Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar.
Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.
- Bir ceylan gibi ürktü. Tek yargı
- Sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. İki yargı
Bu tür cümlelerde bazı öğeler ortak olduğu gibi öğelerin tamamı farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı bağlaçlar yardımıyla bağlanabildiği gibi anlam bakımından da bağlanabilirler.
- Saatine baktı ve otobüsü kaçırdığını anladı.
Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır.
Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Cümle
İçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil cinsinden tek yüklem bulunan cümledir.
Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir. Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.
- Yarın akşam maç yapacaklar.
- Zayıf kolları kirli tunç rengindeydi. Tekrar başını kaldırdı.
- Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye baktı.
- Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar.
*Bazı dil bilimcilere göre içerisinde yüklemin dışında isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil bulunan cümleler de basit cümledir; bu kelimeler ve kelime grupları yargı bildirmezler.
- Rüzgâr, denizin yüzünü pürüzlendirerek küçük savaşlar yaratıyordu.
- Birden köşe başından, iki karayağız atın çektiği bir fayton peyda oldu.
2. Birleşik Cümle
Bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan cümlecikten meydana gelen cümlelerdir.Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir.
Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre birleşik cümleler çeşitlere ayrılır.
Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir.
Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli fiillerle kurulur.
- Havaların ısınması / tatil düşkünlerini sevindirdi. Özne
- Çadırları çalanlar / bulunamadı. Sözde özne
- Evlerin ne zaman biteceğini / bilmiyoruz. Nesne
- Yarın / bir tanıdığa / gideceğiz. Dolaylı tüml.
- Babasını karşısında görünce / çok sevindi. Zarf tüml.
- Havalar soğuduğundan / artık dışarı çıkmıyor. Edat tüml.
- Ellerim takılırken / rüzgarların saçına
- Asıldı arabamız bir dağın yamacına,
Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir. Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle yapısındadır. Asıl yargı sonda bulunur.
]Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı hâlindedir.
- Adam, / "Kartınız geçerli değil." / demez mi?
- Şark için "Ölümün sırrına sahiptir." derler.
]Yardımcı cümlenin yüklemi "de, zannet-, san-, bil- gör-, görün-, farzet-, düşü-" fiillerinin çekimli şekli olabilir.
- "Seni göremedim diye bu bahar
İçimde bin türlü duygunun isyanı var." - Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan
"Savaşı önce kendime karşı kazanmalıyım." diye düşündü.
]Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının tamlayanı olarak bulunabilir.
- Iraklardan bir dondurmacının "Vişnelim var, kaymaklım" nidası titreyerek dağılıyordu.
- Artık "Ev alma komşu al." atasözünün hükmünün kalmadığına inanıyorum.
]Yardımcı cümle edat grubu olabilir.
Gönül Anadolu'da Yunus Emre'nin "Taştın yine deli gönül / Sular gibi çağlar mısın" gibi mısralarıyla şahlanır.
Gönül Anadolu'da Yunus Emre'nin "Taştın yine deli gönül / Sular gibi çağlar mısın" gibi mısralarıyla şahlanır.
Temel cümlenin herhangi bir öğesi olan veya bir öğenin açıklayıcısı olan yan cümleciğin, bağlı bulunduğu veya açıkladığı öğeye "ki" bağlacıyla bağlanması sonucu ortaya çıkan cümleye ilgi cümlesidenir.
Bu cümlelerde ki atılarak yan cümleciğin hangi öğeye bağlı olduğu görülür.
- Muhsin, / ki öğrencilerimizdendir, / böyle bir şey yapmaz.
- Öğrencilerimizden olan Muhsin...
- Dün gece, / ki oradaki son gecemizdi, / çok eğlendik.
- Oradaki son gecemiz olan dün gece...
Duydum ki o da ziyarete gelecekmiş.
Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan birleşik cümlelerdir. Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman, şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.
- Hava güzel olursa / yarın pikniğe gideriz.
- Çanakkale'yi de gezerdik, / vaktimiz olsaydı.
- Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
- "Havaya bakarsam hava alırım
- Toprağa bakarsam dua alırım
- Topraktan ayrılsam nerde kalırım
- Benim sadık yarim kara topraktır."
- Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
*Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.
- Ne yapsa faydasız.
*İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.
- Bir gün çıkıp gelsen, vursan kapıma
- Atılsan boynuma kollarını açarak
- Otursan dizlerime yaramaz bakışlarla
- Konuşsan yine öyle yarım yamalak. (YBB)
3. Sıralı Cümleler
Bağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler topluluğudur.
En az iki cümleden oluşur.
En az iki cümleden oluşur.
- "Yağız atlar kişnedi, / meşin kırbaç şakladı, /
- Bir dakika araba yerinde durakladı.
- Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, /
- Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar..."
- "Gök sarı, / toprak sarı, / çıplak ağaçlar sarı...
- Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,"
- "Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, /
- Gökler bulutlanıyor, / rüzgar serinliyordu."
- Sarı çiçeğin saçları yolunmuş, kana bulanmıştı.
- Bu, asırlardan beri böyle olagelmişti, asırlarca da böyle sürüp gidecekti.
*Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi bazıları ortak da olabilir.
- Otobüs her zamanki gibi yine geç geldi; / biz de derse geç kaldık.
- Mart kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır. Özne ortak.
- Mallarımızı önce çaldılar, sonra geri bize sattılar. Özne ve nesne ortak.
- Merdivenleri kardeşin yıkasın, sen de sil. Nesne ortak.
- İnatçı adama dil döküyor, sürekli yalvarıyordu. Özne ve dolaylı tüml.
Sıralı cümleler ikiye ayrılır:
1. Bağımlı sıralı cümle: Öğe ortaklığı olan cümledir. Farklı yüklemlerin özne, nesne, tümleç gibi ortak öğeleri vardır.
- (Ben) Dün akşama kadar çalıştım, çok yoruldum. (Özne ortak)
- Her zaman planlı çalışır, başarılı olurdu. ( Z.T. ortak öge)
2. Bağımsız sıralı cümle: Öğe ortaklığı olmayan sıralı cümledir. Cümleler arasında anlam ilgisi olduğu hâlde hiçbir öğesi ortak olmayan cümlelerdir.
- Biri yer, biri bakar.
- Horoz ölür ,gözü çöplükte kalır.
- Sakla samanı gelir zamanı.
- Besle kargayı, oysun gözünü.
- Laf çok, icraat yok.
- Sınıf temiz, öğrenciler temiz, gökyüzü temizdi.
4. Bağlı Cümle
Aralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla bağlanan cümlelerdir.
Bağlaçlar cümle öğesi değildir.
Bağlaçlar cümle öğesi değildir.
İkiye ayrılır.
Farsça "ki" bağlacıyla birbirine bağlanan bağımsız cümlelerden oluşur.
Yardımcı cümle ana cümleyi genellikle nesne ve zarf göreviyle tamamlar.
Ana cümle başta, yardımcı cümle sonra bulunur. Bu sıralanış, Türkçe cümle yapısına aykırıdır.
Yardımcı cümle ana cümleyi genellikle nesne ve zarf göreviyle tamamlar.
Ana cümle başta, yardımcı cümle sonra bulunur. Bu sıralanış, Türkçe cümle yapısına aykırıdır.
- Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
- "Gönlüm isterdi ki mazini dirilten sanat
Sana tarihini her lâhza hayal ettirsin."
(Gönlüm, mazini dirilten sanatın sana tarihini her lâhza hayal ettirmesini isterdi.)
]Yardımcı cümlenin başta, ana cümlenin sonda kullanıldığı cümleler de vardır. Burada da yardımcı cümle zarf görevindedir.
- Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi. (Büyük olduğun için kanın tevhidi kurtarıyor.)
- Kırk elli adım uzaklaşmıştı ki iki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işitti. (İki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işittiğinde kırk elli adım uzaklaşmıştı.)
]Bu tür cümlelerde "ki" bazen düşebilir. Cümle, okuyanın, dinleyenin muhayyilesine bırakılır.
Darıldı diye o kadar korktum ki... (anlatamam)
Darıldı diye o kadar korktum ki... (anlatamam)
Not: "ki" edatının şüphe kattığı cümleler bağlı cümle değildir.
- Düşler mi ki şu burcu burcu kokan havada
Renk mi ki üzerimde akaduran bu nehir?
"ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne, meğer..." bağlaçlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.
- Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
- Çocukluk günlerini hatırladı ve gözlerinde iki damla yaş belirdi.
- Okumayı bilmiyor veya numara yapıyor.
- "Ne doğan güne hükmim geçer
Ne hâlden anlayan bulunur." - Bu ev güzel, temiz, her şeyi yerinde bir ev; / ama / Şinasi Bey'in istediği ev değil.
- "Yatsam, acaba uyuyabilir miyim?" diye düşündü, yatıp da uyuyamamaktan korktu; / ama / korktuğu başına gelmedi. Sabaha kadar yattı, hem de uyudu.
- Burnu biraz basıkça, / fakat / gözleri derin ve güzel; alnı küçük ve dar, / fakat / saçları altından bir duman gibi yumuşak ve seyyal; dişleri biraz eğri, / fakat / dudakları çilek gibi küçük, toplu ve yuvarlak... Güzel değilse bile çirkin hiç değil.
- Onun bu sözlerinin samimî olduğuna hiç şüphe etmediler / ve / bir çocuk ruhu kadar temiz ruhundan gelen nutuklarını sessizce dinlediler.
- Dün resim yapmadı / da / maça gitti.
- Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde.
]Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı, bir kısmında farklıdır.
- Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
- Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini sokağa attı.
- İstediğiniz evrakları getireceğim, fakat okuyabileceğinizi sanmıyorum.
- Ben saatinde gelmiştim, ama o henüz ortalıkta yoktu.
]Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de vardır.
- Ya okumayı bilmiyor ya numara yapıyor.
Sonuç:
Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir.
İnceleme:
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum / ki / rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım ve hep bunları tefsir etmek isterdim.
Çeşidi: "ki"li bağlı cümle
Yardımcı cümle: basit:
Yardımcı cümle: basit:
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum
Ana cümle: bağlı:
Ana cümle: bağlı:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve / hep bunları tefsir etmek isterdim.
Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım
hep bunları tefsir etmek isterdim.
Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım
hep bunları tefsir etmek isterdim.
Örnekler
- Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim diye kompartımanda uzandım.
- Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana - Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki ona bigâne olanları yakar, mahveder.
http://www.turkedebiyati.org/Dersnotlari/yapisina_gore_cumleler.html
*
Ayrıca bakınız:http://turkishstudies.net/Makaleler/1884767103_KaraSerdal-2163-2171.pdf
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/27/749/9568.pdf
http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/leyla_karahan_birlesik_cumle_problemi.pdf
*
Ek Okuma
YAPI BAKIMINDAN TÜMCE TÜRLERİ VE YAN TÜMCE
İbrahim TOSUN
Ali KOÇ
...
Sonuç
Yapı bakımından tümcelerin ele alındığı bu yazı, bugüne
kadar yapılmış çalışmalarda tam bir çözüme kavuşturulamamış yapı bakımından
tümceyle ilgilidir.
Yukarıda değinilen, bu konu ile ilgili bazı
sınıflandırmalarda da görüldüğü gibi, gerek birleşik tümcelerin
sınıflandırılmasında, gerekse konuyla ilgili kullanılan terimlerde tam bir
birlik sağlanamamaktadır.
Tanımlamalar genellikle aynı olmasına rağmen, bu tanımların
karşılığı olan bazı tümce türleri farklı gruplar içine yerleştirilmiştir.
Son yıllarda yapılmış çalışmalarda bu konu daha dil bilimsel
bir yaklaşımla ele alınsa da, Türkçe tümceler batı dillerindeki örneklerle
karşılaştırılarak değerlendirildiği için, net çözümler üretme noktasında
sıkıntıların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu nedenle de, geleneksel dilbilim
yöntemiyle, doğrudan Türkçenin kendi kurallarına uygun olarak kurulmuş ve dilde
kullanım alanı bulmuş tümce örneklerinden yola çıkarak bir değerlendirme yapmak
daha doğru olur kanısındayız.
Örnek tümcelerin sunduğu anlamsal ve biçimsel işlevler
bütünlüğünden yola çıkarak, ayrıca terimler konusunda da birleştirici olması
açısından, daha yaygınlık kazanmış olanları tercih ederek sınıflandırma yapmak
doğru bir yaklaşım olacaktır.
Bir ana tümce ile bu tümcenin anlamını çeşitli yönlerden
tamamlayan yardımcı tümcelerden oluşan, yapı ve anlam bakımından birbirine
bağlı birleşik tümceleri,
·
Girişik-Birleşik
Tümce,
·
Şartlı
Birleşik Tümce,
·
Ki’li Birleşik Tümce,
·
İç İçe Birleşik Tümce,
·
Mi Edatlı Birleşik Tümce başlıkları altında,
Türkçenin verdiği örnekleri genelleyerek, sınıflandırmak mümkündür.
Birleşik tümce oluşturan yan tümceleri ise
·
“Mi” Edatlı Yan Tümceler,
·
İç Yan Tümceler,
·
İkilemeli Yan Tümceler,
·
Edatlı Yan Tümceler,
·
Ki’li Yan Tümceler,
·
Şartlı Yan Tümceler;
·
Sıfat-Fiilli Yan Tümceler,
·
İsim-Fiilli Yan Tümceler,
·
Zarf-Fiilli Yan Tümceler olarak değerlendirmek
gerekir.
Bazı çalışmalarda
Ki’li Birleşik Tümceler “Bağlı Tümce” başlığı altında ele alınmıştır.
Bağlı tümce adlandırılması bu tür tümcelerin sadece dış
yapısı dikkate alınarak yapılmış bir adlandırmadır. Halbuki bu adlandırmayı
yapanların çoğu tümceleri değerlendirirken tümcenin iç yapısını, yani anlam
yönünü de gözönünde bulundurmak gerektiğini belirtmektedirler.
Ki’li tümceler anlam
boyutları ile değerlendirildiklerinde bunların birer birleşik tümce oldukları
ve anlam değişikliğine uğramadan şartlı ya da girişik birleşik tümcelere
dönüştükleri görülmektedir. Örneğin; Çalış ki kazanasın.-Çalışırsan
kazanırsın. ve Geldim ki seni göreyim.-Seni görmeye geldim. tümceleri farklı
kuruluşta olan, fakat aynı anlamı yansıtan birleşik tümcelerdir.
Bütün bu tümce türleri,
·
yan tümcelerinin kipsellik özellikleri dikkate
alındığında yüklemi çekimlenmiş olanlar ve yüklemi çekimlenmemiş olanlar gibi iki
gruba ,
·
yan tümce-temel tümce olup olmama ilişkisine
bakıldığında da, yan ve temel tümcelerden ya da birden fazla temel tümceden
oluşanlar olarak iki alt türe ayrılmaktadır.
Yan tümce-temel tümce kalıbında olanlarda yan tümceler temel
tümcenin herhangi bir öğesi durumundadır ve tümceler arasında hem yapısal hem
de anlamsal bir bağ bulunur. Bu kalıpta olmayanlarda ise tümceleri bir arada
tutan tek şey anlamsal bağdır. İstenirse, her birinin birer bağımsız tümce
olarak kullanılması hiçbir sorun yaratmaz.
Sıralı tümcelerde yan
ve temel tümce ilişkisi yoktur. Bu kuruluş içindeki yargılar tam ve
bağımsızdır. Her tümce kendi içinde çözümlenerek öğelerine ayrılır. Bu tümceler
bazen birbirlerine olan anlam yakınlığı, bazen de ortak öğelerinin olması
nedeniyle bağlanmaktadırlar.
http://www.turkishstudies.net/Makaleler/846051085_64Tosun%C4%B0brahim-vd-edb_S-969-990.pdf
*
GİRİŞİK CÜMLE PROBLEMİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Serdal KARA
Dilbilimciler, fiilimsilerle kurulu cümlelerin basit cümle
içinde mi yoksa birleşik cümle olarak mı değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durmuş
ve konu ile ilgili farklı yaklaşımlar göstermişlerdir. Bu farklı yaklaşımların
temel nedeni, fiilimsilerin yan cümle oluşturupoluşturamayacağı noktasındadır.
Bilindiği üzere fiilimsiler hem fiile, hem de isme özgü
nitelikler taşımaktadır. Yani fiilimsiler cümle içinde hem fiil özelliklerini
devam ettirirken, hem de yüklemi isim, sıfat ve zarf gibi çeşitli yönlerden tamamlamakta
ve ismin alabileceği iyelik ve hal ekleri gibi ekleri alabilmektedir. İşte
fiilimsilerin bu özellikleri, dilbilimcilerin fiilimsilerle kurulu cümle yapısı
ile ilgili farklı yaklaşımlar göstermelerine nedenolmuştur. Konu ile ilgili
çalışmada bu farklı görüş ve değerlendirmeler incelenerek farklı sonuçlar
kategorize edilmeye çalışılacaktır.
...
Girişik Cümle İle İlgili Başlıca Yaklaşımlar
Bazı dil bilgisi kitaplarında giriĢik cümleye yer
verilirken, bazılarında bundan hiç söz edilmemektedir.
Yapılarına göre cümlelerde giriĢik cümleyi ayrı bir baĢlık
altında inceleyen Vecihe Hatipoğlu, giriĢik cümleyi Ģöyle tanımlar:
“Bir temel tümce ile
birlikte bir veya birkaç eylemsiden kurulan tümceye denir.1”
Hikmet Dizdaroğlu ise giriĢik cümleyi birleĢik cümle içinde
ele alarak Ģu tanımlamayı yapar:
“Bir temel tümce ile,
özne, nesne, dolaylı tümleç, belirteç tümleci, ilgeç tümleci görevindeki bir ya
da birkaç tümcemsiden oluşan bağımsız yargılı anlatıma girişik tümce denir.2”
Bu tanımlama sonrası Dizdaroğlu giriĢik cümleyi oluĢturan
fiilimsileri; tamlayan, belirten durumdaolamayacaklarını savunur.3
Tahsin Banguoğlu giriĢik cümleyi birleĢik cümle içinde
karmaĢık birleĢik cümle baĢlığıaltında adfiil, sıfatfiil, zarffiil cümlesi diye
üç grupta inceler.4
Nurettin Koç giriĢik cümleyi Banguoğlu ve Dizdaroğlu’ndan
farklı olarak birleĢik cümledenayrı inceler.5
Tahir Nejat Gencan birleĢik cümle içinde giriĢik cümleyi ele
almakta ve Ģu Ģekilde bir tanımortaya koymaktadır:
“ Yan önermeleri;
temel önermeye özne, nesne, tümleç olan; ya da bu öğelerden birini tümleyen
bileşik tümcelere girişik tümce adı verilir.6” Ancak Gencan butanımlama sonrası iç cümleyi de
yine giriĢik cümle baĢlığı altında incelemeye devam eder.7
Rasim ġimĢek giriĢik cümleyi bileĢik cümle baĢlığı altında
inceleyerek Ģu Ģekilde tanımlar:
“Yanyargısı eylemlik, ortaç, ya da ulaç üzerine kurulu
bileşik tümcede yantümcecik; a) bir tümceöğesi, b) bir tümce öğesinin
niteleyeni, c) bir tümce öğesinin belirteni görevinde bulunur. İşte yantümceciği
bir eylemsiyle kurulmuş olup baştümcesinin(ya da başka bir yantümceciğin) öğelerinden
biri, bu öğelerden birinin niteleyeni ya da belirteni durumunda bulunan bileşiktümceye
girişik tümce denir.8”
Muharrem Ergin “Türk Dilbilgisi” adlı eserinde yapılarına
göre cümleleri basit ve irleĢik diye iki grupta ele alırken, giriĢik cümle
konusuna değinmez.9
Mustafa Özkan ve Veysi Sevinçli’nin birlikte hazırladıkları
“Türkiye Türkçesi Söz izimi” adlı eserde; giriĢik cümle, birleĢik cümlenin alt
baĢlığı altında ele alınmaktadır. Ancak fiilimsilerlekurulu bu yapılar yargı
bildirmedikleri için yardımcı cümle değil, kelime grubu niteliğinde olduğu görüĢü
savunulmakta ve bu tür cümlelerin birleĢik cümle değil; basit cümle yapısı
içindedeğerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.10
Leyâ Karahan Türk Dili dergisinde yayımlanan yazısında
giriĢik cümleyi kabul etmez ve fiilimsilerle kurulan cümleleri birleĢik yapılı
kabul edenlerin hangi noktadan hareket ettiklerini Ģöyle açıklar: “Bu tür
cümleleri ‘birleşik yapılı’ kabul edenlere göre, ‘sıfat fiil, zarf fiil ve isim
fiiller’, yarım yargı veya yan yargı bildiren kelimelerdir. Bundan dolayı bu
kelimelerin her biri, temel cümleye bağlanan birer yan cümle, cümlemsi,
cümleciktir. Yüklemin görevi bu yargıları sonuca bağlamaktır. Bu tür cümleler,
taşıdıkları birden fazla yargıdan dolayı ‘basit’ değil ‘birleşik cümle’dir.11”
Bu açıklama sonrası Karahan, böyle bir değerlendirmenin yargı kavramıylaçeliĢeceğini
belirtmekte ve fiilimsilerin yargı bildirmeyen, cümlede isim, sıfat ve zarf
görevi yapankelimeler olduğunu dile getirmektedir. Bu nedenle de bu kelimelerin
varlığı basit cümlenin yapısınıetkilemeyeceği görüĢünü ileri sürmektedir.12
Karahan “Türkçede Söz Dizimi” adlı eserinde giriĢik cümleye
yer vermezken, basit cümle ile ilgili yaptığı açıklamalar içinde Ģu görüĢü
savunmaktadır: “Yapısında zarf fiil, sıfat fiil, isim fiil veya bu tür
kelimelerden yapılmış bir kelime grubu bulunan cümleler de ‘basit cümle’dir.
Çünkü bu kelime ve kelime grupları yargı bildirmezler.13” Karahan aynı eserin
daha sonraki baskılarında cümleleri yapılarına göre değil, bağlanma Ģekillerine
göre sınıflandırmaktadır.14 Bunun nedenini ise, Türk Dili dergisinde yayımlanan
“Yapı Bakımından Cümle Sınıflandırmaları Üzerine” adlı yazısıyla daha iyi
anlamaktayız. Bu çalıĢmasında cümle ile cümleler topluluğu arasında yapı bakımından
bir sınıflandırmanın söz konusu olamayacağını, çünkü bunların niceliklerinin
farklı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca cümlenin yapısının tek yargıdan oluĢtuğu
ve onu tamamlayan unsurlarla sınırlı olduğu düĢüncesinden hareketle, cümlenin
yapı bakımından sınıflandırılmasınaihtiyaç olmadığı görüĢünü savunmaktadır.
Ancak cümleler topluluğunda bağlantıya gramatikal unsurlar destek veriyorsa,
cümlelerin bağlanıĢ Ģekillerinin bir sınıflandırma konusu olabileceği düĢüncesini
savunmuĢtur15
.
Hamza Zülfikar da “GiriĢik Cümle Sorunu” adlı yazısıyla
fiilimsilerle kurulu cümlelerin birleĢik ya da giriĢik cümle kabul
edilemeyeceğini, bunların yalın cümle içinde değerlendirilmesigerektiği
üzerinde durmaktadır.16
Ata ÇatıkkaĢ fiilimsilerle oluĢturulan cümleleri birleĢik
cümle içinde değerlendirmekte, asılbirleĢik cümle alt baĢlığı altında ele
almaktadır. Ancak ÇatıkkaĢ, asıl birleĢik cümlenin, içinde sıfatfiil, zarf fiil
ekleriyle yapılmıĢ yardımcı cümlelerden oluĢtuğunu belirtmekte, bunlara isim
fiil eklerini dahil etmemektedir.17
Muhittin Bilgin ise, giriĢik cümleyi birleĢik cümle içinde ele
almakta ve Ģu tanımlamayı yapmaktadır: “Yan tümcesi eylemsilerle kurulan
tümcelere girişik bileşik cümle denir.18”
BeĢir GöğüĢ çalıĢmasında cümleleri basit ve birleĢik cümle
diye iki sınıfa ayırarak öyle bir tanımlama
yapmaktadır: “Cümlelerin yalnız bir önerme(hüküm) ya da eylem bildirenlerine
basit, birden çok önerme ya da eylem kapsayanına bileşik cümle denir.19” GöğüĢ,
yan cümle yerine cümlecik terimini tercih etmekte ve Ģu tanımı yapmaktadır:
“Bileşik cümlenin
kapsadığı eylemin ya da önermenin bildirildiği söz dizilerinden her birine
cümlecik denir. 20” Bu tanım sonrası cümlecikleri, çeĢitli gruplara
ayırmakta ve fiilimsilerle kurulmuĢ olan cümleciklerin, sıra cümleciklerde,
Ģart ya da ilgi cümlesi içinde yer alan ve çekimli fiille kurulmuĢ olan cümleciklere
göre Ģekil yönünden yarım, anlam yönündense bağımlı bir nitelikleri olduğunu;
bununla birlikte hem önerme, hem de isim nitelikleri taĢıdığını
belirtmektedir.21
Özlem Deniz Yılmaz, “Türkiye Türkçesinde Eylemsi” adlı
çalıĢmasında bir cümlenin yan cümle sayılabilmesi için yapının birleĢiminde
yüklem görevinde iĢleyen bitimli bir kelime Ģekli veya kelime Ģekillerinin
olması gerektiğini savunur.22 Ancak daha sonra isim fiil, sıfat fiil ve zarf fiil
Ģekillerinin fiilden türeme adlara mensup olan sözcük birimleriyle
karıĢtırılmaması gerektiğini belirtmektedir. Fiili adlaĢtırma Ģekillerinin
sözcük birimi üretimi alanına değil, fiil kelime Ģekli çekimi sahasına ait
olduğunu savunarak, fiil ad Ģekillerine ait özellikleri ise Ģöyle
sıralamaktadır:
1.Fiil adları daima eylem, hareket dile getirir.
2. Fiil yönetmesini korur: Sonra, ciddi ciddi, davetiyelerin
üzerini okumaya başladı(oku- fiilinin yönetmesi +(y)Ġ yükleme hali Ģeklidir.)
3. Ġģlek çatı eklerinde ortaya çıkar.
4. Fiil olumsuzluk, yeterlilik ve yetersizlik Ģekillerinde
iĢler.
5. BirleĢikfiil yapılarında iĢlev görür.23 Bu düĢüncesini
örneklerle desteklemektedir.
Görüldüğü üzere bazı dilciler fiilimsilerle kurulu olan cümlelerin
birleĢik ya da giriĢik cümleoluĢturabileceği görüĢünü savunurken; bazı dilciler
ise böyle bir yapı luĢturamayacağı bunlarınbasit cümle sayılmaları gerektiğini
savunmaktadır. Bu görüĢler dıĢında bazı dilciler ise cümleyapısının
sınıflandırılmasına ihtiyaç olmadığı, ancak bağlanıĢ Ģekillerinin sınıflandırma
konusu olabileceği görüĢündedir.
Bütün bu görüĢler ıĢığında temel problemin fiilimsilerle
kurulu dizimin yan yargı/anlam taĢıyıp taĢımadığı üzerine farklı görüĢlerden
kaynaklandığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Fiilimsilerin yan anlam taĢıdığını savunan dilciler,
cümlelerin iç yapısını esas almakta, Türkçenin Ģekilden ziyade manaya dayalı
bir dil olduğunu, bu nedenle de Ģeklin yanında anlamın da dikkate alınmak
zorunda olunduğunu belirtmektedirler. Bu düĢünceden hareketle fiilimsilerle kurulu
cümlelerin tek yargı taĢıdığı fikrini reddetmektedirler. Bu görüĢü Ģöyle
örneklendirebiliriz:
Yatılı okulun sınavını kazandığıma hiç sevinmedim24
. cümlesi birden fazla yargıdan oluĢmaktadır.
a. Yatılı okulun sınavını kazandım.
b. Buna hiç sevinmedim.
Örnekten de anlaĢılacağı üzere bu cümlede iki yargı söz
konusudur.
Bu düĢünceyi reddeden dilciler ise, cümlenin dıĢ yapısının
esas alınarak incelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü zihinde üretilen
cümlelerin Ģekli ve sayısı ne olursa olsun önemli olan, bu cümlelerin söz ve
yazıya yansımıĢ Ģekli olduğu benimsenmiĢtir. Bu nedenle de fiilimsilerin;
cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde olduklarını ve yargı anlamı taĢımadıklarını
savunmaktadırlar. Bu düĢünceyi örneklendirecek olursak; Tehdit yüklü
parmaklarını tutup ona gülümsedim25. cümlesinde Tehdit yüklü parmaklarını tutup
zarf grubu olduğu ve yüklemi zarf yönüyle sınırlandırdığı belirtilmekte, yargı
anlamı taĢımadığı savunulmaktadır. BaĢka bir örnek verecek olursak; Evden
koşarak uzaklaştı cümlesinde koşarak kelimesi yerine hızla kelimesi konulabileceği
cümlede her iki kelimenin de aynı görevde olduğu, bu nedenle de her iki
kelimede de yargı anlamı olamayacağı savunulmaktadır26
.
Sonuç
GiriĢik cümle ile ilgili yaklaĢımlara bakıldığında
fiilimsilere yaklaĢımların farklı olduğu, buyüzden de farklı sonuçlar elde
edildiği görülmektedir.
Fiilimsiler isim ve isim soylu sözcüklerden oldukça farklı
ve yan anlam/yargı bildirmektedirler. Bu farklılığı Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
1. Fiilimsiler yargı anlamı taĢımaktadır: yapmak,
bekleyerek, giden
2. Fiilimsiler tıpkı yüklem görevindeki fiiller gibi çatı
eklerini alabilmektedir: Konu ile ilgilifikirleriniz görüşülmeden veya
tartışılmadan kabul edilmesi mümkün değildir.
3. Fiilimsiler olumsuzluk ekini alabilmektedir: Adnan Bey
fikirlerinizin doğruluğunukabullenmeyen kişilerden biriydi.
4. Fiilimsiler yeterlilik fiilleriyle kullanılabilmektedir:
Senin böyle bir şey yapabileceğini hiçdüşünmemiştim.
5. Fiilimsilerin, yüklem görevindeki fiiller gibi, kendine
bağlı ögeleri vardır: Senin böyle bir düşünceye nasıl kapıldığını anlayamadım.
Yeni aldığım kitapları okumak bana kendimi daha iyihissettiriyor.
Fiilimsilerin fiil özelliklerini devam ettirmeleri, çatı ve
olumsuzluk eklerini alabilmeleri, yeterlilik fiilleriyle kullanılabilmeleri
ayrıca kendilerine bağlı ögeler taĢıyabilmeleri yüklem durumundaki fiiller gibi
kullanılabildiklerini ve yargı anlamını taĢıdığını göstermektedir. Diğer isim
ve isim soylu sözcüklerin bu tür kullanımları olmadığı düĢüncesinden hareketle,
fiilimsilerinbunlar gibi düĢünülmemesi gerektiği kanısındayız.
Bir cümleyi anlamından bağımsız düĢünemeyiz. Yani cümlenin
dıĢ yapısı ile birlikte iç yapısı da cümlenin kuruluĢunda önemlidir. Türkçede
kesik cümleler bu durumun önemini ortaya koymakta önemli yapılardır. Kesik
cümlede eksik olan kelime veya ifade cümlenin anlam ve yapısına bağlı olarak
dinleyici tarafından zihinde tamamlanmaktadır. Demek ki cümlenin dıĢ yapısı ile
birlikte, iç yapısının da cümle kuruluĢunda önemli bir yeri vardır. Bu
düĢünceden hareketle fiilimsilerle kurulu cümlelerde bir yan yargı/anlam
olduğunu söyleyebiliriz. Örneklerle bu düĢünceyi daha açık bir Ģekilde vermeye
çalıĢırsak; Ali yemeğini yedi ve yattı cümlesinde iki yargı söz konusudur. Bu
cümleyi Ali yemeğini yiyip yattı ya da Ali yemeğini yedikten sonra yattı Ģeklinde
ifadelendirdiğimizde fiilimsilerle kurulu cümlelerde fiilimsiler fiil anlamını kaybetmemekte,
sadece bir temel cümleye bağlı olarak ve bu temel cümleyi çeĢitli yönlerdentamamlayan
yan cümle halinde yer almaktadır. BaĢka bir örnek daha vermek gerekirse; İşe gidemedim,
çünkü hastaydım cümlesinde iki yargı söz konusudur. Bu cümleyi Hasta olduğum
için işe gidemedim. Ģeklinde ifadelendirdiğimizde anlam değiĢmemektedir.
Sonuç olarak fiilimsilerle kurulu cümlelerde fiilimsiler yan
cümle anlamı taĢımakta, bu nedenle de bu tür cümlelerin basit cümle değil de,
giriĢik cümle olarak değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız.
*