4 Nisan 2022 Pazartesi

İçe Kapanıklık Genetik Midir?

 

Baba ve Oğulları
Ahmet Gencal, (torun) Sabahattin Gencal,
(baba-dede) Sabahattin Gencal- Fuat Gencal


Oldum olası içe kapanık biriyim. Yakınlarım, arkadaşlarım dahil herkes tarafından da içe kapanık olarak etiketlenmişim. İçe kapanık kişilerin psikolojik özellikleri depresyonlar dahil bende fazlasıyla var. Tabii her insan farklıdır. Açık deyişle diğer içe kapanık tiplerden farklı olduğumu ben de görüyorum, başkaları da görüyor. Dışa dönük kişilerden daha çok seviliyor ve iltifat derecesinde takdir ediliyorum. Tabii bundan dolayı da mahcup oluyorum. Bu durumu yazarken de mahcup oluyorum. İçe dönük olmamın nedenlerinden biri de budur diyebilirim. Tabii içe kapanık olmanın birçok nedeni var. Bunlardan biri de, bana göre genetiktir. En azından benim için doğrudur bu. Örneklerle açıklayalım.

Ali Osman Gencal


Rahmetli dedem içe kapanıktı. Toplumun içine girmezdi fazla. Camide namazını eda ettikten sonra cami odasında/köy odasında diğer kişiler gibi beklemezdi. Niçin mi? Olur ya, ağzından uygun olmayan bir lâf çıkar da... Kendisinin kınanmasına önem vermezdi; ama rahmetli babası Hacı Mehmet Efendi’ye toz kondurmazdı.

Rahmetli dedemin amcası, aynı zamanda kayın pederi büyük tüccardı. Taa o zamanlar Fransa’dan ithalat yaparlardı. Ama onların yanında çalışmadı. Çok kısa bir dönem giyim üzerine pazarcılık yaptıktan sonra köşesine çekildi. Çiftçilik yaptı. Kendi mallarının çobanı oldu. Gençliğinde çok şık giyinen dedem biriyle görüşmesinden sonra yeni elbiselerini yamamaya başladı. Hiç kimsenin anlayamadığı adam oldu. Beni sevdiği için, uslu da olduğum için benim yanında kalmama müsaade ederdi. Hatırladığım kadarıyla adam gibi adamdı.



Rahmetli babam, dedeme ve yakınlarımıza göre daha sosyal görünmekle beraber o da içe kapanıktı. Babam ilkin halasının oğlunun fabrikasında çalışmaya başladı. Halaoğluyla bizim evde kardeş gibiydiler; ama fabrikada iş değişti. Halaoğlunun patronluk taslaması yüzünden fabrikadan çıktı. Kısa bir müddet memurluk yaptı. Sonra kalaycılık yaptı. Sonunda Bursa’da dayımla birlikte bakkal dükkânı açtı.  O zamanlar bakkal diyorduk, şimdilerde market diyorlardı. O semtteki bakkallar belirli bir müddet sonra kapalı çarşı esnafı oldular; ama o bakkal olarak kaldı. Sebebi sadece veresiye vermesi değildi. Bazı ailelere kasaptan et almaları için borç para da verirdi. Bu durumu kınanırdı. Doğrusu ben de içimden kınamışımdır. Ama hasta olduğu zaman bütün mahalledekiler hasta ziyaretine geldiler. Dualarını esirgemediler. Bunu gördüğümde yine içimden, babam haklıydı, dedim.  Gözüm yaşararak babam en iyisini yaptı, dedim.

Babam içime kapanıklığı gördü. Bana gezmemi, kahveye gitmemi söylerdi. Bir baba oğluna böyle der mi? Ders çalışırken odanın kapısını kapatır, dışarısıyla ilgimi keserdim. Rahmetli anneannem, yine sülüğe girdi, derdi.

Ben de çocuklarıma güzel giyinmelerini, sosyal olmalarını diyorum. Ama onlar da benim gibi. Toplumumuzun görünüşe verdiği değeri, gösterdiği saygıyı bile bile pek dikkat etmiyorlar. Adaşım olan torunum da bu genlerden nasibini aldı. İçe kapanık. Dosdoğru. Dürüst mü dürüst. Bu özelliğinden ötürü bir iki işten ayrıldı. İş de bulamıyor. Öyle ki patrona şartlarını dikte ediyor. Kendisine, böyle birini ben de işe almam diyorum; ama içimden de tasvip ediyorum. İnşallah bozulmaz.

Toplum böylesi gençleri kaybederse yanarım. Milyonlarca genç böyle heba olmak üzereyken yöneticilerimizin hâlâ koltuklarında oturmalarına şaşıyorum. Velilerimizin de benim gibi sessiz kalmalarına şaşıyorum. Bu yazılarım bir işarettir. İstiyorum ki günümüz idarecileri bu işaretleri anlasın. Evet, yarınlarda mahkeme kapılarında sıkıntı çekecekleri düşünüyor ve koltuklarına sıkı sıkı sarılıyorlar; ama korkarım ki daha kötüye gideriz. İnşallah korktuğumuz başımıza gelmez. Oğlum Fuat, olumsuz düşünme, kötüyü çağırma der her zaman.

Araya bu cümleleri sokuşturmamın anlamı ne, diye düşünenler olabilir. Demek istiyorum ki toplum da içine kapanık. İçine kapanıkların ne yapabileceklerini bana sorun. Onun için aman dikkatli olalım, dikkatli olalım diyorum. İçinde bulunduğumuz bu ortamdan kaosa düşmeden kurtulmak ümidiyle sadede gelelim.

İçe kapanıklığın genetik olabileceğini söyleyerek büyüklerimden ve küçüklerimden söz ettim. Şimdi de şiir niyetine yazdığım birkaç dörtlüğü sunarken bütün ölülerimize rahmet ve herkese sağlıklar ve hayırlı uzun ömürler dilerim:

atalarımızın mirası*


büyük dedemiz hacı Mehmet Efendi

hocaların ve sultanların bülendi

lakabını biz şerefle taşıyoruz

Allah’a şükür dini yaşıyoruz.


dedemiz Alosman hem Ali hem Osman

anlayanlar için adam gibi adam

uzun müddet felçli yattı sızlanmadan

dedemiz Alosman hem çiftçi hem çoban

 

babamız Mahmut garip yoksul yaşadı

elli yaşındayken dünyayı boşadı

mahalle bakkalı kanserden vurgundu

tüm tanıdıkları ondan çok memnundu


ataların mirası genlerimizde

onların izinden gidiyoruz biz de

her an onları rahmetle anıyoruz

Allah’a şükür onurla yaşıyoruz


(Yuvacık-İzmit, 28. 08. 2004)

 

Sabahattin Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 04. 04. 2022

_____________

*Gencal, Sabahattin; Şiir Niyetine Mürekkep Lekeleri, Cinius Yayınları, İstanbul, 2018

Paylaşmak güzeldir.