Söylem
1.
Söyleyiş, söyleniş, sesletim, telaffuz.
2.
İfade, kalıplaşmış, klişeleşmiş söz.
3. Bir
veya birçok cümleden oluşan, başı ve sonu olan bildiri, tez.
*
SÖYLEM ANALİZİ
Söylem Nedir?
• Bir iletinin tüm boyutlarını, sadece iletinin içeriğini
değil;
– Onu dile getireni (kim söylüyor?)
– Otoritesini (neye dayanarak? )
– Dinleyiciyi (kime söylüyor? )
– Amacını (söyleyenler söyledikleri ile neyi başarmak istiyor? ) kapsar.
– Onu dile getireni (kim söylüyor?)
– Otoritesini (neye dayanarak? )
– Dinleyiciyi (kime söylüyor? )
– Amacını (söyleyenler söyledikleri ile neyi başarmak istiyor? ) kapsar.
Söylem Analizi Nedir?
• 1970’lerden sonra akademik çevrelerde yaygınlaşan bir
yaklaşım olarak, iletişim disiplinine yeni bir yöntembilimsel alan önermiş ve
pozitivist düşüncenin egemenliği altında kalan bilim anlayışına ve dünya
görüşüne alternatif bir bakış açısı getirmiştir.
• Konuşma ve metinler aracılığıyla oluşan anlam ürünleri ile
ilgilenen geniş kapsamlı, sosyal ve kültürel araştırmalar içinde kullanılan bir
çözümleme yöntemidir.
Söylem analizi farklılıkları keşfeder ve bir söylem içinde dönüşen,
değişime uğrayan, mübadele edilen bilgi yapılarını incelemeye alır.
‘’Kim ne söylüyor?’’ sorusunu değil, ‘’ Ne anlatmak istiyor? ‘’ sorusunu cevaplamayı amaçlar.
‘’Kim ne söylüyor?’’ sorusunu değil, ‘’ Ne anlatmak istiyor? ‘’ sorusunu cevaplamayı amaçlar.
Söylem Analizi’nin Genel Özellikleri
• Söylem analizi, disiplinler arası bir yaklaşımdır.Söylem
analizinde; sosyoloji, felsefe, psikoloji, iletişim, tarih gibi farklı
disiplinlerin yaklaşımları kullanılmaktadır.
• Söylem analizi, araştırma alanı olarak çok farklı konulara
yönelebilmektedir.Politik, dini, sanatsal, bilimsel söylemlerin yanı sıra
dildeki çeşitli kavramlar ve dilbilimsel özellikler de söylem analizinin
inceleme alanına girmektedir.
• Söylem analizi; metinselliğin çok ötesinde, yalnızca
metinlere değil, tüm sembollere, geleneklere, normlara, ifadelere, şekillere, jargonlara,
disiplinlere odaklanarak çeşitli hiyerarşik güç ilişkilerini açığa çıkarmak
arayışında olan, çok daha geniş kapsamlı bir akımdır.
• Söylem analizi, metnin görünen yüzünden çok onun alt
metninin ne olduğunu, esas olarak da o metnin yazarının niyetinin çözümlenme
çabasıdır.
• Söylem analizi söylemin etkinliği açısından önemli
çıkarımlar sağlayan bir analizdir.
Söylem Analizinde Temel İlke;
• İnsanın sosyal
algılamasını dille açığa çıkarması, tavır, davranış ve tutumlarını
göstermesinde dilin analize tabi tutulmasıdır.
Söylem Analizinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Yalnızca özetleme yaparak çözümleme yapılamaz
Taraf tutarak söylem çözümlemesi yapılamaz
Aşırı alıntılamayla ya da cımbızlama alıntılarla çözümleme yapılamaz
Döngüsel kanıtlamayla çözümleme yapılamaz.
Söylem analizinin örneklemi geçersiz bir şekilde genellenemez
Ayrıntı saptamak, söylem çözümlemesi yapmak değildir
Yalnızca özetleme yaparak çözümleme yapılamaz
Taraf tutarak söylem çözümlemesi yapılamaz
Aşırı alıntılamayla ya da cımbızlama alıntılarla çözümleme yapılamaz
Döngüsel kanıtlamayla çözümleme yapılamaz.
Söylem analizinin örneklemi geçersiz bir şekilde genellenemez
Ayrıntı saptamak, söylem çözümlemesi yapmak değildir
...
*
SÖYLEM ANALİZİ
Hilal ÇELİK
Halil EKŞİ
ÖZET
Söylem analiz konuşma ve metinler aracılığıyla oluşan anlam
ürünleri ile ilgilenen geniş kapsamlı sosyal ve kültürel araştırmalar içinde
kullanılan bir araştırma yöntemidir.
...
Söylem analizinin teoriksel arka planında sosyal
bilimlerdeki sosyoloji, psikoloji, dilbilim, medya, siyasal bilimler gibi pek
çok farklı alan yer almaktadır. Bu alanların her biri söylem analizini kendi
bakış açılarına ve bilimsel yöntemlerine dayalı olarak kullanır ve söylem
analizine ilişkin kendi kurallarını oluşturur. Bu nedenle söylem analizini tek
bir başlık altında formülleştirmek ve standardizasyonunu yapmak kolay değildir.
Söylem analizine ilişkin yaklaşımların çeşitliliğe rağmen,
hepsinin dayandığı ortak kurallar bulunmaktadır.
...
Söylem Analizinin
Temel Kavramları
Söylem farklılıklar şebekesidir.
Söylemler, dilin biçimsel seviyedeki farklılığından ziyade,
bakış açısını dilin anlam seviyesindeki farklılığına çevirir. Söylem analizi,
farklılıkları keşfeder ve bir söylem içinde dönüşen, değişime uğrayan, mübadele
edilen bilgi yapılarını incelemeye alır (Sözen, 1999).
Söylem analizi,
metinlerin veya dilin semantik ya da sentaktik yapısını inceler ve söylemlerin
hem dilbilimsel hem de sosyo-kültürel boyutlarını ele alır.
Dilbilimdeki gelişmelere paralel olarak bu alanın
disiplinler arası çözümlemelere açık olarak gelişmesi yaygınlık kazanmıştır.
Verilen mesajların anlamının ne olduğu ortaya konulması için anlambilimsel (semantik), sözdizimsel (sentaks) ve göstergebilimsel (semiyoloji) yazılı, sözlü ve görüntülü
mesaj üzerinden çözümlenmesi gereksinimi doğmuştur.
Bu kapsamda söylem analizinin temel kavramları aşağıdaki başlıklar altında toplamak mümkündür: (Baş ve Akturan, 2008, s.27).
Bu kapsamda söylem analizinin temel kavramları aşağıdaki başlıklar altında toplamak mümkündür: (Baş ve Akturan, 2008, s.27).
Anlambilimsel (Semantik):
Anlambilimsellik söylemleri, sözcük ve cümlelerin dilbilimsel
anlamlarıyla ilişkilendirmek suretiyle açıklamayı içermektedir. Anlambilim, metnin
veya söylemin içinde ve dışında yer alan bütün anlam ilişkilerini inceleyen bir
bilim dalıdır. Anlambilimde bu inceleme yapılırken metin ile kullanıcısı
arasındaki ilişkiler de göz önünde tutulmaktadır.
Söz dizinsel (Sentaks):
Söz dizinsellik, sözcükleri gerek cümle içinde gerekse ifadenin
tamamında aldıkları yere göre anlamlandırmayı hedeflemektedir. Bir sözcüğün cümlenin
başında veya sonunda yer alması veya bir cümlenin ifadenin ortasında veya sonunda
bulunması o ifadenin anlamlandırılmasında farklılıklar ortaya çıkarmaktadır.
Göstergebilim (Semiyoloji):
Göstergebilim toplumsal yaşam içinde farklı bildirişim ya da
gösterge dizgelerini (Aktulum, 2004) betimlemek, birbirleri ile kurdukları
bağlantıları saptamak, anlamların eklemlenerek oluşma biçimlerini bulmak,
göstergeleri ve gösterge dizgelerinin sınıflandırmak ya da insanla insan,
insanla doğa arasındaki etkileşimi açıklamak, bu amaçla da epistomolojik,
yöntembilimsel ve betimsel açıdan tümü kapsayıcı, tutarlı,yalın bir çerçeve
oluşturma olarak tanımlanır (Rıfat, 1998). Göstergebilim, söylemin analiz edilmesinde
simgelerden yararlanmayı amaçlar. Göstergebilim bir metni ya da söylemi
çözümlerken, kendi içersinde tutarlı, metnin anlam evrenine, yüzeysel ve derin
düzeylerdeki yapısına açıklık getirmeye yönelik bir sistematik izlemekte,
kullandığı çözümleme araçlarıyla belirlediklerini hep denetlemektedir (Baş ve
Akturan, 2008).
Söylem Analizinin
İlkeleri
Potter and Wetherell, söylemin doğasında var olan ideolojik
göndermeler üzerindedurur.
İdeolojiler güç ve üstünlükteki asimetriyi destekleyen düşünme biçimidir.vPotterve Wetherell, söylem analizinin, günlük yaşam döngüsü içindeki söylem uygulamalarınınideolojileri nasıl şekillendiğini ve yeniden ürettiğine dair bir açıklama getirmesi gerektiğiüzerine vurgu yapar (Wooffitt, 2005).
İdeolojiler güç ve üstünlükteki asimetriyi destekleyen düşünme biçimidir.vPotterve Wetherell, söylem analizinin, günlük yaşam döngüsü içindeki söylem uygulamalarınınideolojileri nasıl şekillendiğini ve yeniden ürettiğine dair bir açıklama getirmesi gerektiğiüzerine vurgu yapar (Wooffitt, 2005).
Dijk (1997), söylem analizinin gözden geçirilmiş ilkeleri
şöyle sıralar: (Akt: Barker ve
Galasinski, 2001, s.63-64).
• Söylem analizi
doğal olarak metin (yazılı) ve konuşma (sözel) halinde bulunan söylemler
üzerinde odaklanır. Bu yazılı ve sözlü halde bulunan söylemler herhangi bir ekleme
ya da sterilizasyondan geçmeyen, gerçekliğinden; doğallığından ve olduğu
şekildenmümkün olduğunca kayıp vermeyen gerçek datalardır.
• Söylem, söylemin
yerel ve genel bağlamı içinde incelenir. Bu bağlamı meydana getiren parçalar:
söylemin geçtiği yer ve zaman, taraflar ve bu tarafların iletişimleri ve sosyal
roller, konuyla ilişkili sosyal bilgiler, normlar ve değerler, kurumsal ve
örgütsel yapılar olarak sıralanabilir.
• Söylem,
sosyo-kültürel bağlam içinde sosyal uygulamanın doğal bir biçimi olarak meydana
gelir. Dil kullanıcıları bireylerden soyutlanmaz, grupların, kurumların ya da kültürlerin
bir üyesi olarak iletişim faaliyetlerinde birbirleriyle ilişkilidirler.
• Söylemin başarısı
linear ve ardıldır. Yani, söylem birimleri birbiri ardına gelen birimlere (her
birim bir önceki ya da sonraki birimle ilişkili olarak) bağlı olarak açıklanır. Ayrıca söylem dizininde daha sonra yer alan
unsurlar kendinden önce gelen unsurlara nazaran daha özel işlevlere sahip
olabilme özelliğini de (ör: cevaplar soruları takip eder) taşıyabilirler.
• Söylem analizi,
söylemin düzeyi ve katmanlarıyla ilgilenmenin yanı sıra bunlar arasındaki
karşılıklı ilişki ile de ilgilenir. Söylem düzeyleri söylem bileşenlerinin
(sesler, kelimeler, sözdizimsel biçimler) farklı türlerini betimlemekle beraber
söylemin farklı boyutlarını da (dilsel eylemler, etkileşim biçimleri) gözler
önüne serer.
• Dil kullanıcıları
ve analistler “anlam” la ilgilenir ve özel iki soru türü üzerinde odaklanır:
“bu durumda bunun anlamı ne”, “neden bunu söyledi ya da bu durumda aslında kastettiği
şey ne?”
• Genelde dil,
söylem ve iletişim kurallı, hüküm verici etkinliklerdir. Bunlar, hem katı/kuralcı
“her şey ya da hiçbir şey” dilbilgisi kurallarından, hem de esnek
tartışılabilir etkileşim ilkelerinden oluşmaktadır.
• Söylem analizi
sadece katı kurallar ya da ilkeler üzerinde odaklanmaz, buna ek olarak söylem
içinde bireylerin neleri ihlal ettikleri, görmezden geldikleri ve muallâkta kaldıkları
üzerinde de durur
Çeşitliliğine ve çeşitli disiplinlerdeki farklı bakış
açılarına rağmen yazarlar söylem analizinin bazı temel ilkelerine ve ortak özelliklerine işaret etmektedir.
Punch, (2005, s.215), genel anlamda üç ilkenin tüm söylem çalışmaları için
geçerli olduğu üzerinde durur.
Bunları şu şekilde
açıklar:
1. Söylem kurallıdır, kurallarla yönetilir ve içsel olarak
yapılandırılmışlardır,
2. Söylem kaçınılmaz olarak sosyal ve tarihsel bir matris
içinde konumlanmış, kültürel,siyasal, ekonomik, sosyal ve kişisel gerçeklerin
söylemi belirlediği konuşmacılar tarafındanüretilir.
3. Söylemin kendisi bu sosyal ve tarihsel matrisin önemli
yerlerini kurar veya biçimlendirir. Diğer bir ifade ile söylem, insan
deneyimlerini yansıtır ve aynı zamanda da bu deneyimlerin önemli kısımlarını
yapılandırır. Bu nedenle söylem analizi, söylemin etkilediği veya söylem
tarafından yapılandırılan insan deneyimlerinin herhangi bir parçasıyla ilgili
olabilir
Potter ve Wetherell (1994) daha özgül bir biçimde, söylem
analizini özellikle nitel
araştırmaya uygun hale getiren üç özelliğine işaret eder (Akt: Punch, 2005, 216),
1. Sosyal pratikler olarak konuşma ve metinler ile
ilgilidir. Böyle olduğu için de geleneksel halinde, dilsel içerik –anlamlar ve
temalar- ve gramer ve uyum gibi dilsel biçim olarak sınıflandırılacak
özelliklere özel bir dikkat sarf edilir.
2. Söylem analizinin eylem, inşa ve değişebilirlikle üç
yönlü bir ilişkisi vardır. İnsanlar konuştukları ve yazdıkları aracılığıyla
farklı türde eylemlerde bulunurlar ve bu eylemlerinin niteliklerini kısmen de
olsa üslupların, dilsel kaynakların ve retorik araçların ötesinde söylemlerini
inşa ederek tamamlarlar.
3. Söylem analizi konuşma ve metinlerin retorik olarak veya
tartışmalı bir tarzda örgütlenmesi ile ilgilidir. Retorik çözümleme, söylemsel
versiyonların gerçek veya olası seçeneklere karşı tasarlanma biçimine dikkat
çekmek açısından özellikle yararlıdır. Diğer bir ifade ile analizin odağına,
bir versiyonun varsayılan gerçeklikle nasıl ilişkili olduğunu sormak yerine bu
versiyonun bir seçenekle rekabete girmek üzere başarılı bir şekilde nasıl tasarlandığını
sorgulamayı yerleştirir.
...
*
HEGEMONYA ÜÇLÜSÜ: İDEOLOJİ, DİL VE SÖYLEM
DUYGU ÇAVDAR — MAY 4, 2012
İdeoloji ve söylem birbirinden ayrı düşünülmeyen iki
kavramdır. Kabaca ifade edecek olursak, söylem ideolojilerin dile
getirilmesinde, aktarılmasında rol oynamaktadır. Yani ideolojilerin yeniden
üretilmesinde ve günlük hayatta ifade edilmelerinde etkindirler.
Söylem, dilin kullanım biçimidir. Dil ve söylem
ilişkisini buradan kaynaklanmaktadır. Ancak söylem, sadece dil ile
sınırlandırılamamaktadır. Çünkü söylem karşılıklı iletişimin tamamını içerir.
Dil ise düşünceyi ve ideolojiyi taşıyan temel bir araç olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ancak bunun yanı sıra dil ideolojik bir olgudur. Yani dil
ideolojik bir araçtır. Toplumda yer alan bireylerin, hakim grupların
çıkarlarını destekler şekilde düşünmesine neden olacak biçimde
kullanılmaktadır.
Dil, sistematik bir bütün, yapı olması bakımından
yapısalcılık ile ilgilenen düşünürlerin ilgi odağı olmuştur ve olmaktadır da.
Dil, yapısal bir olgudur, ancak bireyler onu kendi tercihlerine göre farklı
şekillerde kullanabilmektedirler. Yani dil kullanıldığı yapı içerisinde anlam
kazanmaktadır. İdeoloji ve dil arasındaki ilişki de bu noktada daha çok görünür
kılınmaktadır. Dil, kullanıldığı durumların bütünü içinde anlam kazandığına
göre, ideoloji de bir olgu, olay ya da durum içinde, o durumun koşullarında
oluşacaktır. Bu açıdan bakıldığında ideolojinin de yapısal bir olgu olduğunu
savunmak yerinde olacaktır.
Gerçekliğin üretilmesini sağlayan dildir. İdeoloji ise
gerçekliği kodlama sistemidir. Bu yüzden genel anlamda ideoloji, belli bir
sınıfa ya da gruba ait olan bir olgu değildir. Ancak grupların toplumsal
olguları ve koşulları içinde ayrı ayrı gerçeklikler üreten bir olgudur. Bu sebeple
ideoloji de yapısal bir olgudur.
İdeoloji maddidir. Söylem de maddi olan toplumsal dünyayı
oluşturan ilişkilerin, pratiklerin, özne ve nesnelerin yeniden üretilmesine
katkıda bulunmaktadır.
Dil, gerçekliğin ortaya çıkmasına yarayan bir olgudur. Hakim ideoloji, medyayı kullanarak söylemler üretmeye yaramaktadır. Aynı zamanda söylemler de ideolojinin üretilmesini sağlamaktadırlar.
Dil, gerçekliğin ortaya çıkmasına yarayan bir olgudur. Hakim ideoloji, medyayı kullanarak söylemler üretmeye yaramaktadır. Aynı zamanda söylemler de ideolojinin üretilmesini sağlamaktadırlar.
Peki söylemin vücut bulmasına neden olan başlıca unsurlar
nelerdir?
İmgeler, söz dizimi, tonlama, konular, tutarlılık, (ön)varsayımlar, metaforlar (eğretileme) ve uslamlama, ilk olarak akla gelen unsurlardır.
İmgeler, söz dizimi, tonlama, konular, tutarlılık, (ön)varsayımlar, metaforlar (eğretileme) ve uslamlama, ilk olarak akla gelen unsurlardır.
Konuyu daha da açacak olursak, sözcük ve tümcelerin tonlama
vurgusu, sayfa düzeni, genişliği ve yazı karakteri, renk, fotoğraflar veya film
gibi görsel yapılar, söyleme can veren noktalardır.
Bu noktalar, özellikle medyada oldukça kullanılmaktadır. Haberlerin aktarımı, ideoloji doğrultusunda hangi hususların üzerinde durulacağı, hangisinin es geçileceği ya da daha küçük bir ölçekle hedef kitleye sunulacağı, bu noktalardan yararlanılarak oluşturulur.
Bu noktalar, özellikle medyada oldukça kullanılmaktadır. Haberlerin aktarımı, ideoloji doğrultusunda hangi hususların üzerinde durulacağı, hangisinin es geçileceği ya da daha küçük bir ölçekle hedef kitleye sunulacağı, bu noktalardan yararlanılarak oluşturulur.
Alıcının haberde en
çok dikkat etmesi ya da göz ardı etmesi istenilen hususlar, söylem yardımıyla
belirgin ya da görünmez kılınmaktadır. Yani ideolojileri alma, öğrenme ve
şekillendirme aracıdır söylem.
Söylemi oluşturma yolu da dilden geçmektedir. Dil ideolojinin maddi bir biçimidir ve ideoloji tarafından kuşatılmıştır.
Söylemi oluşturma yolu da dilden geçmektedir. Dil ideolojinin maddi bir biçimidir ve ideoloji tarafından kuşatılmıştır.
Bireyin ideolojilerle tanışması, yani fikirler elde etmesi,
aileden başlamaktadır.
Daha sonraki aşamalarda da toplumsal grubumuzdaki diğer kişilerle ilişki içine girerek, kitaplardan, gazetelerden okuyarak, reklamlardan, filmlerden, haberlerden vs. izleyerek elde etmekteyiz.
Toplumsallaşma süreci içinde, toplumsal birlikteliklerle, iletişimlerle ve etkilerle ideolojiler yani fikirler bireylere aktarılmaktadır. Yani bir bakıma ideolojiler, fikirler öğrenilmektedir. İşte tam da bu yüzden bilişsel bir olgudur ideoloji. İdeoloji aslında inançlar bütünüdür. Ancak buradan ortak inançların belirli bir toplum veya kültürde ideolojik olduğu sonucuna varılmamalıdır.
Bir düşüncenin ideoloji olabilmesi için mücadeleci bir durumun söz konusu olması gerekmektedir. Yani karşıt görüş, muhalefet bir taraf, çıkar çatışması gibi durumların mevcut olması gerekmektedir.
Bu yüzden de ortak alan inançları salt olarak ideolojik değildir. Bu açıdan bakıldığında, ideoloji yapısal bir olgudur.
Söylem ve ideolojinin bağlantılı kavramlar olduğunu daha önce anlatmıştık. Söylem de yapılar tarafından biçimlendirilmektedir. Aynı zamanda söylem de yapıların yeniden üretilmesine ve dönüştürülmesine katkı sağlamaktadır.
Bu yapılar doğrudan doğruya söylemsel/ideolojik bir doğaya sahiptir-sözcüklerin düzeni, kodlar ve sözcükler ve söz-alma teamülleri gibi bunların öğeleri, ancak bunlar dolayımlanmış bir biçim içermektedirler. (Norman Fairclough)
Daha sonraki aşamalarda da toplumsal grubumuzdaki diğer kişilerle ilişki içine girerek, kitaplardan, gazetelerden okuyarak, reklamlardan, filmlerden, haberlerden vs. izleyerek elde etmekteyiz.
Toplumsallaşma süreci içinde, toplumsal birlikteliklerle, iletişimlerle ve etkilerle ideolojiler yani fikirler bireylere aktarılmaktadır. Yani bir bakıma ideolojiler, fikirler öğrenilmektedir. İşte tam da bu yüzden bilişsel bir olgudur ideoloji. İdeoloji aslında inançlar bütünüdür. Ancak buradan ortak inançların belirli bir toplum veya kültürde ideolojik olduğu sonucuna varılmamalıdır.
Bir düşüncenin ideoloji olabilmesi için mücadeleci bir durumun söz konusu olması gerekmektedir. Yani karşıt görüş, muhalefet bir taraf, çıkar çatışması gibi durumların mevcut olması gerekmektedir.
Bu yüzden de ortak alan inançları salt olarak ideolojik değildir. Bu açıdan bakıldığında, ideoloji yapısal bir olgudur.
Söylem ve ideolojinin bağlantılı kavramlar olduğunu daha önce anlatmıştık. Söylem de yapılar tarafından biçimlendirilmektedir. Aynı zamanda söylem de yapıların yeniden üretilmesine ve dönüştürülmesine katkı sağlamaktadır.
Bu yapılar doğrudan doğruya söylemsel/ideolojik bir doğaya sahiptir-sözcüklerin düzeni, kodlar ve sözcükler ve söz-alma teamülleri gibi bunların öğeleri, ancak bunlar dolayımlanmış bir biçim içermektedirler. (Norman Fairclough)
...
Medya vasıtasıyla çeşitli sembollere, imgelere, söylemlere
maruz kalmaktayız.
İlk bakışta hangi medya programını ne kadar takip ettiğimiz bizim tercihimizle, rızamızla alakalıymış gibi gözükse de, biz bize sunulan seçenekler arasından tercih yapmak durumundayız. Bu nokta da bizim rızamızı aşan bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiçbir medya kanalını tercih etmediğimizi iddia etmek büyük bir yanılgı olacaktır. Çünkü medya tek boyutlu bir olgu değildir.
İlk bakışta hangi medya programını ne kadar takip ettiğimiz bizim tercihimizle, rızamızla alakalıymış gibi gözükse de, biz bize sunulan seçenekler arasından tercih yapmak durumundayız. Bu nokta da bizim rızamızı aşan bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiçbir medya kanalını tercih etmediğimizi iddia etmek büyük bir yanılgı olacaktır. Çünkü medya tek boyutlu bir olgu değildir.
Günümüzde hayatın, toplumsal yaşamın her alanında medya
kanalları yerini almıştır.
Sokaklardaki afişlerden, evimizdeki radyodan ya da televizyondan, alışveriş yaptığımız markete kadar birçok alanda, birçok vasıtayla insanlara anlam aktarımı yapılmaktadır. Çünkü günümüzde artık iktidar toplumsal hayatın her yerindedir.
Ve ideolojik söylemler tüketim nesnelerinde, nesneleştirilmiş olgularda, pratiklerde yer almaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında “tüketim toplumu” çalışmamızın seyri açısından büyük önem arz etmektedir.
Sokaklardaki afişlerden, evimizdeki radyodan ya da televizyondan, alışveriş yaptığımız markete kadar birçok alanda, birçok vasıtayla insanlara anlam aktarımı yapılmaktadır. Çünkü günümüzde artık iktidar toplumsal hayatın her yerindedir.
Ve ideolojik söylemler tüketim nesnelerinde, nesneleştirilmiş olgularda, pratiklerde yer almaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında “tüketim toplumu” çalışmamızın seyri açısından büyük önem arz etmektedir.
...
İdeolojiler dil ile
inşa edilmekte, iletilmekte ve böylece hegemonyanın devamlılığını
sağlamaktadırlar. (Devran, 2010, 26) Bu yüzden, hegemonya ideoloji
kavramıyla birlikte değerlendirilmesi gereken bir kavram olarak karşımıza
çıkmaktadır.
*
Söylem Analizi Ne Demek İstiyorsun?
Abdülhamit Çakır
Dilin söylem temelinde incelenmesi yani söylem analizi
(discourse analysis) Batı'da 1960'lardan sonra ivme kazanmış ve üzerinde çok
durulan ve yazılan bir alan haline gelmiştir.
Dilbilim çevreleri, dili ve dil ürünlerini bu açıdan analiz
etmeye başlamışlardır. O zamana kadar dil gramer kurallarından ibaret olarak
görülmüş, cümle birim olarak kabul edilmiş ve cümle yapılarının incelenmesi dil
çalışmalarının esasını teşkil etmiştir.
Metin dilbilim çalışmaları gramer kurallarını cümle
seviyesinden metin seviyesine çekerek 'metin grameri' diyebileceğimiz
kuralların olduğunu göstermişler ve iletişimde birim olarak cümle yerine metnin
kullanıldığına dikkati çekmişlerdir.
Bağlaşıklık (cohesion) da denilen ve bir metnin nasıl
oluşturulduğunu ifade eden bu 'metin grameri' nden sonra bağdaşıklık
(coherence) terimi geliştirilmiştir.
Bağdaşıklık, bir metni üreten ve tüketen kişiler ve bu
metnin kullanıldığı bağlam yardımı ve vasıtasıyla oluşturulan 'anlam
tutarlılığı'nı ifade etmektedir.
Bağlamın metnin oluşumuna katkısı büyüktür. Bağlam,
iletişimcilerin içinde bulundukları durum, yer, zaman, dış dünya, kültür,
katılımcıların rolleri, birbirleri hakkında bildikleri-bilmedikleri ve
birbirleriyle olan ilişkileri vs.'nin hepsini kapsayan bir anlam taşımaktadır.
Bu çalışmalardan sonra, dil hep bağlamı içinde incelenmiş ve
değişik düşünce ve teoriler geliştirilmiştir:
- Dilin Fonksiyonları,
- Söz-eylem Teorisi,
- Karşılıklı Konuşma İlkeleri ve Analizi,
- Şema Teorisi,
- Metin türü Teorisi ve
- Eleştirel Söylem Analizi gibi teori ve çalışmalarda dil bağlamından soyutlanmış bir çıktı olarak değil, kendi kullanımı içinde bir süreç olarak analiz edilmişlerdir.
*
Söylem Analizinin Kuramsal Boyutu ve Özgün Bir Modeli
İrfan Özet
...
SÖYLEM:
Kavramsal Çerçeve
Söylem, belirli
kurallari terminoloji ve konuşmalardan oluşan sistematik dilsel düzenleri
betimlemek üzere kullanılan bir kavram olarak kategorize edilir.
Söylem, bir iletinin tüm boyutlarını, sadece iletinin
içeriğini değil, onu dile getireni (kim söylüyor), otoritesini(neye dayanarak),
dinleyiciyi (kime söylüyor?) ve amacını (söyleyenler söyledikleri ile neyi başarmak istiyor) kapsar.
Söylem, belirli bir
zaman dilimi içinde belli insan grupları arasında olan ve diğer insan grupları
ile ilişkili olarak geliştirilen fikirleri, ifadeleri ve bilgileri içerir.
İktidarın uygulanması böyle bir bilginin kullanımına
içkindir. Söylem, konuşma ve sohbette dahil olmak üzere tüm iletişim
biçimlerini kapsar. Bununla birlikte sohbet ve konuşma özel olarak söze dökülen
konuşmalarla sınırlı değildir, günlük uygulamalar içinde sosyal dünyayı görme,
sınıflandırma ve ona tepki verme yollarını da içerir.
...
http://www.academia.edu/9218637/S%C3%B6ylem_Analizinin_Kuramsal_Boyutu_ve_%C3%96zg%C3%BCn_Bir_Modeli
*