Edebî Sanatlar
Lafızla
(sözle) İlgili Söz Sanatı
Tarsî’
Tarsi beytin her iki mısraındaki sözcükleri harf sayısı, vezin ve
kafiye bakımından birbirine denk getirme sanatına tarsî denir.
Tarsî Sanatına Örnekler:
Zülfün mu’attar hâlün mu’anber
La’lün mukarrer şehd-i mükerrer
İlk mısradaki “mu’attar” ve “mu’anber” kelimeleri ile
bunların karşılıkları olan alt mısradaki “mukarrer” ve “mükerrer” kelimelerinin
son harfleri ve vezinleri aynı olduğu için beyitte tarsî’ bulunduğunu
söyleyebiliriz.
Her gün hayâl-i çihre-i
dil-berden ağların
Her dün melâl-i turre-i
dil-berden ağların
Bu beyitteki tarsî, yukarıdaki örnektekinden daha
başarılıdır. “Her gün hayal-i çihre . . .” ile “Her dün melâl-i turre . . .”
ibarelerindeki sözcükler arasında hem revî hem de vezin uyumu vardır.
Yûsuf daki hüsn ü cemâl
Ya’kûb’daki hüzn ü melâl
Geh bedr olam gâhî hilâl gökde
mâh-ı tâbân benem
İlk mısradaki “hüsn” ile “hüzn” ve aynı mısradaki “cemâl”
ile “melâl” arasında revî ve vezin uyumu vardır. Buradaki seci karşılıklı
kelimeler arasında olduğu için beyitte tarsî’ vardır.
*
Tarsî (Paralellik)
Tarsi, dizelerdeki sözcükleri ölçü ve uyak bakımından
birbirine denk getirme (mütevazin ve mukaffa) sanatıdır.
Dizelerdeki sözcükler, sayı bakımından da birbirine eşit
olmak zorundadır.
Dizeleri yapı bakımından böyle simetrik ve paralel olan
beyit ve şiirlere murassa
denmektedir (Dilçin, 1991:86).
Tarsinin zengin örneklerine hemen her şairde rastlanır.
Özellikle matla beyitleri, tarsî sanatının yapılmasına daha uygundur.
Lezzet -i vuslat
içün firkât -i yâri çekemem Sohbet
bade renc humârı (Nef‟î G.84/1)
Bir devlet içün çarha temennâdan usanduk vasl ağyâra
müdârâdan (Nâbî G.395-1)
http://www.mehmeteminturkyilmaz.com.tr/i/2016/divan-siirinde-ses-ve-ahenkle-ilgili-sanatlara-genel-bir-bakis-/-doc-dr-bahir-selcuk/
***
TARSΑ
(الترصيع)
Sözü aynı vezinde ve kafiyede öğelerle süslemek anlamında edebî sanat.
Sözlükte “yapışmak” anlamındaki rasa‘ masdarından türeyen tarsî‘ “yapıştırmak; bir şeyi değerli taş ve mücevherlerle süslemek” demektir (el-MuǾcemü’l-vasîŧ, “rśǾ” md.).
(الترصيع)
Sözü aynı vezinde ve kafiyede öğelerle süslemek anlamında edebî sanat.
Sözlükte “yapışmak” anlamındaki rasa‘ masdarından türeyen tarsî‘ “yapıştırmak; bir şeyi değerli taş ve mücevherlerle süslemek” demektir (el-MuǾcemü’l-vasîŧ, “rśǾ” md.).
Bedî‘ ilmi terimi olarak “tarsîu’l-ıkd” (gerdanlığın iki tarafını eşdeğer inci ve mücevherlerle süslemek) terkibinden gelmektedir.
İbn Sinân el-Hafâcî, Ziyâeddin İbnü’l-Esîr, İbn Hicce ve diğer bazı âlimlerin öngördüğü bu etimolojik yaklaşım (Sırrü’l-feśâĥa, s. 190; el-Meŝelü’s-sâǿir, I, 397; Ħizânetü’l-edeb, s. 398) kelimenin terim anlamıyla örtüştüğünden isabetli görünmektedir. Çünkü yaygın anlamıyla tarsî‘ sanatı şiirde beytin mısralarını teşkil eden, nesirde ise seci kısımlarını meydana getiren lafızlar arasında vezin, kafiye (revî) ve i‘rab yönünden benzer, denk ve eşdeğer öğelerin bulunmasıyla oluşur. Böyle şiire murassa‘ adı verilir.
Bundan amaç sözün fonetik armonisini arttırmak suretiyle onu güzelleştirip süslemektir (terimin etimolojisine dair İbn Şîs el-Kureşî’nin farklı görüşü için bk. MeǾâlimü’l-kitâbe, s. 98-99). Ebû Hilâl el-Askerî (Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn, s. 416), İbn Sinân el-Hafâcî, İbn Reşîķ ve diğer birçok belâgatçı ise tarsîi beytin orta kesimlerinin secili olmasına özgü kılar.
Bâkıllânî cinaslı tarsî‘ türünden söz ederek İbnü’l-Mu‘tezz’in dizesinde “muĥîl-muĥvil”, âyetlerde “mubśırûn-yuķśırûn” (el-A‘râf 7/201-202), “mecnûn-memnûn” (el-Kalem 68/2-3), “şehîd-şedîd” (el-Âdiyât 100/7-8), “mesŧûr-menşûr-ma‘mûr” (et-Tûr 52/2-4) kelimeleri arasında bu tür ilişkinin bulunduğunu belirtir (İǾcâzü’l-Ķurǿân, s. 126-128).
...
Cinaslı:
“الكئوس في الراحات والنفوس في الراحات” İlk râhât “avuç içleri”, ikincisi “istirahatler” anlamında cinastır (“Kadehler ellerde, gönüller istirahatte”). Reşîdüddin Vatvât, Ebü’l-Hasan el-Ehvâzî’nin bütün risâlelerinin tarsî‘li olduğunu belirtir ve şu ifadelerle başlayan risâlesini örnek verir:
“الحمد لله الدائم بقاؤه، اللازم قضاؤه
الثاقب برهانه، الغالب سلطانه”
(Ĥadâǿiķu’s-siĥr, s. 3-5). “Dâim-lâzım, bekā-kazâ; sâkıb-gālib, burhân-sultân” ikilemeleri eşdeğerdir.
...
...
Cinaslı:
“الكئوس في الراحات والنفوس في الراحات” İlk râhât “avuç içleri”, ikincisi “istirahatler” anlamında cinastır (“Kadehler ellerde, gönüller istirahatte”). Reşîdüddin Vatvât, Ebü’l-Hasan el-Ehvâzî’nin bütün risâlelerinin tarsî‘li olduğunu belirtir ve şu ifadelerle başlayan risâlesini örnek verir:
“الحمد لله الدائم بقاؤه، اللازم قضاؤه
الثاقب برهانه، الغالب سلطانه”
(Ĥadâǿiķu’s-siĥr, s. 3-5). “Dâim-lâzım, bekā-kazâ; sâkıb-gālib, burhân-sultân” ikilemeleri eşdeğerdir.
...
===============
Kaynaklar:
http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=400111
http://www.mehmeteminturkyilmaz.com.tr/
http://www.edebiyatogretmeni.org/tarsi/