2 Eylül 2022 Cuma

“Ayağa Kalk Sabahattin!”

 

Sabahattin Gencal, Temmuz 2022

Merhaba Sevgili Arkadaşlarım,

Önce tümünüzü sevgi ve saygılarımla selâmlıyorum. Sosyal medyada da olsa selâmlaşmanın kıymetini ayrı düşünce daha çok anlıyoruz. Çok basitmiş gibi görünen bu durum araştırmaya değer. Siz bu konu üzerinde düşünedururken ben yazmaya devam edeyim:

Şükrolsun ki yuvama gelmiş bulunuyorum. Açık deyişle; 15 Haziran 2022 günü Sakarya’nın Akyazı ilçesinin Kuzuluk Mahallesi’ndeki bir kaplıca sitesine gittim. İki buçuk ay sonra bugün, yani 31 Ağustos 2022 Çarşamba günü, daimi ikametkâhım olan Çekmeköy’deki daireme gelmiş bulunuyorum.


Eskiden, biri bir yerden gelince “Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun; gördüklerini anlat.” derlerdi. Bugün de, az da olsa bazılarının böyle diyebileceğini varsayarak anlatmaya teşebbüs ettim; ama maalesef başaramadım. Hiç değilse birkaç not yazayım, dedim:

Sakarya deyince aklıma Sakarya Meydan Muharebesi gelir. Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığında yapılan bu muharebe Türk milleti için bir ölüm kalım mücadelesi olmuştur. “Sakarya Zaferi ile 1683 Viyana kuşatmasından beri devam eden Türk çekilişi burada durdurulmuş, bundan sonra Türk ilerleyişi başlamıştır.” Başka deyişle bu zafer “umut ve güven” güven olmuştur. Teknolojinin, strateji ve taktiğin yanında “psikolojik” durumun öneminin kavratılamadığını maalesef kutlama törenlerinden anlamaktayız. Onun için başta tarihçilerimiz olmak üzere tüm aydınlarımıza büyük görev düşmektedir.

Sakarya deyince aklıma, bir de Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü gelir.

(https://www.milliyet.com.tr/siirler/sakarya-siiri-sozleri-necip-fazil-kisakurek-6355780 )

Her okuyuşta duygulandığım, etkilendiğim ve şiirin yazıldığı yıllardaki Anadolu’yu düşündüğüm bu şiirin son dizelerine nazire yazdım demeyeyim; Niyazi Kahveci’nin deyişiyle uydurmasyon yapmıştım:

“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”

Yazdığımı bile hatırlayamaz durumdayım. Hatırımda  “AYAĞA KALK SABAHATTİN!” emir cümlesi kaldı. Gerçekten potansiyelimizi kullanamadık. Dolayısıyla ayağa kalkamadık. Eylem basamağına çıkamayınca duygu ve düşünce basamaklarında olmanın fazla bir anlamı olmuyor. Buna rağmen yazmaya çalışacağım ki okuyucularımız “eylemin” ne derece önemli olduğunu kavrasın. Kapitalist düzen öyle duyguları, düşünceleri takmaz. Daha ötesi duygu ve düşünceleri ifade etmeye müsaade etmez.

Bundan böyle Sakarya deyince aklıma başka güzellikler de gelecek:

Sakarya tarım ve hayvancılığın yanında sanayisi de gelişmiş bir yöre. Ayrıca turizmde de bir gelişme var. İstanbul’la Ankara ortasında bütün bölgelere açık bir konumda gözümüz gibi koruyacağımız bir yöre. Bu özellikleri biliyorduk elbet; ama gezip görünce daha çok fikir sahibi oluyor insan.

Bir de şunları yazalım:

Sabahattin Gencal olarak, söylemesi bile doğru değil; ama söylemeden de geçemeyeceğim. Çocukluğumdan beri, Allah (cc) herkesten razı olsun sevgi ve saygı gördüm. Tabii mahcup oluyor insan.  Bu defa Fuat’ın ve Ahmet’in babası olarak saygı görmek beni mahcup etmekle beraber bir o kadar da memnun etti ve Allah’a şükrettim.

Ahmet’in bir arkadaşı bizi kaldığımız yerden aldı. Evine götürdü ve ikramda bulundu. Bu olağan belki; ama bizi aile bireyleriyle aynı sofrada ağırlamaları çok etkiledi beni. Demek toplumumuzdaki güzel hasletler, az da olsa hâlâ devam ediyor. Ahmet’in arkadaşı ve babası Kuzuluk’ta tur attırdılar bize. Gelişmeleri bu vesileyle gördük.

Fuat’ın iki hacı arkadaşı da farklı günlerde bizi oturduğumuz yerden aldılar ve gezdirdiler. Biri meşhur balık tesislerine götürdü, biri de evine. Aslında bizi gezdirdikleri yerleri anlatmak gerekirdi belki; ama ben buna Ahmet’in ve Fuat’ın Babası olarak gördüğüm saygı açısından baktım sadece.

Bu arada şunu da ekleyeyim: Benim bir devre mülküm var. (15-29 Haziran) Ondan sonra iki ay kirâda oturduk. Ahmet ne yaptı dersiniz? Sırf benim için Temmuz, Ağustos dönemlerin kapsayan dört devre mülk aldı. Bu sıralar Eylülü de kapsayan devre mülk alma peşinde. “Ben bugün var yarın yokum.” desem bile Ahmet zaman içinde dairenin tamamını almayı kafasına koydu. Fuat da ona destek veriyor. İnsan evlatlarına karşı mahcup olur mu? Oluyor işte. Allah onlardan da hepinizden de razı olsun.

İki buçuk ayda bol bol okudum; ama tek satır yazmadım, daha doğrusu yazmayı beceremedim. Bundan böyle yazabilir miyim, bilemem. Hayırlısı olması dileğiyle...

Sevgi ve saygılarımla...

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy- İstanbul, 02. 09. 2022

 

 

 

 

Paylaşmak güzeldir.