8 Ekim 2015 Perşembe

Edat



Edat

Edat veya ilgeç; farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan yardımcı sözcük. Edatların tek başına anlamı yoktur; diğer sözcüklerle birlikte, cümle içinde görev kazanır.[1]

Bazı kaynaklarda ünlemler ve bağlaçlar da edat kabul edilir.[1][2] Bu yazıda ünlemler ve bağlaçlar ele alınmayacak, sadece bahsi geçen kaynaklarda son çekim edatları olarak adlandırılan edatlar ele alınacaktır.

Türkçede kullanılan başlıca edatlar şunlardır:

başka
beri
dâir
doğru
değin
denli
dek
dolayı
diye
evvel
gayri
gibi
göre
için
ile[NOT 1]
kadar
karşı
karşın
önce
ötürü
öte
rağmen
sanki
sonra
sıra
üzere



Edatlardan önce gelen hâl ekleri

Edatlar iliştirildikleri isimlerin yalın hâlleriyle veya ismin diğer hâlleri ile birlikte kullanılabilir. Bu kullanımlardan bazıları ekli hâlleri ile Türkçeye yerleşmiştir ve bazı edatlar her zaman ilgili hâl ekinin ardından kullanılır. Bunlara örnek olarak "-den ötürü", "-e dek", "-den öte", "-e doğru" verilebilir:

Bu çiçekleri annem için alıyorum. ("anne" yalın halde)
Yarına kadar bu ödevi bitirmem lazım. (-e hâli)
Düşük notlarından ötürü çok çalışman gerekiyor. (-den hâli)



İşlevlerine göre edatlar

Vasıta ve beraberlik edatı

İle sözcüğüdür.[3] İle edatı -le şeklinde ek biçiminde de yazılabilir. Birkaç farklı kullanımı vardır.

İşin, eylemin, hangi araçla (vasıtayla) yapılacağını, yapıldığını bildirir:

İstanbul'a uçakla gideceğim.
İşin, eylemin kimle yapıldığını, yapılacağını bildirir:

Bu oyuncağı küçük kardeşimle birlikte yaptım.
İşin, eylemin nasıl yapıldığını, yapılacağını bildirerek durum zarfı oluşturabilir:

Büyük bir sevinçle yanıma geldi.
İşin, eylemin nedenini bildirerek edat tümleci olabilir:

Arabanın devrilmesiyle yol trafiğe kapandı.
İle edatı, bağlaç olan "ile" sözcüğüyle karıştırılmamalıdır. Bağlaç olan "ile", "ve" anlamına gelir:

Ali ile Aydın bize geldiler. (bağlaç)
Bu filmi Ali'yle izlemiştim. (edat)
Türkçenin bazı ağızlarında "birle" sözcüğü "ile" anlamında kullanılır ve vasıta edadıdır:[3]

Bayat atı birle sözüg başladım (Tanrı adı ile söze başladım). -Kutadgu Bilig
Sebep edatı[değiştir | kaynağı değiştir]
İçin, üzere, dolayı, ötürü, nâşi, diye gibi sebep bildirmede kullanılan edatlardır.[3]

Bu raporu bitirebilmek için zamana ihtiyacım var.
Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı.
Kardeşim hastalığından nâşi gelemedi.
Benzerlik edatı[değiştir | kaynağı değiştir]
Gibi ve bazı ağızlardaki bigi gibi benzerlik bildiren edatlardır.[3]

Yorgunluktan yatağa bavul gibi düştüm.

Başkalık edatı

Başka, gayrı, özge gibi[3] başkalık bildiren edatlardır.

Yardım istemekten başka çaremiz kalmadı.
Senden gayrı kimsem yok.

Hâl edatı

Göre, nazaran, dâir, rağmen gibi edatlardır.[3]

Şirketteki son değişikliklere dâir bilgi almak istiyorum.
Duyduğuma göre bitirme sınavları bir hafta erken gerçekleşecekmiş.
Çok çalışmama rağmen sınavda hedeflediğim başarıyı yakalayamadım.

Miktar edatı

Kadar sözcüğüdür.[3] Yer ve yön edatı olan "kadar" ile karıştırılmamalıdır.

Sürahiyi ağzına kadar doldurdum.
Ne kadar zaman olmuş görüşmeyeli.

Zaman edatı

Beri, önce, evvel, sonra gibi zaman bildiren edatlardır.[3]

Ne zamandan beri bu işle meşgulsünüz?
Gitmeden evvel bahçe düzenlemesini tamamlamalıyız.
Babam yurtdışından döndükten sonra taşınacağız.

Yer ve yön edatları

Kadar, değin, dek, karşı, doğru, yan gibi yer veya yön bildiren edatlardır.[3]

Otomobilimiz bozulunca şehre kadar yürüdük.
Ayvalık'ta denize karşı bir villa almış kendisine.
Eve doğru ıslık çalarak yürürken eski bir arkadaşıma rastladım.

Edatların cümlede diğer görevlerde kullanımı

Edat olarak kullanılan bazı sözcükler cümlede başka görevlerde de kullanılabilirler:

Yolun karşısına geçerken çok dikkatli olmalısın. (isim)
Bugün derse başka bir öğretmen geldi. (sıfat)
Biraz beri gel. (zarf)
Cümledeki diğer sözcüklerle birlikte sıfat veya zarf öbeği oluşturabilirler:

Dağ gibi adam bu hastalığı atlatamadı. (sıfat öbeği)
Sen de herkes kadar çaba göstermelisin. (zarf öbeği)
Başka sözcüklerle birlikte özne veya yüklem görevinde de kullanılabilirler:

Onun gibisi zor bulunur. (isim, özne)
Dünkü provada repliğimi unuttuğumda utançtan ölecek gibiydim. (isim, yüklem)

Diğer dillerde

Türkî dillerde

"artınçı" , Tuva Türkçesi

"tatak", Çuvaş Türkçesi

"şılav", Kazak Türkçesi.

Bizdiñ şahtalardı jayın Almatıga deyin jazıp jürgen kim? (A. Abişev); Jalt karasam, Şuga üyine karay keti bara jatır eken (B. Maylin) degen söylemderdegi deyin, karay septevlikterin alıp tastap, Almatığa, üyine dep kana aytatın bolsak, ol söylemderdegi oy edevir özgerip ketken bolar edi.

Notlar

^ "Ve" anlamında kullanıldığında bağlaçtır.

Kaynakça

Ergin, Muharrem. ''Üniversiteler İçin Türk Dili.'' İstanbul: Bayrak Yayım, 2009.
^ a b Ergin 313
^ Edatlar Türkçeciler.com
^ a b c d e f g h i Ergin 319

Vikipedi, özgür ansiklopedi
*

 Edatların Özellikleri

1-Bir edat, bir adla öbekleşerek sıfat ya da zarf görevi yapabilir.
      • Aslan gibi delikanlı, baksanıza…
        (İsim) (edat)
        Sıfat öbeği
      • Sabahtan beri sizi bekliyorum.
        (İsim) (edat)
        (zarf öbeği)
      • El kadar ekmek istedi.
      • Karınca gibi çalışıyor
2-Edatlar iyelik eki aldıklarında ad gibi kullanılır.
      • kadarını herkes biliyor.
      • Bunun gibisini bulamazsınız.
3-Edatlar tek başlarına ya da başka sözcüklerle öbekleşerek  nesne, tümleç, yüklem göreviyle kullanılabilir.
      • Bu kadarını beklemiyorduk. (Belirtili Nesne)
      • Yaşlı kadın çocuk gibi ağlıyordu (Zarf Tümleci)
      • Denize bakan evler gibiydik seninle. (Yüklem)
      • İçin, çoğu kez neden-sonuç ilgisi kurar. (Özne)
4-Edatlar cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralma veya bozulma meydana gelir. Bağlaçlardan ayrılan önemli bir özelliği budur. Bağlaçlar cümleden çıkarıldığında anlamda bozulma meydana gelmeyen sözcüklerdir.
5-Bazen isim tamlamasında tamlama unsurundan biri olabilir.
      • Onun kadarını kimse görmemiştir. (Tamlanan)
6-“Yalnız, ancak, karşı” gibi bazı edatlar başka sözcük türleri olarak da kullanılabilirler. Bu sözcüklerin türünü belirlemek için cümlede kazandıkları anlamlara bakmak gerekir.
      • O kitap yalnız bende var. (Edat)
      • Yıllardan beri yalnız yaşıyor. (Zarf)
      • Gelsin; yalnız kardeşini getirmesin. (Bağlaç)
      • İşimiz sabaha ancak biter. (Zarf)
      • Karşı kaldırımda bekliyordum. (Sıfat)
Edatların bulundukları cümleye hangi anlam özelliğini kazandırdığını anlamak için, özellikle çok kullanılan edatların tek tek incelenmesi gerekir. Şimdi bu sıkça kullandığımız edatların cümleye kattıkları anlamları ve cümlede karıştırılmaması gereken durumları tek tek inceleyelim.

Edatlar ve Cümleye Kattığı Anlamlar

“yalnız, ancak, sadece, tek, bir”


CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR

Hayatı boyunca yalnız ailesi için çabaladı. (sadece)
Yüreğim sadece senin için atıyor. (bir tek, sadece)
Bu yoğunlukta ancak iki bardak çay içebiliyorum. (en fazla)
Barajlardaki su ancak bir sene yeter. (en fazla)
Seni ancak ben mutlu edebilirim. (sadece)
Daha çok işimiz var, yola gece ancak çıkarız. (ihtimal)
Müzik konusunda bir onu örnek alırım. (sadece)
Balkonu çiçeklerle donatan tek bizdik. (sadece)

KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR

NOT: Yalnız ve ancak edatını diğer sözcük türleri ile karıştırmamak gerekir. Bu sözcüklerin edat olup olmadığını anlayabilmek için yalnız veya ancak sözcükleri yerine “sadece” kelimesi getirilmelidir. Cümlenin anlamında bir bozulma olmazsa bu sözcükler edattır diyebiliriz. 
Yalnız veya ancak kelimeleri yerine “ama, fakat” getirilebiliyorsa bu sözcükler edat değilbağlaç olur. Yalnız sözcüğü eğer bir ismi niteliyorsa sıfat, bir fiili veya fiilimsileri niteliyorsa zarf olarak görev yapar.
İstanbul’a kadar yalnız onu görmeye geldim. (Sadece = Edat)
İstanbul’a kadar geldim; yalnız sen görüşmek istemedin. (Ama, fakat = Bağlaç)
İstanbul’a kadar yalnız geldim. (Nasıl geldim? Yalnız = Zarf)
İstanbul’a yalnız bir hayat sürmeye geldim. (Nasıl hayat? Yalnız = Sıfat)
NOT: “Bir ve tek” kelimeleri de sıfat ve zarf görevlerinde kullanılabilir. Bunlar da sadece anlamını taşıdıkları takdirde edat olurlar.
Tatile tek onunla giderim. (Sadece = Edat)
Tek kişilik odada kalmak istediğini söyledi. (Sıfat)
Gece vakti sokağa tek çıkmaktan korkmuyordu. (Fiilimsiyi niteleyen zarf)

Bir saatte iki kilometre yol alamadık. (Sıfat)
Yaptıklarını bir bir söyledi. (Nasıl söyledi? Bir bir = zarf)


“için, üzere, diye”

CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR

Bu edatlar cümlede -“Amaç, maksat, koşul-şart, neden, özgüleme, görelik, karşılık, hakkında, gibilik” anlamlarını sağlarlar.
Para kazanabilmek için başka işler yapmaya başladı. (amaç)
Okumak için gittiği şehirden hemen sıkılmıştı. (maksat)
Finale çıkabilmen için şarkıyı çok güzel söylemelisin. (koşul-şart)
Annesini ziyarete gidemediği için kendini kötü hissediyordu. (neden, sebep)
Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgüleme)
Senin için her şeye katlanırım. (uğruna)
Senin için her şey çocuk oyuncağı zaten. (görelik)
Onun için pek iyi şeyler söylemediler? (hakkında)
Bu ev için ne kadar kira ödüyorsun? (eve karşılık)

Faturaları yatırmak üzere bankaya gidiyorum.  (amaç, için)
Arabayı haftaya getirmek üzere kiralayabilirsin.  (koşul-şart)
Yemeği hazırlayın, misafirler gelmek üzere. (zamansal yakınlık)
Anlaştığımız üzere kimse ses çıkarmayacak. (gibilik)
Sınavı kazanayım diye çok yoğun çalışıyorum. (amaç)
Kar yağıyor diye sobayı yaktı. (neden)

KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR

Senin için fesat! (İsim)
İçinden bir şeyler geçiriyordu. (İsim)
İçin için kan ağlıyorum. (Nasıl ağlıyorum? İçin için = Zarf)
Senin için bu dünyanın ipini çekerim. (Edat)

“ile”

CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
      • Cümlede “neden, araç, beraberlik, alet, zaman” anlamları kurar.
      • “i” sesi düşerek “-le, -la” şeklinde sözcükle birleşik şekilde de yazılabilir.
Havanın temizliğiyle kendinden geçti. (neden)
Özel arabası ile Kırşehir’e kadar yol aldı. (araç)
Onunla Sezen Aksu konserine gittim. (beraberlik)
Tabloyu duvara çivi ile asabilirsin. (alet)
Yazla birlikte havuzlar da doldu taştı. (zaman)

KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR
Not: Edat olan “ile” ve bağlaç olan “ile” kelimelerini karıştırmamak gerekir. Cümledeki ile kelimesinin yerine “ve”  getirdiğinizde anlamda bozulma olmuyorsa ile kelimesi bağlaç; getiremiyorsanız, bozulma oluyorsa edattır.
Müzik ile edebiyat onun vazgeçilmezleriydi. (müzik ve edebiyat = Bağlaç)
Müzik ile ruhunu dinlendirebiliyordu. (Edat)


“kadar, -e kadar, denli”
      • Sözcüklerle veya –e yönelme hali eki almış kelimelerle birlikte kullanılır.
      • “kadar” şeklinde kullanıldığında üzerine ek alabilir.
      • Çoğu kez “gibi”
      •  
CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR

Bu edatlar cümleye eşitlik, karşılaştırma, benzerlik, ölçü yaklaşıklık,” anlamları katar.
Ben de senin kadar gitar çalabiliyorum. (eşitlik)
Melekler kadar güzelsin. (benzerlik)
Üç kilo kadar su içmelisin. (ölçü, aşağı yukarı)
İki güne kadar haber verecekler. (yaklaşıklık)
Gitmeseydin belki midem ağrımazdı bu denli… (ölçü, kadar)

KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR

      • Kadar edatı yanındaki kelimeyle birlikte kullanıldığında isim, sıfat ya da zarf öbeği oluşturur. Kadar kelimesi cümlede yine edat görevindedir; fakat öbekleştiği kelime ile beraberken isim, sıfat veya zarf olarak nitelendirilir.

Ben ondan bu kadarını beklemiyordum. (isim)
Güneş kadar yakıcılığı var. (sıfat)
Uyumuş kadar dinlendik. (zarf)
      • İsim tamlamalarında  tamlanan olarak görev yapabilir.
Görgüsüzlüğün bu kadarı da fazla.  ( tamlanan görevindedir.)


“gibi”

CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
Gibi edatı cümleye eşitlik ve benzetme anlamları katar.
Annesi gibi güzel yemekler yapabiliyordu. (eşitlik)
Zeytin gibi simsiyah gözleri vardı. (benzerlik)
NOT: “-ce, -imsi, -cesine, -cileyin” ekleri “gibi” edatı anlamını veren eklerdir.
Çocukça davranma (çocuk gibi)
Kadifemsi bir kumaş aldım (kadife gibi)
Uçarcasına gitmelisin (uçar gibi)
Sencileyin güzele bencileyin yar gerek. (Senin gibi, benim gibi)

“(-den) dolayı, (-den) ötürü”

CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
      • Bu edatlar -den, -dan ayrılma hal ekiyle birlikte kullanılarak cümlede neden-sebep anlamı sağlarlar.
Burnundaki eğrilikten dolayı rahatça nefes alamıyordu.
İşini sevmediğinden ötürü her gün mutsuzdu.
 NOT: -den hal eki tek başına sebep anlamı taşıyabildiği için dolayı veya ötürü kelimesi ile birlikte kullanılması anlatım bozukluğu olarak değerlendirilir.  Sebep anlamı sağlamak için sadece “-den” hal eki kullanılması yeterlidir.
En sevdiği arkadaşı uzaklarda olduğundan kendini çok yalnız hissediyordu.
Eve geç kaldığından babası ile tartıştılar.

“-e doğru”

CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
      • -a, -e yönelme hal ekiyle birlikte kullanılarak cümlede yön-yer anlamı sağlarlar.
Annesine doğru koşar adımlarla geldi. (Yön)
Aldığı hediyeyi masaya doğru fırlattı. (Yer)

KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR
      • Edat olan “doğru” kelimesi ile isim, sıfat veya zarf olabilen “doğru” kelimelerini karıştırmamak gerekir.
Doğruyu söylemediği gözlerinden okunuyordu. (isim)
Doğru eşi seçmek için uzun yıllar harcadı. (sıfat)
Doğru yürümediğin için elendin. (fiilimsiyi niteleyen zarf)


*




Edat Grubu


Bir isim unsuru ile bir çekim edatından oluşan kelime grubudur.

 “ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, doğru, gibi, dolayı...” edatları ile yapılır.

Yaşadığım gibi, çocuklar için...




* İsim unsuru başta, edat sonda bulunur. 

 İnsan gibi, çalışmasına rağmen, bir demet çiçek ile...

* Birleşme ismin ve edatın türüne göre ekli veya eksiz olur.

Yaşamak için

Sen-in gibi

Deniz-e doğru

Bun-dan dolayı

bu kadar-ı-n-ı

senin gibi-s-i



* isim unsuru kelime grubu olabilir.

Hür maviliğin bittiği son hadde kadar

Bozulup dağılmak üzere

İlk uçuştan sonra yuvaya dönmeyi başaran yavru serçeler gibi

* Birden fazla isim unsuru bulunabilir.

Yorgunluğuna, uykusuzluğuna rağmen

Bir avuç buğday, bir tutam ot, bir karış toprak için

* Edat grubu cümlede ve kelime grubu içinde sıfat, zarf ve isim olarak kullanılır.

Bu paranın ne kadarı sizin?         

(iyelik eki almış, isim gibi kullanılmış, nesne olmuş)

Her şey bıraktığım gibiydi

(ek-fiilin “di”li geçmiş zaman çekimi ile isim gibi kullanılmış, yüklem olmuş)

Keskin bir ışık, etrafımızda bir zafer borusu gibi çınlıyor.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'na doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm.

Vücudum, büyük bir korku ile, öne doğru eğildi.

Derenin sağ tarafındaki sırtta on beş yirmi kadar çadır vardı.

Bizim perişanlığımız, gönülleri toplamak içindir.

O anda utançtan ölecek gibiydi. (isim, yüklem)

Onun gibisi nerede bulunur?       (isim, özne)

* Cümlede çoğunlukla zarf veya edat tümleci olur.

Sabaha kadar ders çalıştık. (zarf tümleci)

Eve doğru yürüdüm.       (edat tümleci)

 

* Grubun vurgusu isim üzerindedir.

* Edat grupları cümleye çeşitli anlamlar katar.

Ders çalışmak için odasına çekildi.           (amaç)

Sıkıldığı için dışarı çıktı.               (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)

Bu ayakkabıyı babam için aldım   (özgülük)

Bu iş için kaç lira ödedin?                       (karşılık)

Senin için sorun yok tabi.                       (görelik)

Bizim için ne diyorlar?                 (hakkımızda)

Sizin için üç kişilik yer ayrıldı.       (aitlik)

Tüm bu hazırlıklar bizim içindi.     (isim, yüklem)

Kurt gibi acıkmıştım.                   (benzerlik)

Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu.            (zarf, benzetme)

Uyandığı gibi yataktan fırladı.      (zarf, anında, zaman anlamı katmış)

Konuşmak üzere ayağa kalktı.     (amaç)

Acele edin, güneş batmak üzere.             (zamanda yakınlık)

Bizi boş vaatlerle kandırdılar.       (araç)

Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu.            (beraberlik)

Arabanın gürültüsüyle irkildi.       (neden)

Biz de onlar kadar başarılıyız.       (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde) 

Gül kadar güzelsin.                    (benzerlik)

Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi.  (gibi)

Bir ton kadar kömür almış                       (ölçü, aşağı yukarı)

Ne kadar güçlü bir adam...         (zarf)

Evin deniz kadar havuzu var.       (sıfat)

Vefasızlığın bu kadarını da görmemiştim. (isim, ad tamlamasında tamlanan)

Dershaneye kadar gidelim.         (edat tümleci)

Başbakana göre enflâsyon düşük.            (açısından)

Ayağını yorganına göre uzat.       (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)

Allah dağına göre kış verir.          (uygunluk)

Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş.  (bakılırsa, yönünden)

Siz bana göre daha gençsiniz.     (karşılaştırma)

Edebiyata karşı ilgim vardı.         (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var.        (yönelik)

Yağmur sabaha karşı yeniden başlamıştı.  (doğru)

Sabaha karşı uyuyabildim.                      (zarf öbeği)

Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)

Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)

Ormana doğru yürüdük.

Akşama doğru geldiler. (zarf öbeği)

Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor.

Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor. 


Çok uğraşmama karşın başaramadım.

Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu.

Okuldan beri hiç susmadı.

Kar, sabahtan beri yağıyor.

http://www.turkcebilgi.org/edebiyat/dil-bilgisi/edat-grubu-233499.html
*


 




Ek Okuma

EDATLARIN SINIFLANDIRILMASI 
 Süleyman EFENDİOĞLU∗ 

Edatların sınıflandırılması meselesi eskiden beri tartışılan önemli bir gramer sorunudur. Bu konu üzerine yapılan çalışmalarda şu ana kadar ortak bir metot belirlenememiş, her araştırmacı kendi tarzını doğru kabul etmiştir. 

Böylece gerek ders kitaplarında gerekse akademik yayınlarda, birbiriyle çelişen bir sürü farklı yöntem sunulmuştur. 
Konu, Türk Dil Kurumunun Gramer Bilim ve Uygulama Kolu tarafından düzenlenen “Türk Gramerinin Sorunları” toplantılarında da etraflıca tartışılmış ancak halen çözüme de bağlanamamıştır.1 Biz konuyla ilgili sıkıntıları hem bir kez daha dillendirmek hem de kendimizce tespit ettiğimiz birkaç hususu dikkatlere sunmak istiyoruz. Öncelikle bu konuda bir an önce giderilmesi gereken iki önemli sorun vardır: 
1. Edat nedir, hangi kelimeler edat olarak değerlendirilmelidir?
2. Edatların görevlerine ve yapılarına göre tasnifi nasıl olmalıdır?
...
Yazının devamını okumak için tıklayınız   http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/suleyman_efendioglu_edatlarin_siniflandirilmasi.pdf
*

Paylaşmak güzeldir.