Sabahattin Gencal, Temmuz 2022 |
Merhaba Sevgili Arkadaşlarım,
Önce
tümünüzü sevgi ve saygılarımla selâmlıyorum. Sosyal medyada da olsa
selâmlaşmanın kıymetini ayrı düşünce daha çok anlıyoruz. Çok basitmiş gibi
görünen bu durum araştırmaya değer. Siz bu konu üzerinde düşünedururken ben
yazmaya devam edeyim:
Şükrolsun
ki yuvama gelmiş bulunuyorum. Açık deyişle; 15 Haziran 2022 günü Sakarya’nın
Akyazı ilçesinin Kuzuluk Mahallesi’ndeki bir kaplıca sitesine gittim. İki buçuk
ay sonra bugün, yani 31 Ağustos 2022 Çarşamba günü, daimi ikametkâhım olan Çekmeköy’deki
daireme gelmiş bulunuyorum.
Eskiden,
biri bir yerden gelince “Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun; gördüklerini anlat.”
derlerdi. Bugün de, az da olsa bazılarının böyle diyebileceğini varsayarak anlatmaya
teşebbüs ettim; ama maalesef başaramadım. Hiç değilse birkaç not yazayım,
dedim:
Sakarya
deyince aklıma Sakarya Meydan Muharebesi
gelir. Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığında yapılan bu muharebe Türk
milleti için bir ölüm kalım mücadelesi olmuştur. “Sakarya Zaferi ile 1683
Viyana kuşatmasından beri devam eden Türk çekilişi burada durdurulmuş, bundan
sonra Türk ilerleyişi başlamıştır.” Başka deyişle bu zafer “umut ve güven” güven olmuştur. Teknolojinin, strateji ve taktiğin
yanında “psikolojik” durumun öneminin
kavratılamadığını maalesef kutlama törenlerinden anlamaktayız. Onun için başta
tarihçilerimiz olmak üzere tüm aydınlarımıza büyük görev düşmektedir.
Sakarya
deyince aklıma, bir de Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü gelir.
(https://www.milliyet.com.tr/siirler/sakarya-siiri-sozleri-necip-fazil-kisakurek-6355780
)
Her
okuyuşta duygulandığım, etkilendiğim ve şiirin yazıldığı yıllardaki Anadolu’yu
düşündüğüm bu şiirin son dizelerine nazire yazdım demeyeyim; Niyazi Kahveci’nin
deyişiyle uydurmasyon yapmıştım:
“Yol
onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü
çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”
Yazdığımı
bile hatırlayamaz durumdayım. Hatırımda “AYAĞA
KALK SABAHATTİN!” emir cümlesi kaldı. Gerçekten potansiyelimizi kullanamadık.
Dolayısıyla ayağa kalkamadık. Eylem basamağına çıkamayınca duygu ve düşünce
basamaklarında olmanın fazla bir anlamı olmuyor. Buna rağmen yazmaya
çalışacağım ki okuyucularımız “eylemin” ne derece önemli olduğunu kavrasın. Kapitalist
düzen öyle duyguları, düşünceleri takmaz. Daha ötesi duygu ve düşünceleri ifade
etmeye müsaade etmez.
Bundan
böyle Sakarya deyince aklıma başka güzellikler de gelecek:
Sakarya
tarım ve hayvancılığın yanında sanayisi de gelişmiş bir yöre. Ayrıca turizmde
de bir gelişme var. İstanbul’la Ankara ortasında bütün bölgelere açık bir
konumda gözümüz gibi koruyacağımız bir yöre. Bu özellikleri biliyorduk elbet;
ama gezip görünce daha çok fikir sahibi oluyor insan.
Bir
de şunları yazalım:
Sabahattin
Gencal olarak, söylemesi bile doğru değil; ama söylemeden de geçemeyeceğim.
Çocukluğumdan beri, Allah (cc) herkesten razı olsun sevgi ve saygı gördüm.
Tabii mahcup oluyor insan. Bu defa Fuat’ın
ve Ahmet’in babası olarak saygı görmek beni mahcup etmekle beraber bir o kadar
da memnun etti ve Allah’a şükrettim.
Ahmet’in
bir arkadaşı bizi kaldığımız yerden aldı. Evine götürdü ve ikramda bulundu. Bu
olağan belki; ama bizi aile bireyleriyle aynı sofrada ağırlamaları çok etkiledi
beni. Demek toplumumuzdaki güzel hasletler, az da olsa hâlâ devam ediyor. Ahmet’in
arkadaşı ve babası Kuzuluk’ta tur attırdılar bize. Gelişmeleri bu vesileyle
gördük.
Fuat’ın
iki hacı arkadaşı da farklı günlerde bizi oturduğumuz yerden aldılar ve
gezdirdiler. Biri meşhur balık tesislerine götürdü, biri de evine. Aslında bizi
gezdirdikleri yerleri anlatmak gerekirdi belki; ama ben buna Ahmet’in ve Fuat’ın
Babası olarak gördüğüm saygı açısından baktım sadece.
Bu
arada şunu da ekleyeyim: Benim bir devre mülküm var. (15-29 Haziran) Ondan
sonra iki ay kirâda oturduk. Ahmet ne yaptı dersiniz? Sırf benim için Temmuz,
Ağustos dönemlerin kapsayan dört devre mülk aldı. Bu sıralar Eylülü de kapsayan
devre mülk alma peşinde. “Ben bugün var yarın yokum.” desem bile Ahmet zaman
içinde dairenin tamamını almayı kafasına koydu. Fuat da ona destek veriyor.
İnsan evlatlarına karşı mahcup olur mu? Oluyor işte. Allah onlardan da
hepinizden de razı olsun.
İki
buçuk ayda bol bol okudum; ama tek satır yazmadım, daha doğrusu yazmayı
beceremedim. Bundan böyle yazabilir miyim, bilemem. Hayırlısı olması
dileğiyle...
Sevgi
ve saygılarımla...
Sabahattin
Gencal,
Çekmeköy-
İstanbul, 02. 09. 2022