalesef denemelerde yok. Deneme konusunda, hiçbir türde olmadığı kadar her okuyucunun ayrı anlayışı, ayrı ölçütleri var. Her bir okuyucunun değerlendirmesine saygı duyarken bir yandan da kendi hesabımızı vermeye çalışalım. Sabahattin Gencal görür hesabı:
Hiçbir denemeci deneme
yazıyorum, demez. Yani dakika bir, gol bir. Öyle ya, daha ilk paragrafta dolaylı da
olsa deneme yazmakta olduğumu söyledim. 0 - 1
Her denemeci en doğalı ve samimiyeti tercih eder
ve sözünü kimseden sakınmaz. Biz doğalız, kesinkes de samimiyiz; ama ne yalan söyleyeyim bazı sözleri, gerçekleri yazamıyoruz. Yani bir nevi oto sansür ki
denemecilerin hiç hazmetmedikleri bir şey bu. Kesin penaltı. Skor etti mi 2-0.
Üstelik kırmızı kart da çıkarılabilir bu durumda. Oto sansür da ne demek yazar
dediğin özgürlük yanlısı biri olacak. Hele denemecilere krallar bile vız
gelecek; derler ya; vız gelip tırıs gider, işte öyle. Nedense bizde o yürek
yok. Benim gibilerinde de yok. Anlayınız artık. Bir korku iklimi var ki, düşman
başına. Gık diyenleri... Anlarsınız ya.
Öte yandan denemeci kendiyle konuşan, adeta sanki
kendisi için yazan biridir. Biz alenen okuyuculara sesleniyoruz. Bu gol müdür
değil midir? Bir yazımda şöyle demiştim: Yazı masamın tam karşısında bir büyük
ayna var. Oradaki beni bazen sen olarak görüyorum. Ne diyeceğiz bu duruma?
“Var”a müracaat edersek gol sayılmaz. Sahi yazıların değerlendirilmesinde de
niçin “var” yok. Oysa her futbol maçı seyredenler alıştı buna.
Muhteşem bir geri dönüş yapamaz mıyım? Niye
olmasın. Şimdiye dek 12 deneme kitabım oldu, birçoğunda geri dönüş yaparak
galip gelmiş olmama rağmen süper lige çıkamadım henüz. Ama er geç denemede
süper lige çıkacağız. Ya çıkacağız ya çıkacağız.
Ne diyor denemecilerin piri Montaigne?
“Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma
çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden
geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı
istemiyorum.” Aynen...
Bazıları, daha doğrusu süslü püslü anlatım
giyenler, çoklarınca da beğenilenler benim eskilere takılıyor. Ya, kardeşim! Pirimiz mümkün olsa
elbise giymeyeceğini ima ediyor; siz nerdeyse yaz da, kış da kürk giyeceksiniz.
Nasıldı, attığım gol. Tam doksandan değil mi. Skor: 1-2
Ben
çarşıdan pazardan, bakkaldan manavdan biraz da şeylerden söz ederim.
Muhteremler çiçekli bahçelerinde yürümekten. Yürü yavrum yürü. Emperyalistlerin
gösterdiği yollardan yürü. Nasılsa medyanın yüzde doksan dokuzu sizi
destekliyor; ama o kadar güvenme kendine. Benim halkım, benim köylüm, benim
işçim sağduyuludur. Ah bir de bizim yazılardan hiç olmazsa birini
okuyabilseler. Bence hop sait yok. Hakem santrayı göstermeli ki, evet, geç de
olsa gösterdi. Skor 2-2
Son
dakika oynanıyor. Adamlar benim, arkadaşlarımı, yavrularımı, ezilenleri vb.
göstermeme, konu etmeme taktılar. Ya, pirimiz mümkün olsa şeyini bile
gösterirdi; siz ne biçim denemecisiniz?
Sabahattin Gencal,
Çekmeköy-İstanbul, 28. 04. 2022