13 Eylül 2022 Salı

Öğretmenim Bana "YAVRUM" dedi

 

Sene 1959, Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulu
 4B Sınıfı öğrencileri.
(Size göre) oturanlar arasında sağdan üçüncü öğrenci
Sabahattin Gencal (Sınıfın en küçük birkaç öğrencisinden biri.


Hayırlı ve uğurlu olması dilekleriyle 2022-2023 Eğitim ve Öğretim Yılı başladı.

Başladı da ne oldu?

-         Okullar açıldı... Tamam!

-         Yetkili ve sorumlu olanların ağızları açıldı... Tamam!

-         Peki, beyinler açıldı mı? O da ne demek? Anahtarla mı açılır?  Böyle bir anahtar var mı?

-         Beyinler açık değilse. Fedakâr öğretmenlerimizin sözleri bir kulağımızdan girer, diğer kulağımızdan çıkar. Hâlâ varsa kendini milletine ve devletine adayanların sözleri ağızdan girer, barsaklardan çıkar. Ne demek mi istiyoruz? Anlamadık, anlamadınız, anlamıyorlar...

-         Demek ki, beyinler hâlâ uykuda. Bu ne biçim narkozlama ki? Uyanamıyoruz.

-         Üsküdar’da sabah oldu.

-         Ezanla uyanamazsak, çalar saatla uyanamazsak, öğretmenlerimizin uyarılarıyla uyanamazsak; Allah göstermesin çanların çalmasını mı bekleyeceğiz.

-         Ne demek mi istiyoruz? Eğitim öğretim meselesi tebaa meselesi, emir kulu yetiştirme meselesi değil; beka meselesidir.

-         Bazı zamanlarda, vatanın, milletin bekası söylemlerini ağızlarından düşürmeyenler eğitimin beka meselesi olduğunu hiç düşünmezler mi?

-         Eğitim ve öğretim yılı münasebetiyle böyle bir yazı hiç okumadık, hiç duymadık, diyenler var mı aranızda?

-         Ben de böyle bir yazı yazacağım bir gün geleceğini hiç, ama hiç aklıma getirmezdim. Ne oldu da?

-         Düşünebiliyor musunuz? Eğitim öğretim yılı açılışında; eskiden kırtasiye kuyrukları olduğundan söz ediliyor. Ağlayan öğretmen kınanıyor...

-         Ağlar mısınız güler misiniz?

-         Bu duruma, durumlara, yalanlara, algılara ne demeli?

-         Zaten anksiyetem var. Yazmakta acele etme Sabahattin. Bir aydınımız çıkar da, Milli Eğitimi alet etmeyin vb. deyiverir diye bekledim.

-         Yok, efendim yok, tık yok. Ya, eften püften konuları, asıl gündemleri kapatmak için 7/24 konuşursunuz da Milli Eğitimden niçin söz etmezsiniz...

-         Milli eğitimde mevcut durum nedir? Varsa eksikliklerimizi nasıl gidereceğiz? Geçen yıllarda çalışıp da başaramadıklarımız nelerdir? Bunlar için bugün nasıl bir yöntem düşünüyoruz vb. sorunları irdelemek yok mu?

-         Kırtasiye kuyruklarında beklendiği yılların öncesini ben belirtmeye çalışayım:

-         Sarı bir matematik defterim vardı. Sayfalarını siler yeniden yazardım. Siler siler yazardım. Kalemi son milimine kadar kullanmak için ağızlığa benzer icatlar yapardım. Tebeşiri idareli kullanırdık. Tabii her şeyi de. Ama o durumda bile eğitsel çalışmalarda haftalık, aylık ve dönemlik eğitsel çalışma etkinliklerini yapmayı ihmal etmezdik. Eğitsel kollar seçimi çeşitli grupların hizmet için yarıştığı bir seçimdi. Propagandalar, konferanslar, karşılıklı konuşmalar yapılır sonra sandık kurulurdu. Seçimlerden sonra kaybedenler kazananları kutlar ve hep birlikte, kendimizi adayarak çalışmalarımızı sürdürürdük...

-         Bu adam ne diyor? diye aklından geçenler, Köy enstitüleri mirası üzerinde kurulan ilköğretmen okullarından mezun olanlarına sorsunlar. (Tabii benim gibi hâlâ yaşamakta olanlara)

-         Şimdi de çok güzel eğitsel çalışma yönetmeliklerimiz var. Ya, kandırmayın bizi, güldürmeyin onları, avutmayın kendinizi.  Hiç incelendi mi bu konu veya konular?

-         Raporlar... Tamam!

-         Günü kurtarmak... Tamam.

-         Tamam da nereye kadar?

-         İsmini hatırlayamadığım bir yazar; “Okullar demokrasinin kaleleridir.” demişti.

-         Kaleler yıkılmadı diyeniniz var mı? Direnen birkaç kale de düşürülmek üzere değil mi?

-         “Okullar demokrasinin kaleleridir.” Sözüne Sabahattin Gencal; “Okullar eğitimin, ahlakın beşiğidir.” diyordu.

-         Gerçi beşikte büyütmek ailelerin görevidir; ancak her bakımdan yoksul ülkemizde yavruları manevi olarak besleyip büyütmek görevlerini de kendini adamış öğretmenlerimiz üstlenmiştir.

Öğretmen babadır, annedir, kardeştir, ağabeydir, abladır...

Tam bu sırada bizi yetiştiren öğretmenlerden birine telefon açtım. 90 yaşında olan bu öğretmenimize Allah’tan (cc) acil şifalar diliyorum. (Ben de 79 yaşımı tamamlamak üzereyim.)Her telefon açışımda Yavrum, deyişi çok duygulandırıyor beni.

-         Konuya nasıl başladık, nasıl devam ettik ve nereye geldik?

-         Ha, bu açılış gününde 19 Milyon öğrencinin olduğu ve 89 milyonu ilgilendiren günde “Kırtasiye kuyruklarından) Ağlamayanları kınamaktan girdik yazıya.

-         Kusura bakmayınız. Aslında, Milli Eğitimin sorunlarına çözüm üretecek bir pozisyonda olmama rağmen böyle langur lungur, aklına geleni yazıyor duruma gelmek istemezdim. İnanın hem ruhsal hem bedenen keyifsizim onun için yazamıyorum.

-         Olsun yine bu kadar yazdınız; siz keyifsizseniz aydın geçinenler komada demektir, demeyi aklından geçirenlere diyorum. Sakın kınamayın. Tatlı dille uyarın. Böyle zamanda bu kadar da olmaz, deyin. Dağ gibi sorunları yıktıkları öğretmenlerimize destek olacak yerde onların morallerini bozmak insafsızlıktır. Yanılıp da ihanettir falan demeyin. Ne olur ne olmaz.

-         Valla, akla gelmedik her şey oluyor bu zamanda...

-         Milli Eğitim sorunları üzerinde düşünmeyi size bırakıyorum.  Ben, ÖĞRETMENİMİN BANA YAVRUM DEMESİ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK İSTİYORUM.

-         Ek olarak şunu da ekleyeyim. Ben Eğitim Öğretim Yıllarının açılışında, öğretmen olan yavrumun şahsında tüm öğretmenler mektupla hitap ederdim. Bu yıl böyle bir mektup yazamadım. Dün akşam,    oğlum Ahmet’e, bu meseleden hiç söz etmeden Nurullah Ataç’ın bir sözünü hatırlattım: “Her yazı bir mektuptur.”

-         Umarım bu yazıyı da, doğaçlama yazılan bir mektup kabul edersiniz.

-         Tüm öğretmenlere sevgi ve saygılarımı sunarım. Hepsinin ellerinden öperim. Öğrencilere de sevgi ve saygılarımı sunarım. Meslek hayatım boyunca öğrencilerimi sevdiğim kadar onlara saygı da duydum. Öğretmenlerimizi de öğrencilerimizi çapulcu mabulcu diyerek kırmayınız. Geleceğimizi karartmayınız.

-         Velilerimize de, size de selâm olsun.

-         Eğitim Öğretim yılımız hayırlı uğurlu olsun.

Sabahattin GENCAL,(Emekli Öğretmen)

Çekmeköy- İstanbul, 13. 09. 2022

Paylaşmak güzeldir.