Edebî Sanatlar
Aliterasyon
Lafızla
(sözle) İlgili Söz Sanatı
Düzyazıda, şiirde
ahenk oluşturmak amacıyla aynı hecenin veya sesin tekrar edilmesine aliterasyon
denir.
Aliterasyon, uyak ve
rediften sonra şiirde ahengi sağlayan önemli bir unsurdur.
Aliterasyon Sanatına Örnekler:
“Mahmur mutlu mutluluğun tüm
melekleri
Mehtaba maviden menevişlerle
yüksel”
Bu dizelerde “m” sesinin tekrar edilmesiyle aliterasyon
yapılmıştır.
“Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı:
İlerle
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan
kafilelerle”
Bu dizelerde şair “t” seslerini çokça tekrar ederek bir
ahenk sağlamaya çalışmıştır.
Eylülde melul olduğu gönül soldu da lale
Bir kâküle meyletti gönül geldi
bu hale
Bu parçada “l” sesi yinelenmiştir.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak
ortasında
(N. Fazıl Kısakürek)
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben gördüm kulaklarım gördü vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü hiçbiriniz orada
yoktunuz
(Attila İlhan)
Sisler bulvarında seni
kaybettim.
Sokak lambaları öksürüyordu.
Yukarıda bulutlar yürüyordu.
Bu parçada “s,k,r” sesleri yinelenmiştir ve bu dizelerde
aliterasyon sanatı vardır.
Salkım salkım tan yelleri
estiğinde Sakallı bozaç turgay sayradıkta
(Dede Korkut Hikayeleri‘nden)
Dest bus-ı arzusiyle ölürsem
dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla
yâre su
(Fuzuli)
Yukarıdaki örneklerin;
birincisinde “s” ve “k” ikincisinde “k” ve “g” üçüncüsünde
“s” ve “I” dördüncüsünde “s” ve “I” ünsüzleri sıkça tekrar edilerek söyleyişe
ahenk katılmıştır. Bunlar aliterasyon örneğidir.
"Bir büyük boşlukta bozuldu büyü"
dizesinde "b" seslerinin tekrarı
aliterasyon oluşturmuştur.
"Elde sensin, dilde sen; gönüldesin,
baştasın."
Bu dizede de "s" ve "n"
seslerinin tekrarı bir ahenk oluşturmuştur.
"Karşı yatan karlı kara dağlar karıyıptır
otu bitmez."
dizesinde "kar" hecelerinin tekrarı
aliterasyon oluşturmuştur.
***
Aliterasyon Nedir?
Yazar: Diba Bahadıroğlu
Yineleme ya
da tekrir de denir. Birçok kaynakta bu üç isim aynı anda
geçmez ama aynı anlama geldiği bilinmelidir. Tekrir, Arapça “krr” kökünden
gelir, Aliterasyon Fransızcadan gelir; Yineleme ise sanatın
Türkçe adıdır.
Aliterasyon
edebi sanatlar konusunda işlenir. İskender Pala şöyle tanımlamaktadır: “ Şiirde
veya nesirde aynı harf veya hecelerin bir ahenk oluşturacak şekilde tekrar
edilmesine aliterasyon ( ses tekrarı ) denir.”
Yrd. Doç. Dr Yavuz Bayram ise Tekrir başlığı altında şu tanımı
vermektedir:
“Bir
veya birden fazla kelimenin mısra, beyit veya şiir içerisinde aynı anlamda
tekrarlanması ve anlamın pekiştirilerek, ahenkli bir anlatım oluşturulması
sanatıdır.”
Verilen
tanımlarda da görüldüğü gibi aliterasyon sese dayalı bir edebi sanattır. Edebi
sanat sınıflandırmasında “dil ve hünere bağlı sanat” olarak geçer.
Aliterasyon yazılması zordur; yazılmasının zor olduğu gibi seslendirilmesinin
de zor olduğu bir sanattır.
Tanımlarda
bir veya birden fazla aynı kelimenin tekrarı olarak geçer sanat. Bu kelimelerin
aynı dilden olması önemlidir sadece, dilinin ne olduğu değil. Yani Divan şiiri
için konuşursak tekrar edilen kelimenin illa ki Arapça ya da Farsça ya da
Türkçe olması gerekmez.
Bu
sanat bize dizeleri daha hoş duymamıza olanak veriyor.
Kafiye
ile tekrir ayrı sanatlardır…
Tekrir,
dize sonunda olmak zorunda değildir. Başta, ortada, sonda olabilir. Ayrıca
yerlerinin karışık olması da sanatı engellemez, illaki hep başta, sonda, ortada
olmak zorunda değil ki zaten bu şekilde var olan sanatın adı leff ü
neşr olarak geçer.
Kafiye
ya da Türkçe adıyla uyak, dize sonlarındaki ses uyumlarıdır. Uyaklardaki uyumlu
ses mutlaka dize sonunda olmalıdır. Ayrıca sesin uzun mu kısa mı hece mi olduğu
da uyağı değiştirir.
Aliterasyonun kafiye gibi de ölçüsü ve
çeşidi yoktur. Kafiyenin ise yarım, tam, zengin olmak üzere üç
çeşidi, ayrıca cinas, tunç olmak üzere de iki türü vardır.
Aliterasyon
ilk ne zaman kullanıldı?
Aliterasyon
sanatının ilk kullanıldığı yer, destandan hikayeciliğe geçiş dönemi olarak
bilinen nazım - nesir karışık hikayeleri ile tanınan Dede Korkut
hikayeleridir. Dede Korkut hikayelerinin nazım bölümünde aliterasyonlara
rastlanır. Bu bakımdan da Türk edebiyatının en eski edebi sanatlarından
birisidir tekrir sanatı:
Örnek:
“Av
avladık kuş
kuşladık”
“Karşı
yatan karlı kara dağlar karıyıptır bilinmez.”
Elbette
burada ilk eser olduğu için günümüzden farklı bir sanatı, daha basit bir sanatı
görmekteyiz. Özellikle Osmanlı edebiyatında tekrir sanatı, kulak için uyum
yaratan ve sık kullanılan bir edebi sanata dönüşmüştür. Ama “bir sanat olarak
Mebâni’l-i inşa* ve Talim-i Edebiyat’ta** değerlenmiştir.” [Üniversiteler
İçin Eski Türk Edebiyatına Giriş, Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koş Keskin; Vezin ve
Aruz, Akçağ, 6. Baskı]
Bu
sanat için önemli olan ses uyumları, ses güzelliği ve söyleniş kolaylığıdır. Bu
bakımdan kulak için yapılan sese dayalı sanatlar arasında gösterilir.
Kelimeler
arası musiki sağlayan bu sanat, bugün dahi kullanılmaktadır. Edebi sanat
özellikle serbest şiirlerde de fazlaca kullanılmış, aslında bir nevi serbest
veznin savrukluğunu örtmüştür.
Divan
edebiyatında aliterasyon…
Divan
edebiyatında kullanılan adı “tekrir” idi. Tercihe göre hem sözcük hem de söz
öbeği tekrar edilirdi. Seslerin/harflerin tekrar ettiği pek fazla görülmezdi.
Sözcüklerin genelde arka arkaya yinelenmesi de esastı. Elbette bunun
istisnaları da vardı.
Divan
şiiri için tekrir sanatı ile ilgili terimler şunlardır:
- Kesret-i tekrir: Buna
tekerrür de denir. Eğer yinelenen sözcük beytin anlamına derinlik vermiyor
sadece ses ahengi veriyorsa buna kesret-i tekrir ya da tekerrür denir. Bu
bir yazı kusurudur, hoş görülmez.
- Hüsn-i tekrir: Tekrarlanan öbek ya da
sözcük istenildiği gibi kulak tırmalamadan beyite anlam derinliği
veriyorsa bu tekrire hüsn-i tekrir denir.
Tekrir
sanatı eğer seslenme amacıyla yapılıyorsa yani tekrar eden söz ya da söz öbeği
bir seslenme amacı taşıyorsa bu sanat aynı zamanda istifham sanatıdır.
Tekrar eden söz ya da söz öbeği ünlemlerle yapılırsa bu sanata da nida sanatı
denir.
Aliterasyon
örneklerine bir göz atalım:
1.
Eylül’de
melûl oldu gönül soldu da lâle
Bir
kâküle meyletti gönül geldi bu hâle
Gelmez
bu elem neyleyeyim fazla suâle
Bir
hâile ömrüm ki alınmaz bile kale ( Edip Ayel / 1894 -1957 )
Açıklama
: “l” seslerinin tekrarı aliterasyon sanatını oluşturmaktadır.
2.
GAZEL
Yüzün
berg-i gül-i terdir gül-i ter
Boyun
serv ü sanavberdir sanavber
*
Senin
şem’-i cemâlinde vücûdum
Münevverdir
münevverdir münevver
*
Hıraman
kâmetin bustân-ı canda
Sanavberdir
sanavberdir sanavber
*
Bana
peyveste şol mihrab-ı ebrû
Berâberdir
berâberdir berâber
*
Dimâğnı
bûy-ı aşkında dema-â-dem
Mu’attardır
mu’attardır mu’attar
*
Senin
nakş-ı hayâlin cân içinde
Musavverdir
musavverdir musavver
*
Zihî
devlet ki valsın gâhi gâhi
Müyesserdir
müyesserdir müyesse
*
Sanâyî’den
ne san’attır Nesîmî
Mükerrerdir
mükerrerdir mükerrer ( Nesimi )
Vezin
: Fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ûlün
3.
Büyüksün İlâhî büyüksün
büyük
Büyüklük
yanında kalır pek küçük ( Ali Haydar Paşa )
Vezin
: Fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ûlün
4.
Ey varlığı
varı var eden var
Yok
yok sana yok demek
ne düşvâr ( Ziya Paşa)
Vezin
: Mef'ûlü / mefâ'ilün / fe'ûlün
5.
Bir
yâreli kuş çırpınıyor sanki telinde,
Çıkmada
bu âvâz o garibin ciğerinden…
Ûdun
mu hüner yoksa o cânânın elinde,
Bir
feyz mi var kim daha mu’ciz hünerinden;
Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim, çal! …
( Ey yâr-ı Negâmkâr – Tevfik Fikret ) ***
Vezin
: Müstef'ilün / müstef'ilün / müstef'ilün / müstef'ilün
6.
Dem bu demdir bu demi hôş
göregör ey ‘arif
Anma
‘Îsî demini urma geçen demden dem (
Fuzuli )
Vezin
: Müfteilün / fâ'ilün / müfteilün / fâ'ilün
Açıklama
: Ey arif olan kişi ! Bu zaman şimdiki zamandır. Bu zamanı hoş gör ve geç. İsa
zamanından dem vurma, o zamanı anma çünkü o zaman geçen zamandır.
7.
Gözlerümdür güzelüm gözüni cân
ile seven
Göze göster gözüni
gözden ırağ olma igen ( A. Visâlî )
Vezin
: Fâ'ilâtün / fe'ilâtün / fe'ilâtün / fe'ilün
Açıklama
: Güzelim! Gözünü can-ı gönülden seven sadece benim gözlerimdir. Sen o güzel
gözlerini seni seven bu göze göster, hiçbir zaman ondan uzak olma !
--------------------
*
Süleyman Paşa’nın eseridir. Fransızca edebiyat kitaplarından yararlanarak Batı
belagatini, yani güzel konuşma sanatını, ülkemize getiren ilk kişidir.
Yani Batılı anlamda ilk güzel konuşma kitabı Fransız kitaplarından
esinlenilerek Süleyman Paşa tarafından Tanzimat edebiyatı döneminde
yazılmıştır.
** Talim-i Edebiyat, Receizade Mahmud Ekrem’in 1879 yılında Mekteb-i Mülkiye’de verdiği edebiyat dersinin notlarıdır. Bu eserde, Ekrem’in ders notları, derste anlattığı edebiyat teorileri yer almaktadır. Kitap 1882 yılında basılmıştır. Receizade Mahmud Ekrem, Tanzimat Dönemi II. kuşaktır. Servet-i Fünun döneminin zeminini hazırlamıştır.
** Talim-i Edebiyat, Receizade Mahmud Ekrem’in 1879 yılında Mekteb-i Mülkiye’de verdiği edebiyat dersinin notlarıdır. Bu eserde, Ekrem’in ders notları, derste anlattığı edebiyat teorileri yer almaktadır. Kitap 1882 yılında basılmıştır. Receizade Mahmud Ekrem, Tanzimat Dönemi II. kuşaktır. Servet-i Fünun döneminin zeminini hazırlamıştır.
***Bu
şiir bestelenmiştir; ilk söyleyen kişi Zeki Müren’dir.
*
=====================
Kaynaklar
*
Aliterasyon (Allitération, Ünsüz
yinelenmesi):
Dizede aynı
sessizlerin tekrarıyla oluşan ahenge denen aliterasyon bir diksiyon (sözcük
seçip sıralama) yanacıdır.
“yana yakıla yollara
düştüğümüz” (şiir
ve zaman, 190)
Dizesinde “y”
sessizi üzerinde aliterasyon yapılmış.
“sen
ve bahçe, ben ve bahçe, sen ve ben;” (akşam
ve sen ve ben, 326)
“s, b, n”
sesleriyle aliterasyon yapılmış.
“gibi şaşkın! güzel harflerdi! S / Z:
hünsa,
kastrato ve elbette ikiz
olanları sevdimdi,
âh, Lamelif,
W!
İşte sizsiziz biz, işte sizsiziz… “ (harfler
ve S/Z, 416)
Parçada bir
yandan “s, z” seslerinin gittikçe artan ritmine vurgu yapılırken, bir yandan da
yeniden bir okuma süreciyle karşılaşıyoruz. Alfabemizdeki “a”, Arapçadaki elif (آ),
Yunancadaki alfa (α) seslerini İbranîce aleph (א) sesine kadar götürerek
letrist veya hurufi bir tavır sergiliyor. Sonraki dörtlükte de “s, z”
seslerine, hünsa yani eril-dişil veya sesli-sessiz seslere, kastrato, yani
ince, tiz seslere duyduğu ilgiyi dile getirdikten sonra, Arapçadaki Lamelif (ﻻ) ve Latin alfabesindeki W’ya benzer ikiz
bir sese sahip olmadığımıza yanar. “sizsiziz biz, işte sizsiziz…” biçiminde sürüp
giden yapı hem aliterasyonu, hem de bu yoksunluktan duyulan acı sessizlerin
oluşturduğu ahengin yükselen ritmiyle dile getirilmiş.
“harfler ve
yunanlı” şiirinde şair yoğun biçimde “L” sesi üzerinde duruyor. Bir yandan bu
sesle Arapça karşılığı olan “lam” (ﻞ)
ile Yunan alfabesindeki karşılığı olan “lamda” (Λ, λ)’yı anarak
“L” sesini farklı dillerdeki haliyle karşımıza çıkarıyor. Diğer yandan
ise, parçanın tümünde “L” sesi üzerine
kurulmuş bir aliterasyonla karşılaşıyoruz. Böylece, “L” sesine yapılan aliterasyon
ikili bir açıyla gerçekleştirilmiş oluyor. Ayrıca, calligramique bir yaklaşımla
bu sesle kadının bacakları arasında bir bağıntı ve benzerlik kurar. Önce Yunan
“lamda”sı:
“lirik duruşlu kadın! bacaklarını
aşklara
doğru büküyor: l a m d a!” (harfler
ve yunanlı, 418)
sonra Arapçanın “Lam”ve “”elif”i:
“biri daima
önde, biri daima yavaş;
giderler elif’le birlikte dağa;”
ve bütün içinde tekrarlanan “L”
aliterasyonuyla Türkçedeki bu sesle kadın arasında ilişki kurulur. Böylece, “L” ile ayakta duran kadını, “lamda” (Λ, λ) ile yürürken
kadının bacaklarının aldığı biçimi ve sonunda da “Lam”(ﻝ ) ile “elif (آ) ve “lamelif” (ﻻ) ile yine yürüyen
kadının biçimini verir. Ayrıca, lamda ile lamelif arasındaki görsel karşıtlık
da dikkati çekiyor.
“n ney’in içindedir, ne için?” (harfler
ve şairler, 421)
Dizelerdeki
aliterasyon ise “n” sesi üzerine kurulmuş.
Abdulhalim Aydın, Hilmi Yavuzûn Şiirinde Söz Sanatları, Sözcük Oyunları ve Şiirsel Figürler (Yanaçlar)
*
*
Aliterasyon
Aliterasyon, bir
dizede veya devam eden dizeler arasında aynı ses veya hecelerin ahenk etkisi
oluşturacak şekilde yinelenmesidir.
Sabahattin Kudret Aksal dize içi musikiyi tek bir sese
yaslamamış, birden çok sessizin ve seslinin müşterek çabasıyla ortaya çıkacak
iç ahenge önem vermiştir.Bununla birlikte sadece bir sesin kendini kuvvetle
duyurduğu şiirler veya şiir bölümleri oldukça fazladır. Aksal hemen bütün sesli
ve sessizlerden musiki oluşturmada yararlanmakla birlikte bazı sesleri
fazlasıyla sevmektedir. Bunların içerisinde en çok kullanılan “k” patlayıcı
sessizidir. Bu sessizin ortaya çıkardığı aliterasyona eşlik eden sessizler
arasında sırasıyla “y, “g”, “m”, “b” ve “d” sessizlerini sayabiliriz. Sert
sessizlerden sadece “k”nın kullanılması ve en çok tercih edilenler arasında yer
alan diğer sessizlerin yumuşak sessiz olması dikkat çekicidir. Bu genel görünüm
yüksek tonlu şiirlerden uzak duran, daha çok yumuşak, duygu yüklü bir şiir
çizgisinde yürümüş bir şairin tercihleriyle paralellik
gösterdiğinisöyleyebiliriz.
Bu eğilim, şairi, “k” sert sessizini zaman izleği içerisinde
özellikle akşamlabirlikte tükenişi imleyen geçmiş zaman duygulanımlarını
seslendirmeye sürüklemiştir. Aşağıdaki şiir bu yönelmeyi işaret etmesi bakımdan
olduğu kadar, şairin iç musiki oluşturma çabasını yansıtması bakımından da
güzel bir örnektir.
Akşama yakın vakitlerde göreceksin
Yokuşlardan birer ikişer çıkanları
(…)
Tavanda sükûtu sürüklesin terlikler
Basma entarinde sarı karanfillerin
Kendine kimbilir ne yakın bulacaktır kalbin
Sabahattin Kudret Aksal
“Mahalle”, Şiirler,
s. 25.
Şiiri kuşatan geçmişe özlem duygusu telaşlı bir günün
sonunda doruk noktasına çıkıyor. Şair sadece “k” sesiyle yetinmeyerek “akşam”
sözcüğünün ses değerleri olan “a”, “k”, “ş” ve çıkakları yakın olan “s”yi şiir
içerisinde dengeli bir şekilde yineliyor. Böylece anahtar sözcükten hareketle
muhteva ses bütünlüğü pekiştiriliyor.
...
Aksal’ın “k” sesi ekseninde “a” ve “ş” seslerini yinelemesi
akşamla ortayaçıkan yalnızlığı ifade ettiği başka şiirlerinde de görülür.
İşte şu koltuğa karşı köşeye koyarım
Uzun kış gecelerini hep uyuklayarak
Bu koltukta kimbilir ne uzun yaşarım
Kalbim bütün tanıdıklardan senin kadar uzak.
Sabahattin Kudret Aksal
“Aydınlık”, Şiirler,
s.47.
Arif Yılmaz, Sabahattin Kudret Aksal’ın Hayatı, Sanatı ve
Şiirleri üzerinde Bir Araştırma, Doktora Tezi
Kaynaklar
Dilçin,
Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK, Ankara
Gökyay, Orhan Şaik , Dede Korkut Hikayeleri ,Kabalcı Yayınevi, 2006
Pala, İskender, Ansiklopedik Divan Edebiyatı Sözlüğü, madde : Tekrir, Kapı Yayınları
Üniversiteler İçin Eski Türk Edebiyatına Giriş, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Bayram; Edebi Sanatlar, Akçağ, 6. Baskı
Pala, İskender, Ansiklopedik Divan Edebiyatı Sözlüğü, madde : Tekrir, Kapı Yayınları
Üniversiteler İçin Eski Türk Edebiyatına Giriş, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Bayram; Edebi Sanatlar, Akçağ, 6. Baskı
Test
1.Sev seni seveni hâk ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır'a sultân ise
Yukarıdaki beyitte olduğu gibi, bir şiirde ya da düzyazıda ahenk yaratmak amacıyla aynı ses ya da hecenin yinelenmesine ------ denir.
Yukarıdaki paragrafta boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Seci
B) Ulama
C) Aliterasyon
D) İrsal-i Mesel
E) Tenasüp
*
2. 14. Hatıraların bu uyanma vaktinde
2. 14. Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep sen, esen dallar arasından
Bu dizelerde aşağıda sıralananlardan hangileri vardır?
I. Teşbih
II. Kapalı istiare
III. Tezat
IV. Aliterasyon
V. Kinaye
A) I. ve II.
B) II. ve III.
C) I. ve IV.
D) II. ve IV.
E) III. ve V.
*
3. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
3. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Yukarıdaki dizede
"b" harfinin sürekli tekrarlan-masıyla oluşan söz sanatı
aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Tekrir
B) Cinas
C)
Aliterasyon
D) Tenasüp
E) istiare
*
Cevap anahtarı:1.C, 2. D,3.C,
==============
Kaynaklar:
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/kuranda-edebi-sanatlar
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/kuranda-edebi-sanatlar
http://www.makaleler.com/aliterasyon-nedir
http://www.edebiyatogretmeni.org/aliterasyon/
http://edebiyatforum.com/index.php/component/jootags/aliterasyon
http://www.edebiyatfakultesi.com/edebi-sanatlar/aliterasyon-sanatiEk okuma
ALLİTERASYON:
Ses âhengi oluşturmak maksadıyla bir söz içinde aynı harf veya hecelerin sık sık tekrarlanmasına alliterasyon denir.
(Nas, 114/4-5) = Burada âdetâ alliterasyon da aşılarak, bu sanat güzelliği yanında mânâ ile de tam bir âhenk ve uyum sağlanmıştır. Çünkü bu sûredeki âyetler şeytanın vesvese ve fısıltısından Allah'a sığınmayı ifade etmektedir. “sin” harfleriyle meydana getirilen alliterasyon da, sûrenin havasını fısıltı ve vesvese atmosferine çevirmektedir.(Senîh, a.g.e., s. 87.)
Yusuf BAYRAM – Sabri ÇAP
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/kuranda-edebi-sanatlar