Edebî Sanatlar
Anlama
Dayalı Söz Sanatı
Maksadı işaret
yoluyla, ifadeye parlaklık kazandırarak gösteren sanatlara “telvihât”
deniliyor. Mugâleta-i ma’neviyye, tevriye, istihdam, tevcîh, ta’rîz, telvîh,
remz gibi çeşitlere ayrılır.
Mugâletanın sözlük anlamı “yanıltmak
için,yanıltacak yolda söz söylemektir.”
Mugâleta-i maneviye ise; ifadeye parlaklık kazandırmak
için birden fazla anlamı olan sözcük veya sözcük gruplarının bir mısra yahut
beyit içerisinde genel anlamın birkaç türlü ifade kazanmasına sebebiyyet
vermesidir.
Dehânın nağme-perdâz eyledikde etdim istifsâr
Sorarsan bu makâmı
bûselikdir dedi ol dil-dâr
Yukardaki beyit makâm ve buselik kelimelerine birden fazla
anlam verilerek açıklanabilir.
a) makâm: musiki
terimi (nihâvend makamı, hicâz makamı vs.) bûselik: eski Türk müziği
makamlarından.
O güzel şarkı söylemeğe başladığı zaman, ne makamda
söylediğini anlamak istedim. Bu makâmı sorarsan buselik makâmıdır dedi.
b) makâm:durulacak
yer, durak buselik: öpülecek
O güzel şarkı söylemeğe başladığı zaman sordum:Bu nedir? Bu
terennüm eden yeri sorarsan, burası (dehân) buse yeridir dedi.
Nâbiyâ inceldi râh-ı mûsikî ol rütbe kim
Düşmeyim deyü usul
ile yürür hânendeler
Nâbî
a) Usûl: mûsikî
terimi (metod)
Ey Nâbi, mûsikî yolu o derece inceldi (gelişti) ki
okuyucular hata yapmayayım (düşmeyeyim) diye usulüne uygun okuyorlar (yürür)
b) Usul:yavaş,
yavaş
Ey Nâbi, mûsikî yolu o derecede inceldi (daraldı) ki
okuyucular düşmeyeyim diye yavaş yürüyorlar.
Düşmese ağzımdan ol şîrîn dehânın lebleri
Vasf-ı la’lin durmasam zikr eylesem yârânıma
Bâki
a) O tatlı ağızın dudaklarını dilimden düşürmeyip (düşmese
ağzımdan) la’linin vasfinı dostlarıma durmadan anlatsam.
b) O tatlı ağızın dudaklarını öpmek için ağzıma alsam ve hep
orada kalsa, aynlmasa dudağın.n tadını durmadan dostlarıma anlatsam.
Mugâleta-i maneviyye
cinâs, kinâye ve ta’riz gibi sanatları da hatıra getirdiği için bunlarla
farkını belirtmek faydalı olur.
Mugâleta-i maneviyye-
cinâs:
Cinâsda şekilce bir manaca ayrı tek
bir kelime iki kere zikrolunur. Meselâ:
Zâhid ki mu’tekif geçinir bûnyâ ile
Gör eblehi ki cennet umar bu riyâ ile
beytinde bûriyâ(hasır) ve bu nyâ(bu iki yüzlülük)
kelimelerinin zikri gibi. Fakat mugâletada kelime bir
kere söylenir, benzer ya da zıddına işaret eder. Bir daha söylenmez.
Mugâleta-i maneviyye-
kinâye:
Kinâyede kelimenin hem hakikî hem de
mecâzi manalarına işaret olunur. Kelimenin her iki manası da beyte uygundur.
Mugâletada ise kelime ya da kelime gurubunun iki ayn manasının beyte uygun
düşmesi söz konusudur.
Ta’riz ise kelimenin
söyleniş tarzından anlaşılır. Yoksa hakîkat ve mecâz bakımından delâlet yoktur.
Örnekler
Bigânelikle yâd eder olmuş rakibi yâr
Şükr et Cenâb-ı Hakk’a ki yâd olmadın gönül
Şeyhülislâm Yahya
Düştük tarîk-i mey-kedeye câm-ı bâdeden
El çekmeziz ecel sımayınca ayağımız
Hayâli
Görüp bu eşk-i pür-hûnum demin hoş deme ey meh-rû
Ne kanlar ağladı çeşmim gelince bu deme yaşım
Hayâli
Aşıka şevkinle cân vermekliğin müşkıl değil
Çün Mesîh-i vakitsin cân vermek âsândır sana
Fuzûlî
Dem-â-dem cevrlerdir çekdiğim bî-rahm bütlerden
Bu kâfirler esîri bir müselmân olmasın yâ Ra
Fuzûlî
http://www.turkedebiyati.org/mugaletai-maneviyye-soz-sanati/