Baba ve Oğulları Ahmet Gencal, (torun) Sabahattin Gencal, (baba-dede) Sabahattin Gencal- Fuat Gencal |
Oldum olası içe kapanık biriyim. Yakınlarım, arkadaşlarım dahil herkes tarafından da içe kapanık olarak etiketlenmişim. İçe kapanık kişilerin psikolojik özellikleri depresyonlar dahil bende fazlasıyla var. Tabii her insan farklıdır. Açık deyişle diğer içe kapanık tiplerden farklı olduğumu ben de görüyorum, başkaları da görüyor. Dışa dönük kişilerden daha çok seviliyor ve iltifat derecesinde takdir ediliyorum. Tabii bundan dolayı da mahcup oluyorum. Bu durumu yazarken de mahcup oluyorum. İçe dönük olmamın nedenlerinden biri de budur diyebilirim. Tabii içe kapanık olmanın birçok nedeni var. Bunlardan biri de, bana göre genetiktir. En azından benim için doğrudur bu. Örneklerle açıklayalım.
Ali Osman Gencal |
Rahmetli
dedem içe kapanıktı. Toplumun içine girmezdi fazla. Camide namazını eda
ettikten sonra cami odasında/köy odasında diğer kişiler gibi beklemezdi. Niçin
mi? Olur ya, ağzından uygun olmayan bir lâf çıkar da... Kendisinin kınanmasına
önem vermezdi; ama rahmetli babası Hacı Mehmet Efendi’ye toz kondurmazdı.
Rahmetli
dedemin amcası, aynı zamanda kayın pederi büyük tüccardı. Taa o zamanlar
Fransa’dan ithalat yaparlardı. Ama onların yanında çalışmadı. Çok kısa bir
dönem giyim üzerine pazarcılık yaptıktan sonra köşesine çekildi. Çiftçilik yaptı.
Kendi mallarının çobanı oldu. Gençliğinde çok şık giyinen dedem biriyle
görüşmesinden sonra yeni elbiselerini yamamaya başladı. Hiç kimsenin
anlayamadığı adam oldu. Beni sevdiği için, uslu da olduğum için benim yanında
kalmama müsaade ederdi. Hatırladığım kadarıyla adam gibi adamdı.
Rahmetli
babam, dedeme ve yakınlarımıza göre daha sosyal görünmekle beraber o da içe
kapanıktı. Babam ilkin halasının oğlunun fabrikasında çalışmaya başladı.
Halaoğluyla bizim evde kardeş gibiydiler; ama fabrikada iş değişti. Halaoğlunun
patronluk taslaması yüzünden fabrikadan çıktı. Kısa bir müddet memurluk yaptı.
Sonra kalaycılık yaptı. Sonunda Bursa’da dayımla birlikte bakkal dükkânı açtı. O zamanlar bakkal diyorduk, şimdilerde market
diyorlardı. O semtteki bakkallar belirli bir müddet sonra kapalı çarşı esnafı
oldular; ama o bakkal olarak kaldı. Sebebi sadece veresiye vermesi değildi. Bazı
ailelere kasaptan et almaları için borç para da verirdi. Bu durumu kınanırdı. Doğrusu
ben de içimden kınamışımdır. Ama hasta olduğu zaman bütün mahalledekiler hasta
ziyaretine geldiler. Dualarını esirgemediler. Bunu gördüğümde yine içimden,
babam haklıydı, dedim. Gözüm yaşararak babam
en iyisini yaptı, dedim.
Babam
içime kapanıklığı gördü. Bana gezmemi, kahveye gitmemi söylerdi. Bir baba
oğluna böyle der mi? Ders çalışırken odanın kapısını kapatır, dışarısıyla
ilgimi keserdim. Rahmetli anneannem, yine sülüğe girdi, derdi.
Ben
de çocuklarıma güzel giyinmelerini, sosyal olmalarını diyorum. Ama onlar da
benim gibi. Toplumumuzun görünüşe verdiği değeri, gösterdiği saygıyı bile bile
pek dikkat etmiyorlar. Adaşım olan torunum da bu genlerden nasibini aldı. İçe
kapanık. Dosdoğru. Dürüst mü dürüst. Bu özelliğinden ötürü bir iki işten
ayrıldı. İş de bulamıyor. Öyle ki patrona şartlarını dikte ediyor. Kendisine,
böyle birini ben de işe almam diyorum; ama içimden de tasvip ediyorum. İnşallah
bozulmaz.
Toplum
böylesi gençleri kaybederse yanarım. Milyonlarca genç böyle heba olmak
üzereyken yöneticilerimizin hâlâ koltuklarında oturmalarına şaşıyorum.
Velilerimizin de benim gibi sessiz kalmalarına şaşıyorum. Bu yazılarım bir
işarettir. İstiyorum ki günümüz idarecileri bu işaretleri anlasın. Evet,
yarınlarda mahkeme kapılarında sıkıntı çekecekleri düşünüyor ve koltuklarına
sıkı sıkı sarılıyorlar; ama korkarım ki daha kötüye gideriz. İnşallah
korktuğumuz başımıza gelmez. Oğlum Fuat, olumsuz düşünme, kötüyü çağırma der
her zaman.
Araya
bu cümleleri sokuşturmamın anlamı ne, diye düşünenler olabilir. Demek istiyorum
ki toplum da içine kapanık. İçine kapanıkların ne yapabileceklerini bana sorun.
Onun için aman dikkatli olalım, dikkatli olalım diyorum. İçinde bulunduğumuz bu
ortamdan kaosa düşmeden kurtulmak ümidiyle sadede gelelim.
İçe
kapanıklığın genetik olabileceğini söyleyerek büyüklerimden ve küçüklerimden
söz ettim. Şimdi de şiir niyetine yazdığım birkaç dörtlüğü sunarken bütün
ölülerimize rahmet ve herkese sağlıklar ve hayırlı uzun ömürler dilerim:
atalarımızın
mirası*
büyük
dedemiz hacı Mehmet Efendi
hocaların
ve sultanların bülendi
lakabını
biz şerefle taşıyoruz
Allah’a
şükür dini yaşıyoruz.
dedemiz
Alosman hem Ali hem Osman
anlayanlar
için adam gibi adam
uzun
müddet felçli yattı sızlanmadan
dedemiz
Alosman hem çiftçi hem çoban
babamız
Mahmut garip yoksul yaşadı
elli
yaşındayken dünyayı boşadı
mahalle
bakkalı kanserden vurgundu
tüm
tanıdıkları ondan çok memnundu
ataların
mirası genlerimizde
onların
izinden gidiyoruz biz de
her
an onları rahmetle anıyoruz
Allah’a
şükür onurla yaşıyoruz
(Yuvacık-İzmit,
28. 08. 2004)
Sabahattin
Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 04. 04. 2022
_____________
*Gencal,
Sabahattin; Şiir Niyetine Mürekkep Lekeleri, Cinius Yayınları, İstanbul, 2018