Edebî Sanatlar
Harf
ve Yazıya Bağlı Hünerler
Lügaz
Lugaz (Lügaz), herhangi bir nesnenin ya da varlığın
özellikleri anlatılarak yazılan manzum bilmecelere denir. Daha çok divan
edebiyatında kullanılmıştır.
Muamma ile birlikte çok kullanılan bir söz oyunudur.
Muamma’dan farkı konusunun daha geniş olmasıdır.
Çoğunlukla soru biçiminde düzenlenir. En önemli özelliği
içinde çözüme ilişkin ipuçlarının bulunmasıdır. Divanların son bölümlerine
konur.
Eğlendirici ve
öğretici olanların yanı sıra öğretici ve dinsel lugazlar da vardır.
Lugazlar yazarlarının
imzasını taşıdığından halk edebiyatındaki bilmeceden ayrılır.
Bütün lugazlar, "Bir acayip nesne gördüm", "Ol nedir kimdir" ya da "Nedir ol kim" gibi kalıplaşmış
sözlerle başlar.
Nedir kim ol iki yüzlü münâfık
Nümâyan çihresinde levn-i âşık
Gezer dünyayı hem bî-dest ü
pâdır
Mukim-i hâne-i ehl-i gınâdır
Teâl-Allah nedir anda bu kudret
Yemez içmez virir dünyaya nî’met
Gehi Müslim kıyâfetle be-didâr
Gehi şekl-i firengide nümûdâr
Kırılsa pâre pâre olsa amma
Zarar gelmez ana bir türlü kat’â
Yatar zir-i zemînde hâke yek-sân
Semâda adıdır mihr-i dirahşân
Eğer kim olmasaydı kalbi fasîd
Cihânda olmaz idi kadri kâsid
Yeter vasf eyledin ol bî-vefâyı
Yanından gitmese virmez safâyı
Sünbülzade Vehbî
(Şair bu lügazda "altın"ı anlatıyor)
*
MUAMMA-LÜGAZ
Muamma,
lügaz ve bilmece aynı anlamdadır. Edebiyat terimi olarak anlamları ise manzum
bilmece demektir. Edebi-yatımızda bilmece başlı başına bir nazım şekli olarak
görülür. Soru şeklinde bilmecelerde, cevabın bulunabilmesi için bazı ip uçları
verilir. Cevap çoğu kimse tarafından bilinir ve tartışılmasız kabul edilir.
Divân edebiyatında bilmece, muamma ve lügaz diye ikiye ayrılır. Muamma, kişi
adlarının bulunması için yapılan bilmecedir. Lügaz ise diğer varlıkları konu
edinen bilmecelere verilen addır.
ÖRNEK 1: O
nedir ki yere düşer ıslanmaz (ışık)
O
nedir ki yer altında paslanmaz (altın)
O
nedir ki başın kessen seslenmez (bulut)
Bunların
aşkına doldur ayranı.
ÖRNEK 2: Tren
gelir IS diye
Makinist
vurur TAN diye,
Kömürcü
anahtarı kaybetmiş,
Kondüktör
bağırır BUL diye.
(
Dörtlükteki heceleri birleştirdiğimizde cevap ortaya çıkar. Cevap: “İS + TAN +
BUL” )
ÖRNEK 3: Bende yok
sabr ü sükûn, sende vefadan zerre;
“İki
yoktan ne çıkar” fikr edelim bir
keren
(
Olumsuzluk ekleri: “Nâ” ve “bî” olduğuna göre Cevap: “N + BΔ dir.
Bu beyit muammaya güzel bir örnektir.)
======================
Kaynaklar:
http://www.edebiyatname.com/index.php/edebi-sanatlar/135-muamma-luegaz/129-muamma-luegaz
http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/pdf/c27/c270159.pdf
https://tr.wikipedia.org/wiki/Lugaz
Ek okuma
LU GAZ
Lafız veya mahiyet özellikleri belirtilerek bir nesnenin
adının bulunması istenen, Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında bir belagat
terimi, genellikle manzum bir söz sanatı.
L ~ Sözlükte
"çöl faresi nin, saklandığı yerin bulunmaması için yuvasını labirent gibi
eğri büğrü kazması; saptırmak. sözün maksadını gizlemek. şaşırtmalı söz
söylemek" anlamlarına gelen lağz kökünden türeyen lugaz 1 luğz 1 lağz
"çöl faresinin yuvası, gidilmesi zor olan eğri büğrü yol; derin sır. bilmece, zeka
oyunu" demektir.
Arap edebiyatında daha çokluğz (çoğul u elgaz) ve ülgüze
terimleri kullanılır. Eski Arap belagat ve edebiyat alimleri lugazla eş veya
yakın anlamlı "muhacat. uhcüvve / uhciyye. ehacl. huceyya. ta'miye /
muamma, mugalata / uğlüta. lahn / melahin, muayat" gibi terimler de
kullanmışlardır. Edebiyatta ve özellikle şiirde bir sözü / kavramı açık bir
dille aniatma yerine onu ima eden ifadeler kullanarak şiiri / sözü bir bilmece.
hatta bazan bir muamma şekline sokmaya il gaz, böyle şiire / söze lugaz / iuğz
denir. Ancak bunun edebi zevki okşayacak tarzda icra edilmesi şarttır.
Müteahhir dönem alimleri önceleri lugaz kapsamında yer alan
muammayı isim bilmecelerine hasretmişlerdir. Lugazların çoğu manzumdur.
Genellikle "rubbe. rubbe vavı" veya soru edat ve cümleleriyle
başlayan bu manzumelerde kitap. kalem gibi somut varlıkların nitelikleri
zikredilerek kendilerinin bilinmesi istenir.
Lugaz, bir düşünceyi mecazdan daha kapalı biçimde dile
getiren bir anla ım tarzı olmasıyla beyan ilmi kapsamında bir disiplin
sayıldığı gibi akıl ve zihni geliştirmesiyle de felsefe. mantık gibi akli
ilimlerden kabul edilir.
Lugazlarda ipucu verilmekle birlikte bazılarının çözülmesi
güçtür. Bunlara "işarl lugaz"
denir.
Lu gaz lafız ve ma na
lugazları olarak iki temel kategoriye ayrılır.
Lafız lugazlarının birden çok manaya sahip kelimenin uzak
veya ka rşıt anlamını kastetmek (tevriye,- lahn, melahin, mugalata ma'neviyye).
kelimeyi anlamlı sözcüklere bölüp verilen müteradifleriyle bilinmesini istemek,
iki kelimeyi bitişik yazmak. bir kelimeyi parçalayıp yazmak. hemzeliyi
yumuşatmak (teshll). nokta değişikliği yapmak (tashlf), tersinden okumak(kalb)
ve başka bir dile nakletmek gibi birçok çeşidi vardır. Tevriye yoluna örnekolan
"~lo, C;L: ~iJ lo .ı.ıı;· cümlesinin kastedilmeyen ve ilk akla gelen
(yakın) anlamı. "V allahi Ali'yi ne gördüm ne de onunla onuştum"
şeklinde iken, "Vallahi Ali'nin ne ciğerine (rie) vurdum, ne de onu
yaraladım (kelm)" şeklindeki uzak anlamı kastedilmiştir. Mana Iugazla rı
nda bir şeyin anılan vasıflarıyla kendisinin bilinmesi istenir. Diş hakkındaki
şu dizelerde olduğu gibi: " ... 1 ~ .fb..VI Joi Y ..,.-t.:.; (Öyle bir
dost ki ömür boyu dostluğundan bıkmamışım. Benim için mutsuz olmuş, benim için
didinmiş. Ne var ki bir kişiyi [doktor[ görmekle birlikte ebed iyen ayrı ldık)
.
Mana lugazlarının uzun kasideler halindeki örnekleri de
vardır. Bizzat lugaz olarak tasarlanmayan, ancak i'rab. tefsir, lafız ve mana
güçlüğü sebebiyle rastlantı olarak Iugaz konumunda bulunan,
"ebyatü'l-meani" ve "ebyatü'I -müşkileti'l-i'rab " adı
verilen beyitler de bu türe dahil edilir. Railibil'in. "lo_r.a ~~.,;ıl;;.:
0!ıı,_ı..s" (Halife Affa no lu 'nu [Osman ı[ suçsuzyere öldürLU GAZ düler)
mısraında "muhrim" kelimesi "suç- suz yere" demek olduğu
gibi "ihramlı iken, haram aylarında iken" anlamına da gelir.
Eğitim ve öğretim amaçlı. zeka geliştirici lugazlar da mana
lugazı sayılır. Başta nahiv olmak üzere lugat. fıkıh, feraiz, hesap vb.
konularda çok sayıda lu gaz manzumesi tertip edilmiştir. Hariri'nin
elMal.H1mdt'ının 32. bölümünde bazı kelimelerin uzak anlamları kastedilerek dü-
zenlenmiş 100 fıkıh lugazı cevaplarıyla birlikte yazılmıştır.
Lugaz ve muammaların zor anlamları çözme alışkanlığı
kazanmak, boş zamanları değerlendirmek ve eğlenmek gibi amaçlarla eski
filozoflardan biri tarafından icat edildiği ileri sürülmektedir. revrat'ta
lugaz, m uarnma ve remiz terimleriyle Hz. Süleyman. Sebe Melikesi Belkıs. Sur
Kralı Hlram ve Şimşon'a (Şemşon) nisbet edilen çeşitli lugaz örnekleri
geçmektedir (Sayılar, 12/8: Hakimler. 14/14: ı. Krallar. 10/1 ; Süleyman'ın
Meselleri, 1/6; Hezeki el, 17/2).
Kur'an'da maksatlı olarak tertip edilmiş lugazlar yoktur.
Ancak i'rab veya yorum ve anlam güçlüğü sebebiyle bir nevi lugaz hükmünde olan
ya da tevriye ve kinayeye benzer edebi türler halinde bir tür lu gaz sayılan
unsurlar bulunabilir. Ayrıca insanlar tarafından Kur- 'an'da geçen
bazı şeylerle ilgili olarak dü zenlenmiş lugaz çalışmaları mevcuttur. İbn Hişam
en-Nahvl'nin lfallü elgaz ve mesa,il i'rabiyye ti'I-ayati'I-Kur,aniyye
ve'l-eJ:ıadişi'n-nebeviyye'siyle (nşr. Muhammed İbrah im Salim, Kahire 1409/
1989) Alaeddin b. Nasırüddin et-Trab- ıusi'nin el-Elgazü '1-'Ald,iyye ii elfa-
?-i'l-Kur,an'ı (Brockelmann, GAL Suppl., ll. 4 52) bu konuda yazılmış eserler
arasında sayılabilir.
Bir hadiste (Buhar!. •«iJim", 5, 50; Müslim, "M
ünafi~In" , 63, 64) Hz. Peygamber'in. çevresindeki sahabeye ağaçlar içinde
yapraklarını dökmeyen ve müslümana benzeyen ağacın hangisi olduğunu sorması ve
kimsenin bilemernesi üzerine onun hurma ağacı olduğunu söylemesi dikkat çekme,
zeka ve kavrayış düzeyini sınama gibi yararları sebebiyle lugaz üs!Gbunun
Resül-i Ekrem tarafından kullanıldığı. islam ulemasının buna dayanarak çeşitli
ilim dallarında lugaz üslubu ile öğretmeyi amaçlayan çeşitli eserler kaleme
aldığı ifade edilir. Ayrıca Hz. Peygamber'in bu hadiste, gövdesinin
odunlaşmaması sebebiyle ot cinsinden olduğu halde hurmaya mecaz (istiare)
yoluyla ağaç demesi şaşırtma ve yanıltma işlevi gördüğünden bilinçli bir lugaz
üs!Gbunun kullanıldığını gösterir.
İslam'dan önceki dönemde Mü- telemmis'in (ö. 569) çağdaşı
Hind bint Huss'un ilk kelimesi verilen ifadeyi hikmet cümleleri halinde
tamamlama şeklinde yaptığı yarışmalar, İmruülkays b. Hucr'ün Abi d b. Ebras ile
yaptığı sorucevap şeklindeki manzum atışmala r, Abdülmeslh b. Amr
el-Gassanl'nin Halid b. Velid'in sorula rına verdiği hikmetli cevaplar Arap
edebiyatında lugaza benzer ilk örneklerdir. Lu gaz, Abbasller'in ilk
zamanlarından itibaren entelektüel hayatın ve şehir yaşamının gelişmesine .
refah ın artmasına paralel biçimde şiirlerde müstakil konu şeklinde işlenıneye
başlamıştır. Bunun ilk örneği olarak Hammad er-Raviye (ö. ı 55/772), bir dost
meclisinde çekirge ve mızrak dipçik demiri hakkında lugaz beyitleri söylemiştir
(İbn Kuteybe, s. 52 ı).
Daha sonra lugaz manwmeleri nazmedenlerin çoğu şair er
arasından değil fakih, gramerci, tabip gibi başka meslek sahipleri arasından ve
özellikle entelektüel kesimden çıkmıştır. Edip Abdurrahman b. Muhammed
enNazzam. nahivci İbnü'I-Haşşab, nahivci Ali b. Isa ei-Fihrl, Muvahhid
emirlerinden İbn Abdülmü'min diye tanınan Süleyman b. Abdullah, tabip imadüddin
ed-Düneysirl, tabip Hibetullah İbnü t-Tilmlz . tabip Yahya İbnü't-Tilmlz, fakih
Ahmed el-Vadlaşl. edip ve fakih İbnü'I-Ceyyab bunlar arasında sayılabilir (İbn
EbG Usaybia, ll, 268,271-272, 278; İbnü I-Hatlb, IV. 144- 145; Makkarl, ll ,
654; V, 451-454).
Şairler arasında , lugaz ve muamma beyitleri divanlarında
ayrı bir bölüm oluşturacak şekilde fazla olan İbn Uneyn ile İbn Şeref
el-Kayrevani ve Mihyar ed-Deyleml'nin adları zikredilebilir. Lugaz ve ilgaz
tabirlerini ilk defa kullananlardan olan Halil b. Ahmed'in (ö. I 75/ 791 )
lugaz ve muammaya dair ilk eseri de (Kitabü 'l-Mu'amma) yazdığı kaydedilir.
Cahiz, lugaz kabilinden bazı mensur ifadelere ve anekdotlara yer vermekle
birlikte (el-Beyan ve't-tebyfn, ır , 147) Asınal ve Eb Cı Osman ei-Mazinl gibi
onun da lugazın faydasına inanmadığı kaydedilir. Bu alimleri cehalet ve
zevksizlikle suçlayan Dellalülkütüb lugazı akıl ve zekayı geliştirici akll
ilimlerden sayar ( el-i'caz, vr. 9). İb n Dü- reyd, Kitabü'l-Mela]Jin'inde uzak
anlamlarının kastedildiği 185 yemin lugazını düzenleyip açıklamış ve bir
zalimin yemine zorladığı kişinin bunlarla şer'l cezadan kurtulabileceğini
söylemiştir.
...
http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/pdf/c27/c270159.pdf